Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
26Şub/210

V. Hugo demiş ki!..

10406755_10152940164497510_5859578345287375899_n

Kategori: Mesaj Yorum yok
25Şub/211

“Rahmetli Arkadaşım Fevzi Genç” kitabı baskıya hazır..

fevzi genç yayın

7 Aralık 2020 Pazartesi günü kaybettiğimiz Fevzi Genç kardeşim ile ilgili hazırladığım kitap baskıya hazır.

306 sayfa olan kitabı önümüzdeki hafta dağıtmaya başlayacağız..

Fevzi kardeşime ve bütün kaybettiklerimize Allah rahmet eylesin.. Mekanları Cennet olsun..

25Şub/210

Unutmamak mı?

16429_426461160773998_593950470_n

Kategori: Mesaj Yorum yok
25Şub/2110

Ömer Seyfettin’in "PİÇ" adlı kitabından güzel bir hikaye..

omer_seyfettinden_bugune_isik_tutan_bir_olay_bir_ibret_h87225

"Ömer Seyfettin asker bir yazardır, İstiklal savaşında birçok cephede savaşmıştır. Filistin cephesinde olan hatırasını okuyalım:

"Almanların yenilmesiyle savaş bitmiş mütareke imzalanmıştı Filistin’den çekiliyorduk bir kaç arkadaş subayla karşı tarafın subaylarıyla çekilme işlerini görüşmek için görüşmeye gittik. Karşı tarafta Fransız üniformalı bir subay bana sık sık bakıyor gözünü benden ayırmıyordu. Ben buna bir mana veremiyordum.

25Şub/210

Komşularımızla Çardaktayız..

IMG_5305

16 Kasım 2020 Pazartesi / Komşularımızla Çardaktayız..

25Şub/210

Bunun sebebi nedir?

unnamed (2)

Kategori: Mesaj Yorum yok
24Şub/210

“`Oturmak Hastalıktır“` – Prof.Dr. Mustafa ÇETİNER

```Oturmak Hastalıktır``` – Prof.Dr. Mustafa ÇETİNER

*Oturmak; yüzyılımızın yeni sigarası…*
Yirminci yüzyılda insan sağlığının en büyük tehdidi herhalde sigara idi. Araştırmacılar bu yüzyılın sigarasını ise daha şimdiden tespit etti.

*“Oturmak” yani “hareketsiz yaşam” biçimi.*
ABD’de Mayo Kliniğin Endokrinoloji Bölümü uzmanlarından Dr. James Levine son 15 yılın en büyük sağlık sorunun “oturmak” olduğunu söylüyor. Yapılan çalışmalar, gün içinde 6 saat ve üzeri süreleri oturarak geçiren kişilerde şeker hastalığı, obezite, depresyon ve bazı kanserlerin arttığını gösteriyor. Kronik hastalığı olan kişilerin hastalık bulguları da hareketsiz yaşam ile şiddetleniyor.

Asıl kötü haber, düzenli egzersiz yaparak oturmak ile artan risklerin önlenebileceğini düşünenler için.

-Eğer günde 6 saatten daha fazla süreyi oturarak geçiriyorsanız, yaptığınız birkaç saat süren ağır egzersizler sizi kurtarmıyor._ ❗

Peki ne yapmak gerekiyor?

Yanıtı 4 harf; *NEAT yani “

NEAT pratik olarak şu demek. Olabildiğince sık ayağa kalkın, olabildiğince uzun süre ayakta durun, olabildiğince yürüyün, yürüyün, yürüyün...

Kolay mı? Her işi bir koltukta halledebilecek teknolojik donanım çağında kolay değil. Ama çalışmalar ayaktaki bir kişinin metabolizmasının oturan birininkinden iki kat daha hızlı çalıştığını ortaya koyuyor. Dolayısıyla gün içi aktiviteyi arttırmak tüm gün oturup bir kaç saat yüksek tempolu ağır sporlar yapmaktan çok daha sağlıklı.

Araştırmacılar, sadece ayakta geçirilen sürenin belirgin arttırılması ile kilo verilebileceğini ve sağlıklı bir yaşam sürdürülebileceğini belirtiyor. Amişler üzerinde 2004 yılında yapılan bir klinik çalışma, hareketsiz yaşamın zararları üzerine oldukça önemli bilgiler veriyor.

Amiş topluluğu, ABD’de yaşayan, muhafazakâr bir Hristiyan grubu.
*Genel olarak basit bir yaşama inanıyorlar. Otomobil, telefon, elektrik gibi modern yaşamın kolaylıklarından sakınıyorlar.* İşte bu grup insanlar üzerinde yapılan epidemiyolojik çalışma,

Amişlerin çağdaşı sıradan Amerikalılara göre çok belirgin biçimde düşük kanser ve obezite riski taşıdığını gösterdi.

Üstelik Amişler, sıradan Amerikalılar gibi düzenli egzersiz yapmıyor, kırmızı etten zengin besleniyor, rafine şeker ve diğer yağlı gıdaları sakınmaksızın kullanıyorlar.

Peki Amişlerin sırrı ne? Sır tabii ki *NEAT...* ;

Amiş toplumunda ortalama bir kadın günde 14.000, bir erkek ise 18.000 adım atıyor, günde ortalama 12.8 km yürüyor.

Peki bizler bu modern dünyada bu mesafeleri yürüyebilir miyiz?

Yanıt evet. İşte size bir kaç pratik yol.

*Yürürken konuşun. Yani yürürken yanınızda arkadaşınız olsun.* Araba kullanmayın. Toplu taşıma İstanbul’da bile tercih edilmelidir.

Bir konu hakkında konuşurken, tartışırken ayakta durun, kahvelerinizi ayakta için. Cep telefonu konuşmalarınızı ayakta yapın. Telefonu evin veya ofisin uzak bir noktasına koyun ve çaldığında ayağa kalkıp almaya gidin. Masa başından çalışırken küçük aralar verin. Normal şartlarda *hareketsiz geçirilen her 20 dakikadan sonrasında eklem ve bağlarınızda deformasyon başlar.*

Dolayısıyla 20 dakikada bir 1-5 dakika ara verin, ayağa kalkın, gerinin, birkaç adım atın.

Gözünüzü uzaklardaki nesnelere odaklayın.

Olabildiğince merdiven kullanın, mümkünse asansörün ismini unutun. Toplu taşımalarda bir durak önce veya sonra inin, yürüyün, yürüyün, yürüyün.

“Home Office” çalışmak sanıldığı gibi iyi bir şey değil, uzak durun. Mümkünse kendinize evinizin uzağında bir ofis kiralayın.

Ofisinizi içinde dolaşabileceğiniz biçimde tasarlayın, mesela çöp kutusunu uzağa bir yere koyun, dosyalarınız yanı başınızda olmasın. Kalkın, gidin, alın. Büyük fincanlarda kahve, çay içmeyin, gereğinden uzun oturmak zorunda kalırsınız kafelerde. Oturun, hemen çayınızı kahvenizi için ve kalkın.

Az TV izleyin. ABD’de ortalama TV izleme süresi 5 saatin üzerinde, TV izleme süresini günde bir saatin altına indirin.

Ailenizi, arkadaşlarınızı dostlarınızı da bu yürüme ve ayakta durma seferberliğine dahil edin.

*Hep beraber yürüyün, yürüyün, yürüyün...*

*Sağlıklı Günler dileğiyle. ...*

Kategori: Mesaj Yorum yok
24Şub/210

Mete Küçük bey çalışmasını gösteriyor..

IMG_7874

29 Kasım 2020 Pazar /Cuma / Mete bey çalışmasını gösteriyor.. Sobamızı da..

24Şub/210

BEKİR SÜZER DOSTLUK BUDUR İŞTE! – Hüseyin GÜZEL

BEKİR  SÜZER  DOSTLUK  BUDUR İŞTE! - Hüseyin GÜZEL

ŞURKAV Kurucu Mütevelli Üyesi Müslüm SÜZER 1982 yılında babası Bekir SÜZER’in Urfa Meteoroloji Müdürlüğü yaptığı dönemde şeker hastalığı nedeniyle kısmı felç oluşunu şöyle anlatıyordu.

Babamın hastalandığı dönemde Urfa’da hastalığın uzmanı doktor bulmak pek de mümkün olmayacak bir düzeydeydi.  Halkın tamamı kocakarı ilaçlarında, bitkisel ilaçlarda ve manevi dualarda çare aramaktalardı.

Babam da herkes gibi evde tedavisini sürdürmekteydi. Bir çok eş dost geçmiş olsun dileklerinde bulunarak babamı evde  ziyaret etmektelerdi. Bu ziyaretçilerden biri de babamın samimi dostu, kan kardeşi konumunda ,zor günlerde iki elim kanda olsa bile bırakır senin yardımına koşarak gelirim diyen dostluk güveni vermiş biri olarak babamın dost olarak bildiği , Haşimiye Meydanı’nda Berber Babe Ahmet Usta lakaplı  Ahmet DÖRTBUDAK amca da babamın ziyaretinde bulunmuştu.

24Şub/210

“Vachara Dada” Piramitini duydunuz mu?

unnamed (1)

Kategori: Mesaj Yorum yok
23Şub/210

LEBALEP – Paşa KÜÇÜKALİ

LEBALEP – Paşa KÜÇÜKALİ

Halkla verir talkını
Kendi yutar salkımı
Hiçe sayar salgını
Kongereler lebalep

Rehineler vuruldu
Sorumlusu kim oldu
Sormak bile suç oldu
Sorumsuzluk lebalep

Esnaf tüccar top attı
Borca faize battı
Yüz bin dükkan kapattı
İşsiz güçsüz lebalep

Raflara ateş düştü
Çarşı pazar tutuştu
Cüzdan cepte buruştu
Pahalılık lebalep

lebalep ne demek?

Kökeni: Farsça

    Ağzına kadar, silme. Tıklım tıklım
lebaleb
    Ağzına değin dolmuş (olarak), silme. Tıklım tıklım Ağzına kadar dopdolu.
Kategori: Şiir Yorum yok
23Şub/210

Çardaktakiler..

IMG-8718

13 Aralık 2020 Pazar / Muhammet Altınten ağabey ile Hasan Baykara kardeşim Çardak ta..

23Şub/210

YAŞAYAN DEĞERLER VE GÜVENİLİR OLMAK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sYAŞAYAN DEĞERLER VE GÜVENİLİR OLMAK - Ruhittin SÖNMEZ

Taha Akyol son yazısındaDiyanet İşleri eski Başkanı Mehmet Görmez’in, bir konferansında “günümüzde dindarlık ahlak üretmiyor”dediğini aktardı. 

Akyolbu kapsamda “mesela ihalelerde şeffaflık, sınavlarda, atamalarda adam kayırmama gibi ahlaki ilkelerindindar insanlar tarafından dikkate alınmaz hale geldiğini” tespit ediyor.

Ve“Ali Çarkoğlu ve Ersin Kalaycoğlu’nun, 1999’daki araştırmalarında,Türkiye’nin derin bir “anomi” (kural tanımazlık, değerler aşınması) krizi yaşadığını ortaya koyduklarını” hatırlatıyor.

Devleti yönetenlerin açıktan yaptığı ibadetlerle görüntülenmesi ve sözlerinde kullandıkları dini telkin ve tavsiyeler hiç bu boyutta olmamıştı.İmam Hatipler, İlahiyat Fakülteleri, Camiler, Kur’an Kursları, cemaat ve tarikatların eğitim kurumları ve yurtlarında verilenler de dahil edildiğinde, “dini eğitim”veren ve alanların sayısı rekorlar kırmaktadır. Dünyada bu çapta “dini eğitim” verilen başka ülke olduğunu sanmıyorum.

Ama toplumdaki ahlaki çözülme ve değerler sisteminin aşınmasıartarak devam ediyor.

Peki, bütün bu aşınma sürecini19 yıldır dini ve milli değerlerimizi savunduğu iddiasında olan bir siyasi iktidar döneminde daha yoğun yaşamamızın sebebi ne?

İktidara geldiklerinde“3Y yani Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasakları”kaldırmayı vaat edenlerin ülkemizi tek başına yönettiği dönemde yolsuzluk ve yoksulluklar hiç olmadığı kadar arttı. Yasaklar da öyle.

TÜİK verileri esas alınarak hazırlanan “Türkiye’de sosyal bozulma raporu”da (Karabıyık, 2017) toplumun ortak değer sisteminin zayıflamasının acı sonuçlarını ortaya koymuştur.

Rapora göre, Türkiye’de madde bağımlılığı, 2011 yılından beri, 6 yılda 17 kat artarken, antidepresan kullanımı 2003 yılına kıyasla iki kat arttı.

Dünyada son 10 yılda AIDS hastalığının en çok arttığı ülke, %426 ile Türkiye oldu.

Rapora göre, boşanmalar %37, fuhuş %790, adam öldürme %261, çocukların cinsel istismarı %434, uyuşturucubağımlılığı %678, cinsel taciz %449, kadına şiddet %1400 arttı.

Neden böyle oldu?

“Görünür dindarlık” artarken “yaşanan Müslümanlık”neden azalmakta?

23Şub/210

Prof.Dr. Hasan Onat hocama Allah rahmet eylesin..

unnamed (1)

22Şub/210

İşin gerçeği; işte buyuz! – Rahmetli Doğan CÜCELOĞLU

k_16170241_1513585190-dogan-cuceloglu-foto-hPYR_cover

İşin gerçeği; işte buyuz! -Rahmetli Doğan CÜCELOĞLU

Amerika’dan gelen bir misafirime su verdim, boğazına kaçtı, öksürdü, “helal” dedim. Anlamadı. Ne anlama geliyor, diye yüzüme baktı.

Anlatmaya çalıştım.

“Helal” kavramını daha iyi anlatabilmek için “haram” kavramını anlatmaya çalıştım. 

Suyu sana helal ediyorum, için rahat olsun dedim.

Helal etmesen ne olur, dedi. “Kul hakkıyla karşıma gelmeyin” anlayışından söz ettim. Dikkatle dinledi. Bu dediğin bir değer olarak yaşıyor mu, yoksa bir slogan gibi konuşulan alışkanlık haline gelmiş bir söz mü, diye sordu.

Ne fark eder eder, diye sordum.

Gerçekten bir değer olarak yaşıyorsa sizin ülkenizde rüşvet ve hak yeme olmaması gerekir, insanların birbirini kazıklamadığı bir toplum olmanız gerekir, diye düşünüyorum dedi.

Yüzüne baktım. Göz göze bakıştık. Yalan söyleyemedim. Biz dedim, yalan söyler, kazık atar ve hak yeriz. Ama dürüstlüğü dilimizden hiç düşürmeyiz. Güçsüzsen, arkan yoksa, sıradan bir vatandaşsan, bu ülkede hakkını araman çok zor, hakkını elde etmen daha da zor. Örneğin, rüşvet vermeden bir inşaat ruhsatı alman mümkün değildir. Ve bunu herkes bilir. Rüşvet alanların çoğu oruç tutar, rüşvet alan belediyeler ramazanda iftar sofraları kurar. Ve bu sofralarda hakkını helal etmekle ilgili konuşursan, Yüce Allah’ın “karşıma kul hakkıyla çıkmayın,” dediği bir dinimiz olduğu söylenir. Bunu rüşvet alanlar söyler. Söylediğimiz yalana inanana enayi olarak bakarız ve onu kazıklamaya hak kazanırız. Ama senin içtiğin suyu helal etmeyi de ihmal etmeyiz.

Peki, neden böyle, diye sordu.

Çünkü biz inanırmış gibi konuşmaya önem veririz, ama konuştuğumuz gibi yaşamaya önem vermeyiz, dedim. “Mış Gibi Yaşamlar” adında bir kitabım olduğunu ve orada anlattığımı söyledim. ".... -Mış gibi" tanımını anlamakta zorlandı, ama sonunda anladı.

Neden mış gibi, diye sordu. Güldüm, Len yetti gari çok sorma, suyumu haram ederim yoksa, dedim.

(29.08.2010)

Doğan Cüceloğlu Üstada Allah rahmet eylesin..

Emine ATEŞOĞLU yengemiz hanımefendi paylaşımı..

Kategori: Mesaj Yorum yok
22Şub/210

Mete Küçük bey ve eğitici Legosu

IMG-0880

29 Ocak 2021 Cuma  / Mete bey misafirliğe eğitici legoları ile gidiyor..

22Şub/210

İlginç..

unnamed

Kategori: Mesaj Yorum yok
21Şub/210

Çözüm Sürecinden GARA’ya – İdris TÜRKTEN


Çözüm Sürecinden GARA’ya – İdris TÜRKTEN

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı üç konuda tanımla deseler hafızamda şu üç özelliği canlanır.

1- Her seçimden sonra Balkon Konuşmaları,

2- Çılgın projeleri,

3- Müjdeli Haberleri.

Balkon Konuşmaları: İktidara geldiğinin ilk dönemlerinde her seçimden sonra balkon konuşmaları yapar, kendisine oy vermeyenlerin de gönlünü alarak: “Kimsesizlerin kimsesi olacağını” her konuşmasında tekrarlardı.

AKP seçmeni taban yapıp, belli bir yüzdeyi tutturunca zamanla balkon konuşmaları yapılmaz oldu. Çünkü artık ihtiyaç kalmamış, nasıl olsa her seçimi tek başına kazanması için yeterli seçmen sayısına ulaşılmıştı.

21Şub/210

1999-2001 krizinde..

unnamed

Kategori: Mesaj Yorum yok
20Şub/210

Güler Aydemir yengemiz hanımefendiyi de kaybettik

0962196b-f189-43cb-a8d7-d42d0359e6d1

20 Şubat 2021 Cumartesi / Güler Aydemir yengemiz hanımefendi vefat etti.

Kandıra Cicilli’den İş ve İşçi Bulma Kurumundan emekli dayımız İsmail Aydemir’in eşi olan Güler Aydemir, Almanya’da yaşayan Yasemin Aydemir Taşçı ile Yücel Aydemir’in babası, Minel ve Melda’nın anneannesi Aysima ve  .. babaannesi, Gamze Aydemir ve Mükremin Taşçı’nın kayınvalidesidir.

Güler yengemiz hanımefendi gerçekten güler yüzlü, güzel ve faydalı bir insandı.

Güler yengemiz hanımefendiye Rabbim rahmet eylesin. Akraba ve sevenlerine sabır versin.

Not; Haberi Almanya’da yaşayan Minel kızımızın sosyal paylaşımı sayesinde öğrendik.. Sağol Minel kardeşim..

Kategori: Diğer, Mesaj Yorum yok