Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

13May/160

EDİTÖRDEN – Prof.Dr. Mustafa YILDIRIM

12347946_10154088675579523_3703321557247764930_n

Bir bilge kişiye çok ilmi olan birinden söz etmişler. “O bir derya” demişler. “Doğru! Deryaya girer, ıslanmadan çıkar”

Hiç düşünüyor muyuz? Bilgi kaynaklarının çok çeşitlendiği, bilgiye ulaşmanın çok kolaylaştığı ve dolayısıyla bilgili insanların çoğaldığı günümüzde bilgi deryasından ıslanan, nasiplenenler aynı oranda çok mu? “İlim kendin bilmektir” diyen Yunus’un, değilse “bu nice okumaktır?” ifadeleri üzerinde çokça düşünmemiz gerekmiyor mu? Bilginin amele, ahlaki değere dönüşmemesi halinde şu ayet hepimizi tehdit etmektedir:

“Tevrat’ın hükümlerini uygulamakla yükümlü kılınan, fakat bu yükümlüklerini yerine getirmeyenler, sırtlarında cit cilt kitaplar taşıyan eşekler gibidirler…” (Cum’a 62/5) Sebebin hususiyeti mananın umumiyetine mani değildir” kuralı hatırlanacak olursa “Ayet Tevrat ehlinden söz ediyor” bahanesi de dudaklarda bir tebessüm oluşturma dışında bir anlam taşımaz.

Kur’an-ı Kerim’de sınırlı sayıda “makt” ifadesi geçer. “Gazap, hiddet, iğrenç” gibi anlamlara gelir. Birinde iki defa olmak üzere toplamda beş ayette zikredilmiştir. Dördü inançsızlık sebebiyle Allah’ın gazabını ifade ederken (Ğâfir 40/10, 25; Fâtır 35/39), diğer ikisi dünyevi eylem ve tutumla ilgilidir. Bir mü’min olmamız hasebiyle bizi dünyevi anlamdaki kullanımı daha çok ilgilendirmektedir. Birisi Nisa 23. ayette üvey anne ile evlenmekle ilgilidir ve Yüce Allah böyle bir evliliği “makt” olarak nitelemektedir. Özellikle kendi kültürümüz açısından düşünüldüğünde bunun ne kadar iğrenç bir iş olduğu fıtratı düzgün herkesin malumlarıdır. Konumuz açısından asıl düşünmemiz ve ürpermemiz gereken husus ise, söylemiyle eylemi örtüşmeyen mü’minlerin bu tutumları için de Allah’ın bu nitelemeyi yapmış olmasıdır. Evet, bu konuyu içeren dünyevi tutumla ilgili âyet ise şöyledir: “Bilin ki, yapamayacağınız şeyleri söylemek Allah katında büyük günah (makt/iğrenç)tır, O’nun gazabına sebep olur)”

Üzülerek ifade etmeliyiz ki, üvey anne ile ilişki sözü, bizde tüylerimizi diken diken edecek bir iğrençliği çağrıştırırken (ki bu kadın açısından üvey baba ile ilişki için de söz konusudur) yapmadığımız, yaşamadığımız şeyleri gönül rahatlığıyla söyleyebilmemiz bizi çok da rahatsız etmemektedir. Oysa Allah, bu tutum için de aynı iğrençlik (makt) ifadesini kullanmaktadır. Okuyucularımdan af dileyerek ifade ediyorum. Acaba yapmadığımız, yaşamadığımız her sözü söylerken sözünü ettiğimiz iğrençlikle nitelenmenin muhatabı olmuyor muyuz?

Hoca camiasını dışarıdan gözlemleyen birisi şöyle bir yorum yapmıştı: “Hocalar kendilerini Cebrail (as) gibi görüyorlar. Cebrail (as) tebliğ ile görevliydi, melek olduğu için tatbikle yükümlü değildi. Hocalar da çok güzel tebliğ ediyorlar, fakat dediklerini uygulamıyorlar.” Bu ifadeyi genelleyip bütün hocaları itham etmek elbette doğru değildir. Fakat bu esprili ifadenin bir yönümüzle bize ayna tuttuğu da bir gerçektir.

Arapçaya yeni başlayan mübtedi talebelere okutulan “Avamil” adlı kitapçıkta verilen örneklerde söylem eylem tutarlılığı çok hoş vurgulanır: “Alimler helak oldu, ilmiyle amel edenler müstesna! İlmiyle amel edenler de helak oldu, amelini ihlas ve samimiyetle yapanlar müstesna!”

Tasavvuf kişinin sözüyle özünün bir olmasını iş edinen yolun adıdır. İlim irfan deryasına dalarak ıslanmanın, oradan kendi hayatımıza değer aktarmanın çabasıdır. “Ya olduğun gibi görün, ya da göründüğün gibi ol” fehvasınca yaşama gayretidir.

Sufi Araştırmaları dergimiz gerekli zaman ve nitelikte çıkmaya devam ediyor. Hem zamanı hem de niteliği konusunda elinden gelen gayreti gösteren Gürol PEHLİVAN kardeşime kalbi şükranlarımı arz ediyorum. Yazısı için ayrıca kendisine teşekkür borcumuz var. Yazı işleri müdürümüz Muhammet ÖZDEMİR dergimizin yükünü hakkıyla taşıyanlardan biri. Kendisine teşekkür ediyorum. Asıl teşekkürü yazarlarımız hak ediyor. Dolayısıyla Âdem CEYHAN, Tuğba AYDOĞAN, Hilal CIRCIR, Süleyman GÖKBULUT, Sezayi KÜÇÜK, Abdülkadir DAĞLAR, Halil İ. ÖNDER, Gülcan AKPINAR ve Irmak ÇOBAN için gönül dolusu teşekkür ve dualarımı arz ediyorum.

Hayırla kalın.

Sûfî Araştırmaları-Sufi Studies Dergisi'nin 13. sayısı http://www.sufiarastirmalari.com/sondergi-tr.html

(Sayfa 61/3) Mevlânâ Düşüncesi Araştırmaları Derneği Prof. Dr. Mustafa YILDIRIM ¢ X Sûfî Araştırmaları - Sufi Studies SAYI 13

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.