Hz. Eyyup (A.S.) Sabır Makamında -8
SABRIN SULTANI HZ. EYYÛB (A.S.) MAKAMI
Şanlıurfa Hz. Eyyûb için ata yurdudur. Hz. Eyyûb (a.s) hayatının bir evresinde tüm peygamberlerde olduğu gibi hicretle şereflenmiştir.
Filistin’den başlayarak Şam diyarını kapsayan ve Şanlıurfa’nın Viranşehir ilçesine bağlı Eyyüpnebi Beldesi’nde noktalanan bu hicretle ilgili olarak, Eyyubnebi Beldesi ve Şanlıurfa merkez eksenli hayat hikâyesi üç dinin de yazılı kaynaklarında tafsilatlı olarak anlatılır.
Gerek Kurân’ı Kerim’de ve gerekse yazılı kaynakların tamamında Hz. Eyyûb anlatılırken hayatın daha çok bu evresi anlatılır. Bu evre ise tamı ile mekânsal olarak Şanlıurfa orijinlidir.
Şanlıurfa Merkezin güneyindeki Eyyûb Peygamber Mahallesi’nde Eyyub Peygamber Makamı olarak bilinen külliyede “Çile Mağarası” ve “Şifalı Kuyu” bulunmaktadır.
Hz. Eyyûb kıssası Urfa'da halk arasında anonimleşmiş bir tarzda ve yazılı kaynaklardan aktarılan rivayetlerde şöyle anlatılır: Cenâb-ı Hakk, yöre insanları arasında seçkin bir kulu olan Hz. Eyyûb'u peygamberlikle görevlendirir.
O’nu ve ailesini maddi ve manevi bakımdan öylesine zenginleştirir ki, O’na birçok evlât verir, malına, davarlarına bereket girer. Birçok köyü, bu köylerde bereketli toprakları ve sürülerce davarı olur. Böylece bölgenin hatırı sayılır zenginlerinden biri olur.
Cenâb-ı Hakk, O’nu imtihan için, önce malını ve davarlarını, sonra tüm evlâtlarını elinden alır. Varlıklar içerisinden yokluklar içerisine, sefil bir hayata sürüklenir. O ise “Veren Allah, alan Allah” diyerek, isyana, hüzne girmeden haline şükrederek sabreyler. Sarsılmaz bir imanla metanetini kaybetmez, ibadetine devam eder.
İhtiyarlık çağında ağır bir hastalığa tutulur. Her tarafı yara bere içinde kalır. Çevresindeki uzak, yakın akrabaları ve son olarak hanımı bulaşıcı bir hastalığa tutulduğuna kani olup, onu bir bir terk ederler.
Hiç kimsenin değil de hanımı Rahme'nin kendisini terk etmesine içerlenir ve sağlığına kavuşunca onu yüz değnekle muhakkak cezalandıracağına yemin eder.
Hz. Eyyûb'u köyden kovarlar. Hanımı Rahme onu köyün dışında oldukça uzakta bir mağaraya, yani Şanlıurfa Merkez İlçedeki Eyyûb Peygamber Makamı olarak bilinen ve asırlardır ziyaret edilen “Çile Mağarası”na bırakıp köye geri döner.
Hanımı Rahme zaman zaman mağaraya gelip onu ziyaret eder. Beraberinde yiyecekler getirir. Bir müddet kaldıktan sonra onu tekrar yalnızlığına terk eder. Böylesi bir durumda, eşinin yalnız bırakması veşeytanın musallat olup kalbine vesvese koymak istemesi bu yüce insanı aslâ sarsmaz.
İbadetinden ve zikrinden alıkoymaz. Vücudunun her tarafı yara bere içerisinde olduğundan vücudunu kurt kaplar. O ise yarasını kemiren bu kurtçukları yere düştüklerinde kaldırıp vücuduna koyarak “Buyurun rızkınızı yiyiniz.” deyip büyük bir dayanıklılık ve sabır örneği gösterir.
“Çile Mağarası”
Ümmühani Özen Çile Mağarası önünde
Mustafa Toka Çile Mağarası önünde
Emine Uzunhasanoğlu Çile Mağarası girişinde
Yunus Özen Çile Mağarası girişinde
“Şifalı Kuyu”
Gül Arslan Şifalı Su çeşmesi önünde
Hasan Uzunhasanoğlu / Ahsen Okyar Şifalı Kuyu önünde
Ümmühani Özen, Emine Uzunhasanoğlu, Gül Arslan, Halime Toka, Nursel Okyar Şifalı Kuyu başında
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.