“BİR GÜN DEĞİL SANA HER GÜN YALVARDIM DUYMADIN SESİMİ, SÜRÜNÜYORUM” – Süleyman PEKİN
“BİR GÜN DEĞİL SANA HER GÜN YALVARDIM DUYMADIN SESİMİ, SÜRÜNÜYORUM” – Süleyman PEKİN
İslam aklının öncülerinden Ebu Hanife’ye göre Allah’ın subûtî sıfatlarının ‘hayat’tan sonra ikincisi “ilim”dir. O aklın son yüzyıldaki öncülerinden Atatürk’ün “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir” sözü tamamen bu hususu niteler. Ve bu söz ‘İlmin Kapısı’ lâkaplı Hz. Ali’ye ait olsa bile durum aynıdır.
Kuran’da “Esmâ’ül-hüsnâ” olarak geçen Allah’ın güzel isimlerinin yaygın kabullerinden olan 99 İsmin yirmincisi “Alîm” ismidir ve bilmekle, bilgiyle alâkalıdır. Allah tarafından gönderilmiş bütün peygamberler ise birer ‘muallim’dirler. Yani bilen ve bildiren, yani öğreten..
“Milletleri kurtaranlar yalnız ve ancak öğretmenlerdir” sözünü ‘ümmetleri kurtaranlar da muallimlerdir’ şeklinde anlayabiliriz. Allah’tan gelen vahyi ve bilgiyi akılla algılayıp kendi hayatından başlayarak devrinin tüm insanlarının yaşamına yansıması için varlığını milletlerine / ümmetlerine adayan büyük ruhlardır Peygamberler. Onların bugünkü izcileri ise idealist öğretmenler..
Kuran-ı Kerim’in ilk emri, ilk beyanı, ilk kelimesi “oku”dur. Yaratan Rabb’imiz adını ortaya koyarak bize Kitabını okutmak, okutarak büyük ödülle buluşturmak istiyor. Oku’madan sonra Müslümanlara inen ikinci sûre ‘yaz’ma suresidir, yani Kalem: “Kaleme ve satır satır yazdıklarına andolsun!”
Demek ki neymiş; okur-yazar’lık Allah’ın namaz - niyazdan önce gelen ilk iki emriymiş. Demek ki neymiş; bu evrensel emirleri yerine getiren topluluklar – Hıristiyanmış, Musevîymiş, Budistmiş fark etmez – yükselirler, felâha ererler. Ve neymiş; Müslüman’ın kitabının en başında bunlar olsa da Müslümanların bu kavramlarla ilgisi yoksa sonuç şimdiki gibi kan ve gözyaşından başka bir şey olmaz.
Allah aşkına Türkiye’de öğretmenliğin itibarı var mı? İlmin haysiyeti kaldı mı? Bilgiye talep yerlerde sürünmüyor mu? Talebelerin talepleri teknolojiyi tüketmek mi, üretmek mi? Ve insanımızın derdi çalışarak hem rızık hem de Allah’ın sevgisini kazanmak mı yoksa çalışmadan yada mümkün olduğu kadar az çalışarak zenginler gibi yaşamak mı?
“Ve en leyse li’l-insâni mâ sa‘a / Ve insan için ancak çalıştığının karşılığı vardır” (Necm 39). Bizim liderimiz (Atatürk) “Tek bir şeye ihtiyacımız var; çalışmak, çalışmak, çalışmak” demiş. Fransızların lideri (Napolyon) ise “para, para, para” demiş. Soru: Biz Fransız mıyız, Türk müyüz?
OECD 2012 verilerine göre Türkiye’de öğretmen maaşı yıllık 13.500 ikenYunanistan’da 17.700, İspanya’da 38 bin, Japonya’da 40 bin, Almanya’da 56 bin,İsviçre’de 93 bin dolar. Türkiye’deki üniversitelerde dirsek patlatan bir profesörSpor Toto 2.Lig’de top oynayan bir futbolcu kadar para kazanabiliyor mu? Hayır. Orta halli bir manken ajansındaki askılıklar (mankenler) kadar kazanabiliyorlar mı? Tabii ki hayır..
Hayat hareketlerimiz üzerinde etkili olanlar ilim erbapları ve bilgi kaynakları mı, popüler kültür temsilcileri mi? Çocuklarımıza işte böyle bir gelecek bırakıyoruz ve sonra düşünüyoruz; terör niye var, kadına şiddet, trafik kazaları, uyuşturucu, aldatma, yalan-dolan, dedikodu, haset, kötü komşuluk, mutsuzluk, tatminsizlik, cinnet…
Milletlerin itibarı ilmin ve öğretmenin itibarı kadardır.
Günü kurtarabildiysen kutlu olsun Öğretmenim!
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.