Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

13Oca/150

İKİ BİN DEVLETLİ BİR DÜNYAYA – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmez avİKİ BİN DEVLETLİ BİR DÜNYAYA – Av. Ruhittin SÖNMEZ

· Yirminci yüzyıla geçerken dünyada sadece yirmi devlet vardı. Yirmi birinci yüzyıla geçerken iki yüz civarında devlet ortaya çıktı.

Bu nasıl oldu? Birinci ve ikinci dünya savaşları sonucunda imparatorluklar ortadan kalktı, sömürgeler tasfiye edildi ve daha sonra da sosyalist sistem  ortadan kaldırıldı.  Yirminci yüzyıl içinde gerçekleşen bu üç büyük dönüşüm sayesinde, imparatorluklar parçalanarak ulus/milli devletler ortaya çıktı. Yeni siyasal  yapılanmalarla devlet sayısı on misli arttı.

· Bu  gibi konularla ilgilenen bazı uzmanlar, küresel emperyalizmin hedeflerine göre, iki yüz devletin yeterli olmadığını, geçen yüzyılda olduğu gibi devlet sayısının en az on misli daha artırılması yani 2000 devletli bir dünya olması gerektiğini  ileri sürmekte.

· Devlet sayısının artması mevcut ulus/milli devletlerin bölünmesiyle mümkün olabilecektir.

· Batı kapitalist sistemi tarafından, alt kimlikleri ve etnik grupları ön plana çıkaran mikro milliyetçilikler kışkırtılacak; var olan ulus devletler parçalanarak, dünyanın her bölgesinde yeni eyalet devletçikleri oluşturulacaktır.

· Bu geçişi sağlamak için Ulus devletlerin ekonomik açıdan dışa açılmaları teşvik edilmekte, etnik gruplar ve cemaatler büyük para imkânları ile desteklenmektedir.

· Daha sonraki aşamada dünya haritasında yer alan küçük eyalet devletleri, kıtalar düzeyinde ya da büyük bölgesel oluşumların çatısı altında, kurulacak  makro devletler yapılanmasının  içinde bir araya getirilecek.

İki yüz ulus devletin bölünmesi ile ortaya çıkacak iki bin eyalet devleti, beş kıta üzerinde oluşturulacak on büyük federasyonun çatısı altında birleştirilecek ve en sonunda on büyük federasyonun, bir dünya konfederasyonu çatısı altında birleşmesiyle de, yüzyıllardır zenginlerin hayal ettiği bir dünya devleti yapılanmasına geçilecek.

Yukarıdaki bilgileri Prof. Dr. Anıl Çeçen’in on sayfalık “Süper Zenginler Bölücülük Yapıyor” başlıklı makalesinden aldım. Bu makaleden verdiğim özet bilgiler ve bunlara dayalı yorumlarımın, etrafımızda ve Türkiye’de olanları anlama açısından faydalı olacağını düşünüyorum.

*****

SÜPER ZENGİNLER MİLLİ DEVLETE KARŞI

Dünyayı yöneten güçleri konuşurken bizler genelde büyük devletleri ve onların liderleri üzerinden değerlendirme yapıyoruz.

Oysaki devletlerin içindeki, uluslararası ölçekli küresel kapitalizm çatısı altında birlikte hareket edebilen süper zenginler vakıasını gözden kaçırmamak gerekiyor.

Bu süper zenginlerin hem bulundukları devletlerin politikalarına ve hem de küresel gelişmelerde çok etkin oldukları, bazen de (belki de çoğu zaman) siyasetçilerden daha çok bu küresel kapitalistlerin sözünün geçtiği bilinen gerçekler.

İşte bu noktada hepimizin küresel sermayenin ulus/milli devletleri yıkarak eyalet devletlerine parçalama hedefini iyi bilmemiz gerekiyor.

Bu hedef küresel sermayenin başat olduğu ABD’de, dünyanın belli bölgelerinde uyguladığı bir devlet politikası olarak karşımıza çıkmaktadır. Büyük Ortadoğu Projesi adı altında onlarca devlette rejimlerin ve sınırların değişmesinin planlandığı proje gibi.

Böylece, “küresel sermaye Amerikan devletini ve ordusunu kullanarak yeni bir sömürge imparatorluğu peşinde koşmaktadır.”

***

Tekelci şirketler milli devletlere neden karşı?

Çünkü onlar hiçbir kural dinlemedikleri gibi, kendilerinden vergi veya gümrük almaya çalışan devletler istemiyor.

Yüzde bir aşırı zengin, yüzde doksan dokuzu yoksulluk sınırında sürünen halk kitlelerinin oluştuğu haksız ve adaletsiz sömürge düzeninin devamını garantilemek istemekteler.

“Dünyanın en büyük sermaye örgütlenmesi olan  uluslararası finans kapitalin emirleri doğrultusunda hareket etmek zorunda kalan bütün sermaye kuruluşları ve şirketler, dünya devletlerine ve yeryüzü halklarına karşı bir hegemonya savaşı yürütmekte.”

Bunun için “etnik gruplar ile dini cemaatleri  millet ve devlet düzenlerine karşı bir işbirliği ortağı olarak kabul etmiştir.”

Şirketler büyürken devletler küçültülmekte, cemaatler, mezhep, meşrep, etnisite farkına dayalı yeni gruplar ortaya sürülerek eyalet devletçikleri oluşturulmakta, milletler ortadan kaldırılmaya çalışılmakta.

“Süper zenginler, bir anlamda  demokrasi  ve insan hakları görünümü altında cumhuriyet yıkıcılığı yapmaktadırlar.”

***

· Suriye ve Irak’ta ortaya çıkan IŞİD, El-Nusra, PYD vd. örgütler nereden çıktılar ve nasıl bir devlet gücüne eriştiler?

· Barzani’ye niye Özerk Kürdistan kurduruldu?

· PKK neden meşrulaştırılmaya çalışılıyor?

· 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, neden “ülkenin 8 eyalete bölünebileceğini” söylemişti?

· Yeni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Başbakan iken neden “Türkiye Eyalet Sisteminden Korkmamalı” demişti?

Bu soruların cevabını yukarıdaki açıklamaların içinde bulmak mümkün.

Böylece PKK açılımı sürecinin neye hizmet ettiğini de anlayabiliriz.

*****

PARİS KATLİAMI

“Uluslararası tekellerin ve silah şirketlerinin yönlendirmesi altında etkinlik gösteren terör örgütleri bütün dünya ülkelerinde etnik çatışmalar yaratmakta ve giderek büyük bir din kavgasını körüklemekte.”

Arap Baharı” ve Kafkaslardaki “renkli devrimleri” bir yana bıraksak bile, sadece son yıllarda çevremizde ve Türkiye’de yaşananlar Suriye, Irak ve Türkiye’nin şimdilik üçer parçaya bölünmesi projelerinin ne kadar ciddiyetle ve merhametsizce uygulandığının göstergesi değil midir?

Paris’te bir mizah dergisine yapılan ve tekbir getirerek 12 kişinin katledildiği ve devamındaki olayları bir de bu açıdan düşünmekte fayda yok mu?

Hazreti Peygamberimize hakaret eden karikatürler çizen ve yayımlayanlardan “intikam” için yapıldığı söylenen bu eylemin hangi amaçlar için kullanılacağını izleyip göreceğiz.

*****

SÜPER ZENGİNLER BÖLÜCÜLÜĞÜ DESTEKLİYOR

Prof. Dr. Anıl Çeçen önemli bir tespit daha yapıyor: “Dünyanın diğer ülkelerinde olduğu gibi, Türkiye’nin süper zenginleri de, küresel sermayenin yönlendirmesi doğrultusunda içinde yaşadıkları ulus devletin bölünmesinden yana bir tavır almaktadırlar… Süper zenginler ve tekelci şirketler, kendi denetimleri altındaki medya organları ile sürekli bir biçimde alt kimlik kışkırtıcılığı yaparak ulus devletlerin bölünmesinde önemli rol oynamaktadırlar.”

Bu tespite inanmak istemezdim. Ama dünya kapitalist sistemine eklemlenecek boyuta gelmiş eski ve yeni süper zenginlerimizin milli devleti yıkmaktaki heveskâr tutumlarını, etnik ayrılıkçılar ile dini kisveli bölücülere bu kadar destek vermelerini gördükçe galiba doğru bir tespit diyorum.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.