Vefakarlık – Mehmet SÖNMEZOĞLU
Vefakarlık - Mehmet SÖNMEZOĞLU
Vefa; görülen iyilikleri unutmama, iyilikte bulunanlara misliyle veya daha fazlasıyla karşılık verme demektir. Vefalı davrananlara vefakâr denir. En büyük vefakârlık, insanınYüce Allah’ı tanıması, verdiği nimetlerin kıymetini bilmesi ve O’na karşı kulluk görevlerini yerine getirmesidir. Vefakârlığın zıddı olan nankörlük ise; iyiliğin kadrini bilmemek veya iyiliğe kötülükle karşılık vermektir. En büyük nankörlük de kulun Rabbini inkâr etmesi, O’nun yüceliğini tanımamasıdır.
Vefa, iman ile yakından ilgili bir haslettir. Zira insan iman etmekle ruhlar âleminde Yüce Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sualine “Evet” diye cevap vererek yaptığı ikrarına (A’râf, 7/172) bu dünyada gösterdiği sadakat ve vefakârlıktır. Bundan dolayı vefakârlık Müslüman olmanın bir gereğidir.
Vefa; toplumsal hayatta sevgi ve saygının, güven, sadakat ve dostluğun kaynağı, ailevî ve toplumsal huzurun vazgeçilmez temel taşlarındandır. Vefa, insanın maneviyatına seviye kazandıran, insanın değer ve faziletini artıran, ahlâkını güzelleştiren manevî bir özellikti.
Ali Vardal – Prof. Dr. Mehmet Karagöz
6 Temmuz 2015 Pazartesi / İnönü Üniversitesi Öğretim Üyesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mehmet Karagöz, İzmit'te Terzi Ali Vardal’ı evinde ziyaret etti.
Av. Abdurrahman Kaymak ve yazıları..
11 Ağustos 2015 Salı / Av. Abdurrahman Kaymak genç avukat kardeşimiz..
TÜRK ALFABESİ – Feyzullah BUDAK
TÜRK ALFABESİ - Feyzullah BUDAK
Türkiye’de pek çok kişi Cumhuriyetin ilanından sonraki harf devrimi ile kabul edilen yeni alfabenin “Latin Alfabesi” olduğunu zannediyor ve bunu böyle ifade ediyor. Halbuki gerçek bundan çok farklıdır. Cumhuriyetin ilanından sonra kabul edilen yeni alfabeye verilebilecek en doğru isim onun “Türk Alfabesi” olduğudur. Çünkü bu alfabede kabul edilen işaretlerin (harflerin) Türkçedeki karşılığı ile Latin Alfabesinde bu harflerin karşılığı olan sesler birbirinden tamamen farklıdır.
Ne demek istediğimizi örneklerle açıklayalım. Türkçede söylemek istediğiniz sesi, bu yeni alfabedeki tek bir harf ile yazarsınız ve her durumda, her kelimede o harften aynı sesi alırsınız. Sonuçta birkaç harften oluşan bir sözcük yazdığınız zaman her bir harfin verdiği sesi bir birine ekleyerek ortaya bir sözcük çıkarırsınız ve o kelimeye yazdığınız her harf seste karşılığını aynen bulur. Yani Türk Alfabesinde “A” harfi “A” sesini verir, “L” harfi de “L” sesini verir. Dolayısıyla “AL” yazdığınız zaman bunu “AL” diye okursunuz. Aynı şeklide “AT” yazınca da bunu “AT” diye okursunuz. Türkçedeki tüm kelimeler de böyledir.
Şimdi bakalım Latin harflerini kullanan batı dillerinde de durum böyle mi? Latin harflerini kullanan batı dillerinde bir çok harf, o harfin bilinen ses karşılığını vermediği gibi, aynı harf farklı sözcükler içerisinde ve farklı yerlerde tamamen farklı seslerle okunur. Bazen de bizim çok kolay ve net şekilde bir tek harf ile ulaştığımız sese batı dillerinde birkaç harfi bir araya getirerek ulaşılır. Mesela Alman dilinde “güzel” sözcüğünü “şön” diye söylersiniz ama bunu yazarken “schön” şeklinde yazarsınız. Yani bu kelimede bir tek “ş” sesi için “sch” dan oluşan üçlü bir harf grubu yazarsınız.
Torunlarla birlikte… Maşallah..
12 Ağustos 2015 Çarşamba / Ersin ağabeyin Stad arkasındaki evinin önünde fındıkları ayıkladıktan sonra sıra torunları sevmeye geldi..
Kocabayramlarda..
10 Ağustos 2015 Pazartesi / Kocabayramlarda heskes fındık peşinde.. Yere dökülmeden dalından toplama telaşında.. Gençler ise herzaman olduğu gibi günün yorgunluğuna rağmen hareket halinde..
Bağırganlı Taflan Koyu’nda bir gün..
9 Ağustos 2015 Pazar / Evin yaşlıları fındık toplamaya, gençleri Kandıra’nın en güzel sahili olan Bağırganlı Taflan Koyu’na gittiler.
Bilinç Olmadıkça, Romantik Sevgi Bir Yere Kadar – Alptekin CEVHERLİ
Bilinç Olmadıkça, Romantik Sevgi Bir Yere Kadar - Alptekin CEVHERLİ
Geçen gün Ege bölgemizin güzel bir ilçesine gittim. Gittiğimiz yer Türkiye’mizin cennet köşelerinden…
Bir eve misafir olarak uğradım. Duvarda oldukça eski görünümlü koç başı motifli bir el dokuması Türkmen kilimi vardı. İlgimizi çekti tabii…
Ev sahibesine sorduk, bunlar hâlâ buralarda dokunuyor mu? Cevap verdi:
- Yok, bunları eskiden nenelerimiz dokurmuş. Şimdi kimse dokuyamıyor.
- Ooo, epey kıymetlidir o zaman, dedik.
- Tabii çok kıymetli, bu bizim bayrağımız.
- Nasıl yani?
- Bize geçen yıl oğlanın tarih öğretmeni velilerle tanışmak için geldi.
- Eee?
- Aynen sizin gibi, kilim onun da dikkatini çekti. Dedi ki, ‘Bu sizin kilim çok önemli. Bunun aynısı Doğu Anadolu’da xxx şehrinde de var’ dedi. Sonra da, xxx aşiretinin tarihini anlattı. Bizim atalarımız oradan buraya kaçmış. Atalarımız kürtmüş. Orada devlet baskı yapınca buraya gelmişler. Şimdi onlar da bu kilimleri duvarlarına asıyorlarmış ki, birbirimizi tanıyalım diye...
Onun için biz de o aşiretle aynı soydan olduğumuzu belli etmek için bunları bayrak olarak evlerimizin duvarlarına asıyoruz. Hatta yeni evlenenlere de bunlardan getirtiyoruz ki, onlar da atalarını unutmasınlar.
- ???
Dr. A. Zeynep Turan Kandıra’da..
11 Ağustos 2015 Salı / Kandıralılar, Kandıra Devlet Hastanesinde görevlendirilen Uz. Dr. Ayşe Zeynep Turan’ı ziyaret etti.
BU NE KAHPE DÜNYA…. / Av. Tevfik KARABULUT
BU NE KAHPE DÜNYA.... / Av. Tevfik KARABULUT
Dört iklim dört cihet onlarca diyar
Bitmez gecelerde dakika sayar
Bu ne kahpe dünya, bozulmuş ayar
Çoğuna hesabı görülmek düştü
Fermanı eline verilmek düştü
Kardeş kurşunuyla canlar gidiyor
Sormak lazım akıl buna ne diyor
Kabil'ler vurmaya devam ediyor
Habil'e kaderden, vurulmak düştü
Kardeşi eliyle vurulmak düştü
Kimi otururken işi bitirdi
Kimisi sığ suda gemi batırdı
Kimi hamuduyla deve götürdü
Kimine boşuna yorulmak düştü
Bu kötü kadere darılmak düştü
Kimi gerdan kırdı gülüşleriyle
Kimi alay etti bakışlarıyla
Bağrı yanıklara göz yaşlarıyla
Gelip birbirine sarılmak düştü
Acılarla her gün karılmak düştü
Tarih lanetler mi bilmem bu çağı
Virana döndürdü bahçeyi bağı
Yabanlar yıktılar evi ocağı
Mazluma yurdundan sürülmek düştü
Garibe defteri dürülmek düştü
Kalemler amade olsa ağıda
Sığar mı dersiniz acep kağıda
Hain pusularda nice yiğide
Kahpece yerlere serilmek düştü
Kalleşçe kalemi kırılmak düştü
11.08.2015
Kocabayramlar’da Furkan Ergün için kutlama..
9 Ağustos 2015 Pazar / Kocaeli Üniversitesi Mühendislik Fakültesini kazanan Furkan Ergün için Kocabayramlar’da kutlama yapıldı.
ÇÖZÜM SÜRECİNİN TABANI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
ÇÖZÜM SÜRECİNİN TABANI – Av. Ruhittin SÖNMEZ
Eylül 2014’de Boğaziçi Üniversitesi ve Açık Toplum Vakfı tarafından yaptırılan KİMLİKLER, KÜRT SORUNU VE ÇÖZÜM SÜRECİ konulu araştırma sonuçları toplumumuzun “Çözüm Sürecine” karşı bakış ve algısını rakamlarla vermişti.
Açık Toplum Vakfı ve Boğaziçi Üniversitesi özellikle Türkiye’nin bütünlüğü ve birliği konularında benim açımdan şaibelikurumlar.
Açık Toplum Vakfı’nın ve TESEV’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapan Can Paker bile “Açık Toplum Vakıfları’nın başkanlığını yürüten George Soros’un Yahudi olduğu için İsrail'in çıkarlarına göre hareket ettiği ve Açık Toplum Vakfı’nı bu doğrultuda tavır almaya zorladığını” ifade etmişti.
Can Paker dünyadaki Açık Toplum kurumlarının genel direktörü Aryeh Neier’in ifadesiyle, “AK Parti’ye çok yakın biri olarak göründüğü” gerekçesiyle Açık Toplum Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı’ndan uzaklaştırıldı. Halen “kurucu olduğu için” Açık Toplum Vakfının Mütevelli heyetinin bir üyesi.
Can Paker’in “çözüm sürecine” kamuoyunu hazırlamak için AKP ve PKK/Öcalan arasında varılan mutabakatla oluşturulan “âkil insanlardan” olduğunu da hatırlatalım.
Boğaziçi Üniversitesi ise Türklerin Ermenilere soykırım uyguladığına dair tezlerin dile getirildiği “Ermeni Soykırımı Konferansı”düzenleyen üniversite.
Bu ihtiyat payıma rağmen yapılan araştırmanın önemsiz olduğunu söyleyemem. Çünkü bu ve benzeri araştırmaların sonuçları Türkiye’yi yönetenler tarafından izlenen politikalara zemin oluşturmakta.
Ersin ağabeyin sebzeleri..
5 Ağustos 2015 Pazartesi / Kurban konusunu konuşmak üzere gittiğimiz Çenesuyu Stad arkasında oturan Ersin ağabeylerde misafirleri yakınlarımız olan insanlar olunca müşterek meselelerimizi konuşma imkanıı bulduk.
10 Nisan 2008 / Nostalji – Dr. M. Şefik Postalcıoğlu ağabeye nihayetsiz rahmet..
Çetin Gürol üstada teşekkür ederim..
PKK’da uyuşturucu parası yüzünden iç infazlar başladı… / Ahmet TAKAN
PKK’da uyuşturucu parası yüzünden iç infazlar başladı... / Ahmet TAKAN
Hiç beklemedikleri bir anda sopayı yiyip, belleri de kırılınca AB’nin NATO’nun kucağına koştular. Hayat buldukları çözüm masasının -gerçek sahiplerinden- tekrar kurulması için yalvar yakar oldular. Türkiye’yi jurnallediler. Ankara’nın kulağının çekilmesini istediler. Sazcı kardeşlerin Türkiye’deki orkestra arkadaşları da davul ve zurnaları ile eşlik etti.
Ankara’nın kararlılığı karşısında operasyonlara destek verir gibi görünmek zorunda kalan AKP topal ördek iktidarı da hemen yalpalamaya başladı. Her türlü kirli çamaşırları ile ilgili tüm belgeler şefaatçi Brüksel’in elinde olunca ne yapsın sözde kamu düzenciler?.. Üstüne üstlük, HDP’den, AKP’ye, “Siz bizi terk ederseniz biz ülke içinde başka ittifaklarda kurarız. Gideriz CHP’ye ha” şantajı da çekildi. Etkili de olmadı değil!.. Paniğe kapıldı topal ördek. Sazcı kardeşlere, MİT geçici olarak bir süreliğine tadilatta olduğu için KDGM’nin kapıları açıldı. Masanın ucu gösterildi. Yol gösterildi, akıl verildi “AB üzerinden dönüş yapın” diye. Hemen ardından da “çözüm süreci” nin rüzgar gülü Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, medya üzerinden yeniden esaslı bir algı operasyonuna girişti. Dolmabahçe mutabakatının jönü, Recep Erdoğan’ın kum torbası, yavaş yavaş eskiye dönüşün işaretlerini vermeye başladı. Malum medyadaki eş zamanlı haberleri dikkatlice okursanız Dolmabahçe sarmasının maddelerinin hortlatıldığını, üstü kapalı da olsa Öcalan güzellemelerine devam edildiğini görürsünüz.
Ne oldu o bol hamasetli kararlılık söylemlerine?..
Perşembe Pazarında karşılaştıklarımız..
6 Ağustos 2015 Perşembe / 60 yaşından sonra bizim hanımefendi ile Pazar’a da gitmeye başladık.