
İşadamı Hasan Baykara’nın gülleri..
18 Ekim 2025 Cumartesi / İzmit Sanayi Sitesinin sevilen esnaflarından Baykara Makine işletmecisi İşadamı Hasan Baykara’nın gülleri…
Dr. Alaattin Büyükkaya Yeni kıyafetiyle..
11 Ekim 2025 Cumartesi / Dr. Alaattin Büyükkaya büyüğümüz, Gökalp Şentürk üstadın Kitap Fuarında..
Ali Kahraman ağabeyde misafirlerimiz arasında..
tv41’de DİPNOT programı Fazile Özkurt üstat..
20 Ekim 2025 Pazartesi / Fazile Özkurt Hanımefendi ile Ahmet Sezgin üstada tv41 “DİPNOT” programı öncesi..
3 Mayıs 1985 günü kurulan Kocaeli Aydınlar Ocağı 41. yaşında
20 Ekim 2025 Pazartesi / Fazile Özkurt üstadın elinde “DİPNOT” programındayız…
3 Mayıs 1985 günü 28 gönül dostunun elinde kurulan Kocaeli Aydınlar Ocağını 41 yıla ulaştıranlar Sağ olsun..
Av. Nedret Pınar Erkaya ablacığımız hanımefendi başta olmak üzere ebediyete uğurladıklarımıza Rabbim rahmetini lütfeylesin.
Zaman ne çabuk geçiyor?…
BAŞ AĞRISI VE BAŞ BELASI – Ruhittin SÖNMEZ
BAŞ AĞRISI VE BAŞ BELASI - Ruhittin SÖNMEZ
Yedi yaşındaki torunum Asil, grip sebebiyle evde istirahat etmekte iken, babasına “başım belada”
diyor. “Neden?” sorusuna ise “çünkü başım ağrıyor” diye cevap veriyor. Bu yaştaki bir çocuğun
“başım belada” gibi soyut bir kavramın anlamını bilememesi ve başın ağrıması gibi somut
algıladığı bir durumla özdeşleştirmesi normal bir şey.
Evimizde espri konusu olan bu kavram kargaşasının, toplumumuzun çok önemli bir kesiminde de
yaşandığını düşününce keyfim kaçtı. Çünkü toplumun önemli bir kesimi, ülkenin gerçekten “baş
ağrısı mı çektiğini” yoksa “başının belada mı olduğunu” ayırt edemiyor. Hatta bir kısmı bu belirtilerin farkında bile değil.
PISA testleri de bunu doğruluyor. Sadece öğrenciler değil, yetişkinler de kavramsal okuryazarlık sorunu yaşıyor. Bir kısım eğitimli insanlarımızın da dahil olduğu çok geniş bir kesim soyut kavramları, mecazları, ironileri anlayamıyor, yani soyut düşünmekte başarısız. “Sakla samanı gelir zamanı” atasözündeki derin mesaj bile, samanla işi olmayanlara ulaşamıyor.
Soyut düşünme yeteneğinin gelişmemesi, sosyal medyada trol üretimi haber ve yorumlar, iktidarın
güçlü propaganda mekanizmasının beslediği bilgi kirliliğiyle de bağlantılı.
Bu insanların ekonomiden, adalete, milli eğitimden demografinin değişmesine, terörsüz Türkiye ile
ABD/İsrail projelerinin bağlantısına kadar konularda sebepleri, birbirleriyle bağlantılarını ve muhtemel sonuçlarını yorumlaması ve akıl yürütmesi yetersiz kalabiliyor.
Bugün Türkiye’nin başını ağrıtan meseleleri ve başımızın belada olduğunu gösteren iç ve dış gelişmeleri kavrayabilenlerin oranı bu sebeplerle düşük olsa gerek.
Önce şunu belirtelim: BAŞ AĞRISI ile kastettiğim kronik ama yönetilebilir iç sorunlar, BAŞ BELASI
tanımlamasıyla kastettiğim ise krize ve hatta beka sorununa dönüşebilecek iç ve dış tehditlerdir.
Basit ilaç ve istirahat gibi yöntemlerle tedavi edilemeyen baş ağrılarının bazen hastanın hayatını
sonlandırabilecek kök sebeplerin belirtisi olabildiği, zamanında tedavinin ihmal edilmesi halinde
sonuçlarının çok kötü olabileceğini de unutmamak gerekir.
Şimdi ülkemiz ve milletimiz için bu iki tür sonuca yol açan sosyal ve siyasi gelişmelerden bazılarına
bakalım. Her birinin hangi şiddette baş ağrısına veya ne büyüklükte belaya sebep olabileceğini
düşünelim. Bu yorumları “formüle etme, yorumlama ve akıl yürütme” yetenekleri OECD ortalamasının altında kalmayan siz değerli okurlarımla yapalım istiyorum.