Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

8Haz/160

Kerkük unutulmasın (3) – Dr. Cüneyt MENGÜ

imageKerkük unutulmasın (3) - Dr. Cüneyt MENGÜ

Bir önceki bölümde özetle bahsedilen hem IKYB'nin bağımsızlığı hem de Kerkük'ün Kürdistan Bölgesine bağlanmasıyla ilgili referandumun devreye girmesi artık zaman seçimine kalmıştır.

Süreç başta projenin ana aktörü ABD olmak üzere Merkezi Hükümet, Türkiye, İran, Kürt grupları, Kerkük ve havalisinde yaşayan Türkmen ve Arapları yakından ilgilendirmektedir. İlgililerin hiçbiri "Bu işte ben yokum." diyemez, yerini seçmek ve duruşunu sergilemek mecburiyetindedir. Aksi takdirde iddiaları varsa tarihe karışacaktır.

Irak'ın kuzeyindeki Kürt Yönetimi gerçeği dışında IŞİD kontrolü altında Sünni bölge olarak addedilen Musul, Rumadi ve Selahaddin vilayetleri hariç Bağdat dahil Irak'ın diğer bölgelerinin hemen hemen tamamı, İran'a yakın ancak birbiriyle ihtilaflı Şii partilerden oluşan Bağdat Merkezi Hükümetinin yönetimi ve kontrolündedir.

Ne yazık ki Kerkük, Taze ve Tuzhurmatu olmak üzere Telafer'den Mendeli'ye kadar uzanan çizgide yer alan Türkmeneli Bölgesi, ihtilaflı bölge olarak kabul edilmekte ve ilgililer arasında pazarlık konusudur. IŞİD'in temizlenmesi ile ilgili meydana gelen son gelişmelerden anlaşılacağı üzere Peşmerge kontrolüne girmesi planlanan Musul kenti de bu pazarlığa tabi tutulmaktadır. Ankara'nın 1 Mart 2003'de olduğu gibi Musul'un kurtarılmasında da devre dışı bırakılacağı yönünde çalışmalar yapılmaktadır. Kerkük ve Diyale şehirleri KYB'nin asayişi ve güvenliği kontrolündedir. Kerkük'te fidye karşılığı insan kaçırmaları ve Türkmen evlerine yapılan hırsızlık hadiseleri had safhadadır. Telafer'den 300.000 kişi göçe zorlanmış ve Irak'ın çeşitli kentlerinde sığınmacı durumundadırlar. Bölgede Türkmenlere saldırılar ve gerginlik devam etmektedir.

Mesele ABD yönünden incelendiğinde, öteden beri Amerikan yönetimi, Irak'ın toprak bütünlüğünden yana olduğunu vurgulasa da uygulamada farklılıklar olduğu müşahede edilmektedir.

Bir defa Irak'ın kuzeyinde oluşturulan Özerk Kürt Yönetimi ve hali hazırda Suriye'nin kuzeyinde oluşturulması istenen Kürt Kantonları tamamen bir Amerikan projesidir. Bu bağlamda, ABD, Erbil ve Duhok'tan sonra Süleymaniye, Kerkük ve Musul'dan başlayıp Suriye'de Deyrizor - Rakka hattından ilerleyen koridor Ankara'yı devre dışı bırakma amacı taşımaktadır. Böylece Kerkük'ü de içine alan ve Afrin'e kadar uzanacak koridor için düğmeye basılmış görülmektedir.

Washington'daki üst düzey diplomatik kaynaklardan uluslararası medyaya sızan haberlerin satır aralıklarına bakıldığında Irak'ın 3 ana bölgeye ayrılmasını öngören federatif yapının Bağdat'tan yönetilmesinin arzu edildiği ve İsviçre modeline benzer Adem-i merkeziyetçi bir yapının Irak için uygun olacağı görüşünün ağırlık kazandığı anlaşılmaktadır. Kürt grupları, Amerikan projesi doğrultusunda birbirleriyle ittifak halinde ve hatta birkaç gün önce kanlı bıçaklı Kürdistan Yurt Severler Birliği (KYB) ile Goran hareketi arasında uzlaşma zemini oluşturup anlaştılar.

Öte yandan ABD'nin hakimiyetine rağmen, Türkiye, İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerde farklı gelişmeler meydana gelmiştir. İran açısından bakıldığında; ABD bölgedeki savaşlardan yarar sağlasa da artık bölge ülkelerini de devreye sokma peşindedir. Bu da en çok İran'a yarayacaktır. Zira Tahran, Irak ve Suriye'de cereyan eden savaşlarda bölgesel gücünü açık bir şekilde kullanmaktadır. Diğer taraftan İran'ın hem Bağdat Merkezi Hükümetiyle hem de Süleymaniye'yi yöneten KYB üzerinde ağırlığı devam etmektedir.

Merkezi Bağdat Merkezi Yönetiminin ise Kerkük meselesi ve Kürdistan bağımsızlığı konularında herhangi bir yorum yapmaması düşündürücüdür.

En fazla Türkiye ve Türkmenleri ilgilendiren Kerkük meselesine bir sonraki yazıda devam edeceğiz.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.