Destansın Delikanlım – Cafer GENÇ
Destansın Delikanlım – Cafer GENÇ
Benim, "Destansın Delikanlım" dediğim bir Fırat’ım vardı.
9 yıl önce, Ege Üniversitesi Tarih Bölümünde okurken "Tarih olan" ülkücü genç Fırat Çakıroğlu, Türk düşmanı malum teröristlerince şehit edilmişti.
22 yaşında, uzun boylu, yusuf yüzlü, yakışıklı, korkusuz, yiğit, mert, lider ruhlu bu delikanlının şehadeti beni çok üzmüştü, Çok etkilenmiştim, tarif edemeyeceğim derin bir duygusal sarsıntı yaşamıştım.
Fırat Çakıroğlu’nun annesi Özlem hanımın, Bursa’da Eğitim Vadisi’nde bir ilkokulda öğretmenlik yaptığını öğrendim. Oğlunun ölümünün 1. yıldönümünde acısını paylaşmak üzere ziyaretine gittim. Okul bahçesinin bir köşesinde uzun bir süre görüşmemiz oldu. Oğlu için akrostiş yazdığım bu şiirimi kendisine yarım saatte zor okudum.
İKİNCİ YÜZ YILDA İZMİR İKTİSAT KONGRESİNDEN LONDON OF CİTY’E… – Dr. Noyan UMRUK
İKİNCİ YÜZ YILDA İZMİR İKTİSAT KONGRESİNDEN LONDON OF CİTY’E… - Dr. Noyan UMRUK
Geçmiş zaman olur ki, hayali cihan değer…
"İzmir İktisat Kongresi (1) – Kent Stratejileri Merkezi"
Bugün 17 Şubat...
İZMİR İKTİSAT KONGRESİ' nin ikinci yüzyılda ilk yıldönümü...
Az gittik, uz gittik ama...Maalesef dere, tepe dümdüz ettik...
Daha Cumhuriyet ilan edilmeden 1923’de İzmir İktisat Kongresi'nde yeni Türkiye'nin ekonomik sorunları tartışmak üzere toplanmıştı…
Bu kritik dönemde, Osmanlı’nın borçları dahil yoğun ekonomik sorunları çözüme kavuşturmak için kararlar alan İzmir İktisat Kongresi'nde, savaşlardan yorgun çıkan halka ekonomik açıdan yön vermek ve harap olan yurdu kalkındırmak için yapılması gerekenleri saptamak amaçlanıyordu.
İzmir İktisat Kongresi sonunda; kongreye katılanlar oybirliği ile Misak-ı İktisadi kabul edilerek, modern ve müreffeh Türkiye için canla başla çalışmaya ant içtiler...
İngiliz Kemal (Ahmet Esat Tomruk )Kimdir?
İngiliz Kemal (Ahmet Esat Tomruk )Kimdir?
· 1892-93 yılında İstanbul’da Altımermer’de doğdu. Babası Evkaf Nezareti Varidât Kalemi Müdürü Mehmet Raşit Bey, annesi ise Sıdıka Hanım’dır
· Babası öldüğünde (1897-98) Ahmet Esat beş yaşında yetim kalmıştır.* Babasının ölümünden sonra annesi ve dayısı ile birlikte Beyoğlu-Taksim’de Kazancı mahallesinde yaşadıktan sonra Boğaziçi’nde Emirgân’a taşınmıştır.
· Sporla çocukluktan itibaren ilgilenmeye başlamış; boks, yüzme ve yelken dersleri almıştır.
· Emirgan’da ilköğrenimini tamamladıktan sonra dayısı tarafından Galatasaray Lisesine yazdırıldı. sınıfın en küçüğü olduğundan sempatiyle karşılanan Ahmet Esat’ın arkadaşları arasında Ruşen Eşref (Ünaydın), Fuat ve Kemal adlı öğrenciler vardır.
· Galatasaray Lisesi’nde parlak bir öğrenci olan Ahmet Esat, özellikle Fransızcasını geliştirmiş; yurt dışından edindiği arkadaşları ile mektuplaşmaya başlamış; yurt dışından adına sık sık mektupların gelmesi dönemin iktidarının ilgisini çekmiş ve Yıldız Sarayı hafiyelerince takibe alınmış, tutuklanıp serbest bırakılmıştır.
KANUNA DA AHLAKA DA UYGUN OLMALI – Ruhittin SÖNMEZ
KANUNA DA AHLAKA DA UYGUN OLMALI - Ruhittin SÖNMEZ
Geçen hafta, deprem bölgesinde yapılabilen konutlar bir kısım hak sahiplerine dağıtıldı.
Bunlardan iki tanesi tartışma yarattı. Evlerden biri AKP Urfa Milletvekili Cevahir Asuman
Yazmacı, bir diğeri ise yine AKP’den üç dönem milletvekilliği yapmış olan Şamil Tayyar’a
verildiği basına yansıdı.
Depremzedelerin tamamına yakını çadır veya konteynırlarda ve çok zor şartlarda yaşarken bu
evlerin milletvekili veya emeklisi maaşı alan iki tanınmış siyasetçiye verilmesi vicdanlarda kabul görmedi. Her iki milletvekili de ağır eleştirilere uğradı.
Evlerin depremzedeler arasında kura çekilerek verildiği söylense de tepkiler dinmedi. Hiç geliri olmayan, emekli maaşı ile geçinen veya asgari ücrete mahkum depremzedeler dururken en az 110 bin TL maaş (emeklilikle birlikte alanlar 230 bin TL maaş) alanların hak sahibi olarak müracaat etmiş olması bile vicdansızlık olarak görüldü.
Bunun üzerine Şamil Tayyar “Ev benim üzerime kayıtlıydı ve ağır hasar raporu vermişlerdi. Bir süre sonra da yıkıldı. Hak sahibi olarak deprem konutuna başvurduk. Kurada çıkan evi de
kardeşim aldı” dedi. Daha sonra da “hak sahipliğinden feragat ettiği” açıkladı.
AK Parti Milletvekili, iş insanı Cevahir Asuman Yazmacı ise sadece milletvekili maaşı ile geçinen biri değildi. İş insanı olan bu milletvekilinin otelleri ve restoranlarının olduğu biliniyordu.
Olay hakkında ilk açıklamasında “Her vatandaş gibi benim de hakkım, ikinci açıklamasında”
Daireyi bir depremzedenin kullanımına sunacağım” diyen Yazmacı, yaptığı üçüncü açıklamayla “konut hakkından feragat ettiğini” duyurdu.
Bu iki milletvekilini “hakkından feragat etmeye” zorlayan şey kendi vicdanlarının baskısı
değil, kamuoyunun tepkisi ile seçim öncesi oy kaybetme endişesi yaşayan partisinin de
talimatı olabilir.
Açıkça yasaların hatta anayasanın bile çiğnenmesine tepki göstermeyen halkımızın bu tepkisi
şaşırtıcı olsa da ümit verici idi.
Yasalara uygun olarak yapılmış bir eylemin dahi ahlaki olamayacağını gören bu toplumsal
vicdana saygı duydum.
Türkan Kandıralı ile klarnet üzerine… – Gül ANASAL
Türkan Kandıralı ile klarnet üzerine… - Gül ANASAL
Çocukluğumdan beri evde Mustafa Kandıralı adı geçti mi ilk aklıma klarneti, oyun havaları ve bayram sabahlarının neşeli müzikleri gelirdi. 2020 yılında kaybettiğimiz Mustafa Kandıralı sadece Türkiye’de değil dünya genelinde bir sanatçıydı.
Geçtiğimiz hafta Kocaeli Dokümantasyon Merkezi’nin yaşayan tarih konuğu ise Mustafa Kandıralı’nın yetiştirdiği klarnet ustalarından birisi olan yeğeni Türkan Kandıralı’ydı.
Müzeyyen Ünal, “Değerli misafirler hoş geldiniz. Kocaeli Dokümantasyon Merkezi’nin yaşayan tarih sohbetlerinde bugün Sayın Türkan Kandıralı’yı ağırlıyoruz. Türkan Kandıralı hepinizin de bildiği gibi Türkiye’nin hatta ben çok rahat söyleyebilirim dünyanın sayılı virtüözlerinden bir tanesi ve Kandıra’dan yetiştiği için de gurur duyduğumuz değerli bir isim, hoş geldiniz diyorum.” diyerek açılış konuşmasını yapıyor.
“Türkan adı benim en çok ilgimi çeken, erkek ismi olarak başka yerlerde değil de Kandıra’da biraz fazlaca veriliyor, acaba neden? Türkan adının ne özelliği var?” diye soruyor Müzeyyen Ünal
“Benden önceki büyüklerim erkek olarak doğmuşlar. Üç erkek çocuğundan sonra kız beklentisi olan annem Türkan ismini koyacakmış ve ben de erkek doğunca annem ‘sözümden dönmüyorum’ diyerek adımı Türkan koymuş. Ama Kandıra’da Türkan ismi çok yaygın... Elli atmış sene evvel nüfus müdürlüğünde çalışanları az buçuk biliyoruz. Acaba Türkkan ismini Türkan olarak anlayıp kayıtlara öyle geçmiş olabilir mi? diye de düşünüyorum.”
DİLBER’İ VE AYM’Yİ KAPATMAK LÂZIM – Ruhittin SÖNMEZ
DİLBER’İ VE AYM’Yİ KAPATMAK LÂZIM - Ruhittin SÖNMEZ
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yine “kendisinden beklenen” sözlerle gündemin ön
sıralarında yer almayı başarıyor.
Bahçeli “Anayasa Mahkemesi artık milli güvenlik sorunudur. Mahkeme başkanı ve mahut
üyeler devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, toplumsal huzur ve güvenliğin muarızı haline gelmişlerdir. Böyle gidemez, böyle bir mahkeme yapısı Türkiye’de yüksek yargı
organları içinde yer alamaz, almamalıdır”; dedi.
Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurulara ilişkin yetkilerini daraltma hazırlığında olan AKP’ye (iktidara) uygun zemin hazırlama amaçlı bu tür beyanlar boşuna söylenmiyor.
“Erdoğan Anayasa uymuyorsa biz Anayasayı O’na uyduralım” diyerek Türkiye’yi tek adam
yönetimine iten birinden bu aşamada beklenen buydu.
Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkanvekili Mehmet Uçum’un açıkladığı bir yasa
değişikliği çalışması var. Bu çalışmada “AYM’nin bir yargılamanın sonucunu doğrudan
değiştiren karar vermesi uygulaması ortadan kaldırılmalıdır” deniyor.
Taha Akyol bu hazırlık için son derece isabetli bir değerlendirme yaparak, “AYM’nin bireysel
başvurular üzerine verdiği bir ihlal kararı, evet, herkesi bağlamaz… Ama o ihlali yapmış olan
“tüm erkler bakımından bağlayıcılık” vasfına sahiptir. O yanlış kararı veren mahkemeyi
bağlar, onaylayan Yargıtay’ı bağlar, uygulayan Meclis’i bağlar…
Bunu kısıtlayacak bir kanun, iktidar partisi isterse yasalaşır ama Türkiye’nin hukuk devleti puanını çok daha aşağılara düşürür” diyor.
Yani bu kadar cüretkarlık karşısında “buna gücünüz yetebilir ama yönettiğiniz devletin ve
sizin itibarınız kalmaz” diye uyarıyor.
Bay Salomun’u hatırlamak – Yıldıray OĞUR
Bay Salomun’u hatırlamak - Yıldıray OĞUR
27 Ocak 1945 günü SSCB’nin Kızıl Ordusu Polonya’nın Krakow şehri yakınlarındaki Nazi konsantrasyon kampı Auschwitz’e girdi.
Ve böylece bütün dünya soykırım gerçeğiyle yüzleşti.
Daha sonra yapılan tespitlere göre sadece Auschwitz’de 1942’den itibaren üç yılda 1.1 milyon insan öldürülmüştü. Bunların büyük çoğunluğu Nazilerin Avrupa’dan trenlerle taşıdığı Yahudilerdi. Kurbanların arasında ‘ari ırkı’ bozduklarını düşünülen Çingeneler, eşcinseller de vardı.
Bu yıl 79'uncu yıldönümü için kurbanlar Auschwitz’de düzenlenen anma töreninde anıldı.
1933’de Almanya’da iktidara gelen Naziler, 1942 yılında Nihai Çözüm yani Yahudi soykırımı kararını alana kadar adım adım ilerlemişlerdi.
İktidara geldiklerinin üçüncü ayında Yahudi işyerlerine boykot hareketini başlatmışlar, 7 Nisan 1933’de de Yahudilerin memur olmasını yasaklayan “Devlet Memuriyetinin Meslek Olarak İfasına Yeniden Dönüş Yasası”nı çıkarmışlardı.
Bu yasayla işini kaybedenlerden biri de 37 yıldır Heidelberg Üniversitesi’nde ders veren 67 yaşındaki jeoloji Profesörü Wilhelm Salomon-Calvi’ydi.
ORDAAAN BURDANNN… – Kandıralı FETHİ
ORDAAAN BURDANNN... - Kandıralı FETHİ
Ziraat bankasının arkasındaydı
POSTA TELGRAF TELEFON
PTT binası.
Helezon biii merdivenle çıkılırdı..
Tahta, yanık yağlı zeminler .
"Bak postacı geliyor, selam veriyor"
okul şarkılarının olduğu dönemler..
Müjdeli haberler getirir di..
Maalemizde 2 kardeşdi PTT’li,.
BEYGİRLE,
Safalı/Antaplı/Beylerbeyi ne kadar dağıtırdı.
ER MEKTUPLARI nı
Kadir ŞEN....
Biraderi, İhsan ŞE, ÇARŞI içi posta..
Kıdemli POSTACI HULUSİ abimize,
DÖRT BİR YANI GANDIRA.
YEREL VESAYET İTİRAFI – Ruhittin SÖNMEZ
YEREL VESAYET İTİRAFI - Ruhittin SÖNMEZ
Turgut Özal sonrası yerel yönetimlerin güçlendirilmesi ve merkezî yönetimle yerel
yönetimler arasında demokratik bir ilişkinin tesis edilmesi için önemli değişiklikler yapıldı.
Yönetim geleneğini Osmanlı Devleti’nden alan Türkiye’de geleneksel olarak güçlü ve örgütlü bir merkezi yönetim vardı. Yerel yönetimlerin ise idari sisteme entegre olmaya çalıştığı görülmekte idi. Özal bu yapının değişmesini savunuyordu.
Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, devletin idaresini elinde bulunduranların, yerel yönetimleri de kontrol altına alınması gereken bir parça olarak görmemesi gerekiyordu.
Bir başka ifadeyle, üniter yapının bir gereği olan ve “idarenin bütünlüğü ilkesi” doğrultusunda
benimsenen idarî vesayetin uygulamada “siyasî ve malî” vesayete dönüştürülmemesi
gerektiği söyleniyordu.
1980’lerden öncesi ile alakalı eleştirilen bir başka husus da belediyelerin merkezin taşra
örgütleriymişçesine yönetilmiş olmasıydı. Belediyelerin idari vesayet altındaki bu haline
ilaveten, zaman zaman bazı belediyelerin yönetimini mülkî idare amirleri üstlenebiliyordu.
CADI AVLARINDAN CADILAR BAYRAMINA – Ruhittin SÖNMEZ
CADI AVLARINDAN CADILAR BAYRAMINA - Ruhittin SÖNMEZ
Avrupa’da, Katolik Engizisyon yargılamalarında, dokuz milyon insanın büyücülükle suçlanarak asıldığı veya diri diri yakıldığı biliniyor.
Cadılık ve büyücülük inancı, her toplumda görülse de, 12. Yüzyıldan sonra özellikle 16. ve 17. Yüzyılda bu inançlar Avrupa’da çok yaygın ve tehlikeli bir boyuta taşınmıştı.
Sadece cahil bir halk kesimi değil, herkes cadılığın gerçek olduğuna inanıyordu. Protestan ve Katolik din adamlarının yanında, devlet adamlarından aristokratlara, köylülerden şehirdeki esnaflara kadar hemen herkes.
Avrupa’da cadı avlarının en büyük kaynağı olan eser Heinrich Kramer ve Jacob Sprenger adlı iki Katolik engizitörü tarafından yazılan “Cadıların Çekici” adlı kitaptı.
Bu eser cadılıkla kadınlar arasında güçlü bir bağ kuruyor, cadıların nasıl tespit edilmesi gerektiğini ve nasıl sorgulanacağını anlatıyordu. Cadılara itiraf etmeleri için işkence edilebileceğini, cadıların ölümle cezalandırılması gerektiğini savunuyordu.
Bu eser yayınlanmasından çok sonra da matbaanın yaygınlaşmasıyla tüm Avrupa’da cadı avcılığının kaynağı olmuştur.
Matbaanın icat edilmesinin böyle olumsuz sonuçlarının da olması talihin ve tarihin garip bir cilvesi olsa gerektir.
Bizim Miracımız – Fahri SAĞLIK
Bizim Miracımız - Fahri SAĞLIK
İnsanlığa rehber olarak gönderilen bütün peygamberlerin tebliğ mücadelesi, yaşadığı zorluklar, kavimleriyle imtihanı, mutlu ve hüzünlü anları, kısacası hayatlarının her safhası bizler için ibret ve derslerle doludur. Peygamberlerin sonuncusu olması, bütün insanlığa gönderilmesi ve kıyamete kadar mesajının baki olması gibi ayırıcı vasıflarla özel bir konuma sahip olan Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hayatı ise, biz ümmeti için müstesna bir değere ve öneme sahiptir.
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) yaşadığı en büyük manevi tecrübelerden biri olan “İsra ve Miraç Mucizesi” ümmeti için birçok mesaj ve ibret barındıran önemli bir olaydır. 06 Şubat Salı günü akşam inşallah “Miraç gecesi” ni idrak edeceğiz. Bu günlerde hepimiz konuyu farklı açılardan değerlendirmeye çalışıyoruz. Bu yazımda bu konuda sizlere farklı bir bakış açısı sunmaya çalışacağım.
Nübüvvetin 11. yılı, miladi takvimin 621 yılında, Recep ayının 27. gecesi, Allah Resulü’nün (s.a.v.) bir gece vakti Kâbe’de bulunan Hicr veya Hatim denilen yerden Kudüs şehrinde bulunan Mescid-i Aksa’ya götürülmesine isra, buradan da özel bir vasıtayla en yüce makama yükseltilmesine miraç denilmektedir.
Allah Teâlâ kutsal kitabımız Kur’ân-ı Kerîm’in İsrâ Suresi’nin 1. ayet-i kerimesinde: “Kulunu (Muhammed’i) bir gece, Mescid-i Harâm’dan kendisine bazı ayetlerimizi göstermek için, etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, her türlü noksan sıfatlardan münezzehtir. Şüphesiz O, her şeyi hakkıyla bilen, hakkıyla görendir.” buyurmuştur.
RASYONEL VE İNSANCIL YÖNETİM – Ruhittin SÖNMEZ
RASYONEL VE İNSANCIL YÖNETİM - Ruhittin SÖNMEZ
Mayıs 2023’te tekrar Cumhurbaşkanı seçilen R. Tayyip Erdoğan ekonomi ve içişleri bakanlarını değiştirdi.
Ekonominin başına getirilen, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek göreve geldikten sonra
yaptığı ilk açıklamalarda, “Türkiye’nin rasyonel (akılcı) bir zemine dönme dışında bir seçeneği
kalmamıştır. Kurala dayalı bir Türkiye ekonomisi özlenen refaha ulaşmamızda önemli
olacaktır. Şeffaflık, öngörülebilirlik, uluslararası normlara uygunluk temel hedefimiz olacaktır”
dedi.
Bu açıklama aslında kendinden önce ekonominin rasyonel yani akılcı bir şekilde yönetilmediği
ve kurallara uyulmadığının itirafı idi.
Hele hele “şeffaflık, öngörülebilirlik ve uluslararası normlara uygunluk” kriterlerinin hedef alınacak olması bu kriterlerin de hiç uygulanmadığının bir ifadesi olarak değerlendirildi.
Şimşek bakan olduğunda, TÜİK rakamlarına olan güvensizlik tavan yapmıştı. Elbette ki yeni
bakan yanlış rakamlarla doğru karar verilmesinin mümkün olmadığını iyi biliyordu. Bahsettiği
kriterlere uyulması ve gerçek verilerin şeffaf şekilde açıklanması taahhüdünü içeren sözleri hem vatandaşlar ve hem de finans çevrelerinin güveni için önemliydi.
UMUT FAKİRİN EKMEĞİ YA…- ÖYLE BİR YIL OLSUN Kİ; HAYALİ CİHAN DEĞSİN DOSTLAR…- Dr. Noyan UMRUK
UMUT FAKİRİN EKMEĞİ YA...- ÖYLE BİR YIL OLSUN Kİ; HAYALİ CİHAN DEĞSİN DOSTLAR…- Dr. Noyan UMRUK
2023 dünyaya, mazlum ülkelere ilham veren Cumhuriyetimizin 100. Yılı...
Ne var ki yaşanılan son yıllar tam bir düş kırıklığı...
Hele 2023 halkımız için öyle bir yıldı ki dostlar...
Dayanabilenlere aşkolsun...
Ekonomik buhran ve yoksullaşma...
Doğal felaket, orman yangınları ve depremler...
Bir sürü aymazlıklar, akıl almaz yolsuzluklar, dolandırıcılıklar, hırsızlıklar...
Ne yılmış be yaa... İnsanlığın, ülkemizin, yaşamlarımızın kayıp yılı...
Yeterince dersler çıkarılabildi mi? Çok öğretici oldu diyenler var... Bilemiyorum...
Ama artık girmekte olduğumuz yeni yıl öyle bir yıl olsun ki diyorum;
*Anayasanın ve Anayasa mahkemesi kararlarının derhal uygulanacağı,
NEDENSE LAKAPLAR HEP ÖNDE OLUYOR – Abdullah KÖKTÜRK
NEDENSE LAKAPLAR HEP ÖNDE OLUYOR - Abdullah KÖKTÜRK
DADAŞ, MANAV, TAHTACI, KIVIRCIK, AZERİ, YÖRÜK ve GACAL gibi…
Bunların hepside aslında Türk. Başkaları tarafından oluşturulan bu tanımlar, zamanla öne çıkıyor ve adlandırılmış oluyor.
Oysa Türkler, baştan iki ana kol olarak adlandırılırlar. KUZEY TÜRKLERİ, GÜNEY TÜRKLERİ diye.
Kuzey Türklerinin genel adı ise, KIPÇAK’tır. Kırgız, Kazak, Tatar, Macar, Gök Oğuz (gagauuzlar) ve Pomaklar gibi…
Güney Türkleri de OĞUZ’lardır. Türkiye, Türkmenistan, Azerbaycan, İran Türkleri, Horasan yöresi, Kaskailer, Kerkük, Musul ve Halep civarı ve tüm bu bölgelerde yaşayan Türklerin genel adıdır. OĞUZ’lar…
-İsim, Canlı veya Cansız varlık veya kavramları karşılayan ve onlar hakkında konuşmamızı sağlayan kelimelerdir.
- İsimler, varlıkları ve kavramları tanımamızı, anlatmamız ve de onları birbirinden ayırt etmemizi kolaylaştırır.
- İsimlerde özelliklerine göre, somut isim, soyut isim, özel isim ve cins isim diye de dört ayrı kategoriye de ayrılırlar.
- Somut isim, gözle görülen veya elle tutulan varlıklara verilen isimlerdir. Masa, Sandalye, Gözlük ve Kalem gibi.
-Soyut isimler ise, gözle görülmeyen ve elle tutulmayan varlık ve de kavramlara verilen isimlerdir. Sevgi, Nefret, Güzellik ve Adalet gibi.
-Özel isimlerde, evrende eşi, benzeri olmayan varlıklardır. Ankara, Türkiye ve Asya gibi.
- Birde cins isimler vardır ki, Onlar da aynı türden olan canlı cansız tüm varlıklara ve de kavramlara verilen isimlerdir. Çiçek, Renk, Kitap ve Sayı gibi.
BATI’NIN YUNANİSTAN SEVDASI – Ruhittin SÖNMEZ
BATI’NIN YUNANİSTAN SEVDASI - Ruhittin SÖNMEZ
ABD bölgemizde geleceği şekillendirecek çok önemli projeleri adım adım uygulamakta.
Bir plan içinde, Türkiye’yi bölgede etkisizleştirilmek ve Yunanistan’ı NATO’nun en değerli
ülkesi ve etkili bir bölgesel güç haline getirmek istiyor.
Bu planın en önemli unsuru Avrupa’yı besleyen Rusya doğalgazı yerine İsrail, Katar ve ABD
gazının ikame edilmesi.
Doğu Akdeniz’den çıkarılacak gazın Avrupa’ya nakli için Dedeağaç limanının 18 km açığında
devasa yüzer depolar kuruyor. Yıllık 6 Milyar metreküp kapasiteli bu depolara Katar’dan ve
ABD’den sıvılaştırılmış doğalgaz da getirilecek. Sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) bu tesiste
yeniden gaz haline getirilip Avrupa pazarına gönderilecek.
Dedeağaç’taki ABD’nin yeni büyük askeri üssü bu sistemleri korumak için yapıldı. Ayrıca
ABD Girit adasındaki askeri üssünü büyütmeye başladı ve Larissa havalimanında
modernizasyon yaptı.
Bütün bu gelişmeleri iyi okumak ve geleceğe hazırlanmak gerekiyor.
Bunun için tarihten ders çıkarmak, aynı emperyalist sistemin İngiltere liderliğinde 105 sene
önce uygulamak istediği planı bilmek gerekir.
BİSİKLET… – Kandıralı FETHİ
BİSİKLET... - Kandıralı FETHİ
ÖNCE.....2
SONRA...5
#‘Önce 2..
Aynı yaşlarda idi, Rüştü Uygur ile FAİK ..
Biri yeğen - biri DAYI..
İstanbul'daki Ablasının oğlu..
Rüştü Uygur, FAİK'in öz DAYISI ..
Onlar 12-13...
Benim 8-9 yaşlarda olduğum dönem..
Ve bildiğim - gördüğün kadar, 2 tane BİSİKLET vardı, KANDIRA'da..
Biri KIRMIZI
Biri GÜMÜŞ RENGİ...
FAİK abi, Kandıra'ya İstanbul'dan gelirdi, sömestr/yaz tatillerinde...
SOBA BOYASI renkli bisikleti, onun ANNEANNESİ, benim Küçük halam MALİKE UYGUR'un, evinde kalırdı bisikleti..
İmrenerek bakardık...
ÇİKULATA RENKLİ Bisikletine.
Takıl - tukul Gandıra sokaklarında, baş parmakla çalınan zillerinin sesi hâlâ kulaklarımda.
YOLSUZLUKLARIN BÜYÜKLÜĞÜNÜ ALGILAYAMIYORUZ – Ruhittin SÖNMEZ
YOLSUZLUKLARIN BÜYÜKLÜĞÜNÜ ALGILAYAMIYORUZ - Ruhittin SÖNMEZ
Son zamanlarda yolsuzluklar ve çetelerin üzerine gidildiği, yapılan operasyonlarla çok sayıda
suç çetesinin çökertildiği haberlerini okuyoruz. Fakat bu çökertilen çetelerin yasadışı yollardan
kazandığı paranın toplamı hakkında bir bilgimiz yok.
Usta Gazeteci Orhan Uğuroğlu 20 Ocak 2024’te yazdığı köşe yazısında “İzmir’in Çeşme
ilçesinde, yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama suçlarına yönelik düzenlenen
operasyonda “4’ü gümrük memuru 6 kişi tutuklandı” haberini değerlendirmiş.
Şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalarda dolar, Euro ve Danimarka Kronu olarak bulunan
nakit döviz tutarının TL karşılığı 35 milyar 121 milyon 700 bin lira imiş. Bir de değeri gizlenen
çok sayıda ziynet eşyası ele geçirilmiş.
Halkımızın çoğu, kafasında TL’den 6 sıfır atılmadan önceki milyar TL gibi bir değer tasavvuru
olduğundan, haber konusu rakamın dehşetini algılayamıyor.
Diyarbakır Mutfağı ve DİTAV – Bihter GÖRDÜ
Diyarbakır Mutfağı, bin yıllara meydan okuyan tarih ve kültür şehrinin kendine has lezzet zenginliğiyle geleneksel Türk Mutfağı’nı layıkıyla temsil ediyor. Gelin hep birlikte tanıyalım.
Bize bu coğrafyada hep göçebesiniz dediler diye inandınız mı? Biz inanmadık. Çünkü biz Anadolu’da hep yerleşiktik. Çünkü, Dünya mutfakları arasında parmakla gösterilen Türk Mutfağına sahiptik. Diyenler de bilir ki mutfağı belirleyen yerleşik olmaktır. Yerleşik olmanın yanı sıra iklim, doğa koşulları ve doğa da etkilidir. Diyarbakır neredeyse 300 gün fotosentez olayından yararlanır. Çünkü, güneşini çok sever ve güneşiyle barışık bir kenttir. Düz bir plato üzerinde Güneydoğu Torosların eteğinde kurulmuştur. Kentimizin hemen yanı başında Dicle gibi kutsal kitaplarda adı geçen kadim bir nehirle akrabadır.
“BAY ÖZGÜR” DEĞİL, “ÖZGÜR EFENDİ”- Ruhittin SÖNMEZ
“BAY ÖZGÜR” DEĞİL, “ÖZGÜR EFENDİ”- Ruhittin SÖNMEZ
R. Tayyip Erdoğan’ın konuşma ve davranışlarında, Cumhurbaşkanı sıfatı yerine, AKP Genel
Başkanı özelliği ağır basıyor.
Cumhurbaşkanı olarak (siyasi rakipleri de dahil) bütün Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının onurunu / şerefini / haysiyetini / gururunu koruması gerekir. Bu hem insani
ve hem de görevinin gereği olan bir yükümlülük.
Ama Erdoğan siyasi rakiplerini küçümsemekten çekinmeyen bir liderdir.
Siyasi liderliğini dindarlık üzerine inşa etmiş biri için dikkat çekici bir durum bu. Çünkü Hazreti
Peygamber için müşriklerin bile “güvenilir Muhammed” (Muhammed ül emîn) dedikleri bilinir.
Yani rakipleriniz ve düşmanlarınız üzerinde bile saygı uyandıran bir devlet adamı olmak
çok önemlidir. Bunun yolu da rakiplerinizin ve düşmanlarınızın da kişiliklerine, inançlarına,
kutsallarına saygılı olmaktan geçer.
Mustafa Kemal Atatürk’ün galip geldiği savaşlardan sonra bile düşman tarafın komutanlarına,
bayrağına, askerine saygılı tavrına dair örnekleri hatırlayınız. Bu yüzden yaşarken de
sonsuzluğa uğurlandıktan sonra da düşmanlarımızdan ve çok uzakta olan dostlarımızdan da
saygı gördü.
FALANCARIN OĞLU.. FİLANCALARIN GIZI.. – Kandıralı FETHİ
FALANCARIN OĞLU.. FİLANCALARIN GIZI.. - Kandıralı FETHİ
Lakaplar...
Tanımadım bee!
Kimleeden-kimledennn!!..
Yaa.. hani aşa maleden, çarşının garşısındaki ev, şimdi, hani, namazgaha inerken,
Veya...
Haniii alay yolunda..
veya..
Yaaaa Şefik caminin arasından giden, sokağın,
yadaaa..
Hamamınnn, yan tarafııııı....
DİYE eee...
BİR TARİF YOKTU.. ARKADAŞLAR..
Sokak-cadde-mahalle mii?..
Pööhh.. geçinizzz