
MUHSİN BAŞKAN VE ALEVİ BİR AMCA: İnsanlık Mezhep Sormaz – Musa AVCI
Muhsin YAZICIOĞLU (Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı)
Ziyareti ve Şükran Belgesi Takdimi
21 Mayıs 2000 / Otel Asya – İZMİT
MUHSİN BAŞKAN VE ALEVİ BİR AMCA: İnsanlık Mezhep Sormaz - Musa AVCI
KOÇUM NEREDE...?
Yıldızeli’ne seçim çalışmaları için erkenden vardım. Gün henüz tam aydınlanmamış, meydanı saran serinlik taşlara sinmişti. İlçe meydanında arkadaşlarla konuşurken aramızdan sıyrılıp geçen yaşlı bir adam dikkatimi çekti. Yamalarla örülü eski bir ceket, ağır adımlar… Sırtında, tek başına bile kutsal bir yük gibi taşıdığı bir koç vardı. Ama gözleri, daha ağır bir şey taşıyordu.
Meydanın içinde dönüp duruyor, kısık ama titrek bir sesle soruyordu:
“Koçum nerede, koçum nerede?”
Yanımdaki Yıldızelili arkadaşlara döndüm:
“Kim bu amca?”
“Alevi köylerinden bir kardeşimiz.”dediler.
Adamın gözlerindeki hikâye içime işledi. Ömrü boyunca içinde sakladığı, belki de ilk kez dışarı taşan bir cümle gibi duruyordu bakışlarında… Yanına yaklaştım.
“Amca, hangi koçu arıyorsun? Sırtındaki mi?”
Adam başını yavaşça iki yana salladı. Gözleri uzaklara, yılların ötesine daldı. Sesi, içindeki binlerce kelimenin arasından seçilip gelmiş gibiydi:
“Hayır, hayır… Benim koçum Muhsin Başkan’dır.”
Omzundaki koçu yavaşça yere bıraktı. Bir süre sustu. Sonra derin bir nefes aldı ve anlatmaya başladı.
Bu akşamın misafirleri.. Sağ olsunlar..
26 Haziran 2025 Perşembe / Kandıra’da Yelkencioğlu Kültür Merkezindeki çalışma sona erince yeğenim Recep Şenol’un davetine uyarak çay içmek için çarşı merkezde mola verdik.
Kalabalık bir halka oluştu. Bir saati geçen sohbet sonrası komşum Nazmi Aydın ile müsaade isteyerek Kocabayramlar’a gitmek için Garajlara geçtik. 23.30 arabası ile Kocabayramlara ulaştığımızda bizim Çardak’ta misafirlerimiz olduğunu gördüm.
Sağolsun komşularımız bizim Nursel Hanım efendiyi yalnız bırakmamışlar.
Misafirlerimiz; Faize Bayram, Halise Ergün, Fahriye Altınten, Çiğdem Bayram, Ayten Bayram, Muhammet Altıntendi…
Güzel sohbet yeni günün ilk saatini de geçti..
Bugün Kocabayramlar’dayız..
26 Haziran 2025 Perşembe / Bugün Kocabayramlar’dayız..
Köye girerken sapakta fotoğrafları çektim.. Yeşillikler içersin de…
FATİH ALTAYLI’NIN TUTUKLANMASI – Ruhittin SÖNMEZ
FATİH ALTAYLI’NIN TUTUKLANMASI - Ruhittin SÖNMEZ
Siyasetin Gölgesinde Yargı ve İfade Özgürlüğü
Son yıllarda Türkiye’de “yargı bağımsızlığı” kavramı sadece hukukçuların değil, artık sokaktaki
vatandaşın da günlük siyasal tartışmalarında kullandığı bir terim haline geldi. Çünkü yargının verdiği kararlar artık sadece mahkeme salonlarını değil, sandık sonuçlarını, kamuoyunu ve hatta sosyal medyanın nabzını da belirliyor.
Geçtiğimiz günlerde gazeteci Fatih Altaylı’nın tutuklanması, bu bağlamda yalnızca bireysel bir yargı süreci değil, aynı zamanda Türkiye’de ifade özgürlüğünün, medya bağımsızlığının ve yargı
güvencesinin ne durumda olduğunu gösteren kritik bir gösterge oldu.
Fatih Altaylı, gazetecilik kariyerinde birçok dönemden geçmiş, iktidarlara zaman zaman yakın durmuş, zaman zaman mesafesini korumuş bir figür. Ancak son dönemde özellikle YouTube üzerinden yaptığı yayınlar, onu geleneksel medya sınırlarının çok ötesine taşıdı.
Her gün yüz binlerce kişinin izlediği Altaylı, özellikle son videolarında Cumhurbaşkanlığı sisteminin
keyfiliğe yol açabileceğine dair açık ve sert uyarılarda bulunuyordu. Anket sonuçlarına dayanarak halkın ömür boyu yetkiye karşı olduğunu dile getiriyor, tarihsel örneklerle halk iradesinin gücünü vurguluyordu.
Yargının Altaylı hakkında “Cumhurbaşkanına tehdit” suçlamasıyla başlattığı soruşturma, tam da bu sözlerin ardından geldi. Gerekçede özellikle videonun bir bölümünde padişahların halk tarafından alaşağı edildiği yönündeki tarihsel anlatı, bir tür dolaylı tehdit olarak yorumlandı. Oysa Altaylı’nın ifadesine bakıldığında, bu sözlerin şiddet çağrısı değil, halk iradesine yapılan bir tarihsel
göndermeden ibaret olduğu açıkça görülüyor.
Merak Etmediniz mi, İlginç Değil mi? – Nazım PEKER
Merak Etmediniz mi, İlginç Değil mi? – Nazım PEKER
Söz konusu vatan ve onun geleceği olunca araştırıp bulduklarımı sizlerle paylaşmak oluyor. Umarım beni anlarsınız. Uyan ey Türk uyan, gaflet uykusu ölümle sonuçlanmasın.
Sevgili okurlarım, düşününce aklım karışıyor, neden böyle oldu diye meraklanıyorum. ABD, önce Saddam’a gaz verdi, Kuveyt’i işgal ettirdi; ardından da Irak’ı işgal edip böldürdü.
Irak ordusu yok muydu, Irak’ın savaş uçağı, tankı yok muydu?
ABD Irak’ı işgal ederken Irak ordusu neredeydi, hiç ortalarda görülmedi.
Irak’ın savaş uçakları hiç kalkmadı, tek bir sorti yapmadı. Tek bir tankı, bırakın cepheyi sokaklarda dahi görülmedi. ABD, pikniğe gider gibi elini kolunu sallaya sallaya Irak’a girdi ve Irak’ı ele geçirdi.
Nazım Çelik kardeşime Teşekkür…
23 Haziran 2025 Pazartesi / Aziz Dost, sevgili Kardeşim Nazım Çelik; ikinci defa okuduğum kitap sayısı sınırlıdır.
9 Ekim 2023 tarihinde imzalı kitabınızı aldığımda kısa zamanda okumuştum.
Ancak “HAYAT DAMLACIKLARI” Kitabınızı ikinci defa elime aldığımda, konu başlıkları sanki hiç okumamışım hissine kapılmama sebep oldu ve birkaç gün önce ise iki gün içinde tekrar okuma imkanı buldum.
Sağol.. Israrla ve inatla yazmaya ve elbette ki okumaya devam etmeliyiz.
Prof.Dr. Necmettin Hacıeminoğlu hocamı 30 sene önce, BUGÜN (26 Haziran 1996) kaybetmiştik.. Allah rahmetini lütfeylesin..
Kocaeli Gazetesi 50. yaşını coşkuyla kutladı
14 Mayıs 2025 Çarşamba / Kocaeli Gazetesi, 50. kuruluş yıl dönümünü protokol, STK ve basın camiasının yoğun katılımıyla görkemli bir törenle kutladı. Yönetim Kurulu Başkanı Erkan Ünal’ın duygu yüklü konuşması geceye damga vururken; gazetenin geçmişi, bugünü ve hedefleri alkışlarla karşılandı
Kocaeli basınının çınarı Kocaeli Gazetesi, 50. kuruluş yıl dönümünü görkemli bir törenle kutladı. Şehrin önde gelen isimleri protokol üyeleri, sivil toplum temsilcileri ve basın camiası geceye yoğun ilgi gösterdi. Anlamlı kutlama programında coşku ve duygusallık bir aradaydı. Salonun dört bir yanından yükselen alkışlar 50 yıllık bir emeğin gururunu selamladı. Gecede zaman zaman gözler doldu, tebessümlerle anılar tazelendi.
“YAZIYOOOR!” SESİYLE BAŞLAYAN NOSTALJİK AÇILIŞ
Kutlama programı bir çocuğun “Yazıyooor!” nidalarıyla renkli bir şekilde başladı. Bu nostaljik anı alkışlayan salondaki davetliler gazetenin geçmiş günlerini hatırlattı. Ardından sahneye çıkan Gazetemizin Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Erkan Ünal, 50 yıllık yayın serüvenini katılımcılarla paylaştı. Katılımcılar anlatılan her anıyla adeta zaman tünelinde bir yolculuğa çıktı. Açılış konuşması büyük alkış aldı ve duygu dolu anlar yaşattı.
GENÇLİĞİM EYVAH – Alper AKSOY
GENÇLİĞİM EYVAH - Alper AKSOY
68 ve 78 kuşağı Ülkücüsü, Devrimcisi ile vatana adanmış ömürlerdi. Onların yiğitliği, kızgın şafaklarda sınandı.
Can özünden çektikleri besmele ile "Yol yanmazsa ben yanarım sultanım" diyerek bir ömrün en güzel yıllarını zindanlarda yaktılar.
Sovyetler sosyalizm hantallığı yüzünden 1917 Devrimi'nin etkilerinden kurtulma yollarını ararken Türk Devrimcileri "Dünya İşçi Kardeşliği" sloganı ile devrim yapma romantizmine kapılmışlardı.
Ülkücüler de "Komünizm geldi, geliyor!.. Vatan tehlike altında!.." diyerek sokaklara indiler.
12 Eylül gecesi Ülkücülerin ileri sürdüğü komünizm tehlikesi ve Devrimcilerin romantik devrim ülküsü bir gecede buharlaşıverdi. Çok azı hangi dış senaryonun figüranı olduğunu anlamıştı.
Ama iki taraftan 5000 genç kara toprağın soğuk bağrına gömüldü, otuza yakını da idam edildi.
Sonra Özallı yıllar...
Ankara Gölbaşı'nda kurulan Polis Özel Harekat Eğitim Merkezi'ne üç ayda bir 3000 hilal bıyıklı ülkücü alınıyordu. Yine "Vatan tehlikede, beka meselesi var!.." diyerek PKK'ya karşı savaşacak serdengeçtiler toplandı. Bu hilal bıyıklı ülkücülerin binlercesi Gabar'da, Kandil'de, hendek savaşlarında can verdi, çocukları yetim, evdeşleri dul kaldı, mezarlarına kısa saplı bayraklar asıldı...
Sonra Erdoğanlı yıllar...
Siyasal ümmetçiler çaldıkça çaldılar, çok yemekten obez oldular, hastane, maden ocağı, holding sahibi oldular...
Sonra Bahçeli katiller çetesinin elebaşını "Kurucu Önder" ilan etti, Kandil'de savaşırken can veren onbinlerce ülkücünün hiçbirini fotoğrafını okşamamıştı, Alaçatı'da arsa milyarderi olan Sırrı Süreyya'nın fotoğrafını, Kabe'de Hacerül Esved Taşı'nı okşayan hacılar gibi okşadı.
Ömer Ekinci gençliğinin en güzel çağlarını 80'li yıllarda cezaevlerinde geçirmişti. Ömrünün son günlerinde yaptığı bir paylaşımda hiç sorgulamadığımız gerçeği yüzümüze tokat gibi yapıştırdı:
"HAKKINI HELAL ET GENÇLİĞİM, DEĞMEYECEK ADAMLAR İÇİN HARCADIM SENİ"
Daha bu sorgulamayı yapamayan yüzbinlerce Ülkücü var aramızda.
Bir ayağı çukurda olsa da "Lidere biat şereftir" davulları çalan, dış güçlerin yazdığı senaryolarda figüran olanlar var.
xxx 1980’den öncesi tanıdığım, gençlik arkadaşım eğitimci Mahmut Ayhan kardeşim paylaşmış.. Sağ olsun..