Cumhurbaşkanı’nı Kim Seçiyor? – Mustafa KÜPÇÜ
Cumhurbaşkanı’nı Kim Seçiyor? - Mustafa Küpçü
Başbakan’ın ifadesiyle; “Millet, Cumhurbaşkanını seçecek!”
Milletin karşısına 3 aday çıkıyor.
Üçü de “siyasi partilerin” adayları!
AKP lideri R. Tayyip Erdoğan karar verdi; “R. Tayyip Erdoğan” aday oldu!
“Milletin Adayı” mı oldu?
AKP’ye gönül ve oy verenler için yanıt “evet” olmalı.
Peki, AKP’ye oy vermeyenler “milletin bir parçası” değil mi?
CHP ve MHP başta olmak üzere, 7 partinin liderleri de Ekremettin İhsanoğlu’nu aday gösterdiler.
Ekremettin Bey “kimin adayı?
R.T.Erdoğan’a göre “Devlet’in Adayı!.”
Müslüman Müslüman’ın Kellesini Alırken!.. / Mustafa Küpçü
Müslüman Müslüman’ın Kellesini Alırken!.. / Mustafa Küpçü
Yaradan, insana diğer canlılardan farklı olarak “akıl” vermiş. “İnsanca yaşasın” diye!
Aklı kullanan insan, vahşi doğaya karşı “yaşam mücadelesi” vermiş. Başarmış da.
Ancak, insan aklının freni yok!
“İhtiras” denilen bir özrü var insanın!
SİYASİ İKTİDAR NASIL YIKILIR? – Mustafa Küpçü
SİYASİ İKTİDAR NASIL YIKILIR? - Mustafa Küpçü
Her siyasi iktidarın belirli bir ömrü vardır.
Siyaset tarihi göstermektedir ki; siyasi iktidarlar, kendi ömürlerini kendileri belirler. Elbette istisnaları vardır.
Siyasi iktidar, “yönetme ve karar verme iradesi-otorite olarak da tanımlanır.
Geri kalmış ülkelerdeki siyasal düzenler, gelişmiş ülkelerin “kötü kopyaları” gibidir;
- Demokrasi, seçim, siyasi iktidarın denetlenmesi, yargı bağımsızlığı, hukuk devleti gibi kavramların içi boştur!
Siyasi parti liderleri, tek güç sahibi kişilerdir.
Milletvekillerini ve belediye başkanlarını onlar seçer! Bu yüzden “Lidere tapma” yaygın ve geçer akçedir! Lider, “velinimettir!”
Bu güçle siyasal erki eline geçiren lider, zaman içinde “güç sarhoşluğuna” düşer!
İki yıl önce 23 Nisan Bayramında, kotluna oturttuğu çocuğa; “Sen şimdi Başbakansın. İster asar ister kesersin” diyen bir Başbakan nasıl bir ruh hali içinde olabilir?
Böyle bir lider, “her şeyi en iyi bilen adam” olarak görür kendini.
O, sandıktan çıkmıştır! Yasama gücü de onundur, Yürütme gücü de onundur!
HUKUK ve PROPAGANDA!.. / Mustafa Küpçü
HUKUK ve PROPAGANDA!.. /Mustafa Küpçü
Okunuş biçimiyle “Gobels”, 1933-1945 yılları arasında, Hitler faşizminin yaşandığı ve dünyanın kana bulandığı dönemde Almanya’da, “Aydınlatma ve Propaganda Bakanlığı” yaptı.
Gobels’in “Propaganda İlkeleri” vardı.
İşte, o ilkelerden örnekler;
· Amacımız doğruları söylemek değil, insanları etkilemektir.
· Bir şeyi ne kadar uzun süre tekrarlarsanız, insanlar ona o kadar fazla inanırlar.
· Yargı, devlet hayatının efendisi olamaz, devlet politikasının hizmetkarı olmalıdır.
· Bana vicdanı olmayan bir medya teslim edin, size bilinçsiz bir halk sunayım.
· Hatalı olduğunu veya yanlış yaptığını asla kabul etme.
· Sadece bir rakibine odaklan ve kötü giden her şeyin sonucunu onun üzerine yık.
· Halk, büyük yalanlara küçük yalanlardan daha çok inanır.
Siyaset, “propaganda yoluyla halkı ikna ederek iktidar olma sanatı” olarak da ifade ediliyor. Propaganda ile demokrasi ilişkisi üzerine düşünürken, arşivimden bazı anılar önüme saçıldı. Paylaşmak istedim.
Kumbaradan Kutuya!.. / Mustafa Küpçü
Kumbaradan Kutuya!.. / Mustafa Küpçü
Çocukluk yıllarımda bazı toplumsal değerlerimiz vardı;
“Yerli Malı Yurdun Malı/ Her Türk Onu Kullanmalı” derdik. Yamalı pantolon giydik ama utanmadık. Kimimiz metal banka kumbaralarında kimimiz toprak kumbaralarda harçlıklarımızı biriktirirdik. “Tasarruf etmek” ortak bir kültürel değerdi.
“Alın teri ile yaşamak” onuru da öyle.
Ev ve işyeri kapılarımız açıktı; “hırsız korkusu” bilmezdik. Hele, “Devlet Adamı” dendi mi, her yönüyle “güvenilir bir insan” gelirdi aklımıza.
Sonra, ilkokulda “Amerikan Süt Tozu” ile beslemeye başladılar bizi. Galiba o sütte bir mikrop vardı! İnsanlar hızla çoğalmaya ve kirlenmeye başladı!
Hem “doğal çevremiz” hem de “insani çevremiz” hızla kirlendi. O, saygı duyduğumuz “Devlet Adamı” kimliğini taşıyan siyasetçiler de hızla kaybolmaya başladı.