
ELEŞTİRİ VE ÖZELEŞTİRİ ÜZERİNE – Seyfettin KARAMIZRAK
ELEŞTİRİ VE ÖZELEŞTİRİ ÜZERİNE - Seyfettin KARAMIZRAK
Yanlışlarımız bizim en iyi öğretmenimizdir ve bize doğruyu dolaysız olarak gösterir.
Eleştiri, “bir konunun, bir düşüncenin ya da kimsenin eylemlerinin çözümlenerek, benzerleriyle ya da ideal olanla karşılaştırılmasıdır.”
Eleştiri, yalnızca yanlışları ve olumsuzlukları ortaya çıkarmak için yapılmaz.
Eleştiri olumsuz olabileceği gibi olumlu da olabilir.
Öz eleştiri; “kişinin kendi hakkında yaptığı olumlu ve olumsuz değerlendirmelerdir.”
Bir kişinin kendi davranışları üzerine yönelttiği yargılardır. Bir bakıma insanın kendini tahlil etmesidir. Hatalarını, doğrularını, eksikliklerini, yahut fazlalıklarını ölçüp tartmasıdır.
Eleştiri, eylem veya düşünce sahibine, başkası veya başkaları tarafından yapılır.
Özeleştiri ise, kişinin kendi eylem ve düşüncelerini kendisinin eleştirmesidir. Kabaca “ben ne yaptım da bu sonuçla karşılaştım” veya “karşılaştık” sorularına karşılık
bulmaktır.
İnsanı diğer varlıklardan ayırt eden niteliği, bio-kültürel olmasıdır. İnsan, her edimini kültürleştirmiştir. Eleştiri-özeleştiri, insanın en önemli itekleyici kültürel niteliğidir.
Eleştiri ve özeleştirideki amaç; iyi, doğru ve güzel olanı arayıp bulmak ve en iyi, en doğru ve en güzel şekilde inşa etmektir. İnsanın “insanlaşması” da bu sayede
gerçekleşmektedir.
Tencereler kaynadı, marifetler yarıştı, Fatma Şerif Baykara birinci oldu..
22 Haziran 2025 Pazar / Tencereler kaynadı, marifetler yarıştı, Fatma Baykara birinci oldu..
Büyükşehir’in MARİFEST’25 festivali kapsamında düzenlenen “Marifetli Ellerle Yemek Yarışması”nda dereceye giren yarışmacılara ödülleri takdim edildi
Büyükşehir Belediyesi’nin hafta sonu Kocaeli Kongre Merkezi’nde büyük coşku ve katılımla gerçekleştirdiği MARİFEST’25 etkinlikleri kapsamında birbirinden özel lezzetler yarıştı. “Marifetli Ellerle Yemek Yarışması”nda ana yemek ve tatlı kategorisinde ödüller sahiplerini buldu.
HÜNERLER SERGİLENDİ
Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Meslek ve Sanat Eğitimi Kursları (KO-MEK) tarafından düzenlenen MARİFEST’25 etkinlikleri kapsamında “Marifetli Ellerle Yemek Yarışması” birbirinden lezzetli tariflerin yarıştığı heyecan dolu anlara sahne oldu. Cuma günü festivalin açılışı ile birlikte başlayan ve Pazar günü akşamına kadar devam eden yemek yarışmasına KO-MEK’in farklı ilçelerden gelen toplam 60 kursiyer katıldı. Yarışmacılar, hem ana yemek hem de tatlı kategorilerinde hünerlerini sergiledi.
Çelik kardeşlerle
14 Temmuz 2025 Pazartesi / Yürüyüş Yolunun başında Sanat Okulunun karşısında oturan Çelik kardeşler davet etti. Aşure ve çay ikramında bulundular. Sağolsunlar.
TEK MİLLET TEK DEVLETTEN ÇOK ORTAKLI DEVLETE – Ruhittin SÖNMEZ
TEK MİLLET TEK DEVLETTEN ÇOK ORTAKLI DEVLETE - Ruhittin SÖNMEZ
CB ve AKP Genel Başkanı R. Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin son dönemdeki ifadeleri Türkiye’nin içindeki etnik ve mezhebi kimlikleri öne çıkaran “yeni bir devlet modeli” fikrini benimsediklerini gösteriyor.
Erdoğan “Türk, Kürt, Arap birliği” vurgusu, “Gönül sınırları, yapay sınırlardan daha önemlidir” söylemi, “Suriye, Irak, Filistin’deki Kürtlerin sorunları da bizim meselemizdir”, “Ümmetin birliği, mezhepleri ve etnik kökenleri aşar” teması ile sistematik bir propaganda sürecini yürütüyor.
Bunlar, etnik ve mezhebi kimlikleri öne çıkaran, onları ümmet kavramı ile sistem içinde tutan “yeni bir devlet modeli” fikrine kapı aralayacak söylemlerdir.
Bu söylemi benimsetmek için tarihi gerçeklere aykırı olarak “İstanbul’un fethini Türkler, Kürtler, Araplar birlikte gerçekleştirdi, Malazgirt Savaşını birlikte kazandı” gibi örnekler verdi. Türkiye Cumhuriyeti’ni Türkler- Kürtler- Arapların kurduğu bir devlet olarak göstermeye çalıştı.
Bunlar “Tek millet- Tek devlet” paradigmasının esnetildiğini hatta terk edildiğini gösteriyor.
Bu söylemleri çok kimlikli bir ortak devlet modeli için toplumu psikolojik olarak hazırlama çabası olarak değerlendiriyorum.
Siyasal İslamcı literatürde “millet” kavramı “ümmet” kavramı ile eş anlamlı kullanılır. Bazı Türk Milliyetçileri Erdoğan ve AKP içindeki İslamcı grubun “tek millet” kavramıyla anayasada ifadesini bulan “Türk Milleti”nin kastedildiğini düşünerek destek veriyorlar. Fakat Erdoğan’ın son açıklamaları “Tek Millet” derken, ülkemizde vatandaşlık aidiyeti üzerinden değil, ümmet temelli tek bir topluluk istediğini gösteriyor.
Bu yeni paradigma ile Türkiye, Irak, Suriye ve İran’daki Kürt bölgelerinin kültürel, ekonomik, idari düzeyde bağlantı kurabileceği düşünülmektedir.
Bu da ABD/İsrail/AB destekli “Dört Parçalı Kürdistan” projesine uyumlu bir çerçeve oluşturacaktır.
Saygınlar Kulübünde karşılaştıklarım..
20 Temmuz 2025 Pazar / Bugün Şelale Cafe’ye gittiğimde İzmit Ticaret Lisesinde beraber okuduğum ve SEKA’dan emekli Veysel Uzcan ve SEKA İzmit Müessesi 4.Kağıt Fabrikası emeklisi Adnan Bozkurt ile karşılaştım.
İl Müftülüğünden emekli M. Rıfat Taşçıoğlu da dahil olunca kafile tamamlandı.
Hasan Baykara’nın Sanayideki ofisinin önün de..
19 Temmuz 2025 Cumartesi / Akşam saatlerinde gittiğimiz İşyerinin önünde…
Halk Kürsüsü Derneği ve Ramazan Sevinç – Sevcan TAMER
Halk Kürsüsü Derneği ve Ramazan Sevinç – Sevcan TAMER Temmuz 19, 2025
Kocaeli’de Örnek Bir Toplumsal Duruş
Kent yaşamının karmaşasında, toplumsal fayda için yorulmadan çalışan, bağımsız, ilkeli ve idealist bir sivil toplum hareketi… Hem düşünsel hem de fiili üretimiyle fark yaratan, yerelden evrensele seslenen bir oluşum: Halk Kürsüsü Derneği. Derneğin kurucu başkanı Ramazan Sevinç ile geçmişten bugüne uzanan yolculuğunu, halkla kurduğu güçlü bağı, hayata geçirdiği projeleri ve gelecek vizyonunu konuştuk. Siyasetten sanata, sosyal sorumluluktan kültürel çalışmalara uzanan çok yönlü bir perspektifle yapılan bu samimi söyleşi, sivil toplumun gerçek potansiyeline ışık tutuyor.
Sayın Ramazan Sevinç, bize biraz kendinizden söz eder misiniz?
Ramazan Sevinç, 1969’da Düzce Paşakonağı köyünde gurbetçi bir ailenin beşinci çocuğu olarak dünyaya geldim. Öğrenimimi Almanya ve Türkiye’de tamamladım. Balıkesir Turizm İşletme mezunuyum. 26 yıllık profesyonel iş yaşamımda, hızlı tüketilen gıda sektöründe, Türkiye’nin hep ilk 500 şirketinde, orta ve üst düzey yönetici olarak satış-dağıtım birimlerinde çalıştım.
Kocaeli’ye 2011 yılında, bir süt-yoğurt firmasının bölge müdürlüğünü ve satış/dağıtım ağını kurmak üzere Denizli’den geldim. 2019 yılından itibaren, zaten içinde bulunduğum “Halk Kürsüsü” dünyasındaki çalışmalarım iyice yoğunlaştı. Türk kültürü içinde; edebiyat ve sanat ağırlıklı, içinde yaşadığımız topluma karşı sosyal sorumluluk düşünce ve duygularıyla, toplumumuza katma değeri artıracak, çoğaltacak yepyeni projeler ve fiili çalışmalarla yolumuza devam ediyoruz.
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yılı – Yakan CUMALIOĞLU
"RAUF DENKTAŞ VE BÜLENT ECEVİT BİR ARADA AÇIKLAMA YAPARKEN (KAYNAK: KKTCB.ORG)"
Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 50. yılı - Yakan CUMALIOĞLU
20 Temmuz 1974 tarihinde dönemin Başbakanı Bülent Ecevit ve Başbakan Yardımcısı Necmettin Erbakan’ın kararıyla gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekâtı’nı, Kıbrıs Adası’nın Osmanlı döneminden beri süregelen bir kriz nedeni olmasından başlayarak nedenleri ve sonuçlarıyla anlattık
Belge
Anadolu kara parçasına bir işaret parmağı görüntüsüyle uzanan Sicilya ve Sardunya adalarından sonra Akdeniz’in üçüncü büyük adası olan Kıbrıs Adası’nın toplam yüz ölçümü 9.251 km2 olup bunun 3.355 km2’si Kuzey Kıbrıs’a, 5.896 km2’si ise Güney Kıbrıs’a aittir.
Kıbrıs Adası Akdeniz’deki hâkim stratejik konumu, askerî ve ticari önemi dolayısıyla birçok ülkenin ele geçirmek istediği bir ada olagelmiştir. Ada, tarihte Mısır, Hitit, Grek Kolonileri (Aka ve Dor), Fenike, Asur, Pers, Büyük İskender, Roma, Bizans (Doğu Roma), İslam Devleti, IIaac Commeneus, İngiliz Templier Şövalyeleri, Lusignan, Venedik, Osmanlı ve Britanya devletlerinin hâkimiyetine girmiştir.
Kıbrıs Adası’nın Osmanlı Devleti tarafından fethedilmesinin (1571) sebepleri arasında birçok neden sayılabilirse de en önemli sebeplerden birisi kutsal topraklara giden hacılar için güvenliğin sağlanmak istenmesiydi.
Türkler tarih boyunca gerek göçler gerek savaşlar gerekse de tabiat şartları, kıtlık ve ekonomik sıkıntılarla mücadele ede ede göçebe kültür hayatından yerleşik düzene geçer, devletler kurar, düzenli ordular meydana getirir ve cihan hâkimiyetinde söz sahibi de olur. Neticede oldukça geniş bir düşman çevresi de edinilir. Osmanlı, özellikle 1800’lü yılların ikinci yarısında Kıbrıs, Girit ve Mora gibi önemli adaları kaybeder.
Bundan 200 yıl önce Mora Türkleri büyük bir katliama maruz kalır. Yaklaşık 40 bin kişi acımasızca öldürülür. Mora katliamı Yunanistan’ın kara lekelerinden biridir.
Avrupa’nın “medeni” denilen ülkeleri ve Rusların desteğiyle EOKA benzeri Etniki Eterya Cemiyeti 1814 yılında iki Rum ve bir Bulgar tarafından kurulur. 1821’de Mora Yarımadası’nda başlayan isyanda isyancılar, “Hiçbir Türk kalmayacak ne Mora’da ne de dünyada” sloganlarıyla Mora Yarımadası’nda üç gün boyunca Türklere saldırı düzenler. Rum çete reislerinden Kolokationes üç gün sonra Mora şehrine Yukarı Hisar kapısından girip atıyla ilerlemeye başladığında “Atımın ayağı Türklerin cesetlerinden hiç toprağa değmedi” deme edepsizliğini gösterir. Kaçabilenler dışında Mora’da yaşayan bir tek Türk kalmaz.
Yunanistan’ın bağımsızlığını kazanmasının ardından Girit’in bu ülkeye dâhil edilmemesi sebebiyle Ada’daki Rumlar isyan çıkarmaya başlar. Bunların en geniş çaplısı 1866 yılındaki Girit İsyanı’dır. Hanya Rus konsolosu teşvikiyle Rum papaz ve öğretmenlerin kışkırttığı Rumlar teşkilatlanarak Girit Adası’nda büyük bir isyan başlatır. Hatta bir hükûmet kurularak Ada’nın Yunanistan’a ilhakı ilan edilir. Başarısız olan bu girişimin ardından Rumlar tekrar 1867 tarihinde ikinci Rum İsyanı’nı başlatır. Ömer Paşa komutasındaki 100.000 Türk askeri bu isyanı kısa zamanda bastırır. 1897 yılına gelindiğinde Rum Albay Vassos kumandasındaki birlikler Ada’yı işgal etmeye başlar. Sonuç olarak Avrupalı devletlerin de baskısıyla Girit’e aynı yıl muhtariyet verilir fakat Ada’daki Osmanlı askerî varlığı Batı’nın çıkarına değildir. Sonuç olarak 1898’de Girit’teki Türklerle Osmanlı askerleri Ada’yı terk eder.
Cumalıoğlu Kocaeli’de konuştu: Denizi de, kerizi de, haini de bol bir ülkeyiz…
19 Temmuz 2025 Cumartesi / Yakan Cumalıoğlu Kocaeli’de konuştu: Denizi de, kerizi de, haini de bol bir ülkeyiz
Kocaeli Aydınlar Ocağı ile Milli Kuruluşlar Birliği’nin düzenlediği programda konuşan Yakan Cumalıoğlu, Kıbrıs Barış Harekâtı’nın perde arkasını ve tarihi tanıklıklarını anlattı. Kıbrıs Milli Koordinasyon Komitesi Başkanı Cumalıoğlu, “Halk arasında bir söz vardır: ‘Denizi de bol, kerizi de, haini de bol bir ülkeyiz.’ Maalesef bu doğrudur” dedi.
Kocaeli Aydınlar Ocağı ile Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliği’nin birlikte organize ettiği “Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 51’inci Yılında Unutulmaması Gerekenler” başlıklı program, dernek üyeleri tarafından yoğun katılımla gerçekleştirildi. Programın onur konuğu ise Kıbrıs Milli Koordinasyon Komitesi Başkanı, yazar ve Rauf Denktaş’ın eski danışmanı Yakan Cumalıoğlu oldu.
Çetin Mut’a; 2 kitap
15 Temmuz 2025 Salı / Oğuz Çetinoğlu ağabey “Prangalı Ülke” ve “Kültür, Kültür Emperyalizmi, Kültür Endüstrisi” kitaplarını Çetin Mut kardeşim için imzalayarak teslim etti.
Ben de geçiktirmeden Çetin Mut’a teslim ettim.