Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

17Kas/130

BÂYEZİD-İ BESTÂMÎ HAZRETLERİNİN MAKAMINDA -2

SAM_7876

16 Kasım 2013 Cumartesi / Saat:09:00’da Hatay Havalimanı çıkışında ilk gördüğüm 1974 sonrası İstanbul Fındıkzade Yurdundan arkadaşım Mehmet Yarar oldu.

Antakya’da yaşan Mehmet Yarar kardeşimi birkaç gün öncesinde arayıp Hatay’a gideceğimi, yoğun bir program arasında ayaküstü de olsa görüşebilirmiyiz diye sormuştum. Mehmet Yarar İzmit Endüstri Meslek Lisesinin Makine Bölümü 1973 yılı mezunu.  Oğlu Ömer yıllar önce Kocaeli Üniversitesinde okudu, İzmitli işadamı İsmet Kaya’nın yanında Kaya Elektronikte çalışmıştı. Şimdilerde de Kanada’da çalışma hayatını sürdürüyor.

Yıllar sonra karşılaşmanın sevinçi ile kuçaklaştık. Zümran Aracı ablaya haber verip Dr. Halil İbrahim Kahraman ile birlikte Mehmet Yarar kardeşimin otomobiline geçtik. Yol boyu hasret gidererek gurubun gideceği BÂYEZİD-İ BESTÂMÎ Hazretlerinin Makamına intikal ettik.

Öğle namazını da BÂYEZİD-İ BESTÂMÎ’nin makamında eda ettik ve hemen haziresindeki Hatay Cumhurbaşkanı Tayfur Sökmen’in yakınlarının ve düzenlemeyi yapan ailenin kabirlerini de ziyaret ettik.

SAM_7874Dr. Halil İbrahim Kahraman, Mehmet Yarar

SAM_7886

SAM_7876Ahsen Okyar, Antakyalı işadamı Mehmet Yarar

SAM_7885

SAM_7878Ahsen Okyar BÂYEZİD-İ BESTÂMÎ makamanında

SAM_7879

SAM_7880Elimsan Metalurji ve Makine Genel Müdürü Mustafa Ertürk, Ahsen Okyar

SAM_7882

SAM_7881Ahsen Okyar, Tayfur Sökmen’in yakınlarının kabri başında

SAM_7884Ahsen Okyar, Mehmet Yarari son Bekirpaşa Belediye Başkanı Abdullah Köktürk

BÂYEZİD-İ BESTÂMÎ HAZRETLERİNİN İBRET VE HİKMETLERLE MÜCEHHEZ ÖRNEK HAYATI..

Adı

Adı; Ebu Yezid Tayfur bin İsa bin Şuruşan, doğum yeri olan Bistam; İran'ın kuzey doğusunda, Tahran - Meşhed karayolu üzerindeki Şahrud Vilayetine bağlı küçük bir kasabadır.

Hz. Ömer zamanında feth edilmiş olup fetihten önce halkı mecusi (Ateşe tapan) idi. Bayezid'in dedesi önemli bir mevkii bulunan tanınmış bir aileden geliyordu. Bu ailenin en önemli özelliği, beşeri münasebetlerde insan sevgisine büyük önem veren ve bu sevgiyi insanlar arasında yaymaya çalışan, din adamları (Mobedler) yetiştirmekle tanınmıştı.

Bayezid Bistami Hazretleri; Seruşan'ın İsa ismindeki oğlundan, Tayfur (Bayezid), Adem, Ali isimli üç torununun ortancasıdır. Torunlarının içinde en akıllısı, en faziletlisi, hali en güzel, içi en temiz, sözü en etkili, makamı en yüce, itibarı en fazla, şanı en ulu, mevkii en yüksek, rütbesi en muazzam, derecesi en yüksek, menkıbeleri en parlak, tavrı en ilginç, sözleri en açık, delilleri en güçlü olanı Bayezid idi.

Evlat annenin eseridir.

Evlat annenin eseridir. Her hayırlı evladın arkasında, onun terbiyesinde çok hassas davranmış hayırlı bir anne mevcuttur. Bunlardan Veysel Karani, Abdulkadir Geylani, Şahı Nakşibend ve emsali gibi sayamayacağımız her Allah dostunun arkasından onu yetiştirmiş, duasını eksik etmemiş bir annenin mevcudiyetini onların hayatını okuduğumuzda yakinen görürüz. Hatta Şâhı Nakşibend Hazretlerinin "Beni ziyaret etmeden evvel, annemin kabrini ziyaret ediniz" sözü annenin bu mevzudaki önemini anlamamıza yardımcı olur.

Annesi

İşte Bayezid-i Bistami hazretlerinin annesi onlardan birisidir. Annesi güzel ve yüzü nurlu, utangaç, çekingen, alçak gönüllü, zahide ve abide bir hanım olup çok dua eder, Allah'tan çok korkar, ondan ümidini kesmez, çokça namaz kılmaya ve oruç tutmaya özen gösterir, daima Allah'tan razı olur, onun rızasını kazanmaya çalışırdı. Haysiyetli ve namuslu bir hanımefendi idi.

Babası

Babası İsa efendi Bistam'ın ileri gelenlerinden çok müttaki, helal lokmaya özen gösterip, haramdan sakınan, haram lokmanın dua ve ibadetin kabuluna engel olduğunu bilen, Allah'tan çok korkan, zahid bir insan idi.

Babasının  annesiyle evlenmeleri

Bayezid-i Bistami hazretlerinin babası annesiyle evlenip annesi gelin geldiğinde tam kırk gece ona el sürmedi. O tâ ki babasının evinde iken aldığı şüpheli gıdaların onun içinde bıraktığı izler olabilir. Hayırlı bir neslin yetişmesine engel olur düşüncesiyle yenilenin, içilenin izinin silinmesini arzu etmiş daha sonra hanımı ile beraber olmuştur. Bu düşüncenin birlikteliğinden ve beraberliğinden Bayezid Bistami hazretleri gibi bir evlatları olmuştur.

Anlatıldığına göre Hazretin harikulade halleri henüz anne karnında iken başlamıştı. Annesinin beyanına göre ona hamile iken helâllığı şüpheli bir lokmayı ağzına aldığı zaman karnındaki bebek tepinmeye başlar, lokmayı ağzından çıkarıncaya kadar bu hareketi sürdürürdü.

Bayezid-i Bistami Hazretlerine sormuşlar;

"- Bu yolda en iyi hâl nedir?" demiştir ki;

"- Anadan doğma devlet yani velilik. Bu olmazsa agâh bir gönül, bu olmazsa basiretli bir göz, bu olmazsa (hak olanı) işiten bir kulak, bu da olmazsa aniden vefat. Hazret kendisini Allah'ın çok büyük lütfu olarak anadan doğma, talihli sayar, ilahı yardıma mazhar olduğuna inanır, Allah'ın tâ ezelden kendisini kayırdığını söyler ve "Böyle bir ailenin çocuğu olarak ve böyle güzel imkanlar içinde yetişmiş olmak şahsi gayret ile de olsa herkese nasip olmaz" diye düşünür ve Allah'a daima şükrederdi.

Bayezid-i Bistami Hazretleri'nin esas adı;

Bayezid-i Bistami Hazretleri'nin esas adı; Tayfur (Güzel bir kuş ismi manasındadır.) Nam-ı; Ârifler sultanı, bu nâm altında gönüllere taht kurmuştur. Lakabı; Ebu Yezid, zamanla bu lakap Bayezid olarak esas isim halini almış gerek çağında, gerekse sonraki çağlarda bu ismin kutlu olduğuna, manevi yönden faydası bulunduğuna inanılarak (teberruken ve istimdâden) hem onun ailesi mensupları, hem de sevenleri, aşıkları tarafından kullanılmıştır. Tarihte Bayezid ismiyle tanınan birçok ünlü kişinin bulunmasının sebebi de onu ulu kişiliği ve kişiliğinin biiznillahi tasarrufudur.

Tahsil Hayatı

Hazret mektebe gitmiş, hocalardan ders almıştı. Amelde mezhebi Ebu Hanife'yi (kıyascı) benimsemiş, Kuran-ı Kerimi ezberlemişti. Birkaç hadisten başka hariç hadis rivayet etmemiştir. Hadis ilmi ile meşgul olmayıp Muhaddis değildi.

Bayezid-i Bistami Hazretleri, dini ilimlere ilgi duymuş zahir ve şer'i dini ilimlerde üstadlarının kim olduğu konusunda kaynaklar bilgi vermez. Tasavvufta manevi ilimleri her biri günümüz profesörlerine eşdeğerde 313 şeyhe hizmet etmek suretiyle, çok büyük, manevi ilim ve mertebeler kazanmıştır.

Bayezid-i Bistami Hazretleri, zâhiri ulâmaya, batini (manevi) ilme teşvik için "Miskinler, sahip olduğunuz bilgiler ölünün, ölüden yaptığı rivayetlere dayanıyor. Biz ise ilmi ölümsüz Allah'tan alıyoruz" diyordu.

Bayezid-i Bistami Hazretlerine, sabi, çocuk yaşta iken mübarek ve ermiş bir hak dostu nazarıyla bakılıp saygı gösterildiğini şu olay çok açık izah eder. Bir gün hadis alimlerinden biri henüz çocuk yaşta olan Bayezid'e sormuş:

"-Çocuk namaz kılmasını biliyormusun?"

"-Allah'ın izniyle biliyorum efendim"

"-O halde anlat bakalım nasıl namaz kılıyorsun?"

"- Efendim, Telbiye ile tekbir alırım, tertil ile Kur'an okurum, ta'zimle rükua varırım, tevazu ile secde ederim, veda ederek selam veririm" dedi.

"-Çocuk! Sende bu anlayış, bu fazilet, bu marifet varken neden halkın içinde bulunup onların seninle teberrükte bulunmalarına izin veriyorsun" deyince.

Bayezid-i Bistami Hazretleri:

"-Onlar bana değil, Rabbimin beni süslediği zinete teberrük ediyorlar, bunu benden başkası için yani Allah için yapıyorlar, onları bundan nasıl men edebilirim" dedi.

Annesinin arzusunu yerine getiremedi

Bayezid-i Bistami Hazretleri, yaşadığı müddet kendisini Allah'a ibadete, O'nun rızasını kazanmaya yönlendiren ve "Seni Allah'a teslim ettim" diyen annesine hizmette en ufak bir kusur göstermemiştir. Annesinin küçük bir arzusunu büyük bir emir kabul edip, her durumda yerine getirmeye çalışırdı. Çünkü Allah'ın emri de böyle idi. Elinde olmadan iki sefer annesinin arzusunu yerine getiremeyen hazret, bu hususu büyük bir pişmanlık içinde şöyle anlatır; "Hayatımda yalnız iki defa annemin emrini değil, arzu ettiği işin niyetini anlayamadım ve yerine getiremedim. Her defasında bu iki olaydan dolayı bana mutlaka zararı dokundu. Birinde düştüm burnum ezildi, diğerinde ayağım kaydı düştüm, omuzumdaki su testisi kırıldı" dedi.

Testi elimde geceden beri bekliyorum

Yine soğuk ve dondurucu bir kış gecesinde annesi yattığı yerden oğluna seslenip su istedi. Hazret hemen fırlayıp su testisini almaya gitti. Fakat testide su kalmamış olduğundan çeşmeye gidip, testiyi doldurdu. Buzlarla kaplı testi ile Annesinin başına geldiğinde annesinin tekrar dalmış, uyumuş olduğunu gördü. Uyandırmaya kıyamadı . O halde bekledi. Nihayet annesi uyandı ve su su diye mırıldandı. Bayezid-i Bistami Hazretleri elinde testi bekliyordu. Şiddetli soğuğun tesiri ile eli donmuştu. Parmakları testiye yapışmış idi. Bu hali gören Annesi "Yavrum testiyi yere niçin koymuyorsun da elinde bekletiyorsun?" dedi. Bayezid-i Bistami Hazretleri "Anneciğim uyandığınız zaman, suyu hemen verebilmek için testi elimde geceden beri bekliyorum" dedi. Bunun üzerine annesi oğlunun ellerinin derisinin soğuktan dolayı testiye yapışmış olduğunu görerek içi yanmış ve o haliyle "Ya Rabbi ! Ben oğlumdan razıyım, sende razı ol" dedi. Devamla "Oğlum inşallah Ârifler sultanı olasın" diye canı gönülden, içi yanarak aşk ile dua etti. Muhtemelen annesinin bu duası sebebiyle Allah Teala ona evliyalığın çok yüksek mertebelerine kavuşmayı ihsan etti. O esnada elinin donarak testiye yapışmasını bir anlık tembelliğe bağlayan hazret şöyle demiştir: "Şimdi şunu anladım ki iyilik işlerinden her ne zaman zevk alsan; tembellik, uyuşukluk, ağırdan almadan sırf lezzetle yapsan o iş sadece kendi arzuna göre olan bir iştir. Tembel, isteksiz, uyuşuk davrandığın her iş Allah içindir. Çünkü nefis hoşuna giden her işe koşa, koşa yorulmadan zevkle yapar. Allah'a ait olan işlerde ise çok tembel , uyuşuk ve zora ki istemeye, istemeye kerhen yapar.

Yüce Allah'ı anıp zikretmekten utandım

Bayezid-i Bistami Hazretleri, bir gece zikir için tekkeye girdi. Orada dama çıkıp yüce Allah'ı zikredecekti. Sabaha kadar orada kaldı. Hiç zikir etmedi. Bunun sebebi kendisine sorulduğu zaman şöyle dedi;

"-Çocukluk çağında söylediğim bir söz aklıma geldi, o sözü ettiğim dilimle Yüce Allah'ı anıp zikretmekten utandım."

Bayezid-i Bistami Hazretleri bir gün mescidde şöyle dua ediyordu "Allahım ! Beni, verdiğinle, kendinde varlık gören , Alim, zahid, sofu, mutekarri kılma. Eğer beni , bir şeye layık kılacaksan , sana ait minicik bir şeye layık kıl, yani sana ait bir sırra, bir manaya ehil kıl."

İlimde bunun yeri var mıdır?

Ulemadan biri onun bu duasını eleştirip "İlimde bunun yeri var mıdır?" diye sormuş. Hazret ona "Sen her şeyi biliyor musun?" şeklinde karşı sual sormuş. Adam : "Her şeyi bilmiyorum tabi" Deyince. "Söylediklerim senin bilmediğin ilmin kısmındandır" demiştir.

Tasavvufta ki ilk üstadı

Bayezid-i Bistami Hazretlerinin tasavvufta ki ilk üstadı Ümmi, keramet ehli, perhizkar bir hayatı olan, güçlü sezgileri bulunan Ebu Ali Sindi'dir. Hazret bir gün şöyle anlatmıştır. Ebu Ali Sindi'nin sohbetlerine devam ettim. Ben ona farzları kılmasına yetecek kadar kısa sureleri öğretmiştim. O da bana saf Tevhidi, marifeti ve hakikatları öğretmişti.

Bayezid-i Bistami Hazretleri, hayatı boyunca, tasavvufi bir yaşayışı bulunan herkesle ilgileniyor ve onlardan yararlanmaya çalışıyordu. 313 şeyh'ten istifade etmesi bu gayretin neticesidir.

Hızır a.s. ile görüşmesi

Anlatıldığına göre Bayezid-i Bistami Hazretleri, Hızır'la görüşüyor ve ism-i Azamı da biliyordu. Bir gün ona birisi: "Ey Bayezid, Taberistanda bir cenaze namazında seni Hızır ile kol kola girmiş vaziyette gördüm" deyince Hazret : "Doğru, öyle olmuştu" dedi.

Caferi Sadık Hazretlerinden istifade

Bayezid-i Bistami Hazretleri iki sene Caferi Sadık Hazretlerinden istifade etmiştir. Bunun ruhani, üveysi olup olmaması da çok önemli görülmemiştir. Önemli olanın ilim ehlince bil ittifak Caferi Sadık hazretlerinin Bayezid'e "Ben sende ceddim (Hz. Muhammet) den eser görüyorum, kendi evine dönüp orada bir tekke (zaviye) inşa edip halkı Allah'a davet etmen uygun olacak" demesidir. Bayezid-i Bistami Hazretleri bu tavsiyeye uyup halkı Allah'a davet etmek için dönmüş, ama kalbi sükun bulmamıştı. Onun bu sıkıntısını ve rahatsızlığını gören annesi "sakin ol" deyince içindeki sıkıntısı dinmişti. Bunun üzerine Bayezid-i Bistami Hazretleri "Annemin bir işareti beni mest'u rahat ettirdi" demiştir.

Bir gün Caferi Sadık hazretleri Bayezid'e:

"-Şu kitabı raftan indirip, verirmisin?" dedi. Bayezid.

"-Hangi raftan efendim?" dedi. Cafer Sadık Hazretleri:

"-Ne kadar zamandır buradasın. Şu rafı görmedin mi?"dedi. Bayezid:

"-Huzurunuza gelip bu yola baş koyduktan sonra benim bu tür işlerle ne ilgim var? Ona niye bakayım?" dedi. Cafer Sadık Hazretleri:

"-Durumun bu olunca, Bistam'a dön, zira senin işin tamam. Öğrendiklerini ehil olanlara öğrete bilirsin" dedi.

Su durunca bozulur

Şeyh Ahmet Hadraveyh hazretleri çok seyahat eden bir şeyh idi. Bayezid-i Bistami Hazretlerine ziyarete gelince Bayezid-i Bistami Hazretleri:

"Neden hiç durmadan geziyorsun?" dedi. O da "Su durunca bozulur, kokar" dedi. Bayezid-i Bistami Hazretleri:

"Deniz ol da bozulma" dedi.

Bayezid-i Bistami hazretlerini yedi defa kovan Bistam halkı

Allah ve Resulullahı sevmek, onları sevenleri sevmek, Allah ve Resulünun sevdiklerini sevmek, imanımızın gereğidir. Onlara bilerek veya bilmeyerek düşmanlık göstermek imanın zayıflığı, helâk ve felaketimizin belirtisidir.

Bu sebeple Kudsi Hadiste Allah'ın şöyle buyurduğunu peygamberimiz (S.A.V.) Efendimiz şöyle naklederler: "Kim benim bir veli kuluma düşmanlık ederse, gerçekten o benimle savaşmak üzere meydana çıkmıştır." Buna benzer, muhabbetin fazileti, muhabbetsizliğin felaketi ile alakalı birçok ayeti kerime ve hadisi şerifler mevcut bulunmasına rağmen, her asırda nefsine mağlup, kendini felakete atan, Allah dostlarıyla uğraşan, onlara zulmeden ve onların manevi derecelerinin yükselmesine sebep olan, kendini bilmez insanlar eksik değildir. Tarihte görülmüştür ki hiçbir büyük insanı kendi bulunduğu memleketi, çocukluğunu ve maddi yapısını görüp manasını göremediklerinden, kalbin, kalıptan, mananın, maddeden üstünlüğünü anlayamadıklarından o zatları kabul edememişler, etmemişler, memleketlerinden kovmuşlardır. İşte bunlardan biri de Bayezid-i Bistami hazretleridir. O da kendi devrinde, o kemalde olmayanların dedikodu, iftira, haset, gıybet ve çekememezliklerine hedef olmuştu. Ama o;

Bana kemlik edenler, daima iyilikle yâd olsun,

Yıkanlar hatır-ı nâşâdımı yarabbi şad olsun!.

Benim için nâ murad olsun diyenler, Bermurad olsun"

diyenlerdendi.

Bayezid-i Bistami hazretlerini yedi defa kovan Bistam halkının, zaman zaman baskılarına uğrar ve işkence görürken hem kendisini, hem de etrafını teselli etmek için şöyle diyordu: "Allah'ım dost edinip zikri ile meşgul ettiğin ve muhaliflerinden koruduğu hiçbir kimse yoktur ki Allah ona eziyet eden ve onu ret eden bir firavun musallat kılmasın."

Bayezid-i Bistami hazretleri derde düşmediği, başına musibet gelmediği ve sıkıntıya uğramadığı gün olursa "İlahi ekmek gönderdin ama ekmeğe katık yapacak bela göndermedin" der. Dermanın dert içinde gizli olduğunu, dert ve belanın Allah'ın sevgili dostları peygamberlere ve velilere, derece ve makamının yükselmesine vesile olan bir ikramı olduğunu söyler. Dert ve belanın gitmesini istemez idi. Bayezid-i Bistami hazretleri, peygamberlerin başlarına gelen belalara, evliyanın çektiği işkencelere maruz kalmıştı.

Her gece 150 rekat namaz kılıyorum, diyen Hadis Alimi ham sofu…

Bayezid-i Bistami hazretlerinden özür dileyip, Hakkı görme bahtiyarlığına erenler de vardır. Bir gün Ham bir sofu şeyhi kötülüyor, hakkında ağır konuşuyor "O ne kadar ibadet yapmış, ne söylemiş ki, onun yaptığının fazlasını ben de yapıyorum. Her gece 150 rekat namaz kılıyorum"demişti. Bilemedi ki gözle görünmeyen, kalbin tefekkür, murakabe gibi ilimle yapılan manevi ameli, gözle görülen namaz, hac, zekat gibi, bedenin, kalıbın,maddi amelinden üstündür. Çünkü peygamberimiz (s.a.v.) bir hadisi şeriflerinde "Öyle tefekkür vardır ki onun bir saati altmış yıllık ibadetten evladır."buyurmuştur. Böyle tefekküre kavuşan Bayezid-i Bistami hazretlerinin bir gecede ki on saatlik tefekkürü ve murakabesi on insanın ömrünün ibadetine eşdeğerdir. Her gecede on insan ömrünün sevabına kavuşan Bayezid-i Bistami hazretleri ham sofunun bu ham sözünden haberleri oldu. Bir gün Bayezid-i Bistami hazretleri onu gördü ve nefesini ona üfledi. Sofu üç gün elden ayaktan düştü ve altını kirletmeye başladı. Biraz kendine gelince boy abdesti alıp şeyhin huzuruna geldi ve özür diledi. Bayezid-i Bistami hazretleri buyurdu ki :

"-Bilmiyor musun ki fillerin taşıyabileceği yük, merkeplere yüklenmez!" dedi.

Kendisinden sonra gelen âlimlerden

Meşhur alim İmam-ı Gazali (K.S.) Hazretleri El-Münkizü Mineddalel adlı kitabının başlarında Bayezid-i Bistami Hazretlerini anlatan birkaç risale okuduğunu, bundan çok faydalanıp istifade ettiğini ve bunların etkisinde kaldığını söyler.

*Yine onlardan büyük veli sünnete bağlı Muhammed-i evliyanın hatemi, Şeyh-i Ekber Muhyiddin-i Arabi (K.S.) Efendimiz ona şu ismi vermiştir. "BAYEZİD-İ EKBER". Bayezid-i Bistami Hazretleri hakkında sakın ha olmaya ki Onun hakkında ulu orta konuşasın: Dikkatini çekmek isterim, Zira O "Sultan'ül Ârifindir ( Velilerin sultanıdır ) " demiştir.

Şeyh-i Ekber Muhyiddin-i Arabi (K.S.) Bayezid-i Bistami Hazretlerini şöyle anlatıyor:

" Onun hali, maddi şeylerden soyunup kalmaktı, hiçbir şeyi biriktirip ertesi güne bırakmamaktı." Elbette böyle idi. İşte örneği..

Bir gün arkadaşlarına şöyle dedi:

" Kalbimi kaybettim, hele evi arayın. " Evi aradılar, taradılar bir salkım üzüm buldular. Durumu kendisine anlattıkları zaman şöyle dedi.

" Evimiz bakkal dükkanına dönmüş !"

O bir salkım üzümü sadaka olarak verdiler ondan sonra Bayezid-i Bistami Hazretleri kalbini buldu.

***Bayezid-i Bistami Hazretlerinin büyüklüğünü anlatanlardan Abdulkadir Geylani (K.S.) hazretleri eserlerinde, ondan ve sözlerinden bahsetmiş ve övmüştür. Onlardan biri Fethurrabbani adlı kitabının yirmi yedinci meclisinde şöyle anlatır:

*Bir gün Bayezid-i Bistami Hazretleri oturuyordu. İçeriye biri girdi. Sağa sola bakmaya koyuldu. Niçin baktığı soruldu, namaz kılmak için temiz bir yer aradığını söyledi. Bayezid-i Bistami Hazretleri ona döndü ve şöyle dedi:

-"Pisliğin görülmediği her yer temizdir. Yalnız sen kalbini temiz et ve temiz tut. İstediğin yerde namaz kılmaya başla."

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.