Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

8Eki/190

CAMİ HAYATIN İÇİNDE, HAYAT CAMİNİN İÇİNDE – Fahri SAĞLIK

71206374_2821745181193461_8018769706171236352_n

CAMİ HAYATIN İÇİNDE, HAYAT CAMİNİN İÇİNDE - Fahri SAĞLIK / Karesi Müftüsü

2019 yılı Camiler ve Din Görevlileri Haftamız hayırlı olsun, hayırlara vesile olsun! Her yıl olduğu gibi bu yıl da 1-7 Ekim tarihleri arası “Camiler ve Din Görevlileri Haftası” olarak kutlanacaktır. Diyanet İşleri Başkanlığımız her yıl önemli bir konuyu ana tema olarak ele alıp konu hakkında duyarlılık oluşturulmaya çalışmaktadır. Örneğin 2011 yılında “Cami-Çocuk Buluşması”, 2012 yılında “Engelsiz Cami, Engelsiz İbadet”, 2013 yılında “Cami ve Kadın”, 2014 yılında “Cami ve Gençlik”, 2015 yılında “Cami ve Namazla Diriliş”, 2016 yılında “Cami ve Kitap”, 2017 yılında “ Camii Şehir ve Medeniyet”, 2018 yılında “ Din Hizmetine Adanmış Ömürler” temaları üzerinde durulmuştur. Bu yıl da “Cami ve Hayat” temasıyla camilerimizin ve din görevlilerimizin hayatımıza kattığı anlam ve değerleri toplumumuzla paylaşacağız. Milletimizin camilerimizi mamur etmek için gösterdiği fedakârlıkları hayırla yâd edeceğiz. Hayatımızda camilerin yerini tespit edip, olması gereken yere ulaşabilmemiz için yapılması gerekenleri belirleyip uygulamaya çalışacağız.

İslam medeniyetinin cami merkezli olduğunu hepimiz biliriz. Bu medeniyette cami, bir kültür kompleksinin merkezi durumundadır. Bir mahallenin/köyün odak noktasını oluşturur. Yani camiler çevrelerine hayat verirler, vermelidirler.

Geçmişte sosyal hayatın tam ortasında yer alan camilerin günümüzde sadece namaz kılmak için kullanılıyor olması elbette kabul edilemez. Bu yanlış anlayış öylesine yaygınlaştı ki, namaz dışında yapılması gayet normal faaliyetler bile zaman zaman tepkilere yol açar hale geldi.
İlk yapıldığı günden itibaren camilerin öncelikli amacı Müslüman toplulukları cemaat haline getirerek namaz ibadetinin cemaatle eda edilebilmesine imkân sağlamak olmakla beraber, camiler aynı zamanda sosyal hayatın merkezinde yer almışlardır. Bugün de öyle olmalıdır. Bunu başaracak olanlar elbette başta din görevlilerimiz olmak üzere toplumumuzun tüm fertleridir.
Toplumumuzun değişik katmanlarından 30-40 kişiye; Hayatınızda cami nerededir? Diye sorsak alacağımız cevaplar muhtemelen, tam ortasında, içerisinde, kıyısında-köşesinde, hayatımda cami ile işim olmaz şeklinde olacaktır. Bu cevaplar elbette camiye bakış açımızı yansıtmaktadır. Tam ortasında diyenlerin bile çoğu camiyi namazların eda edilip çıkıldığı, içerisinde dünya kelamının konuşulmaması gereken kutsal mekânlar olarak algılıyor. Haftamızın amaçlarından birisi bu algıyı değiştirmektir.

Kur’an-ı Kerimin camilerin imarından bahsettiği “Allah'ın mescitlerini Allah’a ve ahiret gününe iman eden, namaz kılan, zekât veren ve sadece Allah’tan korkanlar imar eder...” ( Tevbe, 9/18 ) ayetini cami inşaatı yapmakla sınırlamak yerine, camilere hayat vermeye, onları yeniden hayatın merkezi haline getirmeye teşvik vurgusuyla anlamak daha isabetli bir yaklaşım olsa gerekir.

Diyanet İşleri Başkanlığınca din hizmetlerinin etkinliğini ve verimliliğini artırmak, sosyal-ahlak eksenli dindarlık anlayışını geliştirmek ve yaygınlaştırmak, camiyi hayatın merkezi haline getirmek için önemli çalışmalar yapılmıştır. 6002 sayılı kanunla konunun alt yapısı oluşturulmuş, 2010 yılında altı ilde pilot bölge olarak uygulanan “Din Hizmetleri Gelişim Projesi” ile önemli adımlar atılmıştır. 2013 yılında yayımlanan “ Camilerin Açık Tutulması Genelgesi” ile bir adım daha atılarak camiyi hayatın içine çekmeye çalışılmıştır.

Bu proje kapsamında din görevlileri görev yaptıkları mahalle veya köyde yaşayan vatandaşlarımızın sevinçli ve hüzünlü günlerinde yanlarında olacak, sadece câmiye gelenlerle değil, gelmeyenlerle de ilgilenmenin yolunu bulup, görev yaptığı bölgede yaşayan insanları evlerinde veya işyerlerinde ziyaret ederek onlara İslâm’ın güler yüzünü sunmaya çalışacaklardır. Ayrıca eğitim, sağlık, çevre, ekolojik denge, doğal kaynakların korunması, zararlı alışkanlıklardan uzak durma ve kurtulma gibi konularda halkımızı dini yönden bilgilendireceklerdir.

Kadınlarımızın sosyal hayatın içinde yer almasıyla birlikte câmilere gitme arzu ve istekleri de yüksek seviyede hissedilir olmuştur. Kadınların erkeklere göre dinî hayata yatkınlık ve düşkünlükleri göz önüne alındığında onların câmiye gelmedeki engellerin kaldırılması, fiziki şartların ve câmi mekânlarının buna göre düzenlenmesini gerekli kılmaktadır. Asr-ı saadette kadınların cemaatin içinde önemli bir yer tuttuğu bilinen bir husustur.
Bunların gerçekleştirilebilmesi için din görevlisi algısının yeniden inşası hayati öneme haizdir.

Din görevlisi dışardan algılanışı itibariyle Hz. Muhammed ( s.a.v. )’in “ en güzel örnek olma” özelliğine vâris model insan konumundadır. Bu yüzden beşerî ilişkilerinde imajı açısından yüksek karakter sâhibi olması ve “model olma” özelliklerine sahip olması gerekir. Din görevlisinin, cemaatin problemlerini çözecek bilgi, ilgi ve duyarlılığa sâhip olması önemli bir husustur. Din görevlisi mahalle veya köyünün sosyal yapısını yakından tanımalıdır. Din görevlilerinin sosyal ve ekonomik statüsü özendirici konuma çıkarılmalıdır. Din görevlilerinin gönül insanı olma vasfını kazanması mutlaka sağlanmalıdır.

Camilerin hayatın merkezine alınabilmesi için cami görevlilerimizin yaptığı basit gibi gözüken birkaç örnek çalışmayı hatırlatmak istiyorum. Bir imamın caminin girişine yerleştirdiği panoya düğün, nişan, hastalık, ölüm gibi sebeplerle ziyaret edilmesi gereken kişilerin isim ve adreslerini yazarak cemaate duyurması, onlara sorumluluklarını hatırlatması tam da hayatın camiye taşınmasına bir örnektir. Başka bir imamın caminin abdesthane bölümünün bir kısmını duş almaları için evsizlere açması, yine bir başka imamın caminin avlusuna pinpon masası koyması gibi uygulamaları camilerin namaz kılma dışındaki işlevlerinin günümüzde yorumlanmış halleri olarak görebiliriz. Camilerin unutturulduğu bir hayattan, camilerin merkeze alındığı bir hayata geçiş denemeleri olarak görülebilecek bu gibi örneklerin çoğaltılması arzumuzdur.

Bu vesileyle ezan ile başlayıp sala ile son bulan hayatımıza rehberlik eden hocalarımızdan, camilerimizin en değerli varlığı olan cemaatimizden ahirete irtihal edenlere rahmet, hayatta olanlara sağlıklı ve huzurlu bir ömür diliyorum. Yüce Rabbim, yurdumuzu camisiz, camilerimizi cemaatsiz, minarelerimizi ezansız bırakmasın!

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.