“ADALARI İŞGAL ETMENİZ BİZİ BAĞLAMAZ” – Ruhittin SÖNMEZ
“ADALARI İŞGAL ETMENİZ BİZİ BAĞLAMAZ” - Ruhittin SÖNMEZ
CB ve AKP Genel Başkanı R.T. Erdoğan ilk defa Yunanistan’ın Ege’deki adalarımızı işgal ettiğini itiraf etti.
Erdoğan, Samsun'da yaptığı açıklamada Yunanistan'ı eleştirerek, "Adaları işgal etmeniz filan bizi bağlamaz. Vakti saati geldiğinde gereğini yaparız. Bir gece ansızın gelebiliriz" ve "Yunanistan'a bizim tek cümlemiz var: İzmir'i unutma!" cümlelerini sarf etti.
Oysaki Yunanistantan 2004 yılından itibaren Türkiye’ye ait 20 ada ve 2 kayalığı adım adım önce işgal ve sonra ilhak etti. Adalarımızda 14 Yunan askeri üssü ile 6 bin Yunan askerini konuşlandırdı.
Bu dehşet haberi kamuoyuna ilk duyuran Millî Savunma Bakanlığı Genel Sekreteri emekli Kurmay Albay Ümit Yalım oldu. Yalım kamuoyunu uyandırmak için yaklaşık 8 yıldan beri müthiş bir fedakârlık ve gayret içinde.
Ümit Yalım’ı Kasım 2014’te Adana’da, Aydınlar Ocakları 40. şurasında tanıyınca kendisini Kocaeli’ye davet ettim. O yıllarda başkanı olduğum Kocaeli Aydınlar Ocağı’nda Şubat 2015’te konferans verdi. Bu konferans Yunanistan’ın adalarımızı işgalinin kamuoyuna anlatılmasında ilk işaret fişeklerinden biri oldu.
Ümit Yalım meseleyi Türk milletine anlatabilmek için yazılar yazdı, konferanslar verdi. Sözcü ve Yeniçağ başta olmak üzere verdiği bilgileri paylaşabilecek medya organları ve ünlü yazarları bilgilendirdi. Muhalefet parti liderlerinden randevular alıp brifingler verdi. Adeta tek başına bir karargâh gibi çalışarak bize ait olan adaların Yunanistan tarafından işgal ve ilhakına nasıl göz yumulduğunu anlattı.
Ümit Yalım son derece nazik ve naif bir insan. Fakat konu vatan olunca kadife eldiven içindeki çelik yumruk gibidir. Konferans ve yazılarında “adalarımızın işgal ve ilhakından sorumlu olan dönemin Başbakanı R. T. Erdoğan ile bu dönemlerde Genelkurmay Başkanlığı makamında bulunanların ileride vatana ihanet suçundan yargılanacağını” söyledi.
Bütün bunlara rağmen ne Erdoğan’dan ne de Genelkurmay Başkanlarından bir ses çıkmadı.
2004’te CHP Milletvekili Onur Öymen soru önergesi verdi. “Yunanistan’ın bayrak diktiği adaların Türkiye’ye ait olup olmadıklarını” sordu. 18 sene cevap verilmedi.
Bugüne kadar iktidar kanadı 20 adamızın Yunanistan tarafından işgalini inkâr ediyordu.
Nihayet RTE işgali itiraf eden yukarıdaki açıklamayı yaptı.
*******************************
GAYRİ ASKERİ STATÜDEKİ ADALAR SİLAHLANDIRILDI
MSB Genel Sekreteri E. Kurmay Albay Ümit Yalım sadece mülkiyeti bize ait olan adaların işgalini haber vermedi. Bunun yanında uluslararası antlaşmalara göre gayri askeri statüdeki Rodos, Batnoz, Lipso, İleriye, Kelemez, İstabulya, İncirli, Sömbeki, İleki, Kerpe ve Meis adalarına konuşlandırdığı askeri birlikleri, yaptıkları hava alanlarını da rakamlarıyla, belgeleriyle anlattı.
R.T. Erdoğan ve Genelkurmay Başkanlarımız bu silahlandırmayı adeta seyretti.
Ocak 2020’de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Yunanistan’ın Ege'de uluslararası antlaşmalarla belirlenen gayri askeri statüdeki 23 adadan 16’sını anlaşmalara aykırı olarak silahlandırdığını açıkladı.
Ama Türkiye sadece Yunanistan’ı Birleşmiş Milletlere şikâyet etmekle yetindi.
Erdoğan’ın “bir gece ansızın gelebiliriz” sözünün Yunanistan’da panik yaratması gerekirdi. Yunanlar hiç ciddiye almadılar. Bu konuyu “Erdoğan iç seçim malzemesi olarak kullanıyor” diye değerlendirdiler.
*******************************
ZAMANLAMA DOĞRU MU?
Türkiye’nin 2004 yılından bu yana tepki göstermediği adalarımızın işgal ve ilhakına tepkisi için zamanlama doğru seçildi mi?
Egedeki adalarımızın işgal ve ilhak edildiği 2004-2010 arası Türkiye ekonomisi şimdiye göre daha güçlü idi. AB, ABD ve NATO ile ilişkilerimiz sorunlu değildi.
Günümüzde Yunanistan askerî açıdan ABD tarafından güçlü bir şekilde desteklenmekte. Yunan ordusu silah ve teçhizat olarak güçlendirildi. Yunanistan’da kurulan ABD üsleri Yunanlar için bir güvence durumunda. Yunan hava kuvvetleri F-35’lerle takviye edildi. Hava savunma sistemleri ile hava sahası saldırılardan korunaklı hale getirildi.
Nisan ayında Yunanistan, Ege Denizi bölgesinde bulunan tüm hava savunma sistemlerini aktif hale getirdi.
Türkiye ise ekonomik olarak derin bir krizin içindedir. Borçları döndürmekte sıkıntı yaşıyor. Ordumuza F-35’leri alamadık, F-16’ları bile modernize edemedik. NATO’nun hava savunma sistemi ülkemizden çekildi ve Rusya’dan alınan S-400 sistemi eksikleri tamamlanamadan hangarda bekletilmektedir. Yani halen aktif hava savunma sistemimiz yok.
Bunları bildiği için Yunanistan’ın cüreti iyice arttı. Yunanistan Egede uçaklarımızı Rus yapımı S-300 hava savunma sisteminden “radar kilidi” atarak taciz ediyor.
Bunlar Yunanistan’ın Türkiye’yi yeneceğini göstermez. Ama Yunanistan düşmanımız olursa bizim kolay yenebileceğimiz bir devlet değil artık.
Bu bakımdan Erdoğan’ın “bir gece ansızın gelebiliriz” açıklamalarının zamanlaması uygun değil. Dış politika üslubu olarak faydasız.
Bu açıklamaların tek hedefi yaklaşan seçimler öncesi Yunanistan’la gerilim politikası yaratılmak istenmesidir. Böylece “beka sorunu” ve “böyle bir zamanda iktidar değiştirilmez” propagandası yapmayı planlıyorlar.
*******************************
ADALAR DEMİŞKEN…
MSB Genel Sekreteri E. Kurmay Albay Ümit Yalım Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın Aralık 2018’de de misafiri oldu. Buradaki konferansında ve basında çok önemli iki bilgiyi paylaştı:
1- Kuzey Ege Adalarının mülkiyeti Türkiye'nindir. Bu adaların etrafındaki kıta sahanlıklarında bulunan petrol Türkiye'nin hakkıdır.
Bu adaların hukuki statüsü 1913 Londra Antlaşması'yla belirlendi. Bu antlaşmaya göre Kuzey Ege Adaları'nın sadece zilyetliğini (kullanım hakkını) verdik, egemenliğini vermedik. Lozan'da da bu durum tescil edildi; Adalar ve kıta sahanlıkları bizimdir.
Kuzey Ege'de bulunan Taşoz, Semadirek, Limni, Bozbaba, Midilli, İpsara, Sakız, Sisam ve Ahikerya adalarının mülkiyeti ile karasuları, bitişik bölge, kıta sahanlığı, münhasır ekonomik bölge gibi deniz yetki alanları ile hava sahası hukuken Türkiye'nin egemenliğindedir.
Oysa şimdilerde Yunanistan buralarda açtığı petrol kuyularıyla (günde 4.000 varil) toplamda milyonlarca varil petrolümüzü çalmaya devam ediyor.
2- Girit adasının dörtte üçü hukuken Türkiye'nindir. Ve Girit'in etrafındaki 14 ada ile kıta sahanlıklarının mülkiyeti de Türkiye'ye aittir.
Bakalım CB Erdoğan ve iktidar kanadından bu adalardaki haklarımızla alakalı bir söz duyabilecek miyiz?
08 Eylül 2022
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.