Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

12Eki/150

“Türkiye’de hâlâ hâkimler var……” ve Cumhuriyet tarihimizin bu en kanlı saldırısında Hukuki, vicdani ve siyasi sorumluluğu olan herkesin sorumluluğunun bedelini ödemesini diliyoruz.

  12 Ekim 2015 Pazartesi / Değerli Basın Mensupları

Öncelikle iki gün önce (10.10.2015 Cumartesi) Ankara’da hain bombalı saldırıyı lanetliyoruz. Cumhuriyet tarihimizin bu en kanlı saldırısı şu veya bu gruba değil Türkiye’ye yapılmıştır. Sıradan bir terör olayı da değildir.

Muhtemelen Türkiye’nin baştan sona hatalı olan Suriye, Ortadoğu ve terör politikalarının sonucudur.

Türkiye maalesef bu türlü saldırılara açık hale getirilmiştir, Esad’dan, IŞİD’e, PKK’dan, Hizbullah’a, Mısır’dan Rusya’ya kadar düşmanlar edinmiştir. Suriye’den kontrolsüz giren 2,5 milyon kişinin içinde bütün hasımlarımızın silahlı eylem yapabilecek unsurları da girmiştir.

İstihbarat ve güvenlik zafiyetimizden yararlanarak yapılmış bu hain saldırıda yüz civarında vatandaşımız öldürülmüş, yüzlercesi de yaralanmıştır.

Artık vatandaşlarımız için sadece Güneydoğu değil, başta Ankara olmak üzere yurdun bütün bölgeleri güvensizdir.

“Güvenlik zafiyeti yoktu” diyen İçişleri Bakanı da, “Biz zaten seçim hükümetiyiz, Ak Parti hükümeti değiliz” diyen Başbakan Davutoğlu da güven vermemektedir.

Ölen vatandaşlarımıza rahmet, yaralılara şifalar diliyoruz.

Hukuki, vicdani ve siyasi sorumluluğu olan herkesin sorumluluğunun bedelini ödemesini diliyoruz.

  ***

Değerli Basın Mensupları,

Bir devletin varlık sebebi öncelikle 1- Güvenlik, 2- Adalet, 3- Eğitim, 4- Sağlık görevini yerine getirmesidir.

Bugün insanlarımız güvenlik içinde değil. Adalete güvenenlerin oranı ise çok düşük. Eğitim ve sağlıkta gelişmiş ülkelerle olan mukayeseyi siz yapınız.

Adalete güvenin azalmasının sebebi yargının bağımsız ve tarafsızlığına olan inancı azaltan düzenleme ve baskılar ile basın özgürlüğünü iyice daraltan uygulamalardır.

Maalesef son dönemlerde özellikle Cumhurbaşkanına hakaret gerekçesiyle açılan dava sayısı artmaktadır. Daha da kötüsü yaşanan gerilim sebebiyle basılan, taşlanan, kurşunlanan, savcılık kararıyla yayınları kısıtlanan gazeteler, TV’ler ile dövülen, hapsedilen gazeteciler Türkiye’nin gerçeği oldu. Bu uygulamaların demokrasi ve hukuk devleti ilkesine ağır darbe vurduğu, toplum huzuruna ve ekonomimize zarar verdiği muhakkaktır.

Demokrasisi gelişmiş ülkelerde basın özgürlüğü oldukça geniş yorumlanır.

AİHM’ne göre “siyasi bir görev üstlenen bir kişi, bütün karar, söz ve davranışlarının basının ve kamuoyunun devamlı değerlendirme ve eleştirisine tabi olduğunu bilerek bu görevi kabul etmiştir. Bu nedenle, hükümet üyeleri ve diğer siyaset adamları, siyasal konuların açık bir biçimde tartışılmasındaki ‘kamu yararını’ da dikkate alarak, eleştirilere, değer yargılarına karşı sade vatandaşlardan daha ‘hoşgörülü’ olmak durumundadırlar.”

Geçmişte Türkiye’de devleti yönetenler bu hoşgörü içindeydi. Turgut Özal’ın, Süleyman Demirel’in kendilerini hicveden karikatürleri bile ne kadar hoşgörü ile karşıladıkları hafızalarımızdadır.

***

Değerli Basın Mensupları,

Bugünkü toplantımızda “Türkiye’de hâlâ hâkimler var” diyerek ümidimizi koruyabileceğimiz bir güzel haberi paylaşmak istiyoruz.

kazanankaybeden-KUCUK

Kocaeli Aydınlar Ocağı internet sitesinde karikatürist Murat Yılmaz’a ait elimdeki şu karikatür sebebiyle açılmış manevi tazminat davası sonuçlandı.

Davacılar Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi tüzel kişiliğinin, davalılar Kocaeli Aydınlar Ocağı ve Karikatürist Murat Yılmaz aleyhine açtığı ve 20.000 TL nin (yayın tarihinden itibaren işleyecek kanuni faizi ile birlikte) talep edildiği manevi tazminat talebi reddedildi.

Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesi 26.12.2013 tarihinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Adalet ve Kalkınma Partisi’nin talep ettiği tazminatın haksız olduğuna ve davanın reddine karar vermişti.

Karşı tarafın temyiz talebinden sonra karar düzeltme talebi de Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nce reddedildi. Bu şekilde dava lehimize kesinleşmiş oldu.

Kocaeli Aydınlar Ocağımızı Başkan olarak, Karikatürist Murat Yılmaz’ı avukatı olarak temsil ettiğim davanın bu şekilde sonuçlanması hukuk adına, demokrasimiz adına iftihar edilecek bir gelişmedir.

Kocaeli Aydınlar Ocağımız adına ise bir HUKUK ZAFERİDİR.

***

DAVA SÜRECİ- BAŞLAMASI, GELİŞMELER VE SONUÇ

Karikatür 12 Haziran 2011 tarihinde yapılan milletvekili genel seçimlerini değerlendirmek için çizildi ve 13 Haziranda internet sitemizde yayımlandı.

Bunun üzerine Belediyede çalışan ve AKP’de siyaset yapan 3 arkadaşımız üzerinden karikatürün yayımdan kaldırılması istendi. Arkasından yeni milletvekili seçilen ve henüz mazbatasını almamış Zeki Aygün karikatürü yayımdan kaldırmamız için aradı. Uygunsuz bir üslupla talimat vermeye kalktı.  “Hemen Ankara’ya Başbakan’a konuyu ileteceğim ve hakkınızda dava açtıracağım” dedi.

Karikatür birkaç saat yayında kaldı ve sonrasında da aynı gün yayından kaldırıldı.

16.06.2015 de Recep Tayyip Erdoğan ve Adalet ve Kalkınma Partisi adına avukatları ceza davası açılması için suç duyurusunda bulundular. Aynı zamanda tazminat davası açtılar.

Ceza Davasına bakan Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesi sanık Murat Yılmaz hakkında 11 ay 20 gün hapis cezası verdi ve 7000 TL para cezasına çevirdi. Karar temyiz edildi. Temyiz aşamasında iken Yargıtay’da görüşülmeden çıkan, af kanununa benzer bir kanun (6352 SK geçici 1. Maddesi) gereğince “kovuşturmanın ertelenmesi” kararı verildi. Yani 3 Yıl içinde benzer bir suç işlenmediği takdirde düşmek üzere yargılama ertelendi, nihai karar verilemedi.

Tazminat Davası ise Kocaeli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.2013 tarihli kararı ile reddedildi. Yani Kocaeli Aydınlar Ocağı ve karikatürist Murat Yılmaz lehine karar verildi.

Mahkeme “gerekçeli kararında” şu gerekçelere yer verdi: “Davalı derneğin internet sitesinde “kazananlar ve kaybedenler” başlığı altında yayınlanan karikatürde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde Ak Parti bayrağı ve poşili bir elinde PKK yı temsil eden bayrak olan kişi ile omuz omuza “aynı yoldan geçmişiz biz aynı sudan içmişiz biz, yazımız bir kışımız bir, aynı dağın yeliyiz biz” yazısı ile halay çekerken aynı karikatürde arka planda CHP ve MHP parti başkanlarının üzgün bir şekilde çizildiği görülmüştür. Dava konusu karikatürün seçimlerin hemen akabinde seçimden galip ve yenik çıkan partileri gösterdiği ve ülkedeki siyasi gelişmeler ve seçime katılan partiler ile onların siyasi uzantılarının hicvedildiği, aynı temayı içeren çeşitli tespitlerin ve konuşmaların sürekli gündemde olduğu, siyasi gelişmelerin toplumun bir bölümünde algılanışını yansıtmak amacı taşıdığı ve davacıların siyasi kişilikleri ve bulundukları konum itibariyle eleştiriye karşı daha hoşgörülü olmaları birlikte değerlendirildiğinde hakaret amacı taşımadığı, kişilik haklarını ihlal etmediği kanaati ile davanın reddine karar vermek gerekmiştir.”

Bu karar davacılar vekili tarafından temyiz edildi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi yerel mahkemenin kararının doğru bularak ONAMA kararı verdi.

Bu defa davacılar vekili tashihi karar (karar düzeltme) talebinde bulundu. Bu talep Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından reddedildi.

***

TAZMİNAT TALEBİNİN GEREKÇESİ VE SAVUNMA

Recep Tayyip Erdoğan ve Ak Parti vekilleri Dava dilekçesinde, “davacıların 2001 seçim sonucu PKK/ Teröristlerle kol kola sevindiği, birlikte olduğu, beraber hareket ettiği ithamını içeren bahse konu karikatür ile Başbakan ve Ak Parti genel başkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Ak Partinin toplum içinde küçük düşürülmesine ve şahsiyet haklarının ağır surette ihlal edilmesine sebebiyet verdiklerini bu durumun müvekkillerinin manevi şahsiyetinde telafi edilmesi güç zararlar meydana getirdiği” gerekçesiyle manevi tazminat talep etmişti.

Kocaeli Aydınlar Ocağı ve Murat Yılmaz adına yapılan savunmada ise

1- Karikatürde hakaret unsuru bulunmadığı, karikatürde sadece seçim sonuçlarının değerlendirildiği anlatıldı.

2- PKK/HDP ile işbirliği iddiası manevi şahsiyetinde telafisi güç zararlar oluşturuyorsa, PKK/BDP ile birlikte yürütülen Oslo görüşmeleri ve “Çözüm Süreci” de bunlarla bir işbirliği olduğuna göre, bu süreçleri yürütenlerin manevi zarar görmesinin söz konusu olamayacağı geniş bir şekilde izah edildi.

3- AİHM ve Yargıtay’ın “basın özgürlüğüne” dair kararlarında belirtilen “halkı ilgilendiren konularda aşırıya kaçmanın, hatta provokasyona başvurmanın basının işleri sayılacağını”;

Basın özgürlüğünü tarif eden AİHS’nin 10.maddesinin “sadece olumlu karşılanan fikirleri değil, rencide eden/şoke eden/rahatsız eden fikirleri de kapsayıp koruma altına aldığı”... Saldırgan ifadelerin bile bir stil (üslup) olarak kullanılabileceği, dolayısı ile ifade biçimi olan üslubun ifade içeriğiyle birlikte korunması gerektiği” şeklindeki kararları örnek olarak verildi.

Kocaeli Aydınlar Ocağımızın kazandığı bu hukuk zaferinin bir dönemin değerlendirilmesinde kullanılabilecek tarihi bir vaka olduğu kanaatindeyiz. 12.10.2015

KOCAELİ AYDINLAR OCAĞI

T.C. KOCAELİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas-Karar No: 2011/363 Esas - 2013/1202

T.C.

KOCAELİ

2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA

GEREKÇELİ KARAR

ESAS NO: 2011/363 Esas

KARAR NO: 2013/1202

HAKİM: GÜLAY ÖZTÜRK 27744

KATİP: DUYGU KABA 136602

DAVACI : RECEP TAYYİP ERDOĞAN -

VEKİLLERİ : Av. HALİT ÇOKAN - Karabaş Mah. Hafız Binbaşı Cad. 10/4Kocaeli.

Av. MUAMMER CEMALOĞLU - Söğütözü Caddesi No: 6 Söğütözü Çankaya/ ANKARA

DAVALI : 1- MURAT YILMAZ -Cedit Mahallesi İnönü Caddesi Nadide Apt. No:292/3 Merkez/ KOCAELİ

VEKİLİ : Av. RUHİTTİN SÖNMEZ - Körfez Mah.Berk Sok.Dolphin İş Merkezi No:409 ... İzmit/ KOCAELİ

DAVALI : 2- KOCAELİ AYDINLAR OCAĞI DERNEĞİ -Cedit Mahallesi İnönü Caddesi Nadide Apt. No:292/3 Merkez/ KOCAELİ

DAVA : Tazminat

DAVA TARİHİ : 23/06/2011

KARAR TARİHİ : 26/12/2013

K.YAZILIŞ TARİHİ :03/02/2014

Davacı vekilinin mahkememizde açtığı davanın açık yargılaması sonunda:

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin Kocaeli Aydınlar Ocağı Derneğinin internet sitesinde 12 Haziran 2011 genel seçimlerinden %49,9 oranında oy oranı ile birinci çıkması akabinde 13.6.2011 tarihli davalı Murat Yılmaz’ın çizdiği karikatürde Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve Adalet Kalkınma Partıisi Genel Başkanı Sayın RecepTayyip Erdoğan ile Adalet Kalkınma Partisinin şahsiyet haklarına tecavüz niteliğinde şeref,  haysiyetve onuruna saldırı kastı taşıyan “Kazananlar ve Kaybedenler” başlıklı karikatürü yayınladıklarını, davalı derneğe ait internet sitesinde yayınlanan karikatürde müvekkili Ak Parti genel başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde Ak Parti bayrağı ile terörist/PKK Abdullah Öcalan (PKK kıyafetli birisi) ise elinde PKK yı temsil eden işaretle kolkola girmiş, neşeli gülen şekilde halay çekiyor olarak davacı partinin 2011 seçimlerinde kullanmış olduğu seçim şarkısını söyler şekilde ve arkalarında da ana muhalefet partileri CHP ve MHP genel başkanları üzüntülü şekilde yer alır vaziyette çizildiğini,davacıların 2001 seçim sonucu PKK/ Teröristlerle kol kola sevindiği, birlikte olduğu, beraber hareket ettiği ithamını içeren bahse konu karikatür ile Başbakan ve Ak Parti genel başkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan ile Ak Partinin toplum içinde küçük düşürülmesine ve şahsiyet haklarının ağır surette ihlal edilmesine sebebiyet verdiklerini bu durumun müvekkillerinin manevi şahsiyetinde telafi edilmesi güç zararlar meydana getirdiğini, basın özgürlüğü, haber verme ve eleştiri hakkının hiçbir zaman uluslararası metinlerle ve yasalarla güvence altına alınmış kişilerin şeref ve haysiyetini ihlal aracı olarak kullanılamayacağını, basının yaptığı yayınlarda Anayasa ve yasalarla teminat altına alınan kişilik haklarına saygı göstermek ve bunlara saldırı niteliği taşıyacak tutum ve davranışlardan alınan kişilik haklarına saygı göstermek ve bunlara saldırı niteliği taşıyacak tutum ve davranışlardan kaçınmak zorunda olduğunu, kişilerin ve basının eleştiri hakkının bulunduğunu ve bunun kullanılmasının engellenemeyeceğini, ancak eleştiride bulunan kişilerin ve bu eleştirileri yayınlayan yayın organlarının hür olması kadar, sorumluluk bilinci ile davranmalarının da hukuk devleti ilkesinin gereği olduğunu, basının kamu görevini yaparken göz önünde tuttuğu amaç ile muhatabının kişilik haklarına verdiği zarar arasında açık oransızlık olmasının hukuka aykırılık oluşturduğunu, yayınlanan karikatürle müvekkillerinin objektif yönden aşağılandığını, mizah sanatının bir etkisi olarak gülünç duruma düşürmenin ötesinde küçük düşüren , kin ve nefret duyguların beslenmesine ve Türk Halkı nezdinde sahip oldukları saygınlığı ve itibarı zedelemeye, siyası kişiliklerini karalamaya yönelik bu çizimin eleştiri sınırlarını aştığını ve hukuken korunamayacağını, müvekkillerinin toplum içindeki konumlarının ve fiilin basın yolu işlenmiş olması nedeniyle saldırının büyüklüğünün de nazara alınarak davalıların her birinden 10.000 TL olmak üzere toplam 20.000 TL manevi tazminatın yayın tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Murat Yılmaz vekili ve diğer davalı dernek temsilcisi ise cevap dilekçelerinde, derneğin yönetim kurulu tarafından temsil edildiğini davanın dernek tüzel kişiliğine yöneltildiğini öncelikle davanın husumetten reddi gerektiğini, davalı Murat Yılmaz hakkında davacı AK Parti Genel Başkanlığının şikayeti üzerine yapılan savcılık soruşturmasında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, süresinde itiraz edilmediğinden bu kararın kesinleştiğini, davacı Recep Tayyip Erdoğan’ın şikayet üzerine yapılan soruşturma sonucunda ise Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2011/460 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, davacı parti yönünden açılan manevi tazminat isteminin de reddi gerektiğini, davalı derneğin siyasetle uğraşmadığını bir sivil toplum kuruluşu olduğunu, hiçbir parti ile husumetlerinin bulunmadığını, internet sitelerinin milli değerlere saygılı aydınların fikirlerini kamuoyu ile paylaştığı bir platform olduğunu, yazılar ve karikatürlerin siparişle yapılmadığını, tamamen yazarın ve çizerlerin kendi seçtikleri konularda kendi serbest iradeleri kendi görüşlerini yansıtan eserler olduğunu, karikatürden AKP ye ve Başbakana hakaret kasdı çıkarılmasının doğru olmadığını, dava konusu olan karikatürde ki mesajın çizerin kendi ifadesi ile açıkladığı üzere seçimlerin iki galibi olan iki partinin sevinçle, diğer iki partinin ise seçimden üzüntü ile çıkması olduğunu, PKK yı temsil ettiği iddia edilen figürün PKK yı değil, BDP yi temsil ettiğini, karikatürün başlığında da belirtildiği şekilde 12.6.2011 seçimlerinin değerlendirildiğini, seçime PKK değil BDP katıldığından karikatürde kasdedilenin de PKK olmasının mümkün olmadığını ve silahlı değil bayraklı çizildiğini, karikatürde BDP linin kıyafetinin BDP yöneticileri ve hatta milletvekilleri tarafından zaman zaman kullanıldığını, BDP toplantılarında PKK bayağı ve PKK liderinin resimlerinin sıkça kullanıldığını, davacı Başbakan dahil olmak üzere bir çok siyasetçinin BDP yi PKK nın siyasi uzantısı olarak tanımladıklarını, davacıların hakaret algısının BDP ve PKK arasındaki benzeşme ve akışkanlıktan kaynaklandığını, karikatürcünün görevinin bu siyasal ve toplumsal vakıayı görmezden gelmek olmayıp, toplumla paylaşarak farkındalık yaratmak olduğunu, davacıların karikatürden çıkardıkları anlamın abartılı olduğunu, hakaret kasdının bulunmadığnı, siyaset yapan kişi ve kurumlarına eleştrilere karşı hoşgörülü olmak durumunda bulunduklarını, yargısal kararlarda da bu hususun kabul edildiğini, dava konusu karikatürde davacıların kişisel niteliklerine ve kimliklerine yönelik bir eleştirinin dahi bulunmadığını, sadece seçimin kazananın olduğunun tespitinin yapıldığını, karikatürde yer alan figürlerin bir çoğunun başka karikatürlerde de kullanıldığını, her iki davalı yönünden de manevi tazminat isteme koşularının oluşmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.

Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğundan manevi tazminat istemidir.

Hukuk Genel Kurulu'nun 09.04.1982 gün ve E:1981/4-56, K:1982/348 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, kişilik hakları, kişinin kendi hür ve bağımsız varlığının bütünlüğünü sağlayan, herkese karşı ileri sürülebilen ve kaynağını Anayasa’dan alan; yani Anayasa’nın teminatıaltında bulunan mutlak bir haktır. 4721 sayılı TMK nun 24. maddesinde; hukuka aykırı olarak kişilik haklarına saldırı karşısında, saldırılan kimseye hukuki koruma sağlanacağı, kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırının hukuka aykırı olduğu belirtilmiş; aynı Kanunun 25.maddesinde de, hukuka aykırı bir şekilde kişilik haklarına saldırı karşısında hangi hukuki çarelere başvurulabileceğine işaret edilmiş; mülga 818 sayılı BK'nun 49 ve 6098 sayılı TBK nun 58. maddesinde ise, şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişinin, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebileceği hükme bağlanmıştır.

Karikatür, kişi, fikir veya olayların resimlendirilerek gülünç, alışılmadık, çelişkili yanlarını yakalayarak bazen de yazı ile desteklenen, abartılmış çizgilerle mizaha dönüştürme sanatıdır. Yani, bir insanın veya bir olayın ayrıntılarına girmeksizin, kısa, düşündürücü ve özlü bir fikir vermek veya genellikle güldürmek için bazı özelliklerinin göze çarpıcı bir şekilde resimlendirildiği bir resim sanatıdır. Amacı insanların anlık algılarına yönelerek güldürmekve güldürürken düşündürmektir. Konu olarak çoğu zaman insanı ele alır. Ancak aslında ele aldığı insan değil onun tutum ve davranışlarıdır. İnsanı konu alan karikatürler barındırdıkları mizah unsuru nedeniyle kişiyi gülünç duruma düşürebilirler Ancak bu açıdan balkıdığından bu nedenle kişilik haklarının ihlal edildiği her zaman iler sürülebilir ki, o zaman karikatürün aslında bir sanat türü olmadığı, sadece hakaret etmenin bir yolu olduğu sonucuna varılır. Bu sonuç da karikatürü tamamen yasaklanmayı gerektirir. Sanatçıların fikir ve düşüncelerinin serbestçe açıklayabilmesi demokratik bir toplumun gereği olduğu gibi, demokratikleşmeye katkısı da yadsınamaz. Ancak bu özgürlüğünde tüm özgürlükler gibi sınırı vardır. Anayasa ve yasalarla güvence altına alınmış kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması yasal bir zorunluluktur. Bu nedenle karikatürün toplumun tümünde veya bir kesiminde infiale sebebiyet vermemesi, gerçekte var olmayan bir durumu yada olguları kasten çarpıtmak suretiyle varmış gibi göstermeye çalışmaması, kişileri veya kurumları toplum içinde küçük düşürmeye ve bu durumdan maddi ve manevi çıkar sağlamayı amaçlamaması gerekir.

Somut olayda 12.6.2011 seçimlerinin ertesi günü yani 13.6.2011 tarihinde davalı derneğin internet sitesinde yayınlanan dava konusu karikatürde, kişilik haklarının ihlal edildiği iddia edilmiş,partinin karikatürist hakkında bu nedenle yaptığı şikayet hakkında, partinin tüzel kişilik olması nedeniyle kovuşturmaya yer olamadığına karar verilmiş, davacının şikayeti üzerine açılan Kocaeli 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/165 esas sayılı dosyasında ise 6352 sayılı Yasanın geçici 1. maddesi kapsamında kaldığından davanın ertelenmesine karar verildiği görülmüştür. Davalı derneğin internet sitesinde “kazananlar ve kaybedenler “ başlığı altında yayınlanan karikatürde, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde Ak Parti bayrağı ve poşili bir elinde PKK yı temsil eden bayrak olan kişi ile omuz omuza “aynı yoldan geçmişiz biz aynı sudan içmişiz biz, yazımız bir kışımız bir aynı dağın yeliyiz biz” yazısı ile halay çekerken aynı karikatürde arka planda CHP ve MHP parti başkanlarının üzgün bir şekilde çizildiği görülmüştür. Dava konusu karikatürün seçimlerin hemen akabinde seçimden galip ve yenik çıkan partileri gösterdiği ve ülkedeki siyasi gelişmeler ve seçimekatılan partiler ile onların siyasi uzantılarının hicvedildiği, aynı temayı içeren çeşitli tespitlerin ve konuşmaların sürekli gündemde olduğu, siyasi gelişmelerin toplumun bir bölümünde algılanışını yansıtmak amacı taşıdığı ve davacıların siyasi kişilikleri ve bulundukları konum itibariyle eleştiriye karşı daha hoşgörülü olmaları birlikte değerlendirildiğinde hakaret amacı taşımadığı, kişilik haklarını ihlal etmediği kanaati ile davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle; DAVANIN REDDİNE,

24,30 TL karar ve ilam harcının peşin harçtan mahsubu ile bakiye 272, 70 TL nin istem halinde davacılara iadesine, Davacıların yaptığı yargılama giderinin üzerlerinde bırakılmasına, Davalı Murat Yılmaz vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 10 maddesi uyarınca 1320 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak bu davalıya verilmesine, Gider avansının artan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran tarafa iadesine, 6100 sayılı HMK nın geçici 3. maddesine delaletiyle 1086 sayılı HUMK nın 432. maddesinde belirtildiğişekildekararın tebliğinden itibaren 15 gün içindeYargıtay'da temyiz yolu açık olmak üzere davacı vekili Av. Halit Çokan ile davalı Murat Yılmaz vekili ve davalı Kocaeli Aydınlar Ocağı Derneği temsilcisi Av. Ruhittin Sönmez'in yüzüne karşı verilen karar açıkça okunup usulen anlatıldı. 26/12/2013

Katip 136602                                                                                                                                        Hakim 27744

YARGITAY ONAMA KARARI

YARGITAY tashihi karar RED KARARI

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.