Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

17Kas/150

MHP’DE YENİ LİDER – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmez avMHP’DE YENİ LİDER – Av. Ruhittin SÖNMEZ

Seçimden en fazla zayiatla çıkan parti olan Milliyetçi Hareket Partisi’nde nihayet hareketlenme başladı. Sinan Ogan ve Meral Akşener’in genel başkanlığa aday olacaklarına dair haberler bir heyecan yarattı.

Ülkücü taban seçim sonucunu bir hezimet olarak nitelendirmiş ve derin bir moral bozukluğu içine girmişti. Çünkü iktidara tek başına gelen AKP’nin “çözüm süreci” denilen ve aslında bir “çözülme süreci” olan politikaların buzdolabından çıkarılacağını ve buna MHP’nin TBMM’de muhalefet edecek gücü kalmadığını görüyordu.

Yeniçağ yazarı Adnan İslamoğulları’nın “Adanmış Çaresizlik” başlıklı yazısında belirttiği gibi, “MHP seçmeninin öncelikli kriteri'vatan'dır, devletin bekâsıdır, ülkenin bölünme endişesidir.” Bu sebeple “Görür aslında partinin iyi yönetilmediğini MHP seçmeni. Bilir aslında yapılmaması gerekenlerin çoğunun yapıldığını, yapılması gerekenlerin çoğunun da yapılmadığını. Anlar aslında vereceği oyun ne işe yarayacağını ya da yaramayacağını.” Fakat bir başka partiye de bir türlü oy veremezdi.

İşte “Devlet Bahçeli’ye ve partiyi yönetenlere rağmen oy vermeye devam eden MHP’liler” bu defa her zamankinden daha tepkiliydi. MHP’nin baraj altı kaldığı 2002 seçim sonucunda bile bu kadar lider değişimi talebi olmamıştı.

Çünkü gidişata müdahil olmak açısından, baraj altında kalmakla, HDP’nin arkasından 40 milletvekili ile 4. Parti olmak arasında pek bir fark yoktu.

Ayrıca 2002 seçiminde baraj altı kalınca, lider adayının olmadığı bir ortamda, Bahçeli “sorumluluk şahsıma aittir” diyerek, “istifa edeceğini” açıklamış ve tepkilerin sönümlenmesini sağlamıştı.

Bu defa böyle olmadı.

Devlet Bahçeli ikili ilişkilerinde dışa yansıyan “beyefendi tavrına” hiç uymayan bir tutum içinde.

Aynı durumda olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kendi partisi içinde lider adayı olarak ortaya çıkan isimlere karşı çokolgun ve demokratik bir tavır göstermekte. Ocak ayında demokratik bir yarışın olması için elinden geleni yapacağını söylüyor, rakipleriyle medeni görüşmeler yapıyor.

Buna karşılık Devlet Bahçeli kongrenin ancak 2018’de yapılacağını söyledi.

Yeniçağ Gazetesi’nin haberine göre, seçim hezimetinden 14 gün sonra, hafta sonu partinin en yetkili organı MYK’yı toplayan Bahçeli, bu sözde istişare organında yine sadece kendisi konuştu.

MHP Genel Başkanı Bahçeli “yeterli sayıda imza toplansa bile olağanüstü kongreyi toplamayacağını” ifade etti.

Bahçeli’nin bu kararı, “MHP’yi kayyuma teslim etmenin yolunu açma” hazırlığı ise vay bu partinin haline, vay ülkücülerin bunca yıllık fedakârlıklarına…

*****

AKŞENER VE OGAN’A HAKARET

Daha da garibi Bahçeli “2 Kasım’dan sonra genel başkan adaylığını ilan eden ‘adam ve kadın’ herkesin ‘hain ve BOP işbirlikçisi’ olduğunu” savundu.

Genel Başkan adayı olması beklenen Sinan Oğan için “Saray destekli” olduğu, adaylığını ilan eden Selim Kaptanoğlu için “DYP’li olduğu” ithamını yaptı.

Yeniçağ haberinde her ne kadar “Bahçeli’nin genel başkan adaylarını değerlendirirken, ismi en çok gündemde olan Meral Akşener’den hiç bahsetmemesi de dikkat çekti” dense de, “genel başkan adaylığını ilan eden adam ve kadın” cümlesindeki “kadın” sözüyle Meral Akşener’i kastettiği açıktır.

Öncelikle üzülerek şunu ifade etmek isterim ki, Devlet Bahçeli’nin bu tavrı,

· Demokratik bir hukuk devletinde kabul edilebilir değildir.

· Ahlaki değildir.

· Bunca yıllık ülküdaşlarına yaptığı ithamlar vefasızlıktır.

· Hem partisine değer katan bu saygın şahsiyetlere, hem de bu yol arkadaşlarını seven insanlara, onlara oy veren seçmenlere saygısızlıktır.

*****

MHP KÖTÜ YÖNETİLİYOR

MHP’nin seçimdeki başarısızlığını değerlendirmek için sayfalar dolusu gerekçeye lüzum yoktur.

Savaşta yenilen ordu komutanı Divan-ı Harp’te yargılanmış. “Savaşı neden kaybettin” sorusuna “bunu 40 sebebi vardı” deyip saymaya başlamış. Bir.. Barutumuz yoktu” deyince Mahkeme heyeti “tamam” demiş, “gerisini saymana lüzum yok.”

Bana göre de, “MHP’nin kaybetmesinin 40 sebebi var. Birincisi parti iyi yönetilmiyor.”

Bahçeli’nin istişare etmeyen, en stratejik kararları bile tek başına alan ve kararlarını en uygunsuz zamanda ve üsluptaaçıklayan tavrı bu kötü yönetimin temel sebebidir.

Partinin hiçbir organı ile istişare etmeyen, kendi düşüncesine aykırı hiçbir beyanı kabul etmeyen bir genel başkanın yönettiği partinin başarılı olması beklenebilir mi?

Meral Akşener ve Sinan Ogan gibi TV’lerde, salonlarda ve meydanlarda ülkücü fikrin en iyi temsilcileri olan milletvekillerinin konuşmasının genel başkanlıkça engellenmesini nasıl izah edebilirsiniz?

Konuşmasına izin verilen az sayıda yöneticinin her cümlesine “Sayın Genel Başkanımızın, bilge lider Sayın Dr. Devlet Bahçeli’nin buyurdukları gibi” otoriter bir yönetim kokusu veren ibarelerle başlamasının halkta olumlu bir izlenim bırakması mümkün müdür?

Hele hele kendisinin hiçbir dahli olmadığı halde, Meral Akşener’in kamuoyunda sıkça konuşulduğu durumlarda “TV’lere çıkmaması” için uyarılmasına ne demeli?

Yetmedi, "MHP'de baştan sona hep Meral Akşener, Meral Akşener vardır demek edepsizliktir, partiye hakarettir. Zannediyorum başkanvekilliğini de kaybetti" diyerek Meclis Başkanlığı’na, sonra da milletvekilliğine aday göstermemek..

Bu partinin kaybedeceğini bil(e)memek değil midir? Veya bilerek böyle davrandı ise bu ne demektir?

*****

BAHÇELİ’NİN GİTMEMEK İÇİN DİRENMESİ MHP İÇİN ŞANSTIR

Bahçeli kendiliğinden olağanüstü genel kurulu toplasa ve kendisine yakın bir emanetçiye Genel Başkanlığı devretse bu MHP için iyi olmaz. 2019 seçimlerinde Bahçeli ile veya emanetçisiyle MHP barajı geçemez.

Hatta şimdiki ismi geçen Genel Başkan adayları arasından birine, kendi rızası ile Genel Başkanlığı bıraksa, bu da MHP’de bir rüzgâra sebep olmaz.

Elinde kendi seçtirdiği delege çoğunluğu, “olağanüstü kongrede genel başkan seçimi olmaz” diyen bir tüzük olan ve “yeterli sayıda imza toplansa bile olağanüstü kongreyi toplamayacağını” belirten 18 yıllık bir Genel Başkana karşı yarışan;

Zorlukları aşa aşa, söke söke, delegelerin ve ülkücülerin kalbine dokunarak seçimi kazanan bir genel başkan “LİDER” olur.

Böyle seçilen LİDER Milliyetçi Hareket Partisi’ne HAREKET getirir. Parti içinde ciddi değişimler yapabilir. Sokaklar, STK’lar ve parti teşkilatları Meclis dışı muhalefet imkânlarını kullanabilir hale gelir.

MHP böyle bir LİDER çıkarabilirse, 2019 seçimlerinden önce de AKP ve Erdoğan “çözülme sürecini” buzdolabından çıkaramaz; Başkanlık sistemi zorlamalarına cesaret edemez.

16.11.2015

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.