Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

14Kas/152

Çukurbağ Çarşambalarında konuşan Ali AKTAŞ Dilbilmez Türkleri (Manavları) anlattı.

11 Kasım 2015 Çarşamba / Çukurbağ Çarşambaları’nda Sosyolog Ali Aktaş “Dil Bilmez Türkler: Manavlar” konusunda bilgi verdi.

Numan Gülşah'ın başkanlığını yaptığı Nicomedia Kültür Platformu kent belleğini arttırmak ve toplumsal kültürü akılda tutmak için Çukurbağ Çarşambaları adını verdiği sohbet programlarının 2. Haftasında Sosyolog Ali Aktaş tarafından ‘”Dil Bilmez Türkler: Manavlar” adlı tarih sohbeti gerçekleştirildi.

Çukurbağ Mahallesi Bahariye Caddesi No:48 adresinde gerçekleşen sohbette konuşan Sosyolog Ali Aktaş, “Manavlar, özellikle Batı Anadolu'da yoğunlaşan Türk soylu halk. Türkologlar'a göre manavlık, Anadolu'da ilk yerleşik hayata geçen Türkleri tanımlamada kullanılan bir sıfattır. Bu sıfat, yerleşik hayatı benimsemiş Türkler'i, Osmanlı'nın son dönemlerinde yerleşik hayata geçmeyen Türkler'den ve Anadolu dışındaki Osmanlı topraklarından gelen müslüman halktan ayırmak için kullanılmıştır.

Türkçe dışında dil bilmeyen topluluk üyeleri - Manavlar;

“Batı Anadolu’ya dışarıdan gelen (göçmen/muhacir) ve göçebelikten yerleşmiş (Yörük) nüfus dışında eskiden yerleşmiş köylere / köylülere verilen ad veya “Yerli Halk”, “Yerleşik Türk / Türkmen Topluluğu” ya da “Yerli olan, muhacir olmayan” ve yahut “hareketli nüfusa karşın yerini değiştirmeyen, devamlı olarak orada oturan “Türkçe dışında dil bilmeyen” topluluk üyeleri” olarak tanımlanmaktadır.

Manavların Karakteristik Özellikleri
Manavlar, Türkçe'den başka bir dil bilmezler. Türkçe'den başka bir dil anlamazlar. Türkçe'den başka sözcükler-ünlemler kullanmazlar. İkinci dilleri ya da mahalli dilleri yoktur.

Son derece uysal, mülâyim ve başkası tarafından söylenenlere fazla karşı çıkmayarak yani tartışmayarak geleneksel yaşamlarını sürdüren Manavlar kendi ifadeleri ile; “yedi kez düşünmeden adım atmayan” (yavaş davranan) bir yapıya sahiptirler. Bu uyumlu ve uysal yapıları, başkalarına “sen bilirsin” ya da “siz bilirsiniz” ifadesinin sık kullanılmasında da kendini göstermektedir.

Manav Türkleri, uzun yıllar Rum köyleri ile komşuluk yapmışlar ve uyumlu kişilikleriyle onlarla iyi geçinmeyi başarabilmişlerdir.

Birinci Dünya savaşı sonucunda Osmanlı'nın gittikçe toprak kaybetmesiyle, eski Osmanlı topraklarından Boşnak, Arnavut, Çerkez , Laz, Gürcü gibi anadili Türkçe olmayan göçmenler ile Muhacir diye adlandırılan ve Balkanlar'dan gelen Türk kökenli gruplar Anadolu'ya göçmüşlerdir. Bu dönemde yerli köyler kendilerini göçmenlerden ayırmak anlamında Manav olduklarını belirtmeye başlamışlardır.

Manavların Yaşayış Tarzları
Manavlar'ın gelenek-görenek itibariyle ve yaşam biçimi itibariyle incelendiğinde, kültür bakımından yörükler ile çok büyük bir farklılık olmadığı görülmektedir. Çok sayıda içgüveysine rastlanmaktadır.

Manav köyleri genelde düzlük ve ova yerleşmeleridir. Manav köyleri plansız ve gelişigüzel oluşmuş köylerdir. Evler derme çatmadır. Belirli bir plan yoktur. Köylerdeki ve evlerdeki plansızlık göçebe hayatın en büyük izleridir. Köyler genelde, her gelenin plansızca yerleştiği bir öbek şeklindedir.

Muhacır köyleri ile karşılaştırıldığında, oldukça bakımsızdır. Çevredeki düzenli, bakımlı Muhacır Türk köylerinden hemen ayırt edilebilir. Manavlar bu topraklardaki savaşlardan en çok etkilenmiş, babalarını, eşlerini şehit vermişlerdir ve 1. dünya ve kurtuluş savaşı sonrası fakir kalmaları ve maddi yönden kötü bir durumda bugunlere gelmelerine neden olmuştur. Diğer göçmenler ve muhacırlar başka topraklardan göç ettiklerinden devlet tarafından en güzel yerler tahsis edilmiştir(özellikle rumların bıraktığı yerlere) ve devletten oldukça büyük yardımlar almışlardır. O yüzden onların maddi durumu ve köyleri herzaman daha iyi olmuştur. Manavları da her zaman küçük görmüşlerdir. Ancak manavlar her türlü zorluga göğüs gerecek kadar sabırlı ve Anadolunun Türk yurdu olmasını sağlayacak kadar da kararlı bir millettir.

Manav köylerinin beslenme alışkanlıkları ile Yörükler’in beslenme alışkanlıklarında çok büyük farklılık yoktur.

Manav köylerindeki "Eşikte yani kapıda oturulmaz", "eşiğe basılmaz", “yanan ateş söndürülmez" biçimindeki manav inanışlar, Şaman dönemini izlerini yansıtmaktadır.

Manav köylerinde şehirlerde kullanılmayan "8. ve 9. yüzyıl Türkçesi"ne ait sözcüklere de rastlanır: "künge", "kiğiz", "katun", "yavuz", "yavuklu", "eybek", "yaşmak", "pörtlek", "zorbek", "aka", "ani" gibi...

Özellikle Eskişehir, Bilecik, Konya ve Sakarya manav köylerinde oyunlar yörüklerde olduğu gibi "kaşık"la oynanmaktadır.

Tüm manav köyleri dini açıdan "Sünni-Hanefi"dir.

Tam bir cimento görevi gören manavlar ilimizde 291.000 kadar olup Kandıra ve Taşköprü cevresinde yaşamaktadırlar.” dedi.

Toplantı Ali Aktaş’ın çok sayıdaki soruyu cevaplaması ile sona erdi.

Kaynak: http://www.msxlabs.org/forum/diger-turk-topluluklari/98684-manavlar-manav-turkleri.html#ixzz3rE3v1SXT

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (2) Geri izlemeler (0)
  1. “Bölük dur, Kandıralı sen de dur” sözünün anlamını şimdi daha iyi kavradım.

  2. çok fazla suistimal ve yakistirma var, manavlari çözmiye kimsenin irfani yetmez. 10 bin senedir yerlisiyiz. ispatlandi. dil ile edebiyat ile masal yazmasin kimse.


Leave a comment

Geri izleme yok.