Orhan Kaya; İzmit zengin bir tarihe sahip
17 Aralık 2015 Perşembe / Akça Koca Kültür Platformu Gençlerle Başbaşa Programının ikinci konuşmacısı olan Orhan Kaya “İzmit Tarihi ve Kültür Varlıkları Tanıtımı” konusunda bilgi verdi.
EmexOtel’de gerçekleşen toplantıda konuşan KOÜ Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü dördüncü sınıf öğrencisi Orhan Kaya; “Türkiye’nin kuzeybatısında yer alan Kocaeli, Anadolu’yu Avrupa’ya bağlayan önemli bir jeopolitik konumda bulunmaktadır. Kent Helenistik Bithynia Krallığı’nın, Roma Bithynia-Pontus Eyaletinin ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkentliğini yapmıştır.
İzmit zengin bir tarihe sahip
1261 yılına kadar İzmit, Türkler, Latinler ve Bizanslıların arasında birkaç kere el değiştirdi. İzmit 1337 yılında kesin olarak Osmanlıların ele geçmiştir. Özellikle kent merkezinde yapılan incelemelerde, antik malzemenin hemen hemen her alanda devşirme malzeme olarak tekrardan kullanıldığı saptanmıştır. Nikomedia arkeolojik kanıtlarla tarih öncesi dönemlere kadar uzanan ve ardından Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri’nde devamlı yerleşim gören zengin bir tarihe sahiptir. İzmit kent tarihi, devam edecek olan araştırmalar ve arkeolojik dokunun gün yüzüne çıkarılması ile aydınlığa kavuşacaktır.” dedi.
Büyük ilgi
Akça Koca Kültür Platformu Başkanı Hasan Uzunhasanoğlu’nun evsahiplği yaptığı toplantıya; Tekstilçi - İş Adamı- Politikacı Serhat Duyar, Körfez Tüpraş 50. Yıl Anadolu Lisesi Müdürü Veysel Okudan, Çevre Yüksek Mühendisi Banu Çevikel, Özel Marmara O.S.G.B. Yöneticisi Mehmet Maçil, Yazar
Kaya’ya plaket
İzmit Tarihi ve Kültür Varlıkları Tanıtan çok sayıdaki soruyu cevaplayan Orhan Kaya’yı tebrik eden Ahsen Okyar plaketini takdim etti.
Trabzon Kurabiyesi
Toplantıda Körfez Karadenizliler Platformu Başkanı Mustafa Akın’ın getirdiği ve rengini mısır unundan alan sarı kurabiye olarak da bilinen Trabzon Kurabiyesi ikram edildi.
Orhan KAYA kimdir?
Bolu'da 15.03.1990 yılında doğdu.
Bolu 50. Yıl İlköğretim Okulunda ilköğretim eğitimini tamamlayıp, Düzce Cumhuriyet Lisesinde orta öğretimini tamamladı.
2009-2011 yılları arasında İstanbul'da Turizm sektöründe çalıştı.
2011 yılında Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü'nü kazanıp lisans eğitimine başladı.
2013 yılında Datça Burgaz Arkeoloji kazısına katıldı.
2014 yılında Batman GreAmer Arkeoloji kazısına katıldı.
Öğreniminin son senesinde Kocaeli'de ikamet etmektedir.
Emekli Mehmet – Zennure Kaya çiftinin iki çocuğundan ilki.
Akça Koca Kültür Platformu Başkanı Hasan Uzunhasanoğlu çalışmalarla ilgili bilgi verirken
Akça Koca Kültür Platformu Yöneticileri; İnşaat Y.Mühendisi Coşkun Karakadılar, Anestezist Dr. Ayşe Zeynep Turan, Ziraat Mühendisi Hasan Uzunhasanoğlu, Makine Mühendisi Çetin Mut, Dr. İsmail Çapçı, Çevre Mühendisi Banu Çevikel, Yalova Ü. Öğretim Görevlisi Yunus Özen
Kocaeli Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü son sınıf öğrencisi Orhan Kaya sunumunu yaparken
Eski Derince Milli Eğitim Müdürü Remzi Turan, Yunkes Bilgisayar Yöneticisi Mustafa Keskin, Tüpraş 50. Yıl Anadolu Lisesi Müdürü Veysel Okudan ve toplantıya katılanlar
Ahsen Okyar, Gençlerle Başbaşa programının 2.konuşmacısı Orhan Kaya’ya plaketini takdim ederken
Pamukkale Üniversitesi İİBF son sınıf öğrencisi Oğuzhan Kaya(
Gençlerle Başbaşa programına katılanlar
Emexotel’deki Gençlerle Başbaşa programına katılanlar
Toplantıda Körfez Karadenizliler Platformu Başkanı Mustafa Akın’ın getirdiği Trabzon Kurabiyesi ikram edildi
NİKOMEDİA
1-) Kent Tarihçesi
Türkiye’nin kuzeybatısında yer alan Kocaeli, Anadolu’yu Avrupa’ya bağlayan önemli bir jeopolitik konumda bulunmaktadır. Kentin statüsünü yükselten ve sesini bütün dünyaya duyuran en önemli özelliği ekonomik zenginliği ve stratejik önemi olmuştur. Kent Helenistik Bithynia Krallığı’nın, Roma Bithynia-Pontus Eyaletinin ve Doğu Roma İmparatorluğu’nun başkentliğini yapmıştır. Kıtalar arası geçiş yapılabilecek tek karayolu buradan geçmektedir. Nikomedia yani antik İzmit, yaklaşık yedi yüzyıl boyunca krallık ve eyaletlere başkentlik yapmış olsa da, ne yazık ki bünyesinde barındırdığı bu köklü tarihi ile tanınmamaktadır. Bilim adamlarının dikkatinden kaçan bu kent hakkında yapılan araştırmalar oldukça yetersizdir. Kültürel etki alanı İstanbul’dan Bursa’ya uzanan Nikomedia’da, görkemli tarih halen toprak altında yer almakta ve bilim dünyasına kavuşmak üzere beklemektedir. Yapılan arkeolojik kazı çalışmaları, kurtarma kazıları ile sınırlıdır. Bunun yanında, toprak üzerinde yatan tarih ise modern yerleşim ve kentleşme ile savaşmakta ve yok olmaktadır.
Antik Bithynia bölgesi, Anadolu, Trakya ve Karadeniz’in kuzey kıyıları arasındaki ticari, kültürel ve siyasi ilişkilerde çok uzun bir süre doğal köprü görevi görmüş bir bölgedir. Anadolu’da Hitit egemenliği sürerken, Bithynia da Kaşka halkının yaşadığı düşünülmektedir.[1] Deniz kavimleri istilası olarak adlandırılan olay sonrasında, Frig halkı önderliğinde Thrak topraklarından gelen, Thrak kökenli Bithynler ve Thynler bu bölgeye yerleşmiş ve esasen Bithynia ismi bu dönemde ortaya çıkmıştır. M.Ö 8 yy. sonlarında Helenler Anadolu kıyılarında koloniler oluşturmaya başlamıştır. Bunlardan biride Megaralılar tarafında kurulan Astakos’dur. [2]
Atinalılar’ın Astakos kentini işgalinden sonra başa geçen Diodalses, çatışmalara son vererek işgali durdurmuştur.[3] Diodalses sonrasında sırasıyla Botiras ve Bas tahta geçmiştir. Bithynia Kralı Bas’ın ölümünden sonra yerine geçen büyük oğlu Zipoites, bölgenin Hellenistik dönem genel yapısı içerisindeki ilk kral ünvanını alır ve bölge bu dönemde hellenize olmaya başlar. Lysimakhos, Antigonos’u yendikten sonra Bithynia ‘yı hakimiyet altına almak için iki generalini görevlendirir fakat bu generaller Zipoites’e yenilir. Zipoites’in ölümü sonrasında yerine oğlu I. Nikomedes geçer (M.Ö 280).[4]
Stratejik konumu itibariyle Anadolu’nun, günümüzde olduğu gibi antik dönemde de, en önemli kentlerini içinde barındıran bölgenin, özellikle Hellenistik dönem ve M.S 4. yüzyıl Roma İmparatorluğu zamanında en önemli şehri, Nikomedia’dır. Kent, M.Ö. 264 yılında Bithynia kralı I. Nikomedes tarafından Astakos’un tam karşısında, bugün ki İzmit kentinin olduğu yerde kurularak, Bithynia krallığının başkenti yapılmıştır. Dönemin ünlü mimarları, mühendisleri ve sanatçıları kente davet edilmiş ve şehir, bir başkente yaraşır şekilde imar edilerek büyük bir görkem kazanmıştır. Bithynia kralı IV. Nikomedes, M.Ö. 74 yılında, Pergamon Kralı III. Attalos gibi, vasiyet yoluyla topraklarını Roma’ya miras bırakmış ve Bithynia bir Roma eyaleti olmuştur. Bu eyaletin yönetim merkezi olan Nikomedia yine her dönemde pek çok kez imar edilmiş ve geliştirilmiştir.
Roma İmparatorluğunun kente verdiği önem M.Ö. 29’da İmparator Augustus ve tanrıça Roma adına tapınak yapma onurunun bahşedilmesiyle görülür. İmparator Trajan zamanında Bithynia eyaleti yöneticisi olan Genç Pliny kentte bir senato binası, bir forum, tanrıça Kibele’ye adanmış bir tapınak, ve kendisinin inşaa edilmesini sağladığı bir su kemerinden bahseder. İmparator Antoninus Pius’un yaptırdığı Antoninus Hamamları yüzyıllar boyunca onarılarak kullanılmaya devam etmiştir.
Roma İmparatorluğu için önemli bir dönüm noktası olan “Üçüncü Yüzyıl Krizi”’nin ardından başa gelen Diokletianus (Gaius Aurelius Valerius Diocletianus) yönetimine bakıldığında, imparatorluğun Tetrarşi (dörtlü yönetim) ile yönetildiği ve kentin, diğer bölgelerde yer alan üç başkentin baş başkenti olduğu görülmektedir. Bu dönem de kentte yeniden imar faaliyetlerine girişilmiş ve Nikomedia, Roma İmparatorluğu’nun görkemli bir başkenti haline getirilmiştir. Nikomedia kenti İmparator Diokletianus tarafından sur duvarları ile çevrilmiştir. Diokletianus, kenti istediği ölçekte imar etmek için bazı kısımları yıkmış oturanları yerlerinden çıkarmış ve yerine saray, hipodrom, darphane, silahhane, eşi ve kızı için evler yaptırmış ve Antonius hamamlarının mermer kaplamalarını onartmıştır. İmparator Diokletianus Nikomedia’yı yeni başkent olarak imar ederken, eski başkent Roma kenti ile, yarışsın istemiştir.
Diokletianus döneminde, halkın paganizme olan inancının giderek yok olmaya başlaması ve yayılmakta olan Hıristiyanlık inancı, törenlere yeterli katılımın sağlanamaması ile birlikte imparatorun tekrardan paganizmi canlandırma yoluna gitmesine neden olmuştur. Diokletianus, gerek halkın, gerekse de yönetim içinde yer alan kişilerin derhal Hıristiyanlık inancından vazgeçmesini, aksi takdirde ağır yaptırımlar uygulayacağını bildiren iki ferman yayınlamıştır. Bu fermanlar “Büyük Zulüm” olarak nitelendirilmiş ve bir çok kişinin işkence görmesine, ve ölümlerine neden olmuştur. Diokletianus 1 Mayıs 305’te görevini bıraktıktan sonra yerine Caesar’ı olan Galerius geçmiştir. 30 Nisan 311 yılında Galerius, Nikomedia’da Hıristiyanlar için bir Hoşgörü Fermanı yayınlasa da çok kısa bir süre içinde öldüğünden dolayı, etkili olmamıştır. Kıyımı sona erdiren ferman Constantinus’un yayınladığı 313 Milano Fermanı olmuştur.
1087 yılında İzmit Anadolu Selçuklularının eline geçti. Kutalmışoğlu Süleymanşah’ın kurduğu Anadolu Selçuklu Devleti topraklarına katıldı. 1097 yılında önce İzmit, sonra İznik Haçlıların eline geçti. 1204-1207 yılları arasında İzmit Latin işgali dönemini yaşadı. 1261 yılına kadar İzmit Türkler, Latinler ve Bizanslıların arasında birkaç kere el değiştirdi. İzmit 1337 yılında kesin olarak Osmanlıların ele geçmiştir.
2-) İzmit’te Arkeoloji
Nikomedia antik kenti üzerine en erken tanımlamaları ve bilgileri, diğer Anadolu şehirlerinde olduğu gibi, 17. yy’ dan sonra başlayan Avrupalı gezginlerin anlatımlarından öğrenebimekteyiz.
Nikomedia antik kentindeki arkeolojik araştırmaları bilimsel zeminde sürekli kılmak amacıyla ilk defa 2005 yılında Kocaeli Üniversitesi Arkeoloji Bölümü alanlarında uzman akademisyenleri tarafından başlatılmıştır. İlk yapılan araştırmalar İzmit merkezli olup, Nikomedia odaklı olarak sürdürülmüştür. Körfez ve Karadeniz arasındaki alanda güneyden başlayan araştırmalar, Umuttepe mevkiine kadar taranmış ve bu noktada pek çok tarihi moloz, taş ocakları, nekropol alanları, antik yollar, su sistemine ait su kemerleri, heykel fragmanları, yazıtlar ve çok sayıda seramik buluntularına rastlanmıştır.
Özellikle kent merkezinde yapılan incelemelerde, antik malzemenin hemen hemen her alanda devşirme malzeme olarak tekrardan kullanıldığı saptanmıştır. Çukurbağ Mahallesi’nde tespit edilen yer altı tünelleri ise İzmit kentinin altında yatan tarihin bir başka örneklerindendir. Antik yollar, kentin mevcut yolları arasında bazı noktalarda halen varlığını sürdürmektedir.
Kaynağını Paşasuyu’ndan alan Nikomedia kenti su sistemi ise, üzerinde barındırdığı yirmiyi aşkın kemer ile kentin merkezi olduğu düşünülen Seka alanına, Cumhuriyet’in ilk yıllarına kadar su sağlamaktaydı. İzmit merkezinin kuzeyinde Üçtepeler mevkiinde karaüzüm sirki ile üçtepelerdeki yerleşim alanı arasındaki dere yatağında kalan saha üzerinde yer almaktadır. Yaklaşım 50 m. uzunluğunda, 15m yüksekliğinde ve iki katlı olarak inşa edilmiştir. Temellerinde yapılan incelemede Roma dönemi olduğu görülmektedir. M.S. 2.nci yy’da imparator Trajan döneminde Nikomedia Valisi Plinius tarafından yaptırıldığını antik kaynaklardan öğrenmekteyiz. Yapının bir çok kez onarım gördüğünü üst kısımlarında yapılan Osmanlı ve Bizans dönemlerindeki teknilerden anlaşılmaktadır. Daha önceleri eksik olarak incelenmiş olan bu kemerler, yapılan yüzey araştırmalarında tamamı ile tespit edilmiş ve bir çoğunun sağlam olarak ayakta kaldığı gözlemlenmiştir. Ayrıca, kent merkezinde Roma dönemine tarihlenen bir adet su sarnıcı da bulunmaktadır.
Günümüz İzmit merkezine yaklaşık 5 km uzaklıkta Üçtepeler köyü içerisinde Eski İstanbul yolu üzerinde yer almaktadır. Üçtepeler köyü tarihi eser yönünden oldukça zengindir. Bölgede 7 adet tümülüs görülmektedir. Tümülüslerin en büyüğü Aytepe Tümülüsüdür. Aytepe olarak adlandırılan bölgede çalışılmış olan Tümülüste Roma dönemine ait bir mezar bulunmuştur. Mezar odasının boyutları 3.25*3 metre civarında olup, ön kısmında yer alan dromosun(giriş kapısı) boyutları 1.5*10 metredir. Yapı, mermer ve kireç taşlarından yapılmıştır.
Güvercinlik köyünde yer alan Mecidiye Kral Mezarı 1933 yılında kurtarma kazılarında ortaya çıkarılmıştır. Yapılan kazılarda defineciler tarafından daha önceki dönemlerde içi boşaltılmış ve ciddi zararlar verilmiştir. M.Ö. 4. ve 3.yy Helenistik döneme ait olabileceği düşünülmektedir. Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nin yapmış olduğu çalışmalar sayesinde 2010 yılında sit alanı olarak tescil edilmiş ve koruma altına alınmıştır.
2005 yılında başlanan yüzey araştırmalarının en önemli noktası ise Orhan Mahallesi’nde tespit edilen antik tiyatro binasıdır. Antik dönemde tiyatrolar her türlü sosyal aktivitelerin gerçekleştirildiği alanlardır. Tiyatronun, öncelikle yayılım alanı tespit edilmiş ve yüzeyde yer alan duvarların genel plana yerleştirilmesi için bitkisel temizlik faaliyetleri yapılmıştır. Sonrasında ise duvar ve tonozların ölçümleri alınarak topografik haritası çıkarılmıştır. Yüksek tepelerden oluşan İzmit kentinde, körfezi tamamen görecek şekilde imar edilmiş olan antik tiyatro, yapımında kullanılan taşlar ve yamaca yaslanmış, manzaraya olan hakimiyeti ile Hellenistik döneme tarihlendirilmiştir. Bizans döneminde ise tiyatronun taşları, sur yapımında kullanılmıştır. Antik tiyatronun ölçülen genişliğinin 164 m. yüksekliğinin ise 60 m. ye ulaştığı yapılan araştırmalarda ortaya çıkmıştır. Bu ölçüler doğrultusunda karşılaşılan yapının şimdiye kadar antik dünyanın en iyi bilinen büyük tiyatrosu Efes Antik Tiyatrosu’ndan büyük olduğu, tespit edilen ölçülere ve ön çalışmalara dayanılarak düşünülmektedir.[5]
Genç Cumhuriyet’in yeni fabrikaları peş peşe açtığı yıllarda M. Kemal Atatürk ve bakanlar kurulunca 10.07.1934’te dönemin hükümetince kabul edilen sanayi programında bir kağıt fabrikası kurulması kararlaştırılır. Eski dönemlerden beri önemli yollara yakınlığı ve doğal bir limanının bulunması sayesinde kurulacak fabrika için yer olarak İzmit seçilir. 1936’da Kağıt fabrikasındaki hafriyat esnasında antik yapılarla karşılaşılması üzerine İstanbul Arkeoloji Müzesi ve İstanbul DAI (Alman Arkeoloji Enstitüsü) arkeologları inşadan önce sahayı inceleme ve rapor etme ile görevlendirilirler.
Kazılar sonrasında bu alanda sur duvarları, hamam, konut evleri, sütun ve sütun başlıkları, nymphaium’a ait kalıntılar ve bir de sikke definesine rastlanmıştır. Dörner’in kazılarından yaklaşık 70 yıl sonra 2003 yılında Kocaeli Arkeoloji Müzesi ekiplerince Seka fabrika alanında anıtsal antik kalıntıların bulunduğu mevkide yaklaşık 400 metrekare alanda kazı çalışmaları yürütülmüştür. En eski yerleşim olarak hellenistik dönem taş blokları ortaya çıkarılmıştır. 90 metrekarelik bir alanda anıtsal bir yapı bulunmuştur. Bu alanın etrafında doğu batı uzantılı duvarlar bulunmuştur. Açmalarda 50 cm. derinlikten sonra pişmiş toprak urneler, amphoralar, kırık kandiller, cam bronz parçaları ve kemik parçaları bulunmuştur. Ortadaki mekânın batı duvarında Diokletianus dönemine ait duvar örgüsü, roma dönemine ait sunak taşları, yazıtlar, sütun, sütun başlıkları ve çok sayıda seramik ele geçmiştir. [6].
Sonuç olarak, Nikomedia arkeolojik kanıtlarla tarih öncesi dönemlere kadar uzanan ve ardından Helenistik, Roma, Bizans,Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri’nde devamlı yerleşim gören zengin bir tarihe sahiptir. Birçok yıkıcı depremin şehri yerle bir etmesine rağmen kent, sahip olduğu politik, dinsel,ekonomik,ticari ve stratejik avantajlı konumundan dolayı sürekli aynı yerde tekrar tekrar inşaa edilerek kurulur. Günümüzde bile 1999 depremi gibi yıkıcı depremlerin ardından İzmitin sanayii ve ticaretteki önemli rolü şehrin acilen imar edilmesini adeta zorunlu kılar. gerek toprak üzerinde gerekse de toprak altında yatan eserleri ile Nikomedia, yani antik İzmit kenti tarihi, bölgede herhangi bir sürekli arkeolojik kazı yapılmamış haliyle ortaya çıkan veriler olarak karşımıza çıkmaktadır. Şayet bu çalışmalara birde bilimsel ekipler yani konunun uzmanları tarafından yapılacak olan çalışmalara eklenecek olursa belirtilen potansiyelin gözler önüne serilecek tablosu şimdiden çizilebilir. İzmit kent tarihi, devam edecek olan araştırmalar ve arkeolojik dokunun gün yüzüne çıkarılması ile aydınlığa kavuşacaktır.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.