SARAY ALİMLERİ – Ruhittin SÖNMEZ
SARAY ALİMLERİ - Ruhittin SÖNMEZ
İktidarın adalete, hakkaniyete ve hukuk kurallarına aykırı söz, eylem ve uygulamalarını bazı kişiler destekleyebilir. Kendi şahsi çıkarlarını bu hukuksuzluklar içinde artıracaklarını düşünerek “yandaş” olabilir.
Ancak iktidarın hukuka ve ahlaki bir değer olan adalete aykırı söz ve eylemlerine hukuki ve dini kılıf bulma konusunda yarışan hukukçu ve din bilginlerinin olması üzücüdür.
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca’nın “…Sadece kuvvetler ayrılığı ilkesi üzerinde durulmaktadır. Halbuki uygulamaya dönük konularda kuvvetlerin arasında açık ve güçlü bir işbirliği iyi işleyen bir hukuk sistemi için özellikle gereklidir” diyerek kuvvetler ayrılığı ilkesini savunanlardan yakınması Yargıtay tarihimizde bir ilktir.
Yargı sistemimizi yöneten en etkin kurum HSK’dır. CB sisteminde HSK’nın bütün üyeleri siyaset tarafından belirleniyor. Bu yüzden, HSK kararlarını incelediğimizde, “yürütme ile güçlü bir işbirliği” içinde olduğu anlaşılıyor.
Sonuç “adil yargılama” talebiyle ve insan hakları ihlallerine karşı Anayasa Mahkemesine ve AİHM’e başvuru sayısı ile Avrupa’da açık ara birinciyiz.
Hukuk devleti sıralamasına göre 2014 yılında 99 ülke arasında 59. sırada iken, 2020 yılında 128 ülke arasında 107. sıraya düştük.
AKŞENER’İN DENGELERİ DEĞİŞTİREN AÇIKLAMALARI – Ruhittin SÖNMEZ
AKŞENER'İN DENGELERİ DEĞİŞTİREN AÇIKLAMALARI - Ruhittin SÖNMEZ
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Halk TV’de yaptığı açıklamalar gündemi belirledi. Akşener’in “Cumhurbaşkanı adayı değilim, Başbakanlığa adayım” sözü siyaset oyununun dengelerini değiştirdi.
“Millet İttifakının (CHP+İYİ Parti+SP+DP) CB adayı kim olacak?” sorusunu tartışanlar daha ziyade Cumhur İttifakı (AKP+MHP+BBP+VP) mensupları ve yandaş medya idi. Bu tartışma üzerinden “Millet İttifakı içinde çatlak çıkacak” beklentisi pompalanıyordu.
Akşener’in açıklaması iktidarın bu beklentisini boşa çıkardı. Millet İttifakı içinde belli konularda çalışmaların tamamlandığını ve ortak seçim stratejisinin belirlendiği kanaati uyandırdı.
CUMHURBAŞKANI PADİŞAH GİBİ KONUŞAMAZ – Ruhittin SÖNMEZ
CUMHURBAŞKANI PADİŞAH GİBİ KONUŞAMAZ - Ruhittin SÖNMEZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 19 Eylül’de yaptığı öğrenci burslarına dair açıklamasındaki üslup haklı olarak tartışma konusu oldu.
“Biz göreve başladığımızda üniversite öğrencilerinin bursları 45 liracıktı. Ya elinize dilinize dursun ya. Şu anda bunlar 650 liraya çıktı. Nereden nereye geldi?”
Bu bir demokratik devletin başkanının söyleyeceği söz değil. Ülkeyi şahsi mülkü, halkını da vatandaş değil “kul” sayan kralların, padişahların söyleyebileceği sözlerdendir bunlar.
Demokratik ülkelerde anayasa ve yasalarda belirlenmiş kamu hizmetlerinin yürütülmesi için Başbakan veya Cumhurbaşkanlarına belirli süre ile görev ve yetki verilir. Yöneticiye verilen yetki kamu kaynaklarını yani milletin parasını harcayarak güvenlik, sağlık, eğitim gibi temel ihtiyaçları karşılamak içindir.
YÖNETİMDE KALICI VE SÜREKLİ BAŞARI – Ruhittin SÖNMEZ
YÖNETİMDE KALICI VE SÜREKLİ BAŞARI - Ruhittin SÖNMEZ
İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener, İzmit Belediyesinin önemli bir projesi olan Kadın Girişimciler Merkezi(İZGİM) açılışında konuştu.
İlk önce bir tespitimi paylaşayım: İYİ Parti lideri kendi destekleriyle CHP’den seçilen İstanbul, Ankara ve diğer Büyükşehir Belediye Başkanları ile İlçe Belediye Başkanlarını tam sahipleniyor.
İzmit’te de,Onlardan bahsederken,“Millet İttifakı’nın belediye başkanları”sıfatı ile isimlerini zikretti.
Akşener, Millet İttifakının birlik ve beraberliğinin önemini söz ve davranışlarıyla vurguluyor.
“Şimdi buradaki birlik ve beraberliği muhafaza etmek gibi bir görevimiz var. Dolayısıyla partili Cumhurbaşkanlığı meselesi değiştikten sonra rekabet etmeye hakkımız olacak. Ama bugün birbirimizin ayağına basmayacağız” dedi.
Millet ittifakının belediye başkanlarından biri olan İzmit Belediye Başkanı Fatma Kaplan Hürriyet’in de başarılı çalışmalarını överken, “bundan sonraki çalışmalarınızda da takipçiniz olacağız” mesajını verdi.
Akşener, “Millet İttifakı’nın Belediye Başkanlarının” başarılı olmalarının öncelikle “sosyal belediyecilik” ilkesini uygulamaları ile “ihalelerde ve harcamalarda şeffaf olmalarına” bağlıyor.
Bu sebeple, yolsuzluk olmayınca, dürüst ve düzgün bir yönetim altında mevcut kaynakların yeterli olduğunu söyledi. Hem de merkezi idarenin, AKP’li olmayan belediyeleri yalnız bırakan hatta engelleyici politikalarına rağmen,belediyelerin başarılı hizmetler verebilmesinden mutlu olduğunu açıkladı.
CİN FİKİR ÇÖZÜMLER – Ruhittin SÖNMEZ
CİN FİKİR ÇÖZÜMLER - Ruhittin SÖNMEZ
Marmara Denizinde görülen müsilaj (deniz salyası) sorunu çabucak gündemden düştü. Yüzeydeki görünen müsilajın temizlenmesiyle sorun çözüldü algısı hâkim oldu.
Oysaki konunun uzmanı bilim insanlarına göre durum düşündüğümüzden de vahim.
MAREM adı verilen bir proje ile müsilajın oluşumu, son durumu ve ekosisteme bıraktığı etkileri araştırılıyor. Projenin ekip lideri Hidrobiyolog Levent Artüz “müsilajın olduğu gibi Marmara Denizi’nde durduğunu ama şeklinin farklı olduğunu” söyledi. "Bundan sonraki felaket müsilajı aratacak nitelikte olacak" dedi.
Levent Artüz’ün teşhisi şöyle: “Asıl sorun Marmara Denizi'nin kirletilmesidir. Seneye daha farklı daha büyük bir şey yaşanacaktır. Ondan sonra daha büyük olacaktır ve bu böyle katlanarak gidecektir. Denizi kirletmeye devam ederken farklı bir sonuç beklerseniz çok yanılırsınız.”
Daha şimdiden biyoçeşitlilik açısından felaketin boyutu dehşet verici: “2018’de bir izleme istasyonunda 250'e yakın tür tespit edilirken, bu sene yapılan çalışmada 21 adet farklı tür tespit edildi.” Yani 3 yıl içinde 229 canlı türü yok olmuş durumda. Bu sene Marmara’dan balık üretimi sıfıra yakın olacak. “Şu anda Marmara'da hasta istavritlerden başka hiçbir şey yok.”
YUGOSLAVYALILAŞTIRAMADILAR – Ruhittin SÖNMEZ
YUGOSLAVYALILAŞTIRAMADILAR - Ruhittin SÖNMEZ
Yugoslavya Balkanlarda İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan ve 1992 yılına kadar hüküm süren bir sosyalist federal cumhuriyetti. Bu devletin bulunduğu alanda bugün Sırbistan, Bosna-Hersek, Hırvatistan, Kuzey Makedonya, Karadağ, Slovenya ve Kosova bulunuyor.
Daha önce Kosova’nın Prizren ve Priştine şehirleri ile K. Makedonya’nın Başkenti Üsküp’ü birkaç defa ziyaret etmek nasip olmuştu. Bu sene tatilimizde ailecek Sırbistan (Niş ve Belgrad), Bosna- Hersek (Saraybosna, Mostar, Poçitel), Karadağ (Kotor ve Budva) ile Kuzey Makedonya (Ohrid)’i içine alan bir gezi yaptık. Karayolu ile yaptığımız gezide eski Yugoslavya devletinden doğan Slovenya ve Hırvatistan hariç bütün ülkeleri kısmen görmüş olduk.
İkinci Dünya Savaşı öncesi Yugoslavya topraklarında, Sırpların öncülüğünde 1918’de kurulan, Yugoslavya Krallığı bulunuyordu. Savaş sonrası, yıkılan Krallık yerine sosyalist bir federal devlet kuruldu. Yugoslavya Sosyalist Federal Cumhuriyeti (YSFC)’nin ilk başkanı Josip Broz Tito oldu.
Eski Yugoslavya döneminde yaşayan çoğu kişinin Tito’yu büyük bir sevgi ve saygı ile andığına şahit oldum. Halkın büyük çoğunluğunun Tito’nun ülkeyi çok iyi yönettiği kanaatinde olduğu izlenimi edindim.
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI VE SİYASET- Ruhittin SÖNMEZ
DİYANET İŞLERİ BAŞKANI VE SİYASET- Ruhittin SÖNMEZ
14 yıldır köşe yazısı yazıyorum. İlk defa yazılarıma iki haftalık tatil arası verdim. 12 günlük Balkan turumuzu tamamlayıp döndüm.
“Nerede kalmıştık?” diye gündeme bakınca, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın konuşması ve yarattığı tartışmaların ön plana çıktığı görülüyor.
Diyanet İşleri teşkilatı ve Başkanı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan için önemli. Çünkü bunlar Erdoğan’ın siyaset anlayışı için çok uygun bir aygıt.
Aslında Diyanet çok değerli hizmetler sunma potansiyeli olan bir kurum. Bunun için siyaset üstü olması, İslam’ın farklı yorumlarına karşı eşit mesafede olması, İslam’ın doğru anlatılması, birleştirici olması ve Müslümanların birbirini sevmesi ve dayanışması için çalışması gerekiyor.
YANILTILDI MI YANILTIYOR MU? – Ruhittin SÖNMEZ
YANILTILDI MI YANILTIYOR MU? - Ruhittin SÖNMEZ
R.T. Erdoğan’ın açıklamalarında verdiği bilgiler bazen somut gerçeğe açıkça aykırı oluyor. Bu tür haberler -nedense- medyada “Erdoğan yine yanıltıldı” veya “Erdoğan’a doğru bilgi verilmemiş”, “danışmanları Erdoğan’ı yanıltıyor” gibi yorumlarla veriliyor.
Acaba bu söylem ne kadar doğru? Kim kimi yanıltıyor?
Mesela CB Erdoğan "Merkez Bankası rezervlerimiz şu an 109 milyar dolar seviyesindedir” dedi. Ancak, “Erdoğan'ın bahsettiği rakamlar brüt rezervler. Yani içinde borçlar da var. Oysa bir devlet için önemli olan elindeki net rezervlerdir. Zira olağanüstü dönemlerde sadece elinizdeki net para ile iş yapabilirsiniz.”
NORMAL ŞARTLAR ALTINDA DEĞİLİZ – Ruhittin SÖNMEZ
NORMAL ŞARTLAR ALTINDA DEĞİLİZ - Ruhittin SÖNMEZ
Kimyada Normal Şartlar Altında (NŞA) diye bir kavram vardır.
Bazı ölçümler ve deneyler standart sıcaklık ve basınç şartlarında yapılır. Böylece sonuçların dünyanın her yerinde aynı sonucu verebilmesi veya farklı veri setlerinin mukayese edilebilmesi mümkün olur.
Genellikle 0°C sıcaklık ve 1 atmosfer basınç olarak belirlenmiş standart şartlar kullanılmaktadır. Bu şartlara göre belirlenmiş veriler Normal Şartlar Altında (NŞA) notuyla bildirilir. Böyle referans şartlarda belirlenmezse, gazların ve sıvıların hacimleri ve diğer nicelikleri konusunda kargaşa olur.
“Su 100 derecede kaynar, 0 derecede donar” diye biliyorsunuz değil mi? Bilginiz eğer cümlenin başında Normal Şartlar Altında derseniz doğrudur. Gerçekten “su 1 atmosfer basınçta, 100°C’ de kaynar, 0°C’ de donar.” Basınç değişimi olduğunda veya tuz vs. kattığımızda kaynama, donma noktası değişir. Mesela “düdüklü tencere” dediğimiz basınçlı kaplarda su yaklaşık 130 derecede kaynar.
Bir de dünyadan uzaya çıkalım. “Uzay neredeyse tamamen boştur ve bu nedenle basınç, inanılmaz düşüktür. Bir sıvının üzerindeki basınç ne kadar düşükse, kaynaması o kadar kolay olur.”
Bu yüzden Astronotlar uzaydaki idrarlarını uzay boşluğuna bıraktıklarında, idrar hızlıca kaynayarak buharlaşır. Bu buhar, birden kırağılaşır (yani gaz fazından direkt katı faza geçer) ve ufacık idrar kristallerine dönüşür. Dış uzayda sıcaklığın eksi 270 derece olduğunu hatırlatalım.
Tam tersi bir durumun da olabileceği deneyle ispatlandı. ABD’nin en iyi üniversitelerinden MIT’de bir grup bilim adamı, özel şartlarda 105 derecede suyu katı hale getirmeyi başardılar.
TALİBANLAŞAN MÜCAHİTLER – Ruhittin SÖNMEZ
TALİBANLAŞAN MÜCAHİTLER - Ruhittin SÖNMEZ
ABD ve NATO güçlerinin Afganistan’dan çekilmesi ve Taliban’ın ülkeye tek hâkim olması üzerine Türkiye’de sevinenler ve kutlayanlar oldu.
Ayasofya Camii eski baş imamı Prof. Mehmet Boynukalın da “Taliban işgale karşı duran bir milli mücadele hareketidir” diyerek bu sevincini açığa vuranlardan oldu.
Oysaki, aynı anda Afganistan havaalanında ABD uçaklarına binmek için yüzlerce Afgan birbirini eziyor, uçak kanadına tutunmaya çalışan üç kişi düşerek ölüyordu. 4 bin km yol kat ederek gelen binlerce Afgan varını yoğunu insan kaçakçılarına veriyor; Türkiye sınırlarındaki duvarları aşıp, çeşitli şehirlere dağılıyordu.
Oysaki, Taliban’ın zaferine sevinenlerin, destekledikleri AKP döneminde, Türkiye 20 yıldır Taliban’ın karşı tarafında yer alıyordu. Bir ABD dostu ve NATO ülkesi olarak Taliban’a karşı güçler içinde aktif rol alıyordu.
“Ümmetin lideri” diye kutsadıkları Cumhurbaşkanı, ABD’nin isteği üzerine, herkesin çekildiği Afganistan’da, Kabil Havaalanının gönüllü bekçiliği rolüne talip oluyordu.
Afganistan’daki iç savaşta Türkiye’nin desteklediği tarafın karşısında olan Taliban’ın “zafer” kazanmış olmasına İslamcı kesimden böylesine sevinenler olması çelişkili ama şaşırtıcı değil.
ELEŞTİRME ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ – Ruhittin SÖNMEZ
ELEŞTİRME ÖZGÜRLÜĞÜMÜZ - Ruhittin SÖNMEZ
Kim demiş Türkiye’de özgürlükler kısıtlı ve demokrasi arızalı? Bu kocaman bir yalan! Özgürüz biz.
Mesela devlet büyüklerini en sert şekilde eleştirebiliyoruz. Tabii ki başka devletlerin liderlerini, ABD, Alman veya Fransız Başkan veya Başbakanlarını eleştirmek hakkımızı en sert şekilde kullanabiliriz.
Ama “güçlü Türkiye” imajına zarar veremeyiz, “asrın liderimizi, reisimizi” aslanlar gibi savunuruz.
Mesela komşu Yunanistan bizimki kadar büyük olmasa da yangınlarla boğuşuyor. Yangınlara karşı güçlü bir mücadele veremedikleri için başbakan başarısızlık, eksiklik ve hatalarını kabul edip özür diledi. Hem de yangınlara 39 söndürme uçağı ile hazırlıklı yakalanmalarına rağmen. Yunan Hava Kuvvetleri Komutanı, yangınla ilgili helikopterleri zamanında hazır edemediği için istifa etti.
Oysa “bizimkiler” yangınlar öncesi envanterimizde sıfır uçak varken yakalanmış olsalar da, istifa etmeyerek, savaştan kaçılmayacağını (!) gösterdiler.
Yunanistan ve benzeri ülke yöneticilerini, böylesine “acizlik ve güçsüzlük işareti” olan hal ve hareketlerini eleştirme özgürlüğümüzü kullanıyoruz.
Nasıl eleştirmeyelim ki; bu yabancılar “kervan yolda düzülür” anlayışımızdan habersizdirler. Bakın yangınların onuncu gününde kiralık ve dost ülkelerden yardım olarak gelenlerle bizim söndürme uçağı sayımız Yunanistan’ınkini geçti.
Ha o arada epeyce ormanımız yandı ama olsun sonunda hepsini“ kontrol altına aldık.” Hatta Yunanistan’a yardım için uçak gönderdik!
“Tecrübe, okulların en gelişmişidir, o okulda, aptallar bile bir şeyler öğrenirler” demiş Benjamin Franklin. Bizimkilerin tecrübesi de faydalı ama hayli pahaya mal oldu.
“Hayatta en pahalı şey tecrübedir” derler. Ancak biz yabancılar kadar düşüncesiz(!) olamayız. Bu kadar tecrübeli insanları istifa ettirirsek iyi mi olur? Onların yerine getireceğimiz hiç tecrübesiz birilerinin işi öğreninceye kadar ülkemize yeni zararlar vermesini istemeyiz değil mi?
Sadık insanların içinden “başkasının tecrübesinden de ders çıkaracak” kadar akıllı birilerini bulmak kolay mı?
BURHAN HOCALARI ÖĞÜTEN ÇARK – Ruhittin SÖNMEZ
BURHAN HOCALARI ÖĞÜTEN ÇARK - Ruhittin SÖNMEZ
Kasım 2020’de vefat eden Prof. Dr. Burhan Kuzu, Turgut Özal’ın Türk siyasetinde etkin olduğu dönemde de, Başkanlık Sistemi taraftarıydı. Ancak “Fransa'daki yarı başkanlık sistemiyle ABD'deki tam başkanlık sisteminin karması bir modeli” savunuyordu.
Mevcut sistemde 1980 öncesi Cumhurbaşkanı seçilememesi yüzünden tıkanmalar yaşadığı için, Güçlü Yürütme Erkini savunan tezi özellikle o zamanın gençlerini etkiliyordu.
O yıllarda Burhan Kuzu Taksim’de Atatürk Kültür Merkezi’nde yapılan bir açık oturumda, mesleğinde olgunlaşmış Anayasa Hukukçusu profesörlerin yanında konuşmacı olarak katılmıştı. Asistan Burhan Kuzu’nun Başkanlık, yarı başkanlık veya karma model olarak söylediklerine bu hocalarımızın hepsi şiddetle karşı çıkmıştı. Bu sistemlerin Türkiye’yi diktatörlüğe götürebileceğini ifade etmişlerdi.
Prof. Dr. Burhan Kuzu daha sonra AKP kurucularından oldu. Dört dönem milletvekilliği yaptı, uzun yıllar Anayasa Komisyonu Başkanlığı görevini yürüttü. Adına “Cumhurbaşkanlığı Sistemi” denilen “ucube sistemin” en önemli teorisyenlerinden biri oldu.
Üstelik yıllarca “Başkanlık Sisteminin” övdüğü “denge ve denetim” mekanizmalarının olmadığı; katı “kuvvetler ayrılığı” yerine kuvvetlerin birleştiği bir sistemi “Türk Tipi Başkanlık” diyerek savundu.
Türkiye’yi içinde bulunduğumuz sistemsizlik ve kötü yönetim batağına sürüklerken, önceki fikirlerinden çok çok uzaklaştı. “Güçlü yürütme” diye yasama ve yargıyı tamamen etkisizleştiren bir sisteme savruldu. Demokrasinin olmazsa olmazı “kuvvetler ayrılığını” hiçe saydı.
Hep Adalet Bakanı veya TBMM Başkanı olmayı bekledi. Ama kendi fikirlerine bile ihanet eden Hoca’ya bu makamlar verilmedi. En son Cumhurbaşkanı Başdanışmanlarından biri olarak Saray’da kendisine bir oda verildi.
ÇAY PAKETİ ATMA VE GÖREVDEN AFFINI DİLEME – Ruhittin SÖNMEZ
ÇAY PAKETİ ATMA VE GÖREVDEN AFFINI DİLEME - Ruhittin SÖNMEZ
Prof. Dr. Üstün Dökmen günlük siyasete dair pek yorum yapmayan bir bilim insanıdır. Ama bireysel ve toplumsal günlük davranışlarımızı çok iyi gözlemleyen iyi bir psikologdur. Dökmen davranışlarımızın arka planındakileri bize fark ettirerek sosyal terapi yapan bir uzmandır.
Üstün Dökmen, Akdeniz ve Ege bölgemizde büyük orman yangınları devam ederken, Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’ın otobüsten vatandaşlara çay fırlatmasına dair yorum yaptı. Hoca’nın Habertürk’teki yorumu zarif üslubuna rağmen anlamak isteyenlere göre adeta bir demir yumruk gibiydi.
Prof. Dr. Üstün Dökmen, "Yangın sürerken krizin tam ortasında çay dağıtmak ne menem iş? Bu olmadı, hiç olmadı." dedi.
“Şimdi çay dağıtıyorlar ki bu dağıtma değil, çay atma / fırlatma. Şimdi bana “bunun psikolojik anlamı nedir?” diye soruyorlar.
Bana göre durum şu: Doğu toplumlarında, Asya toplumlarında şahlar, padişahlar üç şeyi yere atarak halka verirdi. Hediyeyi, sadakayı, ihsanı yere atıyor. Vatandaş elden verir ama şah, padişah yere atıyor. Çünkü bunu almak için eğilmek gerek. Bunu kötülük olsun diye yapmıyor, teamül öyle."
Daha ne desin Üstün Hoca? Bu vatandaşa çay atma işi doğu toplumlarında ve demokratik olmayan tek adam rejimlerinde teamül olan bir davranış biçimi. Şahın, padişahın hediyesini almak için eğilmek gerek. Çünkü bu rejimlerde vatanın bütün varlığı O’nun mülküdür. Oysaki, demokrasilerde vatan toprakları içindeki her şey milletin yani vatandaşlarındır.
YÖNETEMİYORLAR VAZİYETİ İDARE EDİYORLAR – Ruhittin SÖNMEZ
YÖNETEMİYORLAR VAZİYETİ İDARE EDİYORLAR - Ruhittin SÖNMEZ
Orman yangınlarında 8. gününde hala kontrol altına alınamayan çok sayıda yer var. Yangının sirayet ettiği alan ve hasar yönünden şimdiden ülkemizde yaşanan en büyük orman yangınları olarak tarihe geçti.
Yangınların söndürülmesi için canla başla ve kahramanca mücadele eden görevli ve gönüllü herkese minnettarız ve başarılı olmaları için duacıyız.
Türkiye zor zamanlarda içinden kahramanlar çıkarır ve onların kahramanlıkları sayesinde felaketlerin verdiği zarar azaltılır. Bu iyi bir şey.
Fakat bütün felaketler ve savaşlarda kahramanlara ve kahramanlıklara ihtiyaç duymak övünülecek bir durum değil.
KÖTÜ YÖNETİM AFETİ – Ruhittin SÖNMEZ
KÖTÜ YÖNETİM AFETİ - Ruhittin SÖNMEZ
Bakanlığın son açıklamasına göre, “5 gün önce çıkan yangınlardan Manavgat ve Gündoğmuş ile Muğla'da Marmaris, Köyceğiz, Milas, Kavaklıdere yangınları devam ediyor.” Yangın felaketinin görüntülerini izlemeye bile ruhum dayanmıyor.
Yangınların sebebi ne olursa olsun yangın söndürme konusunda devlet yönetiminin bir zafiyet içinde olduğu ortaya çıktı.
Yangınlar terör saldırısı, otel yeri açma niyeti, orman içinden geçen elektrik hatları ve trafolar, vatandaşların bıraktığı cam şişeler veya tamamen sıcaklar ve düşük nemden kaynaklanmış olabilir. Ama devletin görevi bütün bunlara hazırlıklı olması ve en az zararla yangınları söndürmesidir. Bu yapılamamıştır.
Çünkü on milyon nüfuslu komşu Yunanistan’ın bile 39 adet yangın söndürme uçağı varken bizde sadece kiralanmış üç uçak vardı.
İspanya’nın 17'si kendilerine ait, 57'si kiralık, 74 adet; Fransa’nın 32 adet, İtalya’nın 19'u kendilerine ait, 88 yangın söndürme uçakları varken “yeni Türkiye’nin” yangın söndürme uçağı olmamasını neyle açıklayabilirsiniz?
“Türk Hava Kurumu uçak filosunu yenileyemedi” diyerek THK’yı suçlamak, devleti yönetenleri sorumluluktan kurtarmaz. THK’nun onursal Başkanı Cumhurbaşkanı R.T. Erdoğan’dır. THK yönetimine iki sene önce AKP’li eski bir Bakanı kayyum olarak tayin ettiren aynı makamdır.
SURİYELİ VE AFGAN GÖÇÜ BEKA MESELESİDİR – Ruhittin SÖNMEZ
SURİYELİ VE AFGAN GÖÇÜ BEKA MESELESİDİR - Ruhittin SÖNMEZ
Türkiye'ye(kayıtlı ve kayıtsız) 5,3 milyon Suriyeli bir “stratejik göç mühendisliği” ile süpürüldü. 3 milyon civarında Suriye sınırları içindeki Suriyelileri de Türkiye besliyor. Şimdi de Afganistan’dan bir o kadar daha sığınmacı getirme projesi yürürlüğe konulmakta.
ABD’nin, İsrail’in güvenliği ve enerji kaynaklarının kontrolü için geliştirdiği, “Büyük Kürdistan” kurma projesi devam ediyor. Dört parçalı Kürdistan projesinin iki parçası Irak ve Suriye’de gerçekleşti.
Projenin Türkiye ayağı için Suriyeli göçü planlandı ve uygulandı.
Türkiye’deki Suriyelilerin yüzde 5,1 gibi müthiş yüksek doğurganlık hızı var. Eğer ülkelerine gönderilmezlerse 20 sene sonra 15 milyonluk bir Suriyeli nüfustan bahsedeceğiz.
Daha bugünden Gaziantep, Kilis, Hatay’da birçok ilçede Suriyeliler Türk nüfusu geçmiştir. İstanbul’da 1 milyon Suriyeli, 500 bin diğer yabancı sığınmacılar vardır.
Suriyeliler milli güvenlik tehdididir. Çünkü demografik yapımızın bozulması yakın gelecekte bir iç savaşa hazırlık için yapılmaktadır. Bu proje Türkler için de Suriyeliler için de büyük tehlikedir.
TALİBAN’IN ŞERİAT ANLAYIŞI VE ERDOĞAN – Ruhittin SÖNMEZ
TALİBAN’IN ŞERİAT ANLAYIŞI VE ERDOĞAN - Ruhittin SÖNMEZ
166 yıl önce Arabistanlı "reis'ül ulema" Şeyh Cemal şöyle bir fetva yayımlamıştı: "Köleliğin yasaklanması şer'i şerife (şeriata) aykırıdır ve bundan başka kadınların açık gezmesi ve kadınların boşanma yetkisi olması gibi temiz şeriata aykırı teklifleri olduğu için Türkler müşriktir... Türkler mürted oldu... Türkler üzerine cihad edin... Kanlarını dökmek, evlatlarını esir etmek helaldir."
Güya Osmanlı Devleti şeriat devleti idi.
“Şeriat devleti” Osmanlı’ya karşı, 1855’te Arabistanlı şeyhin bu fetvasına dayanarak Mekke Emiri Vahhabiliğin başlangıcı olan isyanı başlatmıştı.
Mekke Emiri Abdülmuttalip’in isyan gerekçesi Osmanlı’nın kanunname çıkararak köleliği yasaklamış ve modernleşme hareketlerini başlatmış olmasıydı.
Türkiye’de İslamcıların da yenilikçilerin de saygı duyduğu büyük alim Ahmet Cevdet Paşa bu fetvayı veren şeyhleri ve isyancıları “fitne ve fesatçı ahmaklar” olarak değerlendirmişti.
Üstelik “Ahmet Cevdet Paşa ömrü boyunca şer’i şerif’i savunan”, medreseden yetişme, hukukçu ve tarihçi bir bilim adamıdır. Geleneksel fıkıh kaynaklarından yararlanarak yaratılan, kısmî bir Medeni Kanun olan, Mecelle’nin büyük kısmının yazarıdır.
İLETİŞİM HEVESİ VE İLETİŞİM KESME HAKKI – Ruhittin SÖNMEZ
İLETİŞİM HEVESİ VE İLETİŞİM KESME HAKKI - Ruhittin SÖNMEZ
Elektronik haberleşme ve sosyal medya üzerinden iletişim hayatımızı büyük ölçüde değiştirdi. Yaş grubu kaç olursa olsun insanlar kendilerinin bilgi, düşünce ve hatta özel hayatlarıyla alakalı konuları paylaşmak istediği gruplarla sesli ve/veya görüntülü iletişim kurmaktalar. Tabii irtibat kurduğu grupta bulunan insanların paylaşımlarından da bir çok haber, bilgi edinmekteler.
Sosyal medya mecraları olmasa herhangi bir iletişim kurmayı düşünmeyeceğimiz çocukluk arkadaşlarımızla, okul, iş, askerlik gibi alanlarda eskiden beraber olduklarımızla iletişime geçiyoruz. Bir dernek, platform, siyasi, sosyal veya dini müşterekliğin buluşturduğu; ortak bir hobinin, sanat, spor gibi bir meşguliyetin bir araya getirdiği gruplar içinde de yer alıyoruz.
Facebook, Twitter, Instagram gibi mecralarda eskiden olsa mahrem sayacağımız, kendi özelimizde saklayacağımız duygu ve düşüncelerimizi ve hatta özel hayatımızın belli kesitlerini de paylaşıyoruz.
Buralardan kimlerle beraber olduk, ne yedik, ne içtik, ne giydi isek kalabalıklarla paylaşıyoruz. Bunların özel hayatın gizliliğini ihlalden doğan sakıncaları olsa da muhtemelen dört duvar arasındaki yalnızlığımızı azaltan bir cazibesi olmalı.
Bu mecralarda yer alan kişilerin çoğunda bir bağımlılık yarattığı, internetin kesilmesi, hastalık, tatil gibi bir sebeple bir süre sosyal medya irtibatı kesilenlerde psikolojik sorunlar yaşandığı biliniyor.
Bir de e-posta, Messenger gibi mesajlaşma araçları yanında WhatsApp, Telegram gibi iletişim araçları var. Bunlar sadece kişisel değil, belli grupların kendi iç iletişimi için de kullanılmakta.
Bu gruplarda bazen grubun kuruluş amacı dışında paylaşımlar yapıldığında tartışmalar ve gruptan kopmalar gözlenebiliyor. Üyelerinin ortak duygu, düşünce, ideal, zevk içinde olduğu bazı gruplar ise üyeleri açısından çok verimli ve içinde olmaktan mutlu oldukları bir ortam yaratabiliyor.
“ÇÖZÜM SÜRECİNDE AYNI YERDEYİZ” NE DEMEK? – Ruhittin SÖNMEZ
“ÇÖZÜM SÜRECİNDE AYNI YERDEYİZ” NE DEMEK? - Ruhittin SÖNMEZ
CB ve AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan’ın Diyarbakır ziyaretinde “yeni bir çözüm süreci mi?” dedirten açıklamasındaki şu cümle önemli:
“Biz Diyarbakır’da 2005’te ne demişsek dün de oradaydık, bugün de aynı yerdeyiz, yarın da aynı yerde olacağız. Samimiyetle başlattığımız süreci provoke ettiler, zehirlediler ve sonunda tamamen yıktılar. Çözüm sürecini biz başlattık ama sonlandıran biz olmadık.” (9 Temmuz 2021)
Kanaatimce, Erdoğan bu sözleri HDP seçmenini kazanmak için bir nabız yoklaması mahiyetinde söyledi.
Eğer bu sözlerinde samimi ise, çözüm sürecinde taraflar arasında mutabık kalınan hususlarda bugün de aynı düşüncede olduklarını da açıklaması beklenirdi.
SEROK ERDOĞAN – Ruhittin SÖNMEZ
SEROK ERDOĞAN – Ruhittin SÖNMEZ
CB ve AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, cuma günü Diyarbakır’da, AK Parti Genişletilmiş İl Danışma Toplantısı'na katıldı. Kapalı salon toplantısına katılan partililer "BijiSerok Erdoğan" (Yaşasın Başkan Erdoğan) tezahüratında bulundu.
Bu “bijiserok” ifadesi terör örgütünün İmralı ve Kandil’deki liderleri için kullandığı bir slogan.“Serok Erdoğan” sloganına CB ve AKP Genel Başkanı bir tepki vermedi.
Erdoğan “çözüm sürecinde” samimi olduklarını ama diğer tarafın (HDP/PKK) süreci sonlandırdığını anlattı. Erdoğan’ın salondakiler ve TV’ler aracılığıyla HDP seçmenine verdiği mesajlar “yeni bir çözüm süreci mi geliyor?” sorusunu sordurdu.
Cumhur İttifakının resmî açıklamalarından “böyle bir şey olmaz” kanaati oluşabilir. Hatta MHP ve BBP kanadının asla “yeni bir çözüm sürecine” destek vermeyeceği düşünülebilir.
Ama bu tez ne kadar doğrudur?
MHP ve BBP liderlerinin daha önceki tavırlarıyla Cumhur İttifakına dahil olduktan sonraki tutumları yüz seksen derece zıttır. Bence,bu değişimi yapabilmelerini sağlayan etken ne ise bugün de aynen devam ediyor.
İstanbul Belediye seçimleri öncesinde terörist başı Abdullah Öcalan’ın mesajının okutulması, Osman Öcalan’ın TRT’de AKP’ye destek veren röportajına bile olumsuz bir kelime dahi sarf edemediler.
Devlet Bahçeli, 5 seneden beri, Gelecek Partisi Genel Başkanı ve Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, “Serok Ahmet” diyerek O’nu itibarsızlaştırmaya çalışıyordu. Bahçeli’den “Serok Erdoğan” için henüz bir söz duymadık.