Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

30Kas/160

İNGİLİZ GÖZÜYLE ‘MİLLÎ MÜCADELE’MİZ –5 / Süleyman PEKİN

  İNGİLİZ  GÖZÜYLE  ‘MİLLΠ MÜCADELE’MİZ –5 / Süleyman PEKİN

İngilizlerin baskısıyla Mart ayı başında Millîci kabul edilen Ali Rıza Paşa Hükümeti istifa etmiş ve yerine Salih Paşa Kabinesi kurulmuş, İngiliz-Fransız-İtalyan Yüksek Komiserlerinin onayıyla 16 Mart 1920’de İstanbul resmî olarak işgal edilmişti. Türk komutanlar işgale sert tepki göstermiş, Edirne’deki Cafer Tayyar Paşa ise Edirne’nin kontrolünü üzerine aldığını ve iletişimi keserek artık İstanbul’dan emir almayacağını ilân etmiştir.

İngilizler gitgide daha da sertleşerek Millî Hareket’i açıkça reddetmeye karşı çıkan Salih Paşa Hükümetini istifaya zorlamışlar ve tekrar Damat Ferit Paşa’nın başa gelmesini sağlamışlardı. Milliyetçilere düşmanlıkta İngilizlerin çok önünde olan Damat Ferit, hem İngiliz Yüksek Komiserliği’nden Millî Hareket’in bastırılması için yardım istemiş hem de İngilizlerin açılmasını pek istemedikleri ve Ahd-ı Millî (Misak-ı Millî) gibi onurlu bir karar alan Mebusân Meclisi’ni 12 Nisan 1920 itibariyle feshetmiştir.

Kitabın dördüncü bölümü 23 Nisan’da, Ankara’da, Mustafa Kemal’in Başkanlığında toplanan 174 üyeli Milliyetçi Meclis (TBMM) ve onun içinden seçilen 9 kişilik Yürütme Kurulu (Heyet-i Temsiliye) kararlarının değerlendirilmesiyle başlıyor. İngilizler “Kurulan bu Geçici Hükümet gerçekte bir cumhuriyettir” tespitini yapmaktalar. Milliyetçilerin iç bölgelere günlük haber bültenlerini yayan bir acente (Anadolu Ajansı) kurduklarını ve Güney Cephesi’nde Fransızlara karşı direnişleri nedeniyle Fransız Yüksek Komiserliği’nin Mustafa Kemal Paşa ile anlaşma yolları aradığını da raporlandırmaktalar.

Damat Ferit’in Paris Konferansı’na barış şartlarının değiştirilmesi yada gevşetilmesi önerileriyle gittiği halde büyük bir başarısızlıkla dönmesini tafsilatlarıyla aktaran İngiliz Yüksek Komiserliği, O’nun Mustafa Kemal’e saldırmak için 10-15 bin kişilik bir ordu oluşturma yada Kürtlerin kullanılmasını sağlama tekliflerini tek tek incelemektedir. Fakat İngiliz Dışişleri Bakanlığı Damat Ferit’in önerilerinden çok Yunan Ordusu’nun ilerleme hareketine güvenmektedir.

Dördüncü bölümün 7’nci konusu “İngilizlerin İzmit ve Çevresini Kontrol Altında Tutma Çabaları”. Kitapta çok sık geçen İzmit, İngilizler için İstanbul’dan sonra en önemli stratejik bölgeydi. Hem İstanbul Boğazı’nın kontrolü hem de Millî Hareket’e katılımda mühim bir üs olarak gördükleri İzmit’i bir tümenle işgal eden İngilizler, bu kentte üst komuta kademesinden kayıplar verseler de buranın Milliyetçilerin kontrolüne girmemesi için yeni tedbirler almaya devam edeceklerini notlandırmaktadırlar. 

Yunanlılara yol veren İngilizler, onların Edirne ve Bursa’nın işgali sırasında yaptıkları rezaletlere kızıyor görünüyorlar ve Amiral Robeck’in ağzıyla Yunanlıların Anadolu’ya çıkmasına muhalefet eden Fransızların şimdi yön değiştirerek Yunan ilerlemesini şiddetle desteklemeye durmasını ikiyüzlülük gibi görüyor olsalar da kendileri eskiden beri bu minvalde politika geliştirmekteler. Bu fasılda artık Yunan ilerlemesine şiddetle karşı çıkmaktadırlar.

Bu bölümdeki en ilginç kısımlardan biri İngiliz Yüksek Komiseri Robeck’in Sultan Vahdettin’le birebir görüşmesi hakkında tutulan kayıtlardır. Burada hem Sultan’ın fizikî ve aklî durumu değerlendirilmekte hem de konuşmalarının yorumlanması yapılmaktadır. Vahdettin; bir yandan ülkeyi felâkete sürükleyen Millîcilerin Türk olmayan kişilerden oluştuğunu ve tek tek araştırılması durumunda bu gerçeğin açığa çıkacağını iddia etmekte, bir yandan öz Türklerin İngiltere ile dostluğa her şeyden çok değer verdiğini ve bunun daimî olması gerektiğinin altını çizmekte, öbür yandan kendi ülkesinde insanlardan uzak biri haline geldiğini ve kimseyi tanıyamadığını Robeck’e itiraf ederek evvelki söyledikleriyle tenakuza düşmektedir.

1920 Eylül ayı sonunda İngiliz Yüksek Komiserliği Baştercümanı Mr. Ryan tarafından memorandumda da ilginç analizler yer almaktadır. Türkiye’deki tarafları 6 maddede sıralayan Ryan; İstanbul Hükümeti’nin tükenmişliğini, Anadolu’daki Milliyetçilerin hesapsızlığını, çıkarcı Yunan politikasını, sorunlardan bezmiş İngiliz Hükümeti’ni, iki yapılı Fransız Hükümeti’ni ve herkesle iyi geçinme görüntüsü veren İtalyanları detaylı bir şekilde irdelemektedir. Kürtlerin de Türkler gibi hareket ettiklerini ve Kürt Bölgelerinde kurulabilecek bir Ermeni Devletine karşı Milliyetçilerle birlikte reaksiyon verdiklerini ilave etmektedir.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.