Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

ahsen okyar
5Oca/240

ADALET CAN ÇEKİŞİYOR – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ADALET CAN ÇEKİŞİYOR - Ruhittin SÖNMEZ

Hatay Milletvekili Can Atalay’ın başvurusu ile Anayasa Mahkemesi (AYM) 2. defa hak ihlali kararı verdi. Yine 2. defa bu ihlali kaldırması için kararın gönderildiği görevli İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi topu Yargıtay 3. Ceza Dairesine attı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi yine “ihlal kararının hukuki bir değeri ile geçerliliği yoktur. Bu nedenle bu karar yok hükmündedir, ihlal kararına uymayacağız” anlamına gelen yeni bir karar verdi.

Artık tuzun koktuğu bir aşamaya gelindiği görülüyor. “Tüm anayasal hakları ve anayasal düzeni yerle bir eden” bir karardır bu.

AYM ile Yargıtay arasında bir astlık üstlük ilişkisi yoktur. Her biri kendi görev alanına giren alanlarda karar verir. AYM bir temyiz mahkemesi gibi inceleme yapmaz ve Yargıtay kararını iptal edemez.

Ancak İnsan Hakları ihlallerinde bireysel başvuru hakkı kapsamında yapılan başvurularda AYM tek yetkilidir. Verdiği karar herkesi bu arada diğer yargı organlarını da bağlar.

AYM kararları da tartışılabilir, hatalı veya yanlış bulunabilir ancak tanımıyorum veya uygulamıyorum denilemez.

Tıpkı Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçimlere dair kararları gibi, AYM’nin kararları da yanlış dahi olsa uygulanmak zorundadır.

Mesela YSK’nın “Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan birleşik oy pusulaları geçerli değildir” yasa kuralına rağmen, mühürsüz oyları geçerli sayan hukuksuz kararı uygulandı.

Yine 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Seçiminin yenilenmesi kararı asla hukuki değildi, tamamen siyasi bir karardı. YSK’nın bu kararı Türkiye Cumhuriyeti hukuk tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Fakat bu YSK kararı da uygulanmıştır.

1Oca/240

İKİ KİŞİ… – Kandıralı FETHİ

fethi duru

İKİ KİŞİ... – Kandıralı FETHİ

BİZDEN.....

Gecenin mateminde yazmış olabilirim..?!!

Vakit geç misali..

Duygu Mert

#ACAR -GÖZÜNÜ BUDAKDAN sakınmayan YAZAR...

SAVAŞ AY misali..

Ne gördüm/ne tanıdım...

DELİKANLI.. ağzına geleni

harbi-harbi

dobra-dobra yazan...

Hani derler ya..

-ADAMSIN

ve de

Yiğit Özcan

her yerde var. .

Orda burda,

Giresun da- Erzurum'da, futbol da, .

KAN arayan, hastalığa UMAR arayan, canlı yayınlarda..

BANDIRMA'dan takip ediyorum, sizleri...

Var olun..

HARBİ olun...

İFTİHAR ederiz...

11Ara/230

KANDIRA’nın KURTULUŞU… / Kandıralı FETHİ

406789835_3511697052477373_1728864739082782350_n

KANDIRA'nın KURTULUŞU... / Kandıralı FETHİ

23 NİSAN’dan, BİR GÜN #evvel kutlanır dı...

KANDIRA'nın KURTULUŞU...

Biz, böyle bildik hep böyle idi...

Nedense..??!? neden..!!???

Tarih değişmiş...

Gün evvelinden gelirdi.

İzmit'den -AdaBaza'ın dan

#ÇETE'ler....

Hizmeti BÜYÜKTÜR

Numan GÜNEŞ BLD. BŞK

zamanı.. Misafir edilir di.

28Kas/230

DÖRT ERKEK… / Kandıralı FETHİ

402058084_3498232207157191_6812913986404339957_n

DÖRT ERKEK... / Kandıralı FETHİ

Veeee #DÖRDÜNÜN de Üst den bir DÜĞMESİ #İLİKLİ ÇEKETLER...

İlginç.

Zamanın BAŞBAKANI, TUZLA’da suikast sonucu öldürülen (Nihart ERİM.) #ERİM apartımanı altında,

HASAN AGA’nın dükkanının önünde BÜSKÜVÜT tezgahı olurdu, BALABAN markalı, vede GAYMAKLI birbirine yapışık... 5 guruşa,10 guruşa...

EVCİLİK oynardı GIZLAR... FERIDE Kazım Ulutaş annenin merdivenlerinde..

Melek Evin /BİRCAN/CANAN/MİNE ÖĞREN.

BİZ, #KOVBOYCULUK Faruk Duru, ŞİNAŞİ, ŞADAN… APAÇİLERİ kovalardık..

#İŞTE bu fotoğrafın çekildiği alan GOCAAAA oyun sahamızda....

16Eki/230

#DEĞİŞİK #GARUŞUK – Kandıralı FETHİ

fethi duru#DEĞİŞİK #GARUŞUK - Kandıralı FETHİ

#DEĞİŞİK #GARUŞUK ordann / burdan bii yazı olsun..

VEP OFSET #MECMUA lar (mecmua ne..??? Nerden bilecek YENİ NESİL)

#SES ve #HAYAT Dergileri

Ayhan IŞIK dan tutunda Filiz AKIN a

YEŞİLÇAM’a star çıkaran, MAGAZİN BASINI.. ARTİZZZ ajansları....

Güzellik yarışmaları

Hürriyet, Milliyet, Son havadis, Akşam, Tercüman Gazeteleri

Hafta SONU, pazar EK leri...

Gazteci #FAHRETTİN abimiz.. Hani şu Minübüscü #ÖZKAN abimizin, ABİSİ.. EN SON BELEDİYE altı...

SAM AMCA nın resminin olduğu, Hani şu, YARIM METRELİK fötr şapkalı, TENEKE KUTU lardaki Pis kokulu #SÜT #TOZLARI..

11Eyl/230

SİZ… LANGIR sokağı bilirmisiniz….? – Kandıralı FETHİ

Exif_JPEG_420

SİZ... LANGIR sokağı bilirmisiniz....? - Kandıralı FETHİ

İşte oradan başlayalım

Gezdim. TOZDUM..GANDIRA'da.

Başöğretmen yardımcısı

ALİ SAĞLAM ı çakarmısınız?

KIZI

Rahmetli CANAN'ı

Oğlu ATACAN 'ı

Exif_JPEG_420

27Ağu/230

Bilecek yeni nesil #SOMYA..!!’yı…?? – Kandıralı FETHİ

370579365_3442167972763615_7420799048410145309_n

Bilecek yeni nesil #SOMYA..!!’yı...?? - Kandıralı FETHİ

Bilecek yeni nesil...
#SOMYA..!!’yı...??
Gündüzleri ,
GESMEGERİK / DÜMDÜZ örtüler..
Misafirlerimize odamızın enn BAŞ KÖŞESİ.
Geceleri en rahat yatak..
Uzun çelik şeritli - YAYLI somya..
Çocukluğumuz vardı...
Hayat gizlenirdi #altında..
Neler vardı neler..
Üzerinde, DERS yaptığımız...
#Babamın #ASKER'lik #TAAATAA BAVULU..
Çamaşır sepetimiz girerdi..
SOMYA'nın altına.
Bii sürü takıl-tukul...
TOMMİSK / TEKSAS / ZAGOR / TEX
saklanırdı..
Neler sığardı neler…

7Ağu/230

BİZİM ZAMANIMIZ.. – Kandıralı FETHİ

363396762_3429393377374408_6845709818396600029_n

BİZİM ZAMANIMIZ.. -  Kandıralı FETHİ

GARUŞUK-GURUŞUK biiii yazı...

Bizim zamanımızda kibritler vardı ve ocaklar ve sobalar bu kibritle tutuşturulurdu..

Vasati kaç ÇÖP’dür..???

TEKEL kibritleri 60 misali...

sahiii, var mı..??

satılıyor mu.. şimdilerde..,,???

Neee Alaka Allah, -allah

İşte, ordan girerek.. Mesela...

4Oca/231

UYGUR TÜRKLERİ VE TARİHTEN DERS ALMAK – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

UYGUR TÜRKLERİ VE TARİHTEN DERS ALMAK - Seyfettin KARAMIZRAK

Endülüs İslam devleti yıkılırken,Müslümanlara şartlar koştular. Hiç bir Müslümanın evinin kapısı kilitli olmayacaktı. İspanyol askerleri istediği gibi, istediği zaman Müslümanların evine girip çıkabilecekti. Müslümanların Namus ve haysiyeti ayaklar altına alınmıştı. Herkes dinini değiştirecek, Müslüman kimse kalmayacaktı. Sonunda öyle de oldu.

Şehrin Sultanı Ebu Abdullah,“Hristiyanlara teslim oldukları takdirde kimseye hiçbir şey olmayacak” yalanına kanarak, şehri elleriyle teslim etti. Giderken gözlerinden yaş döküyordu. Yanı başındaki annesi; “Ağla oğlum ağla... Erkekler gibi savaşmadın, kadınlar gibi ağla.” Demişti.

3Oca/230

GAZIN DEĞERİ TRİLYON DOLAR MI? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sGAZIN DEĞERİ TRİLYON DOLAR MI? - Ruhittin SÖNMEZ

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan Karadeniz’de bulunan toplam doğalgaz rezervinin 710 milyon metreküpe ulaştığını ve bunun değerinin 1 trilyon dolar olduğunu söyledi.

Bu bilginin “yanlış” olduğunu söyleyenler hemen yaylım ateşine tutuldular. “Siz ülkenizi sevmiyorsunuz” suçlamasına maruz kaldılar.

Oysa böyle teknik olayların yararı veya zararı rakamsal olarak hesaplanabilir. Bu rakamlar da tartışılmaz bir gerçeği ortaya koyar.

Ortada açık bir hesap hatası var. Öncelikle rezervin tamamının kullanılması imkânsız. Uluslararası yayınlarda bu alandan 100 Milyar metreküp gaz çıkarılacağı yazılmakta imiş. Bunun değeri Botaş’ın konutlara satış fiyatıyla hesaplanırsa 22 Milyar dolar ediyor.

Ama rezervin hepsi çıkarılabilse bile 710 Milyon metreküp gazın piyasa değeri 150 Milyar dolar mertebesinde.

Cumhurbaşkanına böyle hatalı bir hesap verildiyse ve Cumhurbaşkanı aldatıldıysa O’na bu bilgiyi verenlerin niyeti veya kalitesi sorgulanmalı.

Yok olmaz ya, teorik olarak, ikinci ihtimal Cumhurbaşkanının kendisine verilen bilgiyi bilerek abartmış ve gazın değerini “1 trilyon dolar”olarak kamuoyuna duyurmuş olmasıdır.

Bulunduğu söylenen gaz rezervinin tamamı kullanılabilse, Türkiye’nin 10-12 yıllık ihtiyacını karşılar. Halen yılda 13-15 milyar dolarlık doğalgaz alıyoruz.

Netice 150 Milyar dolar da az bir para değil. 1 Trilyon dolar diye manşetlerden duyurulmasına gerek yoktu.

1Oca/230

Elveda 2022 – Hoş geldin 2023 / Mesut UĞUR

5342-fd7b610d43d3b9dad93db1e0b07876f6

Elveda 2022 - Hoş geldin 2023 / Mesut UĞUR

Dünya Güneşin etrafındaki bir dönmesini daha tamamladı. 2022 yılından çok büyük beklentilerim olmadığını, geri çekilip kendimi dinleyeceğimi talep edildiği kadar cemiyet hayatı yaşayacağımı, kaslarımı hareket ettirerek ve beynimi okuyup gözlemleyerek zinde tutacağımı yazmışım. Prensip olarak “ çağrıldığın yere erinme, çağrılmadığın yerde görünme” tezini benimsedim. Hoşuma giden ortamları ailemle, dostlarla paylaştım. Davetlerime icabet edip beni sevindiren tüm dostlara şükranlarımı sunarım.

Yaptığım işleri beğenmeleri beni teşvik ediyor. 2022’ye 3 Ocakta Biontec hatırlatma dozuyla başladım. Maskesiz hayata kolay alıştık. Risk bölgelerinde maske aklımıza geldikçe taktık. 29.06.2022 de hafif ateş ve boğaz ağrısı nedeniyle ilk defa C19 testi yaptırdım ve pozitif olduğunu öğrendim. Neyse ki 2 gün boyunca 1 er Parol ateşi düşürdü. Başka olumsuzluk yaşamadan karantinayı doldurdum. Ailede benden önce ve sonra C19 bulaş olanlar da C19’u olduğumuz aşılar hafif semptomlarla atlattılar. Ben ayrıca dostların gönderdiği bağışıklık sistemi güçlendirici preparatlar İmmucil, Sollertia ve İmomix kullandım. Dr. İbrahim Obuz, Dr. Mustafa Küçükali ve Ercan Engin’e şükranlarımı sunuyorum.

31Ara/220

Her şey eski olsa da; olsun, yıl yeni – Öğr. Gör. Tümay MERCAN

SİTE-FOTO

Her şey eski olsa da; olsun, yıl yeni - Öğr. Gör. Tümay MERCAN / Kocaeli Üniversitesi İletişim Fakültesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım B. / Yönetim / İletişim Danışmanı

Her yeni gelen yıla anlamlar yüklüyoruz. Ne çok beklenti içine giriyoruz.  Yeni yıl bize yenilikler getirsin istiyoruz. Yeni bir şey yapmadan yıl ne getirecek. İnsan avuntusu işte.

Her yeni yıla girerken eski kararlar gözden geçirilir, yeni kararlar alınır. Bazıları uygulanır, bazıları uygulanmaz. Öyle, böyle hayat geçiyor işte.

Göz açıp kapayıncaya kadar da yeni yıl geliyor. Hoop aynı döngüye devam.

Bu arada elbette işler yapılıyor, rutin devam ediyor ama katma değerli ne var? Yıl bitince bakıyorsun ki fazla bir şey yok.

Elbette bu herkes için geçerli değil. Ama çoğunluk böyle. Çoğunluk böyle olduğu için işte verimlilik yok. Siz verimli olmaya çalışsanız da başka işler verimli olmayınca hızınız kesiliyor.  Eh, sonuçta her birimiz birbirimizi tanısak da tanımasak da birbirimize bağlı işler yapıp birbirimizi etkiliyoruz. Hızlandırıyor veya yavaşlatıyoruz birbirimizi farkında olmadan.

30Ara/220

YALANLAR ER VEYA GEÇ ORTAYA ÇIKAR – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

YALANLAR ER VEYA GEÇ ORTAYA ÇIKAR - Ruhittin SÖNMEZ

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, asgari ücret görüşmeleri sırasında“işçi sendikaları başkanları bana 8 bin liranın çok üzerine çıkmayın dedi” şeklinde bir açıklama yaptı. Sendikaların tepkisi üzerine Bakan açıklamasını tevil etmek istediyse de durumu kurtaramadı.

Bakanın bu açıklamasını Türk-İş Başkanı Ergün Atalay şu sözlerle açıkça yalanladı:

"Sayın Bakanı o akşam dinledim. Daha sonra canlı yayında bir daha dinledim. Ne benim ne benim arkadaşlarımın arasında 8 bin lira mevzu oldu. Ben Türk-İş’in talebinin 9 bin TL olduğunu açıkladım. Diğer sendika başkanlarından da 8 bin lira lafını duymadım. Bakan da evvelsi akşam düzeltti. ‘Böyle bir talep gelmedi bana’ dedi. Orada başka burada başka. YALANIN ŞÖYLE BİR HUYU VAR: ÜÇ GÜN SONRA İKİ GÜN SONRA ÇIKAR. Böyle bir şey olur mu?”

Türkiye’nin en büyük işçi kuruluşunun başkanı açıkça Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının YALAN söylediğini ifade etmiş oldu.

Devlet adamlarının yalan söylemesi gelişmiş demokratik ülkelerde en vahim olaydır. Herhangi bir konuda yalan söylediği ortaya çıkan devlet adamları veya siyasetçiler istifa ederler.

Tabii bizim gibi “ileri demokrasi” içinde olanlar bu kapsamda değildir.

27Ara/220

SERİ KATİLİN VİCDANI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

SERİ KATİLİN VİCDANI - Ruhittin SÖNMEZ

Türkiye’de seri katil vakasına çok nadir rastlanır. Basına yansımış son seri katil dört cinayet işlemişti ve yakalanarak yargılandı ve 4 kez ağırlaştırılmış müebbet cezaya çarptırıldı. Halen cezaevinde.

Bu vakada şüpheli yakalanmıştı fakat eldeki deliller yeterli değildi. Katil çok soğukkanlıydı, itiraf etmiyor, işlediği cinayetler anlatıldığında olaylarla bağlantısı olmadığını iddia ediyordu.

Seri katilin suçlarını itiraf ettirmek için “Türk emniyet tarihine girecek ve polis okullarında ders olarak verilecek bir sorgulama yöntemi uygulandı.”

Polis tarafından, öldürülen 4 kişinin ceset fotoğrafları, aileleriyle çekilmiş ve çocuklarının fotoğrafları renkli olarak afiş yaptırıldı. Bu fotoğrafların arasına bir de “onun işlemediği bir cinayete ait resimler de ilave edildi. Sonra öldürülen 5 kişinin afiş haline getirilmiş fotoğrafları ile sorgu odası duvarları kaplandı.

Katil zanlısı tek başına sorgu odasına alındığında, afişleri görür görmez şok geçirdi. Gerisini operasyonu yürüten Polis Memurunun ifadesinden öğrenelim: “Öldürdüğü kişilerin ceset fotoğraflarını, ailelerini, çocuklarının fotoğraflarını görünce bu dondu kaldı. Sağına bakıyor öldürdüğü kişi, soluna bakıyor öldürdüğü kişi, nereye dönerse öldürdüğü kişilerin afişlerini görüyordu. Ruh halinin giderek değiştiğini görmeye başladık. Sonra başını iki elinin arasına alarak bağırmaya başladı ‘çıkarın beni buradan. Tamam ben öldürdüm.’ dedi. Onu oradan alırken, öldürmediği kişi için ’Bunu ben öldürmedim ama diğerlerini ben öldürdüm’ dedi.”

Polisin Türkiye’de ilk defa uyguladığı bu sorgulama yöntemini ve sonucunu okuduğumda en soğukkanlı seri katilin bile küllerle kaplanmış kor misali bir vicdana sahip olduğunu düşündüm.

Önemli olan vicdanını örtmüş olan külleri üfleyip ortaya çıkaracak bir yöntem bulabilmekti.

Bu örnek üzerinden sosyal ve siyasi çıkarımlar yapabiliriz sanıyorum.

*

20Ara/220

HUKUK BİR GÜN RAFTAN İNER – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sHUKUK BİR GÜN RAFTAN İNER - Ruhittin SÖNMEZ

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında verilen mahkeme kararından sonra bir kere daha “Türkiye’nin demokratik bir ülke olup olmadığı” tartışılıyor.

Devleti yöneten siyasi gücün her kademe yargı birimleri üzerinde mutlak bir denetimi olduğu vurgulanıyor.

Yasama ve Yürütme erklerinden sonra Yargının da aynı kişide birleşmesinin sonuçları üzerine yorumlar yapılıyor.

“Mahkemeye bu kararı aldıran siyasi aklın” neleri planladığı, İmamoğlu’nun siyaseten yasaklanmasının siyasi amacının ne olacağı anlaşılmaya çalışılıyor.

Kararın, “6’li Masanın Cumhurbaşkanı adayının kim olacağını etkilemek için mi yoksa İstanbul Belediyesini yargı darbesiyle ele geçirme maksatlı mı verildiğine” dair kafa yoruluyor.

Çünkü artık herkesin “özellikle siyasi davalarda yargının talimatla karar verdiği” gibi bir kanaate sahip olduğu görülüyor.

Bu çok tehlikeli ve üzücü bir durum.

Çünkü adalet devletin temelidir. Bu temelin yıkıldığına inanan vatandaşların devlete olan sadakati ve inancı kaybolur.

Geçmişte de yargının siyasi etkilerle karar verdiği örnekler vardır. Fakat bu kadar yaygın, bu kadar göstere göstere, pervasızca ve hukuki bir kılıf bulma endişesi dahi taşımadan siyasetin yargı silahını kullandığı dönem az olmuştur.

Yine AKP döneminde “FETÖ yargısı” oluşturularak ordu, kurumlar ve siyasi yapının dizayn edildiğini görmüştük.

Şimdi “FETÖ yargısı” yerine oluşturulan “Hükümet veya parti yargısı” ile iktidarın kendisine engel gördüklerine yönelik bir silah gibi kullanılıyor olması (veya bu kanaati oluşturan eylem ve söylemler) devam ediyor.

Üstelik hiç olmadığı kadar anayasal ve yasal güvencelerin ortadan kaldırıldığı yargılamalar yapılıyor.

Daha da üzücü olan, Anayasa ve yasaların açıkça çiğnendiği bu eylemlerin sıradanlaşması ve neredeyse olağan karşılanmasıdır.

Hukukun rafa kaldırılmasını tartışacağımız yerde “mahkeme kararının kime yarayacağını” tartışıyor olmak bu öğrenilmiş çaresizliğin eseridir.

16Ara/220

ADALET DEVLETİN NESİ İDİ? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sADALET DEVLETİN NESİ İDİ?  - Ruhittin SÖNMEZ

Başlığı okuyunca hemen “böyle basit soru mu olur? Elbette Adalet devletin temelidir” diyeceksiniz. Bu sözü yüzlerce yıldır belleklerimize kazıyan bir kültür mirasımız var. Mahkemelerimizde, adalet saraylarımızda kocaman harflerle bu çok değerli söz yazılıdır.

Peki, adalet sistemine siyasi müdahalelerin olması, evrensel hukuk kurallarının en temel ilkelerinden uzaklaşılarak yapılan bir yargılama ve toplum vicdanına bu kadar aykırı bir mahkeme kararı neyin nesi?

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir soru üzerine söylediği “31 Mart’ta seçimi iptal edenler ahmaktır” sözü üzerinden saçma bir suçlama yapıldı. Ceza Davasında yerel mahkeme 2 yıl 7 ay hapis cezası ve siyasi haklardan yasaklanması kararı verdi.

Bir hukukçu olarak çok açık söylüyorum, akıl alır gibi değil.

Neden “bu karar hukukidir” diyen hiçbir ciddi hukukçu yok?

Neden herkes “bu dava ve karar siyasidir” inancında?

15Ara/220

EN BÜYÜK ENGEL SEVGİSİZLİKTİR-II – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrakEN BÜYÜK ENGEL SEVGİSİZLİKTİR-II - Seyfettin KARAMIZRAK

“Güzellikleri yalnız engelsizler için değil, engelliler için de isteyin.”

“Aşamadığımız engellimiz, engelimizi aşmaktır.”

“Engelli olmak bir hastalık değil bir insanlık halidir.” Demiştik. Toplumsal faktörlerin etkisiyle engellilerin yeterince istihdama katılamadığını, toplumsal yaşamın dışında kaldığını vurgulamıştık.

Çoğumuz istemeden de olsa bu özel grupla olan etkileşimimizde hatalar yapmaktayız. Bazen onları topluma kazandırmak için yaptığımız iyi niyetli girişimlerden ötürü onları toplumdan uzaklaştırabiliyoruz.

Bu hassas konuyla ilgili doğru bilgeye sahip olmak ve bu bilgileri uygulamak meslek, statü gözetmeksizin toplumun her bir bireyinin sorumluluğudur.

Size nasıl davranılması gerektiğini düşünüyorsanız engellilere öyle davranın. Karşınızdaki kişinin engelini değil, kişiyi düşünerek hareket edin. Engeli olan insanlara karşı utangaç yaklaşmayın. Sakin olun ve her zaman olduğu gibi, kendinize ve diğer insanlara davrandığınız gibi davranın.

Karşınızdaki kişinin engelinin olması, her zaman yardıma ihtiyaç duyduğu anlamına gelmez. Yardıma ihtiyaçları olup olmadığını sormadan yardım etmeyin. Sormadan yardım ettiğiniz zaman kendilerini yetersiz hissedebilirler.

Etiketlemeden konuşun. Herkes için kırıcı ve saldırgan bir yaklaşımdır etiketlemek. Aşağılayıcı ve dışlayıcı kelimeler kullanmaktan kaçının.

13Ara/220

ALÇAK BİLE DEĞİL ÇUKUR BUNLAR – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sALÇAK BİLE DEĞİL ÇUKUR BUNLAR - Ruhittin SÖNMEZ

Çok zor bir yazı bu benim için. Zor çünkü içimizin kaldıramayacağı iğrençlikleri yapan, insanlık suçunu işleyen ve dinimizi kendi sapıklıklarına meşruiyet aracı yapmaya çalışan herif-i naşeriflerin (şerefsiz heriflerin) hikayesini yazmak kolay değil.

· 6 yaşındaki iken evlendirilen bir kız çocuğu.

· Bu yaştaki çocukla evlendikten sonra yıllarca cinsel istismarda bulunan 29 yaşındaki mürit.(Kadir İstekli) Bu yaratık halen vaazlar verip “halkı irşat etmekte” imiş.

· 6 yaşındaki kendi kızını müridine veren ve kızının yıllarca zincirleme cinsel istismarına göz yuman bir cemaat lideri.(İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın başkanı Yusuf Ziya Gümüşel.)

· Olay ortaya çıktığında çocuğun doğum kayıtlarına bakacağı yerde kemik yaşı tespiti isteyen savc ı.Mağdure 14 yaşında iken yapılan kemik yaşı tespitine O’nun yerine 21 yaşında başka birinin götürülmesi.

Bu yaratıklardan bahsederken ağzını bozmadan yazmak kolay değil. Bugüne kadar ağzından küfür ve sövgü ifadesi çıkmamış biri olduğum için alışkanlığım yok. Aslında bu yaratıklar çok daha fazlasını hak ediyorlar.

9Ara/220

ADAMLIĞIN DİBİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sADAMLIĞIN DİBİ - Ruhittin SÖNMEZ

Bir milletvekili diğer milletvekiline iri yüzüklü yumruğu ile saldırdı. Yaralanan İYİ Partili Milletvekili Hüseyin Örs yoğun bakımda ölümden döndü. Kalbinde pil bulunan Örs’ün kalp ritmi elektroşokla düzene sokuldu.

Saldırgan AKP’li Milletvekili Zafer Işık"Genel Kurul’da zaman zaman böyle şeyler olur, özür dilemeyeceğim. Kalbinde stent varsa Genel Kurul’a gelmeseydi” dedi.

Daha da fenası Sakarya Üniversitesinden Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu, İYİ Parti Milletvekili Hüseyin Örs'e yumrukla saldırıp yoğun bakıma kaldırılmasına neden AK Parti Milletvekili Zafer Işık'a, "Adamın dibiymiş, bu bir ecdat geleneğidir, elleri dert görmesin" sözleriyle destek çıktı.

Kimlerin “Prof. Dr.” unvanı taşıdığını daha iyi anlayabilmek için bu sefil açıklamanın tamamını aynen vereyim:

"Adamın dibiymiş Zafer Işık. Anlayana anladığı dilden konuşmuş. Bu bir ecdat geleneğidir, elleri dert görmesin. Müslüman, yeri ve zamanına göre hareket etmesini iyi bilendir. Pısırıklar, Zafer Bey Kardeşimin bu adam gibi tavrını görsün de örnek alsın İnşaAllah..."

Neresinden bakarsanız bakın adamlığın, bilim insanı seviyesinin, devlet adamı liyakatsizliğinin dibe vurduğunu gösteren bir vaka bu.

İYİ Parti, AKP Bursa Milletvekili Zafer Işık hakkında,'adam öldürmeye tam teşebbüs' suçlamasıyla suç duyurusunda bulunacak.

Böyle bir suçun faili olan milletvekilinin pişmanlık duymaması “yargı bizim elimizde nasıl olsa” rahatlığından olabilir. Öyle değilse, bu ne kindir ki hapis cezasını bile göze alıyor?

Bu şahıs nasıl bir milletvekili ki saldırdığının sadece bir kişi olmadığı, milletin iradesi olduğunun bilincinde değil.

Prof. unvanlı şahıs nasıl bir kamplaşmanın esiri olmuş ve karşı kampa nasıl bir nefret duygusunda ki suçu ve suçluyu alenen övmekten çekinmiyor. Hatta saldırıya katılmayanlara “pısırık” diyerek benzer suçları işlemek için kışkırtıyor.

Adına da yazık, soyadına da ve bilhassa unvanına yazıklar olsun.

“Suçu ve suçluyu övme suçunu” işlerken utanmadan ecdat ve Müslüman kavramlarını kullanıyor. Bizim ecdadımız medeni bir şekilde tartışamayan, fikren yenemediği mesai arkadaşına düşmanca saldıran insanlar mıydı? Ecdada hakaret cüretine bakın.

“Müslümanları rencide etmek haramdır ve insanı günahkâr eder. Hatta kafir bile masum ve hatasız olsa, onu rahatsız etmek İslam dininde yasaktır.”

İslami kurallar böyle ama… Bay Profesör bırak rahatsız etmeyi neredeyse öldürülmekte olan bir Müslüman’a “oh olsun!” diyor. Saldırgana da “kahraman” muamelesi yapıyor.

Böylesine Müslüman denir mi?

Denirse olmaz olsun böyle Müslüman.

7Ara/220

EN BÜYÜK ENGEL SEVGİSİZLİKTİR-I – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrakEN BÜYÜK ENGEL SEVGİSİZLİKTİR-I - Seyfettin KARAMIZRAK
Engelli olmak bir hastalık değil bir insanlık halidir. toplumsal faktörlerin etkisiyle engelliler, eğitim, ulaşım, fiziksel çevre ve koşulların uyumsuzluğu, rehabilitasyon alanlarının kısıtlılığı nedeniyle, istihdama katılamamakta, toplumsal yaşamın dışında kalmaktadırlar.

OECD verilerine göre, dünya nüfusunun yaklaşık %15’i engelli bireylerden oluşmaktadır. Yani dünyada 1 milyar engelli var. Bu insanların yaklaşık 200 milyonu hayatlarını devam ettirme konusunda ciddi zorluklar yaşamaktadır.

Ülkemizde, TÜİK verilerine göre; en az bir fonksiyonunda zorluk yaşayan kişi sayısı 4 milyon 882 bin 841’dir. Ancak resmi olmayan rakamlara göre bu oranın 9 milyon olduğu
tahmin edilmektedir.

Ülkemizde, engelli yurttaşların sosyal, kültürel ve ekonomik sorunlarına yönelik bazı iyileştirilmeler yapılsa da, tüm sorunlarını çözücü düzenlemeler halen yoktur. Engelli
yurttaşlar, gündelik hayat içerisinde yer almakta zorlanmaktadırlar. Çünkü engelli yurttaşlarımızın büyük bir kısmı evlerine kapanarak yaşamlarını sürdürmek zorundadır.