
"Roma’dan Osmanlı’ya Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kocaeli" Semineri
Kocaeli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
"Kent Söyleşileri Seminer Dizisi" kapsamında Kocaeli İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’müzün düzenlediği "Roma'dan Osmanlı'ya Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Kocaeli" başlıklı programımız Tarihçi-Yazar Volkan Şenel ve Tarihçi-Yazar Onur Şahna'nın sunumuyla başlıyor.
Programa tüm halkımız davetlidir.
Kandıra Şiir Akşamlarında Fazıl Hüsnü Dağlarca anıldı.
28 Şubat 2024 Çarşamba / Kandıra Şiir Akşamlarında Fazıl Hüsnü Dağlarca anıldı.
Bizkandırayız Şiir Topluluğu bu kez Dağlarca’yı andı. Sunumunu Kandıra Akçakoca Anadolu Lisesi Öğrencilerinden Ömer Arslan’ın yaptığı programda Dağlarca’nın şiirleri topluluk üyeleri tarafından okundu.
Ömer Arslan; ülkemizde en fazla şiir i yayımlanmış şair Dağlarca’nın hayatını, eserlerini ve edebi kişiliği ile Türk diline nasıl katkı verdiği konusunda geniş bir bilgi sundu
Topluluk sözcüsü Aygün Aynagöz program akışı içinde Dağlarca’nın sözlerini söyledi. Topluluk üyeleri de sırasıyla şiirlerinden örnekler verdi.
Olcay Tokdemir; “Yalnızlığım”, Aytaç Kürekçioğlu; “Alımsı”, Ömer Arslan; “Elif’in Kağnısı”, Cem Ulutaş; “Kızılırmak Kıyıları”, Efe Uysal; “Hayata Çizilen Dünya”, Hamza Güdük; “Çocukların Askerlik Oyunu”, Sabahat Ulutaş; “Kainatın Akşam Yoklaması”, Belgin Yüksel; “Kurtulmak”, Müfide Ecevit; “Madenciler”, Gülümser Arslan; “Benim Gibi” şiirini okudu.
Katılımcılar arasında Ömer Arslan’ın annesi Gülümser Arslan, Babası Ayhan Arslan, edebiyat öğretmeni Ramazan Yaşar, Tarih Öğretmeni Cem Ulutaş, Sabahat Ulutaş, Aliye Erdoğmuş, Halil Erdoğmuş, İnci Ulusoy, Besime Demirel, Naziker Sazoğlu, Olcay Tokdemir, Zafer Tokdemir, Aytaç Kürekçioğlu, Müfide Ecevit, Belgin Yüksel, Yunus Şen, Celil Sağlam, Gamze Yıldız, Elif Karagöz, Efe Uysal, Hasan Subaşı, Yakup Ural, Hüseyin Fındık, Hakan Sarı, Rıfat Okan, Atamer Adıgüzel, Zeynel Yılmaz, Harun Duran, Kemal Günay, Ahmet Güdükoğlu, Hamza Güdükoğlu ve çok sayıda şiirsever katıldı.
Serra Baykara’ya “Bir zamanlar KANDIRA” kitabı
25 Şubat 2024 Pazar / Z. Gökçen Okyar, yeğeni Serra Baykara’ya “Bir zamanlar KANDIRA” kitabını takdim etti.
1 Mart Muhasebeciler Günü
1 Mart Muhasebeciler Günü
“1. Mart Muhasebeciler günü ve Muhasebe Haftası” Serbest muhasebeci mali müşavirler ve Yeminli mali müşavirler tarafından kutlanacak.
Bu vesile ile eski / emekli bir meslek mensubu olarak Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirlerin Muhasebe gününü kutluyorum.
1. MART. MUHASEBECİLER GÜNÜNÜN SEÇİMİ
3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik Ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununun Resmi Gazetede yayımlandığı tarih olan 01.06.1989 tarihinden hareketle önceleri Haziran ayının ilk haftası “Muhasebe Haftası” olarak kutlanıyordu. Ancak, haziran ayında etkinliklerin sönük geçmesi nedeniyle farklı bir tarih arayışına girilmiş ve 3568 sayılı Kanunun TBMM’ye sevk edildiği tarih gerekçe gösterilmek suretiyle, Muhasbeciler Günü 1994 yılında Sakarya’da yapılan Oda Başkanları toplantısında alınan kararla 1. Mart olarak belirlenmiş ve bu tarihten sonra da 1. Mart olarak kutlanmaktadır.
1 Mart 1958 / Büyük acının üzerinden 66 yıl geçti
Büyük acının üzerinden 66 yıl geçti
Türkiye'nin denizcilik tarihine kara bir leke olarak kazınan 1 Mart 1958 tarihinde yaşanan Üsküdar Faciası, hâlâ hafızalarda canlılığını koruyor.
O gün, İzmit ile Gölcük arasında sefer yapan "Üsküdar" isimli vapur, İzmit iskelesinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra Derince yakınlarında şiddetli bir rüzgâr nedeniyle batmıştı. Resmi kayıtlara göre çoğu öğrenci olan 272 kişi hayatını kaybetmişti.
Üsküdar Vapuru, Türkiye'nin denizcilik tarihindeki en ağır felaketlerden biri olarak kabul edilir. Bu trajedinin kökeni, Birinci Dünya Savaşı öncesi Almanya'da inşa edilen ve savaş nedeniyle ancak 1927'de hizmete girebilen bir yolcu vapuruna dayanır. Her cumartesi Gölcük, Değirmendere, Karamürsel gibi yerleşim alanlarında yaşayan öğrencileri İzmit Lisesi'ne taşıyan bu vapur, o kara günün karanlık öncüsüydü.
İzmit iskelesinden 12.20'de hareket eden gemi, fırtınanın şiddetiyle başa çıkamayarak kısa sürede trajik bir sona doğru sürüklenmeye başladı. Kaptan Mehmet Aşçı'nın aldığı kararlar ve geminin kapasitesini aşan yoğunluğu, facianın kaçınılmaz bir son olmasına neden oldu. Gemideki kargaşa ve panik artarken, Üsküdar Vapuru dalgalar arasında yana yatarak sulara gömüldü.
Rüzgârın hızı arttıkça gemi kontrolden çıktı ve acımasız dalgalar geminin içine doldu. Kazanın ardından kurtarma ekipleri çaresizce denizden cesetleri çıkarmaya çalıştılar. Ancak, hayatta kalanların sayısı oldukça azdı ve kayıpların sayısı günlerce arttı.
Türk denizcilik tarihinde derin bir iz bırakan Üsküdar Faciası, ihmalin, uyarıların görmezden gelinmesinin ve güvenlik önlemlerinin yetersizliğinin bir sonucuydu. Facianın ardından yapılan incelemeler, geminin aşırı yüklendiğini ve köhnemiş olduğunu ortaya koydu. Ancak, bu uyarılar dikkate alınmadı ve felaket kaçınılmaz oldu.
Bugün bile, Üsküdar Faciası hala unutulmamıştır. Bu acı olayın yıl dönümünde, kayıpları ve acıyı hatırlamak önemlidir. Umuyoruz ki, böyle bir felaket bir daha asla yaşanmaz ve benzeri trajedilerden kaçınılır.
Ruhları şad olsun…
Kemale Paşayeva, Hocalı anması için iilimizde
28 Şubat 2024 Çarşamba / Kemale Paşayeva, Hocalı anması için ilimize geldi
Türk dünyasının Milletvekili merhum Ganire Paşayeva'nın kız kardeşi Kemale Paşayeva, Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliğinin düzenlediği Hocalı soykırımı anma programına konuşmacı olarak katıldı
Anma programı Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliği Başkanı Yücel Alpay Demir ve Kocaeli Şairler Yazarlar Derneği Başkanı Taylan Katak'ın ev sahipliğinde düzenlendi. 25 Şubat/26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanan ve Azerbaycan Türkü sivillerin Ermenistan Silahlı Kuvvetleri ve Rusya’nın 366. Motorize Piyade Alayının da desteği ile gerçekleştirdiği Hocalı Soykırımı kurbanları başta olmak üzere tüm şehitlerimizin ruhları için Kuran-ı Kerim okundu. Kuran-ı Kerim'i Din görevlisi Numan Uysal okudu. Akabinde Diyanet Birlik Sendikası Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Karadaşlı tarafından zulüm altındaki tüm mazlumlar için dualar edildi.
SİYASETTE KADININ YERİ – Ruhittin SÖNMEZ
SİYASETTE KADININ YERİ - Ruhittin SÖNMEZ
Kadınların seçme ve seçilme hakkına en erken kavuştuğu ülkelerden biri Türkiye’dir. Üstelik bu kadınlarımızın mücadele ederek, bedel ödeyerek kavuştuğu bir hak değildi.
Oysa bugün en medeni ülkeler dediğimiz Avrupa, ABD gibi memleketlerde kadınların siyasi haklarını büyük bedeller ödeyerek adeta söke söke aldığını biliyoruz.
Türk kadını 3 Nisan 1930’da belediye seçimlerine, 1933’te muhtarlık seçimlerine katılma hakkını kazandı. 5 Aralık 1934 tarihinde de milletvekili seçme ve seçilme hakkını elde etti.
1924 Anayasasına göre “18 yaşını dolduran her Türk erkek” seçme ve seçilme hakkına sahipti.
1934’te yapılan değişiklikle SEÇME HAKKI “Milletvekili seçmek, yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk’ün hakkıdır” diye; SEÇİLME HAKKI da “Otuz yaşını bitiren kadın, erkek her Türk milletvekili seçilebilir” şeklinde düzenlendi.
Böylece 1934’e kadar sadece erkeklerin sahip olduğu seçme ve seçilme hakkı kadınlara da tanınmıştır.
Bu haklar Mustafa Kemal Atatürk’ün ileri görüşünün eseri olarak Türk kadınına adeta bir hediye gibi verildi. Atatürk zamanın Meclisinde çok ciddi karşı çıkanlar olmasına rağmen birer devrim niteliğinde olan bu değişiklikleri yaptı.
Türkiye’de kadınların seçme ve seçilme hakkına sahip olması birçok Batı ülkesinden önce gerçekleşti. Bu hak kadınlara İtalya’da 1948, Fransa’da 1944, Japonya’da 1950, İsviçre’de 1971 yılında tanınmıştır. Düşünebiliyor musunuz? Medeni kanununu aldığımız İsviçre‘de kadınlar siyasi haklarına Türk kadınından 37 sene sonra kavuşabildiler.
Bu haklar verildikten bir sene sonra yapılan -1935 seçimlerinde- 395 milletvekilinin 18’i kadın milletvekili idi. (Yüzde 4,6) Bu oran 1943’te yüzde 3,7 oldu. Bu oranlara erişilebilmesi kadınlara uygulanan pozitif ayrımcılıkla mümkün olabildi.
Çok partili sisteme geçilince siyasi rekabet pozitif ayrımcılığın kalkmasına yol açtı. 1950 seçiminde 487 milletvekilinin içinde sadece 3 kadın milletvekili seçilebildi. (Yüzde 0,6) 1957’den 1999’a kadar TBMM’de kadın milletvekili oranı yüzde 2’nin altında kaldı.
1999- 2007 arası bu oran yüzde 9 mertebesine, 2011-2015 arası yüzde 14’ün biraz üstüne çıktı.
Son olarak 7 Haziran 2018 seçiminde 600 milletvekilinin 103’ü kadın (yüzde 17), 14 Mayıs 2023 seçiminde ise 600 milletvekilinin 121’i kadın milletvekili (yüzde 20,2) oldu.
Görülüyor ki Türkiye’de seçilen kadın milletvekili sayıları ve oranları belli bir yükseliş trendinde.
Ancak bu genel ortalamayı yükselten esas faktör YSP (HDP veya son adıyla DEM Parti) Bu partinin
61 milletvekilinden 30’u kadın. Böylece kadın temsil oranı %49 ile diğer partilere göre en yüksek seviyede.
AK Parti’nin bir önceki seçimde %17,9 olan kadın milletvekili oranı %18,7’ye çıktı. CHP’nin, geçen
dönem %12,2 olan kadın milletvekili oranı %17’yi buldu.
İYİ Parti’nin, geçen dönem %6,9 olan kadın milletvekili oranı %13,7’ye yükseldi. MHP’nin ise %10
olan kadın milletvekili oranı daha da düşerek %8 oldu.
Hüseyin Kılıç muhtarım ile karşılaştık..
20 Şubat 2024 Salı / Hacı Hızır Mahallesi 3 dönem Muhtarı Hüseyin Kılıç çok eski dost…
Yeni dönemde de aday…
Ecz. Selçuk Arslan’a; “Torunum Ahmet Efe” kitabı
22 Şubat 2024 Perşembe / Ecz. Selçuk Arslan’a; “Torunum Ahmet Efe” isimli 376 sayfalık 79. kitabımı takdim ettim.
OĞUZ KALELİOĞLU’NU TANIR MISINIZ? – Mustafa KÜPÇÜ
OĞUZ KALELİOĞLU'NU TANIR MISINIZ? - Mustafa KÜPÇÜ
Oğuz Kalelioğlu’nu çocukluk yıllarımdan bu yana tanırım.
Mahalle komşumuz, Tekel’de görevli Sadi Bey’in üç çocuğundan biriydi. İzmit’lilerin tanıdığı Muhasebeci Orhan Kalelioğlu’nun kardeşiydi.
Mahalle sakinleri için sanki “Özel Kurye” gibiydi. Örneğin, rahmetli annem, “Oğuuuz” diye seslendiğinde; “Buyur Şükran teyze” diye bahçeye çıkar, annemin istediği bir şeyi hemen yerine getirirdi.
Ben O’nu “Mahallemizin Tarzan’ı” diye tanımlardım.
Kendisinden küçüklere sevgi ile, büyüklerine saygı ile yaklaşan, bize örnek olan bir insandı.
Eskimeyen dostlarla…
24 Şubat 2024 Cumartesi / Kocaeli Aydınlar Ocağı tarafından Sivil Toplum Merkezi'nde düzenlenen "Yenilenebilir Enerji ve Türkiye'nin Enerji Politikaları" konulu bir konferans düzenlendi. Konferansta Elektrik Yüksek Mühendisi Alper Türkten sunum gerçekleştirdi.
Yıllar önceki konferansında da dinleyenler birardaydı…