
Hasan Baykara işyerinde Kumpir keyfi…
21 Ocak 2024 Pazar / Hasan Baykara kardeşim Pazar günü olmasına rağmen işinin başında…
Kumpir için davet edince Fatma yengemiz hanımefendi ile birlikte gittik..
Süperdi… Sağ olsun…
Nihat Gürer Başkanımızı kaybettiğimiz 8 yıl olmuş…
Nihat GÜRER
Sigortacı,
Kocaeli Aydınlar Ocağı Kurucu (3 Mayıs 1985) ve Başkanı,(19.04.1987 – 08.05.1993)
Nihat Gürer Başkanımız 21 Ocak 2017 tarihinde vefat etmiştir.
Cenaze namazı 22 Ocak 2017 Pazar günü İkindi namazını müteakip İzmit Fevziye Camiinde kılındı ve Gündoğdu mezarlığına defnedildi. Akşam namazını müteakip Gündoğdu Merkez Camiinde Kur'an okuması yapıldı.
Sevgili Başkanıma Allah rahmet eylesin, Makamı Cennet olsun…
Senenin son günü Şelale Cafe’ye uğradım…
31 Aralık 2023 Pazar / Senenin son günü Şelale Cafe’ye uğradım…
UNUTULAN GAZZE – Seyfettin KARAMIZRAK
UNUTULAN GAZZE - Seyfettin KARAMIZRAK
Gezze’ de soykırım devam ediyor. İnsanların, gittikçe duyarsızlaşarak bu vahşeti
unutmaya başlaması da…
İsrail son olarak Batı Şeria da bir çocuk kreşini bombalayarak, vahşeti de arsızca
kayda aldı. İnsanlığın sinir uçları ile hoyratça oynayan İsrail, her gün farklı bir zulümle
dünyayı şoka sokmaktadır.
ABD’nin, “artık savaşın şiddetini düşürmenin zamanının geldiğini” söylemesine
rağmen, Katil İsrail’in Gazze’ye saldırıları şiddetlenerek sürmektedir.
Filistinli sağlık yetkilileri, son 24 saat içinde 132 kişinin daha öldürüldüğünü söyledi.
İsrail tankları tarafından bombalanan güneydeki Han Yunus’un üzerinde de duman bulutları
yükseliyor.
Yoros Kalesi
Yoros Kalesi
Anadolu yakasında bulunan ve Boğaz’ın Karadeniz girişinin doğu tarafında bulunan kale, Rumeli Kavağı üzerinde bulunan İmros Kalesiyle birlikte boğazın girişini kontrol etmek amacıyla kurulmuştur.
Anadolukavağı Kalesi veya Ceneviz Kalesi olarak da bilinen bu kalenin adı, "kutsal yer" anlamına gelen Hieron'dan geliyor görüşü oldukça yaygın.Yoros adının doğrudan doğruya "dağ" anlamındaki "oros"tan gelmiş olması da düşünülebilir, belki de bu görüş daha doğrudur.
Yoros Kalesi'nin bir Ceneviz yapısı olduğuna inanılır. Oysa değildir. Kulelerinden birinde görülen tuğladan harflerle yazılmış Grekçe kitabe, buranın Bizans inşaatı olduğunu gösterir. 14. yüzyılın başlarında, 1305'te kale, Şile Kalesi ile birlikte Türklerin eline geçmiş, ancak fazla bir süre elde tutulamamıştır. 1348'den itibaren de, Karadeniz ticaret yolu hakimiyetine sahip bulunan Cenevizliler buraya hâkim olurlar. Fakat 14. yüzyılın sonlarında, Boğaziçi'nin Anadolu yakasına tamamen hâkim olan Osmanlılar tarafından tekrar fethedilmiştir.
Yoros'un tarih içinde sıkça el değiştirdiği anlaşılıyor. Ceneviz idaresinde kaldığına dair belgelerden biri de L. Sauli'nin 1831 tarihli, Ceneviz idaresine dair kitabında yer alan ve Prof.Multedo adında bir kişi tarafından kalenin kapısı üstünden kopya edilen Latince bir kitabe. Tarih kısmı okunamayan bu kitabede "Cenevizli VincenzoLercari'nin kutsal burun üzerindeki kaleyi tamir ettirdiği" bildiriliyor.
Yıldırım Bayezid'in, 1391'de karayoluyla Kocaeli'nden büyükçe bir kuvvetle gelerek Yoros'a çıktığını, buradan da Yahşi Bey'i göndererek Şile Hisarı'nı teslim aldığını Âşıkpaşazâde yazıyor.Bayezid bundan sonra Yoros Kalesi'ni bir üs gibi kullanır. Ardından, Güzelcehisar da denilen Anadolu Hisarı'nı yaptırır. Bu, Konstantinopolis'i fethetme yolundaki hazırlıkların en önemli ayaklarından sayılır. Kalenin yakınlarındaki ormanlık bölgede, içinde buranın zaptı sırasında şehit düşenlerin mezarları olan bir şehitlik vardır.
1399 yılına gelindiğinde, Mareşal Boucicaut Karadeniz Boğazı girişinde yaptığı akında, o sırada artık Türklerin elinde olan Yoros Kalesi'ne saldırmaya cesaret edemez. Yapabildiği şey kalenin eteğindeki köyü yaktıktan sonra geri çekilmek olur. 1402'deki Ankara Savaşı'ndan sonra 1. Bayezid'in oğullarından Çelebi Mehmed, kardeşi Musa'ya karşı harekâtı sırasında 1414'ten az önce Trakya'ya geçmek için Bizans imparatorundan yardım ister, kendisi de Bursa'dan çıkarak Yoros'a gelip konaklar.
1391-1414 arasında Yoros Kalesi Türklerin elinde. İspanya kralının elçisi olarak Timur'un yanına gönderilen RuyGonzales de Clavijo, Karadeniz'e açılırken gördüğü kaleyi "El Guirol de la Turquia" olarak adlandırır. Buranın bakımlı olduğunu ve içinde bir Türk garnizonu bulunduğunu bildirir. Hâlbuki karşısındaki kale harap ve terk edilmiş durumdadır; kalenin eteğinde, etrafında duvar olan bir kule bulunmaktadır, o kadar...Clavijo'nun yazdığına göre, buradan karşı kıyıdaki bir kuleye zincir gerildiği yolunda bir söylenti vardır. Ama zinciri gören yoktu...
İstanbul'un fethinde Yoros da artık Türk hâkimiyetine girer. Osmanlı Devleti'nin hemen her tarafındaki kıyı kalelerini tamir ettiren veya yenilerini yaptıran II. Bayezid burasını da tamir ettiriyor, içine Yoros Kalesi Mescidi denilen bir ibadet yeri yaptırır. Sonraları kale dizdarı Mehmed Ağa da bir hamam inşa ettirir.
Başbakanlık Osmanlı Arşivi'ndeki 28 Recep 984/1576 tarihli bir belgeden, kale ile birlikte buradaki cami, çeşme ve hamamın da tamir edildikleri yazılı. Alman seyyahı, Brettenli M. Heberer 1580'e doğru İstanbul'a geldiğinde kaleyi iyi durumda buluyor ve seyahatnamesine gerçeğe oldukça uygun bir de gravürünü koyar. Ermeni yazar P. Ğ. İnciciyan, 18. yüzyılın sonları, 19. yüzyılın başlarında Yoros Kalesi içinde 25 evlik bir Türk mahallesi bulunduğunu, ayrıca muhafız olarak bir dizdar idaresinde 20 kişilik bir müfrezenin de burada kaldığını bildiriliyor.
Maşallah… Torunumu karnesi ile görmek ne güzel!…
Tuna torunum karnesini almış… Şükürler olsun… Maşallah…
Av. Mürsel Aslan ağabeyi de kaybettik…
Kocaeli İl dışı ziyaretlerinde çoğu defa Hatice Yengemiz hanımefendi ile birlikte karşılaşıp sohbetler ettiğimiz Av. Mürsel Aslan ağabeyin vefat haberini almanın derin üzüntüsü içindeyim.
Bugün Karacaahmet Şakirin Camiinden Cuma namazına müteakip ebediyete uğurlanacaktır.
Av. Mürsel Aslan ağabeye Rabbim rahmetini lütfeylesin. Mekanı Cennet olsun. Hatice Yengemiz Hanımefendi başta olmak üzere akraba ve sevenlerine başsağlığı ve sabır dilerim.
Birkaç birlikte olduğumuz fotoğrafı bilgilerinize…
KAMBUR KAMBURU GÖRDÜĞÜNDE RAHATLAR – Ruhittin SÖNMEZ
KAMBUR KAMBURU GÖRDÜĞÜNDE RAHATLAR - Ruhittin SÖNMEZ
Hukuk Fakültesinde iken bir hocamızın söylediği sözü hiç unutmadım: “Dünya tarihinde yokluk ve yoksulluktan dolayı isyanlar olmamıştır, isyanları başlatan adaletsizliktir.”
Bu söz “her adaletsizlik olan yerde isyan olacaktır” anlamına gelmiyordu.
Dr. Zülfikar Özkan ise “Beynin Mutluluğa Ayarlanması” isimli kitabında şu tespitleri naklediyor:
“İnsanı mutsuz eden, fazla şeye sahip olmaması değil, başkalarından azına sahip olmasıdır. Bir kambur, başka bir kamburu gördüğü zaman rahatlar.”
“İnsan istemeyi aklından geçirmediği malların yokluğunu kesinlikle hissetmez. Bununla birlikte yüz kat fazlasına sahip bir başkası, istediği şey onda olmadığı için kendini mutsuz hisseder.”
“Zenginlerin büyük serveti yoksulları huzursuz etmez. Buna karşılık zenginler bir niyetini gerçekleştiremediğinde sahip olduklarıyla avunmazlar. Zenginlik deniz suyuna benzer. Ne kadar içilirse o kadar susatır. Aynı şey şöhret için de geçerlidir. İsteklerimiz gerçekleştikten sonra onlara alışırız. Sahip olduklarımıza zamanla kayıtsız kalırız.”
“İnsan başkalarıyla iletişim kurarak rahatlamak istiyor. Bir insan kendisi gibi benzer acıyı çeken kişilerle bağlantısı olduğunda daha fazla acıya dayanabiliyor. Diğerlerinden soyutlandığı zaman acısına daha zor dayanabiliyor.”
Gerçekten 1999 Kocaeli depreminde diğer şehirlerden gelen hekimler depremzedelere terapi yapmaya çalışıyorlardı. Bir uzman doktor “çok ilginç, bizim insanımız bu toplu terapiyi her gün kendileri yapıyor. Bize ihtiyaçları yok. Çünkü hep deprem hakkında görüşerek terapiden beklediğimiz yararı sağlıyorlar” demişti.