ACI BİR HABER… / Kandıralı FETHİ
ACI BİR HABER... / Kandıralı FETHİ - 4 Şubat 2017
Birer, birer gidiyor, KANDIRA EŞRAFI...
KELAYNAKLAR gibi azalıyoruz.......
İlkokulu Akçakoçada.
-orta- ve Liseyi KANDIRA da ,
HİÇ BİR ŞEKİLDE, birlikte, okumadık..
Öğrenimini ADAPAZARINDA yaptı... AZİZ.
Amaaa.. Mahalle arkadaşım, idi...
Çocukluk...
MELEK hanımannenin, erkek torunu idi..
AZİZ beylerdennn.......
VASIF amcamın, oğlu....
Manifaturacı...
AK PARTİLİ DOSTLARIMA SON DERECE SAMİMİ BİR SORU? – Yüksel ERCAN
AK PARTİLİ DOSTLARIMA SON DERECE SAMİMİ BİR SORU? – Yüksel ERCAN
Seçimlere 40 gün kala Meral Akşener, Muharrem İnce ya da Temel Karamollaoğlu İngiltere’ye gitse, Kraliçe ile görüşse Chatham House'ta konuşsa yorumlarınız ne şekilde olurdu.?
C Alaattin Çiçek :
Yüksel Bey.. Chatham House nedir.. bir ön bilgi verseydiniz takipçileriniz de bilgi sahibi olsaydı sanırım daha ilgi çekici bulunurdu.. haksız mıyım?..
Resmen 1920’de kurulsa da kökleri 1900’lerin başına gidiyor. O zamanki adı “Yuvarlak Masacılar”dı. İsrail devletinin kuruluşuna öncülük eden, Osmanlı’yla, Orta Doğu’yu ilk parçalayan Sykes–Picot haritalarını çizen ve Sevr’i yapan bu masaydı.
Sonradan resmi bir kuruma dönüştürülüp, “Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstütüsü” adını aldı.
O günden beri de dünyanın sorunları ve doğabilecek krizlerin tartışılıp, yönlendirildiği ilk adres oldu.
Türkçesi, bir düşünce kuruluşundan çok, dünyaya yön veren bir merkez…
İkinci önemli özelliği de Exeter Üniversitesi’yle bağlantısı.
Abdullah Gül ve Fehmi Koru’nun eğitim gördüğü bu üniversitenin, İngiliz istihbarat servisiyle bağlantılı olduğu öne sürülmüştü.
AÇIKLAMA ve TEŞEKKÜR – Celal ERDÖL
AÇIKLAMA ve TEŞEKKÜR – Celal ERDÖL
Çocukluğumdan beri, tarihimize ve memleket meselelerine hep ilgili olmuşumdur.
1963-1964 yıllarından itibaren olayları daha iyi algılamaya başladım. Bunda 1940-1955 yılları arasında İstanbul’da gurbet hayatı yaşadıktan sonra 1955 yılında Sürmene’ye dönen ve Millet Partisi Sürmene ilçe teşkilatında görev alan babamın etkisi oldukça yüksektir.
İlkokul dördüncü sınıfta , Kuran-i Kerim ve okul kitaplarının dışında okuduğum ilk kitap, rahmetli Ord.Prof.Dr. Ali Fuat Başgi’in “Gençlerle Başbaşa” kitabıdır.
Çalışmadan emekli olmak mümkün mü? – Prof.Dr. Cem KILIÇ
Çalışmadan emekli olmak mümkün mü? – Prof.Dr. Cem KILIÇ
İsteğe bağlı sigortalılık bir işte çalışmadan emekli olma imkanı sunuyor. Prim ödemeleri 650 liradan başlıyor. İsteğe bağlı sigortalı sağlık hizmetlerinden faydalanıyor ve Bağ-Kur'dan emekli oluyor.
Emeklilik çalışanların en büyük hayali. Emeklilik günlerine ilişkin planlar, çalışanların önemli gündem maddesi. Fakat bazen iş ortamındaki zorluklar, amirlerin olumsuz tutumları, iş arkadaşları ile ilişkiler gibi sebeplerle çalışmak işkence haline gelebilir...
Bu gibi durumlarda çalışmadan emekli olmanın yolları aranır. İsteğe bağlı sigortalılık çalışmadan emekli olma imkanı sunar ve bu durumdaki kişiler için önemli bir fırsattır.
Çalışmayan ve emekli veya malullük aylığı almayan kişiler isteğe bağlı sigortalı olabilirler. İsteğe bağlı sigortalılar kendi primlerini kendileri öderler ve bu şekilde emekli olabilirler. Dolayısıyla, isteğe bağlı sigortalının emekli olması için işe gitmesi gerekmez. İsteğe bağlı sigortalı olabilmek için gerekli bir diğer şart ise isteğe bağlı sigortalı olacak kişinin 18 yaşın altında olmamasıdır.
Amerikan derin devletinin ‘Darth Vader’i hortladı mı? – Serdar TURGUT
Amerikan derin devletinin ‘Darth Vader’i hortladı mı? – Serdar TURGUT
AMERİKAN yönetiminde yaşanmakta olan Beyaz Saray merkezli depremleri ulusal güvenlik uzmanı arkadaşlarla konuşurken, “Nereye baksam George W. Bush dönemindeki Başkan Yardımcısı Dick Cheney’in parmak izini görüyorum” dedim.
Evet, Darth Vader derken onu kastettim. Cheney, kendisini Darth Vader olarak adlandırmış ve daha sonra bunu Steve Bannon da tekrarlamıştı.
Bugün eğer Amerikan derin devletinin yaptığı kötülüklerin sembolü olacak bir isim aranırsa bu olsa olsa Dick Cheney olurdu.
Daha kaç defa aldatılacaklar? – Rahmi TURAN
Daha kaç defa aldatılacaklar? - Rahmi TURAN
Ünlü bir sözdür… “Kör bile aynı çukura iki defa düşmez!” denir. Bunu söyleyenler halt etmiş! Bizim muhterem insanlarımız kör olmadığı halde aynı çukura iki değil yirmi iki defa düştü, yine akıllanamadı! “Çiftlik Bank” olayı ilk olmadığı gibi son da değildir. Kim bilir daha ne kadar bu tür sahtekârlık çıkacaktır? Kaç defa aldatılacaksınız aziz yurttaşlarım? Suratında sakal çıkmamış tombul bir oğlan “Allah yolunda yürüyoruz, Rabbimin yardımıyla çok kazanacağız” gibisinden lâflarla hepinizi uyutur, lokantada bulaşıkçılık yaparken milyonerliğe terfi ederek paraları cukkalar!
ALDATANLAR VE ALDANANLAR!.. Zekeriya TÜMER
ALDATANLAR VE ALDANANLAR!.. Zekeriya TÜMER Gazeteci, Araştırmacı - Yazar
Sevgili okurlar, toplumun yozlaşmasını, akıl tutulmasını, bilincin yitirilmesini, duyarsızlığını, ahlaki değerlerin yitirildiğini, görmekte ve yaşamaktayız.
Bunların nedenlerini araştırmamıza gerek de kalmıyor.
Nedenler ortada!
Son 15 yıldır bizleri kimler idare ediyor?
Siyaset nasıl işliyor?
Kimler bizlerle dalga geçiyor.
Kimler bizleri kandırıyor, aldatıyor?
Farkında mısınız, yoksa değilmisiniz?
Siyasi iktidarlar; halkın refahı, huzuru, ülkenin kalkınması, milli gelirimizin yükselmesi dâhil her konuda çaba harcamalıdırlar.
Harcıyor ve çalışıyorlar mı?
Son günlerde yaşanılan olaylar, alınan kararlar, çıkarılan yasalar karşısında Milletin aklı gitti, kayboldu, akıl tutulması yaşanıyor.
YİNE OKLUK, YİNE YOKLUK – Can PULAK
YİNE OKLUK, YİNE YOKLUK - Can PULAK
Bu Okluk meselesi, kamuoyunun vicdanını rahatsız etmeye devam ediyor.
Kimsenin Cumhurbaşkanının yazlık ihtiyacı konusunda sıkıntısı, üzüntüsü, problemi yok. Elbetteki bir ülkenin zirvesinde oturanların da dinlenmeye ihtiyaçları olacak.
Ancak ihtiyacın şatafatlı, görkemli ve muhteşem olması gerekmez. Nihayetinde bir ailenin tatilini geçireceği bir yazlıktan bahsediyoruz.
Okluk’ta mütevazi bir evin yıkılarak yerine yapılan iddialı, gösterişli ve çok büyük binalarla, bunların yapımı için girişilen doğa katliamına haklı itirazlar var. Bu itirazların yapılması hatta tepki gösterilmesi, yurttaşların doğal bir hakkıdır. Buna kızmak, Anayasa’nın verdiği bir hakkı kullanmayı engellemek doğru bir hareket değildir, ayrıca bunu yapan ve düşünenlere de bir şey kazandırmaz.
İNSAN DEĞİLSİNİZ… / Süheyl ÇOBANOĞLU
İNSAN DEĞİLSİNİZ... / Süheyl ÇOBANOĞLU (RUBASAM Bşk.V.)
Her gün bir yerlerden karşımıza çıkan sözde müftü, ilahiyatçı, profesör, kuran kursu öğretmeni, imam, gazeteci, televizyoncu vs. gibi din adına fetva verip insanlıktan nasibini almamış sapıkların, alçaklıkları, terbiyesizlikleri, seviyesizlikleri, ahlaksızlıkları, soysuzlukları, yalancılıkları ve iftiraları artık mide bulandırmanın da ötesine geçti.
Bunların kimlik ve kişilikleri nasıl bir erozyona uğramış ki bu kadar seviyesiz olabiliyorlar anlayabilmek mümkün değil. Sadece son günlerde yaşananlardan birkaçına değinecek olursak;
Yardımcı Doçent ünvanlı herifin teki Atatürk düşmanlığı yapmak adına ne halt yiyeceğini şaşırmış, “1924’te Çanakkale ve Bursa’da camilerin genelev olarak kullanıldığını” iddia edebilecek kadar alçaklaşabiliyor.
Soyu bozuk başka bir kısım ahlaksız da yakın zaman öncesinde Cumhuriyetimizin kurucusu Büyük Önder ATATÜRK’ün annesine edepsizce iftiralar atmış, hakaretlerde bulunmuştu.
Türk Siyasetinde Liderlik Sultası – Prof.Dr. Harun DEMİRKAYA
Türk Siyasetinde Liderlik Sultası – Prof.Dr. Harun DEMİRKAYA
Türkiye, son yıllarda niteliksiz siyasetçilerin elinde kıvranıp duran bir ülke görünümündedir. Türkiye’de siyaset yedikçe doymayan, sürekli zulüm kusan, dev bir dinazora dönüşmüştür.
“Eğer bir yerde sorun varsa, sorumlusu yönetimdir” ilkesi gereği, son 60-70 yılda maruzu ve mağduru olduğumuz tüm yozlaşmalar, tüm kokuşmalar ve kahırlar, ülke geleceğine yönelik taktik ve stratejik sorunlar, bir biçimde siyaset kurumunun eseridir.
Ülkemizde partiler arasında farkların önemli ölçüde eridiği, seçim meydanlarında söylenenlerin iktidara gelince unutulduğu, seçim ve değerlendirme sürecinde meşruiyet kaygılarının yaşandığı bir siyaset atmosferi egemendir.
Çoğunluk oyu ile iktidar olanlar, realiteye uymayan ve fakat yoksul halk katmanlarının beklentilerine uygun söylemlerle oy almaktadır. Yeni alternatifler çıkamamakta; çıkanların klasik lider sultası nedeniyle önü kesilmektedir. Seçim sonuçları da demokratik iradeyi değil, tepkisel iradeyi yansıtmaktadır. Kaldı ki seçimler sonucunda beliren irade milli irade değil, şu ya da bu saiklerlerle oy kullanmış olan seçmen çoğunluğunun iradesidir. Oysa iktidarların görevi sadece milli iradeyi temsil etmek değil, aynı zamanda ülkeyi hukuk normlarına uygun yönetmek olmalıdır.
20 YANVAR ya da…. “Ya İstiklal Ya Ölüm” – Prof. Dr. Harun DEMİRKAYA
20 YANVAR ya da…. “Ya İstiklal Ya Ölüm” - Prof. Dr. Harun DEMİRKAYA
20 Yanvar, 1990 yılının Ocak ayının 20’nci günü Azerbaycan’ın Bakü şehrinde Sovyetler Birliği Ordusu ve yerli Ermeni işbirlikçileri ile gerçekleştirdikleri Türk katliamının kanlı tarihidir.
Amaç, Bakü Devlet Üniversitesi ve Azerbaycan Layiha Enstitüsü talebelerinin başlattığı, liderliğini ise efsane cumhurbaşkanı Ebulfeyz Elçibey’in yürüttüğü, Azerbaycan Türkleri tarafında gerçekleştirilen Bağımsız hareketlerini engellemekti.
Böylece diğer cumhuriyetlere de gözdağı vererek, olası kalkışmaları caydırmaktı.
Ancak sonuç beklendiği gibi olmadı, tam aksine, Azerbaycan Türk Katliamı Sovyetler Birliğinin dağılma sürecini hızlandırdı.
Easesen, Azerbaycan – Türkiye yakınlaşması Sovyetler için daima tehdit olarak algılanmıştı. Bu tehdidi bertaraf edebilmek düşüncesi ile Alfabe ile oynadılar. Nahcivan Zengezur bölgesinin Ermenistan’a bağlayarak, Nahcivan’ın Bakü ile karayolu bağlantısını kopardılar. Özde Oğuz Türkü olan Azerbaycan halkına “Azeri” adını dayattılar.
SAM AMCANIN KÜRDİSTAN PROJESİNİ MEZARA GÖMMEK – Nazım PEKER
SAM AMCANIN KÜRDİSTAN PROJESİNİ MEZARA GÖMMEK - Nazım PEKER
Güneyimizde bir operasyon yapılıyor. Şehit haberleri geldikçe yüreğimiz yanıyor. Tankımız vuruldukça öfkemiz artıyor.
Bu hareket doğru mudur dersek, elbette doğru ve yerinde bir operasyondur.
Çünkü hükümetin geçmişte yaptığı hataları dikkate aldığımızda, bu hareketin isabetli olduğu ortaya çıkar. Geçmişi karıştırmak bize bir şey kazandırmaz, ama ibret almamız, hata yapmamamız açısından da hatırlanması yararlıdır.
Irak’ın toprak bütünlüğünü savunduk. Bu yerinde bir görüştü. Ama neden biz Barzani’ye destek verdik, onunla iş tuttuk, ticaret yaptık da Barzani’nin güçlenmesine yardımcı olduk? Neden Kuzey Irak’ta “Uçuşa yasak” bölge oluşumuna destek vererek Irak’ın, bu bölgede etkin olmasını önledik?
Madem PYD, YPG ile mücadele edecektik de neden Salih Müslim’e değer verdik, Ankara’da devlet adamı statüsü uyguladık?
Ayn El Arap’a (Kobani’ye) yardım amaçlı tam donanımlı peşmergeyi sınırlarımızdan neden geçirdik? Biz kime ne için, hangi maksatla “Eğit-Donat” eğitimi vermiştik?
Bunları hatırlatma amacıyla yazdım. Geçmişte bilerek ya da bilmeyerek çok hata yaptık ve adeta kendi ayağımıza kendimiz kurşun sıktık.
ABD’nin Büyük Kürdistan projesini ya göremedik ya da görmezden geldik.
İYİ Parti ve Meral Akşener’e yanlış yapıldı – M. Tanzer ÜNAL
İYİ Parti ve Meral Akşener’e yanlış yapıldı – M. Tanzer ÜNAL
- Önce şunu iyi bilelim.
Demokrasi, “eşitlik” rejimidir. Demokrasi, “özgürlük” rejimidir.
Demokrasi, “hukukun üstünlüğü” rejimidir.
Demokrasi, “hoşgörü” rejimidir.
Tamam mı?
Tamam…
Bu konunun tartışılacak yönü yok!
Ancak şu olup bitenlere bir bakar mısınız?
Burnumuzun dibinde…
Gözümüzün önünde…
Daha yeni…
Geçtiğimiz cumartesi günü…
Yeni kurulan İYİ PARTİ’nin kentimizde programı var.
Partinin genel başkanı Meral Akşener İzmit’e gelecek, il binasının açılışını yapacak, ziyaretlerde bulunacak.
Parti, Meral Akşener’in gelişini duyurmak için İzmit’in merkezinde birkaç yere bez afiş asmış.
Hepsi hepsi üç beş afiş…
Belediye ekiplerinde bir telaş!
Talimat verilmiş, afişler sökülüyor.
Olacak şey mi?
Bu.. AKŞAM… / Kandıralı FETHİ
Bu.. AKŞAM... / Kandıralı FETHİ
Hiç çıkmıcem evden...
Sizde çıkmayın....
Haftanın herhangi bii günü...
Fark etmez...
Yaşınıza göre...
Anne- baba ANNENİZ..
" " DEDENİZ..
El örgüsü tüllerin arkasındaki, GALIN- BAZEN perdeler...
Sıkı- sıkıya gapatılır..
GIRNETLER le sıkıştılır, cam araları..
El- ayak yıkandımııı.DAŞIMA SULAa..
Çarşı camiden - Tekkeden geeme suulaa...
Mevsim neysee..Yaz- Gışş ,farketmez..
Gircenn içeri, yoluu - yordamı yokk..
BUBANDAN evvel...
Biii, – Kandıralı FETHİ
Rahmetli Mefharet Görgün Avcı, Miyase Aysu Taşkıran, Sabriye Donat Özdamar
Biii, – Kandıralı FETHİ
KANDIRA türküsüdür,,,
## ÜÇ GÜZEL OTURMUŞ
GERGEFİN İŞLER####
O , türküye izafeten,
NAZİRE yaparcasına,
Sevgili
Miyase Aysu Taşkıran
Sabriye,( yanılmıyorsam)
vedeee, dilim varmıyorr., rahmetli
Mefharet Görgün AVCI...
ceyiz işliyorlar...
BASMA perdeler arkalarında.
GASNAK lar ellerinde...
Neşeylee..
Fotoğraf makinesi , nerrdeee...?
Kim bilir, kiimmm ÖLÜMSÜZLEŞTİRDİ, bu anı...
Her zaman diyorum yaa...
Gözlerdeki, gülümseme ile roman yazarım...
Bu FOTO ya,
ÜÇ ROMAN , yazılır...
Kandıralı Fethi
Kandıra KAZA imişşş…. / Kandıralı FETHİ
Kandıra KAZA imişşş.... / Kandıralı FETHİ
UYUZ oluyom kendime....
Yazmaaa lan diyorum...
Hattaa,yazmıcem diyomm...
Vallaa, billa diyomm..
Kızıyom, ordan birilerine...
Sooona vazz geçiyom...
Biii bakıyomm.Suzan Akarsu ABLAM bi resim koymuş...
Şahver Özpınar Oruç den de biii foto..
Haddii gelde yazmaaa..
siyah- beyaz resimlere, bişşeeler yazamazsam, ablam, hocammm Ipek Sümer kızar bana...
Nereye gelicemmmm..
Şu resme bakarmısınız..
Vedat TC Fts Polat. abiden..
Yüksel SAATÇİ ye...
GEBEŞ Selattin abiden,
Terzi Ramiz dayımın oğlu,Merih <Semih Vural abime.... vedeee İslam KAÇIRA abimeee
kısacası TARİH var....
Ötekileşmenin Farkında mıyız? – Nuray Savcı GÜÇLÜ
Ötekileşmenin Farkında mıyız? – Nuray Savcı GÜÇLÜ
- Kalemi eline alıp yaz dediler, yıllardır…
Bir tembellik bir ölü toprağı atılmıştı sanki üzerime; halbuki çocukluktan beri hayalim yazmak ve yazılı eser bırakmaktı dünyaya...
“Kalem” yüce kitabımda 68.surede 52 ayette Nun(hokka ile)kaleme ve (ehl-i kalemin hak olarak)yazdıklarına yemin olsun ki diye bahseder.
Şimdi kalemin vazifesini klavye yapmakta,
Kalemi eline almayanlar, klavye üzerinden aslan kesilmekte ahkam kesmekte...
Açıkçası toplumda ciddi bir ayrılma gözleniyor. Kimse kimseye tahammül etmiyor evdeki karı-koca, gelin-kaynana, işteki mesai arkadaşı, okuldaki öğretmen-öğrenci, sokaktaki komşu, siyasetteki rakip…
Toplum bilimciler, içinde oldukları durumlara göre asli görevlerini icra etmek zorundalar. Yoksa bu vebal herkesi vurur. Toplumda yozlaşma var diyoruz ama farkında mıyız acaba? Kendimiz de o yozlaşmanın aktörü olduğumuzun.
Biri çıkıp yemekteyiz programı ile yemeği eleştiriyor, milyonlarca insanın önünde,