Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
13Ara/24Kapalı

ZAFER SEVİNCİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ZAFER SEVİNCİ - Ruhittin SÖNMEZ
Beşar Esad’ın devrilip Rusya’ya kaçmasıyla, Suriye içinde ve dışındaki Suriyelilerin coşkulu sevinç gösterilerini izliyoruz. Çünkü “Esad 1 milyon insanın katlinden ve 12 milyon kişinin ülkesinden kaçmasından sorumlu bir diktatör.”
Irak’ta Saddam Hüseyin, Libya’da Muammer Kaddafi, Mısır’da Hüsnü Mübarek devrildiğinde de benzer kutlamaları yapmıştı. Devrilen diktatörlerden ve zulümlerinden kurtulduğunu zanneden coşkulu kalabalıklar sonraki dönemlerde başka çilelerle karşılaştılar.
Suriye’de yaşayanların gelecekte barış içinde yaşamaları, ülkelerini imar ederek huzura ve refaha kavuşmaları dileğimizdir. Ancak bu çok kolay olmayacak.
Suriye’de Fırat’ın batısında İdlip bölgesinde Türkiye destekli SMO ve HTŞ vardı. Muhalif güçlerin başını çektiği HTŞ (Heyet Tahrir Şam) İdlip’ten çıkıp, Halep, Hama, Humus, Şam’ı ve ülkenin en güneyindeki Dara’yı kontrol altına aldı. SMO ise PYD’nin kontrolündeki Menbic ve Tel-Rıfat’ı ele geçirdi.
Fırat’ın doğusunda petrol zengini olan bölgede ABD ve SDG (PKK/PYD) var. SDG (PYD) Suriye’nin üçte birine ve en büyük petrol kaynaklarına sahip.
Rusya’nın ülkenin batısındaki Lazkiye’de, ABD’nin ülkenin güneydoğusundaki Al-Tanf askeri üssü bulunmakta.
Bütün bu güçler geçiş sürecinde nasıl davranacak, bir ortak yönetim altında birleşme mümkün olacak mı? Yoksa birbirleriyle çatışacaklar mı henüz belli değil.
Türkiye Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunuyor. Bunu hem CB Erdoğan ve hem de Dışişleri Bakanı Hakan Fidan sıkça vurguluyorlar. Belki de “82 Halep, 83 Şam” sloganlarıyla sanki bu topraklar Türkiye tarafından fethedilmiş gibi sevinenleri ikaz ediyorlar.
Farklı egemenliklerin ortaya çıktığı böylesine karmaşık bir yapıdan toprak bütünlüğünü korumuş yeni bir Suriye yapılanması doğar mı? Kolay değil. Bu güçler arasında iktidar ve toprak paylaşımı savaşı olması muhtemel.
HTŞ Lideri Colani’nin ılımlı mesajlar vermesi olumlu. Ama biliyoruz ki HTŞ eski El-Kaide örgütüdür ve cihatçı gruplardan oluşmaktadır. Afganistan’da Rusya’nın yenilip çekilmesinden sonra mücahitler arasında beş yıl süren bir iç savaş yaşandığını unutmayalım.
Yani Suriyeliler açısından bakarsak bir diktatörden kurtuldukları için sevinmeleri normal ama “zafer sevinci” için erken görünüyor.

11Ara/24Kapalı

Suriye meselesinde Türkiye hem temkinli hem tedbirli – Mürsel GÜNDOĞDU/Haber7

1ynfHZEk_400x400

Suriye meselesinde Türkiye hem temkinli hem tedbirli - Mürsel GÜNDOĞDU/Haber7

    Suriye’de taşlar bir kez daha yerinden oynadı.

Üstelik öyle sıradan bir oynama değil bu. Statükoya baş kaldıran ve ülkedeki müesses nizamı kökten sarsan bir hareketlenme yaşanıyor Suriye’de.

Güney sınırlarımızın hemen yanı başında ışık hızında gelişmeler, baş döndürücü değişmeler gerçekleşiyor. Suriye’nin bazı şehirlerinde şiddetli çatışmalar patlak verirken yerleşim yerleri de birbiri ardınca el değiştiriyor.

Muhaliflerin kararlı bir şekilde sahaya inmelerinin ardından Suriye’deki rejim güçleri tanklarını, toplarını, hava savunma sistemlerini, muhtelif harp mühimmatlarını ve hatta savaş uçaklarını geride bırakıp Başkent Şam çevresine konuşlanırken bu boşluğu iyi değerlendiren Muhalif Guruplar Halep’i ele geçirerek Şam’a doğru ilerlemeye devam ediyor.

Her şey “bu taşları yerinden oynatan kim?” demeye bile fırsat kalmadan yaşandı ve bu soru eşliğinde yaşanmaya devam ediyor. 

Bu günleri dünden fark eden Türkiye, vakt-i zamanında Arap Baharı adı altında cehenneme dönüştürülen Orta Doğu coğrafyasındaki büyük ateşin Suriye’ye sıçramaması için çok çaba sarf etmişti. Türkiye’nin yaptığı sayısız çağrıya kayıtsız kalıp ülkesini kan gölüne çeviren Beşşar Esad, sırtını dayadığı İran ve Rusya’dan bu günlerde güçlü destek alamadığı için çok zor durumda görünüyor. Belki de bu süreç sonunda Esad’ın adı, halkına dünyadayken cehennemi yaşatan sabık liderler arasına eklenecek.

Beşşar Esad, sırtını en başından halkına dayamalıydı.

10Ara/24Kapalı

ESAD SONRASI SURİYE – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ESAD SONRASI SURİYE - Ruhittin SÖNMEZ

Beşar Esad 13 yıllık bir direnişten sonra en güçlü olduğu zannedilen bir zamanda yıkıldı. Esad daha düne kadar, T.C. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşme taleplerine karşı, üstenci bir üslupla, “işgal etiğiniz yerlerimizden çıkın öyle görüşelim” diyordu.

Aynı Esad, henüz bir devlet bile olmayan, HTŞ kuvvetlerine 12 gün içinde hiç savaşmadan ülkenin en önemli şehirlerini teslim etti. Kendisi de ülke dışına kaçtı. (HTŞ, Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu / SMO ile birlikte hareket ediyor.)

Aslında bütün gücünü Rusya ve İran’dan aldığı desteğe bağlı olduğu anlaşılan Esad Suriye’si öz kaynakları ve kendi insan gücüne dayanmayan totaliter yönetimler için ibret teşkil etmeli.

Mart 2003’te çöken Saddam’ın yönettiği Irak’ın ordusu gibi, Suriye Ordusu da savaşmadan çöktü. Kurtarılan / fethedilen şehirler normal savaşlarda şiddetli çatışmalar ve sonrasında yenen tarafın düzenli ordu birliklerinin işgali görüntülerine sahne olur. Oysaki Halep, Hama, Humus ve Şam’ın HTŞ güçleri eline geçişinde -düzenli birlikler değil- motosikletli, otomobilli, kamyonlu eli silahlı üniformasız insanların ve sivil kişilerin adı geçen şehirlere akın akın gidişlerini izledik.

Rusya’nın Ukrayna’da gücünü önemli ölçüde kaybettiği, İran’ın Suriye’de ve İsrail’le çatıştığı alanlarda güç kaybettiği için müdahale dahi edemediği, Esad’a bağlı rejim ordusundan komutanların çoğunun muhalefet kanadına geçtiği görüldü.

6Ara/24Kapalı

AKLI BAŞINDA BİR YÖNETİM BÖYLE HATALAR YAPMAZ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

AKLI BAŞINDA BİR YÖNETİM BÖYLE HATALAR YAPMAZ - Ruhittin SÖNMEZ

Prof. Dr. Esfender Korkmaz çok tecrübeli bir akademisyen, ekonomist, gazeteci ve siyasetçidir. Yeniçağ Gazetesi’ndeki son köşe yazısının başlığı “TÜİK’in enflasyon yanlışı ortaya çıktı” idi.

Bu yazıda Esfender Hoca “2019 yılından beri TÜİK enflasyonu düşük gösteriyor. TÜİK kamu görevi yapıyor. Verileri eksik göstermesi kamu görevini kötüye kullanmaktır.

Dahası maaş ve ücret alandan, devlete ve işverene haksız gelir aktarmaktır. Eğer 2019’dan beri maaş ve ücretler gerçek enflasyona göre düzeltilseydi, bugün herkesin eline yüzde 31 dolayında daha fazla para geçecekti.

İşçi ve memur sendikalarının TÜİK’e ve hükümete dava açmaları gerekir” diyor.

Aynı gün basına bir haber düştü: Emekli Yargıtay Üyesi Seyfettin Çilesiz böyle bir dava açmıştı. TÜİK’in açıkladığı enflasyondan dolayı emeklilerin düşük zam aldığı için açılan davada Ankara 6. İdare Mahkemesi TÜİK lehine karar verdi. Üstelik TÜİK mahkemeye madde sepetini açıklamadığı ve bir belge sunmadığı halde. Dava istinafa taşındı, Bölge İdare Mahkemesi’nde görülecek.

5Ara/24Kapalı

OKULDA SEVGİ VE ÖZGÜRLÜK ORTAMI-3 – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

OKULDA SEVGİ VE ÖZGÜRLÜK ORTAMI-3 - Seyfettin KARAMIZRAK
“Ben gelmedim davi için, benim işim sevi için.” Yunus emre
Bundan önceki yazımızda, “sevginin ve özgürlüğün” öğrencilere nasıl kazandırılabildiğinden bahsetmiştik. Beş maddesini anlattığımız bu konunun diğer maddelerini anlatmaya çalışalım.
Öğretmen eğitim ortamında, şu şekilde davranmalıdır:
-Öğretmen evrendeki tüm varlıkların birbiriyle ilişkisi olduğunu gösteren olguları (hava, su, toprak kirlenmesi; savaş, açlık, yönetim, toplumsal, ekonomik, siyasal sorunları) hedefler doğrultusunda öğretme ortamına getirmeli; üzerinde tartışılmalı; uygun öğretme yöntemlerini de işe koşarak birlikte sonuca varmalıdır.
-Sorunlar çözülürken, ya da çözülmeden önce öğrencileri gruplara ayırmalı; onların hep birlikte çalışmalarına olanak tanımalı; böyle çalışma alışkanlığını onlara kazandırmalıdır.
Öğretmen kubaşık çalışma örneklerini sınıfa getirmeli, öğrencilere göstermeli; neden böyle çalışılması gerektiğini onlara buldurmalıdır. Hiçbir öğrenciye ayrıcalık tanımamalı;
yani hiçbirini sürekli merkeze almamalıdır. Hepsine eşit davranmalı ve âdil olmalıdır.

3Ara/24Kapalı

ABD’NİN TÜRKİYE VE KÜRDİSTAN PLANI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ABD’NİN TÜRKİYE VE KÜRDİSTAN PLANI - Ruhittin SÖNMEZ

Türkiye’de yeni açılım süreci başlatma girişiminin Ortadoğu’daki gelişmelerle çok yakın bağı olduğu açık. Bu gerçek içeride çok seslendirilmese de dışarıda çok daha açık bir şekilde dile getiriliyor.

Şimdi Prof. Dr. İskender Öksüz’ün köşe yazısında aktarılan bir röportajda anlatılanlara bakalım.

Irak Kürdistanı’nın Rûdaw ajansına verdiği röportajında (https://bit.ly/Rudaw-Semavi) Temel Strateji Araştırma Merkezi Başkanı Abdurrahim Semavi’nin anlattıkları ilginç.

“Türk hükümetinin 15-16 aydır hazırladığı bu proje sadece Türkiye'deki Kürt sorununun çözümüne yönelik değil. Projeye göre Ortadoğu Kürtleriyle büyük bir ittifak kurulacak, Doğu, Batı ve Güney, Kuzey Kürtleriyle (İran- Irak- Suriye ve Türkiye’deki ayrılıkçı Kürtler kastediliyor) ittifak kurulacak. Bu projenin hazırlığıdır. Bunu ifade etmek istiyorum.”

“Proje 5 yıl içinde yapılacak. Türkiye halkı ve Kürtler projeye hazır olana kadar proje adım adım inşa edilecek... 5 yıl içerisinde sadece Kandil'de olanlar değil, diasporada yaşayanlar da geri dönecek ve onlara da geri dönüş yolu açılacaktır.”

29Kas/24Kapalı

HALDEN ANLAYAN VE ANLAMAYANLAR – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

HALDEN ANLAYAN VE ANLAMAYANLAR - Ruhittin SÖNMEZ

Türkiye bir yandan geniş kesimlerin derin yoksullukla mücadele ettiği bir ülke. Diğer taraftan devleti yönetenler halkın halinden anlamak yerine kendi yarattıkları yapay gündemlerle meşguller.

Bir zamanlar bir esnafın fırlattığı yazar kasa ile hükümet düşerken, şimdi açlık sınırı altında kıvranan çiftçi, esnaf, işçi ve emeklilerin çığlıklarını duyan yok.

Milletin önemli bir kesimi ülkede hak, hukuk, adalet mahrumiyeti olduğu inancı içinde.

Muktedirlerle ters veya farklı düşünenler bir sabah ansızın tutuklanabilmekte. Nasuh Mahruki gibi Türkiye’nin gururu olan, binlerce kişiyi doğal afetlerde kurtarmış, uluslararası dağcılık alanında ülkemizi başarıyla temsil etmiş bir kişi Yüksek Seçim Kuruluna güvensizliğini beyan etti diye 12 m2’lik bir beton kutuya konuldu.

Türkiye, “Atatürk’ün askerleriyiz!” diye yemin eden teğmenlerin ordudan ihracı istenirken, 40 bin kişinin ölümünden sorumlu terörist başına güzellemeler yapılıp, TBMM’e davet edildiği bir ülke oldu.

Milli Eğitim Bakanlığı cemaat ve tarikatlara okullarda sözde “değerler eğitimi” verdirirken, belediyelerin modern kreşlerini kapatma derdinde.

Bütün bu olanlara tepki gösterenler, yargı yoluyla cezalandırılmakta.

Oysaki büyük devlet adamları halkın halinden anlarlar. Modern tabiriyle “empati” yapmaya çalışırlar. Yani onların yerine kendini koyarak duygularını anlamaya çalışırlar, neden bu tepkilerin var olduğunu sorgularlar. Halden anladığınız zaman bulduğunuz çözüm de gerçekçi olur.

Meramımı anlatmak için tarihten birkaç örnek vermek istiyorum.

26Kas/24Kapalı

KILIÇDAROĞLU’NUN MAHKEMEDE ANLATTIKLARI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sKILIÇDAROĞLU’NUN MAHKEMEDE ANLATTIKLARI - Ruhittin SÖNMEZ

CHP’nin 7. Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu dönemin Başbakanı R.T. Erdoğan’a Hakaret suçlamasıyla yargılandığı Asliye Ceza Mahkemesinde “savunma” yerine manifesto gibi beyanlarda bulundu.

Kılıçdaroğlu 2013-2014 yılları arasında meydanlarda yaptığı konuşmalarda AKP Genel Başkanı Erdoğan için ağır suçlamalarda bulunmuş. Bu konuda aleyhine açılan davada, zamanın ana muhalefet partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu 11 yıl 8 aya kadar hapis ve siyasi yasak talebiyle yargılanıyor.

Dava Başbakan Erdoğan’ın şikayetiyle açılmış. Ama Erdoğan 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra, o tarihe kadar Kılıçdaroğlu dahil olmak üzere, açtığı davaları geri çekti. Şikayetlerinden de vaz geçtiği için bu davada halen müdahil değil.

“Saray’a yakın gazeteci” Abdülkadir Selvi bu durumu “Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu’nu affetti” diye yazdı. Selvi’nin demokrasi anlayışına bakın ki, iktidar partisi genel başkanı şikayetinden vazgeçince ana muhalefet partisi genel başkanını affetmiş oluyormuş!

Ancak demokratik bir devlet olduğu iddiasındaki bir ülkede, ana muhalefet partisi liderinin başbakan hakkında on yıl önce söylediği sözleri sebebiyle 11 yıl 8 aya kadar hapis ve siyasi yasak talebiyle yargılanıyor olması iyi bir şey değil.

Adalet Bakanının, dava hakkında yorum yaparken, muhalefete tehdit anlamına gelecek sözlerini fazla siyasi buldum. Bakan yargıya baskı yapılıyor görüntüsü verecek sözlerden sakınmalı.

Bu dava niteliği itibarıyla siyasi bir davadır. Kılıçdaroğlu da siyasi bir savunma yapmıştır. Erdoğan hakkındaki iddialarının ve sert ifadeli ithamlarının kitlelere ulaşması için mahkeme salonundan seslenmeyi tercih etmiştir.

Kılıçdaroğlu son Cumhurbaşkanlığı seçiminde kazanamayacağı belli olduğu halde aday olduğu için çok eleştirildi. Ben de eleştirdim, eleştiriyorum. Ancak Kılıçdaroğlu uzun yıllar bürokrat ve siyasetçi olarak görev yapmış ve hakkında en küçük bir yolsuzluk ve şaibe iddiası dahi olmayan bir kişi.  Bu yüzden hırsızlık, yolsuzluk konularındaki hassasiyeti inandırıcı bulunuyor.

Davanın kendisi hakkında şu safhada yorum yapmayacağım. Kemal Kılıçdaroğlu’nun mahkemeden çok yargı dışındaki kişi ve kitlelere verdiği mesajlarında, önemli bulduğum bazı konuları yorumlamaya çalışacağım.

23Kas/24Kapalı

SEVGİ VE ÖZGÜRLÜK-2 – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

SEVGİ VE ÖZGÜRLÜK-2 - Seyfettin KARAMIZRAK

“Eğer bu dünyada gerçek barışı öğreteceksek ve eğer savaşa karşı gerçek bir savaş vereceksek, işe önce çocuklarla başlamamız gerekmektedir.” Mahatma Gandhi

Bundan önceki yazımızda, “sevginin ve özgürlüğün öğrencilere nasıl kazandırılabildiğin” den bahsetmiştik. Dört maddesini anlattığımız bu konunun diğer maddelerini anlatmaya çalışalım.

5. Sevgi insanın önemli gereksinimlerinden biridir: Sevgi, insanın önemli gereksinimlerinden biridir. İnsan sevmediği, sevilmediği ortamlarda çok acı çeker.

Çünkü insan, yaşamı boyunca sevgi peşinde koşmak­ta, onu aramakta, yani sevgi dolu bir ortamda yaşamak istemek­tedir.

Nitekim "iki gönül bir olunca, samanlık seyran olur, beni aç, susuz bırakın; fakat ne olur sevgisiz bırakmayın" söz­lerinde bu gerçek dile getirilmektedir.

Öğrencinin de eğitim ortamında sevgiye gereksinimi var­dır. Sevdiği öğretmeninin dersinde başarısız olan öğrenciyi bul­mak çok zordur. Öğrenci öğretmenini ve dersi seviyorsa, o alanda daha başarılı olur.

Eğitimin kurallarına uyabilir; onla­rı savunur. Öğretmen ve derse karşı olan olumsuz tutum ve davranışlardan da vaz geçer.

Baskı, korku, ceza gibi istenmedik değişkenlerin baskın olduğu eğitim ortamlarında, öğrenci göstermelik bir saygı ve uyum içindedir.

Sırf sınıf geçmek, dayak yememek, azarlanmamak, küçük düşürülmemek, ceza görmemek için çalışabilir; kurallara uymuş gibi davranabi­lir. Bu gibi ortamlarda öğrenci gerçek duygu ve düşüncelerini bastırmıştır. Uygun yer ve zaman gelince öğretmen ve derse karşı olan tutumunu ortaya koyabilir.

Bu yüzden insanın sevgi gereksinimini giderebilmek için, eğitim ortamında duyuşsal alanla ilgili hedef davranışları kazan­dırıcı değişkenler işe koşulmalıdır. Eğitim ortamı, öğrencinin sevme, sevilme ve benimsenme gereksinimini giderecek biçim­de planlanmalıdır.

22Kas/24Kapalı

ERDOĞAN AÇLIK VE YOKSULLUKLA MÜCADELE ZİRVESİNDE – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ERDOĞAN AÇLIK VE YOKSULLUKLA MÜCADELE ZİRVESİNDE - Ruhittin SÖNMEZ
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, G20 Liderler Zirvesi’nde, “Sosyal Kapsayıcılık ile Açlık ve Yoksullukla Mücadele Oturumu”na iştirak etti.
G20 Liderler zirvesi kapsamında Brezilya’da yapılan toplantılar için üç ana başlık seçilmiş. Bunlardan ilki “açlık, yoksulluk ve eşitsizlikle mücadele.”
Erdoğan “dünyada nerede bir kıtlık, açlık, felaket, çatışma, trajedi varsa Türkiye ilgili tüm resmî kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla oradadır, ihtiyaç sahiplerinin her daim yanındadır” mesajını verdi. Özellikle Türkiye’nin Gazze ve Lübnan’a yaptığı insani yardımları anlattı.
Oysaki dünyada açlık ve yoksulluk sorunu var ama Türkiye’de de aynı sorun büyümekte.
Türkiye’de vatandaşların önemli bir bölümü açlık v yoksulluk sınırının altında bir gelirle yaşama mücadelesi veriyor.
Türk-İş verilerine göre Ekim 2024 ayında açlık sınırı 20 bin 431 TL’ye, yoksulluk sınırı da 66 bin 553 TL’ye yükseldi. Asgari ücret bile açlık sınırının 3 bin 429 TL altında kalıyor. Türkiye’de ortalama ücretler de asgari ücret seviyesine yakın mertebeye düştüğü için nüfusun büyük kısmının açlık sınırı altında kaldığı ortada.

21Kas/24Kapalı

Ata’ya son veda etkinliği – Orhan BALCI

orhan balcı

Ata’ya son veda etkinliği - Orhan BALCI

Salı günü ofiste çalışıp gazeteyi tamamlayıp, internet haber sitemize gerekli haberleri girdikten sonra, Doğu Kışla Durağı’ndan Tramvay’a bindim.

Her zaman olduğu gibi kalabalık bir tramvay yolculuğu sonrasında Yeni Cuma Durağı’nda indim.

Hava kararmıştı.

Kent Meydanı’nda daha çok gençlerin ve üniversite öğrencilerinin tercih ettiği Kafeler doluydu.

Yürüyerek hedefim olan Mimarlar Odası Tarihi Bina’ya gittim.

19Kas/24Kapalı

HALKA RAĞMEN ÇÖZÜM SÜRECİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

HALKA RAĞMEN ÇÖZÜM SÜRECİ - Ruhittin SÖNMEZ
Millete işi gücü bıraktırıp bilmece çözmeye zorluyorlar. Cevabı merak edilen soru şu: Devlet Bahçeli
“Öcalan açılımını” CB Erdoğan’a haber vermeden mi yaptı, yoksa birlikte karar verdikleri bir planı belli bir senaryoya göre uygulamaya mı çalışıyorlar?
Millet bu soruyla meşgul edilirken, Devlet Bahçeli Öcalan’ı Meclis’te konuşturma ve (terörü bitirme karşılığında) terörist başına af getirmek projesini her hafta tekrarlıyor. Erdoğan sanki bu fevkalade önemli sözler söylenmemiş gibi bu konudan bahis açmıyor.
Şimdi bir de her gün saat 15’te MHP’nin resmi hesabından Bahçeli’nin “Vakit Tamam” başlıklı şifreli mesajları yayınlanıyor. Milletin bütün dertleri unutulsun diye dikkatler siyasetin çelik çomak oyununa çekiliyor.
Neymiş efendim, “Bahçeli bu mesajlarla kime sesleniyor ve ne anlatmak istiyormuş?”
Devlet Bahçeli neden “Yalnız kalırsınız bazen en yakınınız bile anlamaz sizi” mesajı yayınlamış?
Milletin kaderini ilgilendiren bu kadar ciddi bir meselede ülkeyi yönetenlerin millete verdiği değere bakar mısınız?
Böyle şifreli mesajlar göndereceğine, Devlet Bahçeli ne demek istiyorsa ve kime demek istiyorsa açık açık söylese olmaz mı?

15Kas/24Kapalı

KÜRT SORUNU VAR MI, SİYASİ ÇÖZÜM NE DEMEK? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

KÜRT SORUNU VAR MI, SİYASİ ÇÖZÜM NE DEMEK? - Ruhittin SÖNMEZ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli bir yandan yeni bir “çözüm süreci” başlatmak istiyor. Önceki “çözüm sürecinde” bile dile getirilemeyen “Öcalan TBMM’de konuşsun” çağrısı yapıyor. Fakat diğer taraftan “Kürt Sorunu yoktur” görüşünü dile getiriyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Diyarbakır’da, 2005 yılında, “Kürt meselesi benim meselemdir” diye konuşmuştu.
Oslo’da PKK ile T.C. arasında, bir hakem devlet başkanlığında, 2009 yılında gizli müzakereler başlatıldı. 2013-2015 yılları arasında “Çözüm Süreci” adı altında PKK ile Türk Devleti arasında açıkça müzakereler yürütüldü.
2015 yılından sonra Erdoğan “Türkiye’de artık Kürt sorunu yoktur ; Kürt kardeşlerimin sorunları vardır. Türk kardeşimin de sorunu var, öyle mi? Ülkemde yaşayan tüm etnik unsurların her birinin sorunları var. Bu sorunları gidermek için çalışacağız, ayrım yapmayacağız. Sanki bu ülkede Kürt
sorunundan başka bir mesele yok. Bu, ülkeyi bölmeye gayret etmektir, ayrımcılıktır. Bütün etnik unsurlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları olarak birdir, birbirine eşittir, birlikte Türkiye’dir” gibi değerlendirmeler yaptı.
CB Erdoğan, Bahçeli’nin “Öcalan açılımı” üzerine, “MHP liderinin tavrının Türkiye’nin demokrasi mücadelesi için olumlu ve anlamlı bulduğunu” söyledi. “Siyasetimizin temelinde, ülke meselelerinin geniş bir mutabakatla çözülmesi, toplumun farklı kesimlerinin de sürece dahil
edilmesi yatıyor” dedi.
“Meseleleri terör dışı yöntemlerle ortadan kaldırmaya ise her zaman varız” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “bu gelişmeyi yeni Anayasa çalışmalarıyla birlikte değerlendirmek gerektiğine” atıfta bulundu.

13Kas/24Kapalı

SEVGİ VE ÖZGÜRLÜK-1 – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

SEVGİ VE ÖZGÜRLÜK-1 - Seyfettin KARAMIZRAK
Dr. Peck, sevgiyi şöyle tanımlar: “Sevgi, insanın, kendisinin ve bir başkasının ruhsal tekâmülünü desteklemek amacıyla benliğini genişletme arzusudur”.
Sevgi kayıtsız şartsız saygıdeğer bulunmaktır. Sevgi fark edilmedir. Sevgi hoş görülmedir.
Sevgi paylaşmadır. Sevgi tanınma, bir insanın olabileceğinin en iyisi olmasına, gelişmesine imkân sağlamaya çalışmadır. Sevgi, şeffaf olmadır. Sevgi ihtiyaçtır.
Spinoza ise sevgiyi; “zorlama olmadan, yalnız özgür olduğunda yaşanabilen, insan gücünü somutlayan bir eylem” olarak ele almaktadır.
“Sevgi, kolların her zaman açık oluşudur. Sevgi için kollarınızı kaparsanız, kendinizin dışında tutacak hiçbir şey kalmadığını görürsünüz”.
Bademci’ye göre: “Sevgi tutku gibi zehirlisi olmayan, herkesin yetiştiremediği sıradan bir çiçektir.”

12Kas/24Kapalı

YAPAY ZEKA KÖŞE YAZILARIMI DEĞERLENDİRDİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s                          YAPAY ZEKA KÖŞE YAZILARIMI DEĞERLENDİRDİ - Ruhittin SÖNMEZ

Yapay zeka programları son zamanlarda hem çok çeşitlendi ve hem de çok gelişti. Her geçen gün daha da gelişmekte olan yapay zeka programları ile inanılmaz işler yapılabilmekte.

Türkiye dijital dönüşümün bir parçası olarak yapay zekanın stratejik önemini dikkate almaya çalışıyor. 2021 yılında “Ulusal Yapay Zeka Stratejisi’ni yayımlandı. Yapay zekaya en çok yatırım yapan ülkeler listesinde ilk üç ABD, Çin ve Birleşik Krallık olurken, Türkiye ise bu listede 20'nci sırada yer alıyor.

Nobel ödüllü bilim insanımız Daron Acemoğlu “Türkiye'de birkaç şirket haricinde şirketlerin ve politikacıların yapay zekaya hazır olmadığını” belirtti. Acemoğlu, “Türkiye'nin bu konuda inovasyona girmesi gerektiğini” söyledi. Sadece özel sektörde değil, “kamu ve savunma sektöründe yapay zekâ çok önemli. Yapay zekâ kullanılarak kamu sistemimizde birçok şey iyileştirilebilir. Öte yandan, yapay zekâyı kullanabilmek için daha eğitimli bir işgücüne sahip olmamız lazım” dedi.

8Kas/24Kapalı

BAHÇELİ ÖCALAN’I MECLİS’E GETİRMEKTE KARARLI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

BAHÇELİ ÖCALAN’I MECLİS’E GETİRMEKTE KARARLI - Ruhittin SÖNMEZ

Kulaklarına ve gözlerine inanamayıp, acaba “sürçü lisan mı etti?” diyerek şaşkınlıkla gözlerini ve kulaklarını ovuşturanlar bile anladı ki yanlış duymamışız.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Meclis grubunda bir kere daha "Teröristbaşı terörün bittiğini, PKK'nın lağvedildiğini söyleyecekse DEM grubuna gelsin, bunları teker teker söylesin. Umut hakkından da istifade etsin. Sözümün arkasındayım ve teklifimde ısrarlıyım" dedi.

Bu sözlerin asıl sebebini de ifade etti. Bir bakıma “ağzındaki baklayı çıkardı.”

“Eğer terör hayatımızdan sökülüp atılırsa, eğer enflasyon canavarına kesif bir darbe indirilirse, Türkiye siyasi ve ekonomik istikrarın zirvesine çıkarsa, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın bir kez daha seçilmesi doğal ve doğru bir tercih değil midir? Bu kapsamda lazım gelen anayasal düzenlemeyi yapmak önümüzdeki görevler arasında olmayacak mıdır? Devlette devamlılık, siyasette istikrar, Türkiye Yüzyılı'nın inşası için Sayın Recep Tayyip Erdoğan güvencedir, milletin sevdalısıdır, tecrübesiyle ve birikimiyle bize göre tek seçenektir."

Bu konuya dair yazdığım 4 yazıda Bahçeli’nin çıkışının iç sebebinin CB Erdoğan’ın tekrar ve belki de ömür boyu seçtirme imkanı verecek bir Anayasa değişikliği yapma arzusu olduğunu vurguladım.

Bu planın sadece Bahçeli tarafından değil Erdoğan ve saraydaki ekibi ile kurgulanmış olduğundan eminim. Bu yüzden Esenyurt belediyesine (ve Halfeti, Batman, Mardin belediyelerine) kayyım atanmasının Bahçeli’nin başlattığı bu süreci durdurmayacağını ifade ettim. Yanılmadığım ortaya çıktı.

5Kas/24Kapalı

BAHÇELİ’NİN ÖCALAN’LI ÇÖZÜMÜ İPTAL Mİ EDİLDİ? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

BAHÇELİ’NİN ÖCALAN’LI ÇÖZÜMÜ İPTAL Mİ EDİLDİ? - Ruhittin SÖNMEZ
“Teröristbaşı Öcalan’ı TBMM’de konuşturmak” gibi Türk Milletinin sinir uçlarını tahrik eden bir teklifin çok iyi bir hazırlıktan sonra ortaya konulmuş olması gerekirdi.
Çünkü TBMM’de Öcalan’ı konuşturmadan önce “umut hakkı” denilerek terörist başına bir af çıkarılması ve bunun millete kabul ettirilmesi kolay değildi.
Nitekim Bahçeli’nin bu çağrısının yapıldığı hafta kamuoyu anketlerinde MHP oylarında büyük düşüş, Bahçeli’nin bu çıkışına şiddetli tepki veren Zafer Partisi ve İYİ Parti oylarında ciddi artışlar görüldü.
İlginç olan AKP ve Erdoğan bu ilk hafta içinde konu hakkında yorum yapmadı. Bu süre içinde AKP oylarında biraz artış olduğu tespit edildi.
Sonunda CB Erdoğan konu hakkında konuştu. 29 Ekim resepsiyonunda “Cumhur İttifakı ortağımızın öncülüğünde son dönemde ortaya konan yaklaşımların önyargısız olarak
değerlendirilmesini” istedi.
30 Ekim’de TBMM grubunda yaptığı konuşmada önce, “tüm vücudunu taşın altına” koyduğu söylediği Bahçeli ile “kardeşliğe katkı” sağladığını belirttiği CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e teşekkür etti.
Sonra Bahçeli’nin kimsenin hayal etmediği seviyeye yükselttiği çıtayı aşağı seviyelere indirdi.
Öcalan adını ağzına bile almadı. Meclis’e gelip, DEM grubunda konuşmasından da söz etmedi.
Önce Bahçeli’yi övdü. Ama O’nun getirdiği teklife karşı “Bizim, Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne, kandan beslenen Kandil’deki terör baronlarına hiçbir çağrımız yoktur olamaz da… Teröristin anladığı yegâne dil terörle tavizsiz mücadeledir” dedi.
Buradan Kandil’deki PKK ve KCK ile Suriye’nin kuzeyindeki YPG/PYD ile bu süreçte muhatap olmayacağı, Öcalan ve DEM’i muhatap alacağı anlaşıldı.

3Kas/24Kapalı

OKULDA SEVGİ ORTAMI – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

OKULDA SEVGİ ORTAMI - Seyfettin KARAMIZRAK
“Öğretmen, korkulan kişi değil sevilen ve sayılan insan olmalıdır. Unutulmamalıdır ki korku kaçırır,
sevgi yaklaştırır. Kaçan öğrenci değil, yaklaşan öğrenci öğrenir. Öğretmen sevilen kişi olduğu kadar
öğrencilerine öğrenmeyi de sevdirmelidir. Öğretmen sevgisi, öğrenci sevgisi ve öğrenme sevgisi başarının
dinamizmidir.” Fahri Kayadibi

Eğitim, sevgiyi merkezine alırsa, küreselleşen dünyanın; “barış, huzur, güven, dayanışma, kardeşlik” içerisinde bir dünya halini alabilmesine katkıda bulunur.
İnsan; “bilinç, sevgi, inanç, güven, düşünce, algı ve anlamadan” yoksun olursa kendisini insan olarak idrak edemez. Sosyal çevre ve ekolojik denge olmaksızın da tüm boyutlarıyla gelişmiş bir insan olamaz.
Okuldaki sevgi ortamı çocuğu okula bağlayan ve başarısını güdüleyen en büyük etkendir. Okulunu seven çocuk, severek öğrenir. Okul sevgisiyle öğrenme sevgisi paralellik
gösterir.

1Kas/24Kapalı

CUMHURİYET VE DEMOKRASİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

CUMHURİYET VE DEMOKRASİ - Ruhittin SÖNMEZ

Halkımıza Cumhuriyeti sorunuz, çoğunluğu demokrasinin özelliklerini anlatacaktır. “Halkımız farkında olmadan Cumhuriyet ile demokrasiyi özdeşleştirir.” Oysaki Cumhuriyet ile demokrasi aynı şey değildir.

Bu yüzden “Cumhuriyetimizi demokrasi ile taçlandıracağız” şeklindeki ifadeler doğrudur.

Konunun uzmanı bir bilim adamının, Prof. Dr. Kemal Gözler’in cümleleriyle açıklayalım:

“Birer cumhuriyet olmakla birlikte demokratik olmayan pek çok devlet vardır. Komşularımız Irak ve İran birer cumhuriyettir. Keza eski SSCB de bir cumhuriyet idi. Oysa bu devletlerin demokratikliği pek kuşkuludur. Demek ki “cumhuriyet = demokrasi” anlayışı ampirik olarak yanlıştır.”

“Buna karşılık Avustralya, Belçika, Birleşik Krallık, Danimarka, Hollanda, Japonya, Kanada, Lüksemburg, Norveç, İsveç, Yeni Zelanda gibi demokratikliklerinden hiçbir şekilde şüphelenilmeyen ve üstelik uzun zamandan beri demokratik rejimleri kesintiye uğramamış olan bu devletler bir cumhuriyet değil, monarşidir.”

Cumhuriyet ile demokrasi arasında bir bağıntı yoktur. Bir cumhuriyet demokratik olabileceği gibi, anti-demokratik de olabilir.

Keza monarşi ile demokrasi arasında da bir bağıntı yoktur. Bir monarşi demokratik olabileceği gibi, anti-demokratik de olabilir.”

Cumhuriyet, devlet başkanlığının irsî olarak intikal etmediği devlet şekli ve monarşi de devlet başkanlığının irsî olarak intikal ettiği devlet şekli olarak tanımlanabilir.”

Osmanlı Devleti monarşi ile idare ediliyordu. Ancak 1876 Anayasası sonrası demokrasi idaresine doğru bir geçiş başlamıştı.

Ancak Osmanlı’da demokrasiye doğru gidiş istikrarlı bir seyir izlemedi. İlki 1878’de olmak üzere, Meclis-i Mebusan (parlamento) zaman zaman kapatıldı. Osmanlı Devleti 1876-1878 ve 1908-1918 yılları arasında meşruti monarşi ile yönetildi. İkinci meşrutiyet ile Osmanlı anayasal düzeni, döneminin Avrupa’sında olduğu gibi, meşrutî bir anayasal monarşiye dönüşmüştü.

31Eki/24Kapalı

VEFA! – Zekai KAHYAOĞLU

59390-0

VEFA! – Zekai KAHYAOĞLU

İş ve eylemleriyle Kocaeli'nin ses getiren önemli sivil toplum örgütlerinden "Akçakoca" Platformunun geleneksel hale getirdiği "Vefa" gecesine iştirak ettik.

Değerli dostumuz, arkadaşımız, meslektaşımız "Ali Aydemir" adına düzenlenen böyle güzel bir gecede arkadaşlarımızla; dostlarımızla bir arada olmanın mutluluğunu yaşadık.

Vefanın İstanbul'da bir semt adı olmadığını bir kez daha hatırlatan Platformun başkan ve yöneticilerine şahsım adına çok teşekkür ediyorum.