Kocabayram Meydanı…
18 Temmuz 2024 Perşembe / Havva yengemiz hanımefendi Kocabayramlar Meydanına en yakın oturuyor..
Ağaç dalları, diken ve benzerleri orta yere bırakılmış.
Önce tutuşturdu, sonrasında meydan pırıl pırıl oldu.
Sağolsun… Biz de seyircisi olduk…
YÜKSEKLERDE KASIRGA EKSİK OLMAZ – Ruhittin SÖNMEZ
YÜKSEKLERDE KASIRGA EKSİK OLMAZ - Ruhittin SÖNMEZ
Yıllar önce bir üniversite öğrencisi iken, Devlet Tiyatrosu sanatçılarının sahneye koyduğu ve Osmanlı padişahı 4. Murad’ı anlatan bir tiyatro eserini izlemiştim. 4. Murad rolünde Cihan Ünal, annesi Kösem Sultan rolünde ise Ayten Gökçer çok başarıyla oynamıştı. Eser daha sonra 1981’de TRT’de dizi film olarak yayınlandı. Turan Oflazoğlu’nun yazdığı eserden çekilen filmin yönetmeni Yücel Çakmaklı idi.
Eserde, 4. Murad’ın Valide Sultan’a söylediği bir cümlesini hiç unutmadım: “Yükseklerde rüzgar çok sert esiyor valide!”
Saraydaki entrikalar, devlet yönetiminde etkin olan güçlerin arasında cereyan eden ve her türlü pis yöntemin kullanıldığı güç savaşları idi, bu cümleyi 4. Murad’a söyleten.
Kocaeli Aydınlar Ocağı’nda KONFERANS
Konuşmacı: Dr. Sertaç DEMİR – Anadolu Üniversitesi
Konu: TANZİMAT ve MODERNLEŞME
Tarih: 20 Temmuz 2024 Cumartesi
Saat: 16:00
Yer: Sivil Toplum Merkezi (Tramvay Yolu Üzeri) - İZMİT
HOŞGÖRÜ –1 – Seyfettin KARAMIZRAK
HOŞGÖRÜ –1 - Seyfettin KARAMIZRAK
“Hoşgörü insanlığın bir parçasıdır. Hepimizin hataları ve eksikleri var; gelin karşılıklı olarak birbirimizin hata ve eksiklerini bağışlayalım, çünkü hoşgörü doğanın ilk yasasıdır." (Voltaire)
Küsmek ve darılmak için bahaneler aramak yerine, sevmek ve sevilmek için çareler arayın. “Mevlâna”
Uluslararası kaynaklarda “tolerance” kelimesi olarak kullanılan “hoşgörü” kavramı, genel tanımı ile karşılıklı sevgi, saygı ve anlayış temeline dayanan işlevsel bir iletişim sürecidir.
“Hoşgörü” kavramı sözlüklerimizde; her şeyi anlayışla karşılama, olabildiği kadar hoş görme durumu olarak tanımlanarak, müsamaha ve tolerans sözcükleri ile eşanlamlı olarak kullanılmaktadır.
Kişinin kendinden farklı düşünen inanç ve davranışlarda bulunan kişilere karşı saygılı, sevecen ve katlanılır olması hali, hoşgörüdür. Görmezden gelme, müsamaha, göz yumma, aldırış etmeme gibi kelimeler de aynı anlamda kullanılmaktadır.
BUNLARI BİLMEK GEREK… Doğru mu?
BUNLARI BİLMEK GEREK...
-1600’lü yıllarda Osmanlıda Hızır peygamberin sağ olup olmadığı tartışılıyordu
* Avrupa’da Gueriche ilk jeneratörü;
* Thomas Savery de ilk buharlı makineyi yaptı...
-1600’lü yıllarda Osmanlıda Hazreti peygambere saygı olsun diye “Sallallahu aleyhi vesellem” demenin gerekip gerekmediği tartışılıyordu
* Avrupa’da Pascal, ilk hesap makinesini;
tartışılıyordu
* Avrupa’da Newton, ”Optik” adlı kitabını yayımladı.
* Volta, ilk elektrik bataryasını yaptı...
- 1700’lü yıllarda Osmanlıda firavunun imanla ölüp ölmediği tartışılıyordu
* Avrupa’da J.Watt, uzun süreli çalışan buharlı makineyi yaptı;
* Montgolfier kardeşler ilk uçan balon yolculuğunu gerçekleştirdiler..
- Osmanlı bu yüzyıllarda Muhyiddin Arabî’nin Şeyh-i Ekber (Büyük Şeyh) kabul edilip edilmeyeceğini tartışırken
Bursa’dan Mehmet Haluk Türköz hocamın paylaşımı
Bursa’dan Mehmet Haluk Türköz hocam paylaşmış…
1984 Los Angeles olimpiyatlarında Mısır' lı judocu Muhammed Ali Rashvan, Japon Yasuhiro Yamashita ile karşı karşıyayıdı..
Yamashita'nın sağ ayak kası yırtıldığı için final karşılaşmasına zor bir durumda çıktı.
Muhammed'in rakibinin sağ bacağına bir defa vurması yeterliydi.
Ama o yapmadı, yenildi ve gümüş madalya ile yetindi.
Muhammed maçtan sonra etrafını saran gazetecilerin niçin sorusuna şöyle cevap verdi ;
"Benim dinim insana, yaralıya vurmayı yasaklıyor.</DIV> Eğer o durumdayken birde ben o yerinden vursaydım ömür boyu sakat da kalabilirdi.
Madalya için ona bunu yapamazdım..
Muhammedin bu tavrı ayakta alkışlandı. Ve 1984 Fair Play ödülüne layık görüldü.
Daha sonra gittiği Japonya'da bir kral gibi karşılandı..
Ama o sene binlerce kişi onun bu tavrından etkilenip İslam'ı inceledi ve Müslüman oldu.
Muhammedin bu asil davranışı onu madalyadan mahrum bıraksa da, binlerce insanın İslam ile müşerref olmasına vesile oldu..
İnsan neyi kaybedip, neyi kazanacağını düşünmek durumundadır.
Bir yarışmayı kazanıp alelade demir parçası olan bir madalyayı takmakmı, yoksa yaralı bir insana merhamet edip ömür boyu sakatlıktan korumayımı söyler kutsal kitabımız?
İslam dini merhamet dinidir, düşeni kaldırır ve bir yarışmayı kazanmak için düşene tekme vurmaz, sakatlamaz, ölmesini değil, yaşamasını ister…
Sevgili büyüklerime teşekkür ederim.. Hocamıza da sayısız rahmet…
14 Temmuz 2024 Pazar / Kaybını 8. yılında Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş hocamızı anmak için toplandığımız Kabri başında kitabın müşterek yazarları benim sevgili ağabeylerim ile karşılaştık ve sonrasında da aynı masa oturup sohbet etme imkanı bulduğum üstatlar kitaplarını da imzalayarak lütfettiler… Sağ olsunlar…