16 Haziran 1978 tarihinde ebediyete uğurladığımız Mehmet Akif Bekiroğlu hocamıza Allah rahmet eylesin.. Sanki dün gibi.. 42.sene geride kalmış..
16 Haziran 1978 tarihinde ebediyete uğurladığımız Mehmet Akif Bekiroğlu hocamıza Allah’tan rahmet dilerim..
İstanbul Fındıkzade’deki Kocaeli Yurdunda 1970’li yıllarda birlikte kaldığımız, Kandıra’da öğretmenliği sırasında faydalı çalışmalar yapan güzel insan değerli ağabeyim Mehmet Akif Bekiroğlu’nu kaybedişimizin 42. yıldönümünde rahmetle anıyorum.
ÇOK İLGİNÇ
ÇOK İLGİNÇ İnsan eğer 5 TL. yi sadaka verecek olsa bu miktarı çok bulur ama 5 TL ile mağazadan birşey almaya gitse alacak birşey bulamaz.
ÇOK İLGİNÇ
İnsan 10 dk. zikir edecek olsa bu zamanı çok bulur ama bir film veya maç olsa bir buçuk saatlik zaman onun için hemen geçiverir.
ÇOK İLGİNÇ
İnsan camide bir saat ibadet ederek vakit geçirecek olsa onun için zaman geçmek bilmez ama televizyona bakarken zaman onun için çabucak geçer.
Sufizm’de “SU FELSEFESİ”
Suyun doğası bir felsefe anlatır.
Mesela dağdan akan suyu düşünün.
En az direnç gösteren yolu seçer akmak için.
Yani önüne bir kaya çıkacak olursa vazgeçmez yolundan ama onunla uğraşmaz, kayayla mücadele etmez, etrafından dolaşıp devam eder akmaya.
Suyun bu doğasından alınan ilhamla şöyle der Sufiler:
“Seninle uğraşan hiç kimseyle uğraşma, eğer uğraşırsan onunla aynı yerde kalırsın.
Etrafından dolanıp devam et yoluna.”
Diyelim ki dağdan akan su önüne çıkan kayanın etrafından dolaşamayacak bir yola denk geldi.
O zaman ne yapar?
Birikip, çoğalıp üstünden aşar.
Yok eğer bu da olmuyorsa, sabırla kayayı damla damla delmeye başlar.
Kayayı delmeyi başaran suyun kuvveti değildir tabii ki, damlaların sürekliliğidir ki buna da “sabır” derler.
“Sabretmek” hiçbir şey yapmadan oturmak değildir.
“Sabır dikenin içinde gülü, gecenin içinde gündüzü hayal edebilmektir.” der Şems-i Tebrizi.
Suyun doğası imkansızın bile başarılabileceğini, bunun için sabırlı ve istikrarlı olduğunu öğretir.
Çardağımız kahvaltı için hazır..
10 Haziran 2020 Çarşamba / Kahvaltıya oturduk.. Telefonlardan çıkan sonuç; Bugün yoğun geçecek gibi..
Diyanet ve Ebû Zerr… / Fazlı KÖKSAL –
Diyanet ve Ebû Zerr… / Fazlı KÖKSAL -
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Elazığ Harput’ta 58 milyon 700 bin lira ihale bedeliyle yaptırdığı Uluslararası Harput Diyanet Külliyesi'nin teknik şartnamesine külliye bahçesi için kullanılacak olan ağaçların ‘ithal’ olması şartı koydurduğuna ilişkin haberleri okuyunca aklıma “Ebû Zerr” geldi…
Ebû Zerr’i bilir misiniz? O ilk Müslümanlardandı… Ebû Zerrr, Hz. Osman halife olunca kendi akrabalarını değişik vilayetlere vali olarak tayin emesinin ve onlara Beytülmal'den para vermesinin İslam'a aykırı olduğunu savunarak bu davranışlara karşı durdu…
Hz. Peygamber (sav), Hz. Ali hariç hiç bir Hâşimî’yi önemli görevlere getirmemişti. Hz. Ebû Bekir ile Hz. Ömer ise özellikle akrabalarını devlet idaresinden uzak tutmuşlardı. Onlar, uygulamalarıyla Hz. Peygamber (sav) döneminde üstü küllenen asabiyet ateşinin canlanmasına engel olmak istemişler, bunda da önemli ölçüde başarılı olmuşlardı.
Misafirlerimiz..
7 Haziran 2020 Pazar / Kocabayramlar da sıkıntılı günlerin sonuna yaklaştık gibi gözüküyor..
Geçmişten günümüze ekonomi özeti
Geçmişten günümüze ekonomi özeti
: (1451–1481) döneminde Türkler devlet yönetiminden uzaklaştırıldı. Onların yerlerine “devşirme” denilen Hıristiyan Avrupalı kökenliler getirildi.
Osmanlı ordusunu oluşturan yeniçeriler de Türk değildi. 10–15 yaşlarında ailelerinden koparılıp payitahta getirilerek eğitilen Avrupalı Hıristiyan çocuklardı.
Sarayda “Enderun” denilen, yönetici yetiştiren bir okul vardı, bu okula Türkler alınmazdı.
Osmanlı, Türkleri devlet yönetiminden ve ordudan uzaklaştırmakla kalmadı. Türkleri sürekli olarak hor gördü, “etrakı bi-idrak” yani “akılsız Türk” diyerek aşağıladı, öteledi.
Sultan 4. Murat döneminde (1623–1640), “Türk” sözcüğü “dangalaklıla” eş anlamda kullanılırdı.
*Aynı dönemin ünlü hiciv şairi Nef’i, bu nedenle şu dizeyi yazmıştı:
“Türk’e hakk çeşme-i irfanı haram etmiştir.”
Günümüz Türkçesiyle:
“Tanrı Türk’e, anlayış yeteneğinin çeşmesini yasaklamıştır.”
TARİHİ OKUMADAN, TARİHÎ MERDİVEN ALTINDA ÖĞRENENLERE ARZ
TARİHİ OKUMADAN, TARİHÎ MERDİVEN ALTINDA ÖĞRENENLERE ARZ
Türkiye'de neden hiç kimse;
Hun Torunuyuz,
Göktürk torunuyuz.
Uygur torununuyuz,
Avar, Hazar torunuyuz demiyor da
Sadece Osmanlı torunuyuz diyor..
Yani mesele Türklük ise ilk Türk devleti Hunlar..
Yok eğer mesele hükümdarlık ise Uygurlar hükümdarlığın kralını yaptı..
Herkes neden sadece Fatih'in, Selim'in torunu oluyor..?
Neden hiç kimse Teoman Han'ın torunuyum demiyor..
Osmanlı'dan başka devlet mi bilmiyorlar
Bu Osmanlı torunuyum diyenler arasında!
Kavimler göçü sonrası Avrupa'da kurulan ilk Türk devletini bilen var mı.?
Balamir Kağan'ı tanıyan var mı aranızda eyyy Türkçü geçinen Osmanlıcılar..
Mehmet Cemal Çiftçigüzeli Ağabey.. / Ahsen OKYAR
Mehmet Cemal Çiftçigüzeli Ağabey.. / Ahsen OKYAR
Yıllar önce makalelerini okuyup Gazeteci – Yazar Ayhan Katırcıkara ile tanıştım. Sonrasında birçok toplantıda karşılaştığımız ve yayınlanmış telif eserlerini dikkatle okuduğum Mehmet Cemal Çiftçigüzeli ağabeyi tanıdım.
Saygıdeğer güzel insan Çiftçigüzeli ağabeye sağlık ve huzur içinde sevdikleri ile birlikte nice yaşlar dilerken, son 21 yıl içinde paydaş olduğumuz 32 faaliyeti hatırlatmak üzere bilgilerinize arz ediyorum.
Hayatın Öğrettikleri – Özdemir ASAF
YAŞ 5
Anne ve babamın birbirlerine bağırmalarının beni ne kadar korkuttuğunu
öğrendim.
YAŞ 7
Meşrubat içerken gülersem içtiğimin burnumdan geleceğini öğrendim.
YAŞ 12
Bir şeyin değerini anlamanın en iyi yolunun bir süre ondan yoksun kalmak
olduğunu öğrendim.
YAŞ 13
Annemle babamın elele tutuşmalarının ve öpüşmelerinin beni daima mutlu
ettiğini öğrendim.
HAARP, YAPAY DEPREM ve CHEMTRAİLS
HAARP, YAPAY DEPREM ve CHEMTRAİLS
Kaan Öztürk'e beni bu komplo teorileriyle ilgili makale yazmaktan kurtardığı için teşekkür ederim. Yazının satır aralarındaki parantez içi yazılmış ismimi içeren açıklamalar bana aittir.
Makale resimler içerdiği için yayınlandığı;
https://yalansavar.org/2020/01/18/haarp/
Web sitesinde okunursa daha kolay anlaşılabilir.
Sevgilerimle.
Tuncay Erciyes
****
HAARP - Kaan ÖZTÜRK
26 Eylül 2019 tarihinde Marmara’da 5.8 şiddetinde bir deprem yaşadık. Büyük bir hasar olmadı, ama milyonlarca İstanbullu haklı olarak korktu. Jeolog ve sismologlar, ne olduğunu ve ne olabileceğini anlattılar. Öte yandan, can korkusu ve belirsizliğin hakim olduğu zamanlarda hep olduğu gibi, sahtekârlıklar, batıl inançlar, paranoyalar ve komplo teorileri de ortalıkta dolaşmaya başladı.
Bu uydurma teorilerden biri, depremin HAARP denen bir ABD (bazılarına göre İsrail) silahıyla uzaktan tetiklenmiş olduğuydu.
BU PİK BAŞKA PEAK – Ruhittin SÖNMEZ
BU PİK BAŞKA PEAK - Ruhittin SÖNMEZ
Bilim adamları Mart ayından bu yana koronavirüs salgınının pik (İngilizce yazılışı peak) yaptığı yani zirveye ulaşma zamanını ve akabinde olacakları tartıştılar.
Haziran ayında ise bambaşka bir Peak gündeme oturdu. Bu Peak 2010 yılında bir grup Türk gencinin kurduğu, Avrupa’dan iki yatırım fonunun da desteğini alarak büyüttüğü bir sanal oyun yazılım şirketi.
Peak şirketi geçtiğimiz hafta 1,8 milyar dolara (12,3 milyar TL’ye) ABD merkezli oyun şirketi Zynga’ya satıldı.
Sadece 10 sene içinde ve sadece 100 çalışanı olan bir şirketin 1,8 milyar dolar gibi bir değere ulaşması “yeni ekonominin” farkını gösteriyor. Yeni ekonominin değer anlayışı ve büyüme hızlarının eski ölçülerle kıyaslanması mümkün değil.
Yazılım üretiminde sadece bilgisayarlar ve onları kullanmasını bilen yaratıcı beyinlerden oluşan bir sermaye söz konusu. Üretilen ürünlerin bir fabrikası yok, hacmi ve ağırlığı yok.
Yıllardır “ihraç ürünlerimizin kilogram fiyatı çok düşük” diye yakınıyoruz. İhracatta kg başına 1,35 dolar gibi bir gelir elde ediyoruz. İhraç ettiği ürünlerden kg başına 2,54 dolar gelir elde eden G. Kore’yi ve ABD’yi, 3,7 dolar kazanan Almanya’yı ve 4,0 dolar gelir sağlayan Japonya’yı imrenerek izliyoruz.
Bu yüzden mesela Prof. Dr. Kerem Alkin “Türkiye Ekonomisinin odaklanacağı nokta, imalat sanayinin itici güç olmayı sürdürmesidir ve tarıma, imalat sanayine ve hizmetler sektörüne 'ihracat' perspektifi kazandırmaktır. 2023'de '2 dolar' katma değer, 2030'da ise '3 dolar' katma değer, 'dış ticaret fazlası veren Türkiye' hedefine de ulaşmamız anlamına gelecek” diyordu.
Elbette tarım, imalat sanayi ve hizmetler sektörü istikrar ve istikbal için çok önemli.
Ancak ağırlığı sıfır kg tutan ürünler üreten bir şirketimizin 1,8 milyar dolar etmesi müthiş bir şey değil mi?
Bu tür şirket satışlarımız ilk de değil. Ancak fiyatı 1 milyar doları aşan ilk teknoloji şirketimiz Peak.
2015 yılında Yemeksepeti Alman Delivery Hero’ya 589 milyon dolara satılmıştı. Trendyol için Çinli e-ticaret devi Alibaba 728 milyon dolar ödemişti. Peak için biçilen 1,8 milyar dolarlık değer bu satın almaların tutarını katladı.