Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

ahsen okyar
28Oca/240

BİSİKLET… – Kandıralı FETHİ

fethi duru

BİSİKLET... - Kandıralı FETHİ

ÖNCE.....2

SONRA...5

#‘Önce 2..

Aynı yaşlarda idi, Rüştü Uygur ile FAİK ..

Biri yeğen - biri DAYI..

İstanbul'daki Ablasının oğlu..

Rüştü Uygur, FAİK'in öz DAYISI ..

Onlar 12-13...

Benim 8-9 yaşlarda olduğum dönem..

Ve bildiğim - gördüğün kadar, 2 tane BİSİKLET vardı, KANDIRA'da..

Biri KIRMIZI

Biri GÜMÜŞ RENGİ...

FAİK abi, Kandıra'ya İstanbul'dan gelirdi, sömestr/yaz tatillerinde...

SOBA BOYASI renkli bisikleti, onun ANNEANNESİ, benim Küçük halam MALİKE UYGUR'un, evinde kalırdı bisikleti..

İmrenerek bakardık...

ÇİKULATA RENKLİ Bisikletine.

Takıl - tukul Gandıra sokaklarında, baş parmakla çalınan zillerinin sesi hâlâ kulaklarımda.

26Oca/240

YOLSUZLUKLARIN BÜYÜKLÜĞÜNÜ ALGILAYAMIYORUZ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

YOLSUZLUKLARIN BÜYÜKLÜĞÜNÜ ALGILAYAMIYORUZ - Ruhittin SÖNMEZ
Son zamanlarda yolsuzluklar ve çetelerin üzerine gidildiği, yapılan operasyonlarla çok sayıda
suç çetesinin çökertildiği haberlerini okuyoruz. Fakat bu çökertilen çetelerin yasadışı yollardan
kazandığı paranın toplamı hakkında bir bilgimiz yok.
Usta Gazeteci Orhan Uğuroğlu 20 Ocak 2024’te yazdığı köşe yazısında “İzmir’in Çeşme
ilçesinde, yolsuzluk, rüşvet ve kara para aklama suçlarına yönelik düzenlenen
operasyonda “4’ü gümrük memuru 6 kişi tutuklandı” haberini değerlendirmiş.
Şüphelilerin adreslerinde yapılan aramalarda dolar, Euro ve Danimarka Kronu olarak bulunan
nakit döviz tutarının TL karşılığı 35 milyar 121 milyon 700 bin lira imiş. Bir de değeri gizlenen
çok sayıda ziynet eşyası ele geçirilmiş.
Halkımızın çoğu, kafasında TL’den 6 sıfır atılmadan önceki milyar TL gibi bir değer tasavvuru
olduğundan, haber konusu rakamın dehşetini algılayamıyor.

24Oca/240

Diyarbakır Mutfağı ve DİTAV – Bihter GÖRDÜ

1054481660

Diyarbakır Mutfağı, bin yıllara meydan okuyan tarih ve kültür şehrinin kendine has lezzet zenginliğiyle geleneksel Türk Mutfağı’nı layıkıyla temsil ediyor. Gelin hep birlikte tanıyalım.

Bize bu coğrafyada hep göçebesiniz dediler diye inandınız mı? Biz inanmadık. Çünkü biz Anadolu’da hep yerleşiktik. Çünkü, Dünya mutfakları arasında parmakla gösterilen Türk Mutfağına sahiptik. Diyenler de bilir ki mutfağı belirleyen yerleşik olmaktır. Yerleşik olmanın yanı sıra iklim, doğa koşulları ve doğa da etkilidir. Diyarbakır neredeyse 300 gün fotosentez olayından yararlanır. Çünkü, güneşini çok sever ve güneşiyle barışık bir kenttir. Düz bir plato üzerinde Güneydoğu Torosların eteğinde kurulmuştur. Kentimizin hemen yanı başında Dicle gibi kutsal kitaplarda adı geçen kadim bir nehirle akrabadır.

23Oca/240

“BAY ÖZGÜR” DEĞİL, “ÖZGÜR EFENDİ”- Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

“BAY ÖZGÜR” DEĞİL, “ÖZGÜR EFENDİ”-  Ruhittin SÖNMEZ
R. Tayyip Erdoğan’ın konuşma ve davranışlarında, Cumhurbaşkanı sıfatı yerine, AKP Genel
Başkanı özelliği ağır basıyor.
Cumhurbaşkanı olarak (siyasi rakipleri de dahil) bütün Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının onurunu / şerefini / haysiyetini / gururunu koruması gerekir. Bu hem insani
ve hem de görevinin gereği olan bir yükümlülük.
Ama Erdoğan siyasi rakiplerini küçümsemekten çekinmeyen bir liderdir.
Siyasi liderliğini dindarlık üzerine inşa etmiş biri için dikkat çekici bir durum bu. Çünkü Hazreti
Peygamber için müşriklerin bile “güvenilir Muhammed” (Muhammed ül emîn) dedikleri bilinir.
Yani rakipleriniz ve düşmanlarınız üzerinde bile saygı uyandıran bir devlet adamı olmak
çok önemlidir. Bunun yolu da rakiplerinizin ve düşmanlarınızın da kişiliklerine, inançlarına,
kutsallarına saygılı olmaktan geçer.
Mustafa Kemal Atatürk’ün galip geldiği savaşlardan sonra bile düşman tarafın komutanlarına,
bayrağına, askerine saygılı tavrına dair örnekleri hatırlayınız. Bu yüzden yaşarken de
sonsuzluğa uğurlandıktan sonra da düşmanlarımızdan ve çok uzakta olan dostlarımızdan da
saygı gördü.

22Oca/240

FALANCARIN OĞLU.. FİLANCALARIN GIZI.. – Kandıralı FETHİ

fethi duru

FALANCARIN OĞLU.. FİLANCALARIN GIZI.. - Kandıralı FETHİ

Lakaplar...

Tanımadım bee!

Kimleeden-kimledennn!!..

Yaa.. hani aşa maleden, çarşının garşısındaki ev, şimdi, hani, namazgaha inerken,

Veya...

Haniii alay yolunda..

veya..

Yaaaa Şefik caminin arasından giden, sokağın,

yadaaa..

Hamamınnn, yan tarafııııı....

DİYE eee...

BİR TARİF YOKTU.. ARKADAŞLAR..

Sokak-cadde-mahalle mii?..

Pööhh.. geçinizzz

20Oca/240

UNUTULAN GAZZE – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

UNUTULAN GAZZE - Seyfettin KARAMIZRAK
Gezze’ de soykırım devam ediyor. İnsanların, gittikçe duyarsızlaşarak bu vahşeti
unutmaya başlaması da…
İsrail son olarak Batı Şeria da bir çocuk kreşini bombalayarak, vahşeti de arsızca
kayda aldı. İnsanlığın sinir uçları ile hoyratça oynayan İsrail, her gün farklı bir zulümle
dünyayı şoka sokmaktadır.
ABD’nin, “artık savaşın şiddetini düşürmenin zamanının geldiğini” söylemesine
rağmen, Katil İsrail’in Gazze’ye saldırıları şiddetlenerek sürmektedir.
Filistinli sağlık yetkilileri, son 24 saat içinde 132 kişinin daha öldürüldüğünü söyledi.
İsrail tankları tarafından bombalanan güneydeki Han Yunus’un üzerinde de duman bulutları
yükseliyor.

19Oca/240

KAMBUR KAMBURU GÖRDÜĞÜNDE RAHATLAR – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sKAMBUR KAMBURU GÖRDÜĞÜNDE RAHATLAR - Ruhittin SÖNMEZ

Hukuk Fakültesinde iken bir hocamızın söylediği sözü hiç unutmadım: “Dünya tarihinde yokluk ve yoksulluktan dolayı isyanlar olmamıştır, isyanları başlatan adaletsizliktir.”

Bu söz “her adaletsizlik olan yerde isyan olacaktır” anlamına gelmiyordu.

Dr. Zülfikar Özkan ise “Beynin Mutluluğa Ayarlanması” isimli kitabında şu tespitleri naklediyor:

“İnsanı mutsuz eden, fazla şeye sahip olmaması değil, başkalarından azına sahip olmasıdır. Bir kambur, başka bir kamburu gördüğü zaman rahatlar.”

“İnsan istemeyi aklından geçirmediği malların yokluğunu kesinlikle hissetmez. Bununla birlikte yüz kat fazlasına sahip bir başkası, istediği şey onda olmadığı için kendini mutsuz hisseder.”

“Zenginlerin büyük serveti yoksulları huzursuz etmez. Buna karşılık zenginler bir niyetini gerçekleştiremediğinde sahip olduklarıyla avunmazlar. Zenginlik deniz suyuna benzer. Ne kadar içilirse o kadar susatır. Aynı şey şöhret için de geçerlidir. İsteklerimiz gerçekleştikten sonra onlara alışırız. Sahip olduklarımıza zamanla kayıtsız kalırız.”

“İnsan başkalarıyla iletişim kurarak rahatlamak istiyor. Bir insan kendisi gibi benzer acıyı çeken kişilerle bağlantısı olduğunda daha fazla acıya dayanabiliyor. Diğerlerinden soyutlandığı zaman acısına daha zor dayanabiliyor.”

Gerçekten 1999 Kocaeli depreminde diğer şehirlerden gelen hekimler depremzedelere terapi yapmaya çalışıyorlardı. Bir uzman doktor “çok ilginç, bizim insanımız bu toplu terapiyi her gün kendileri yapıyor. Bize ihtiyaçları yok. Çünkü hep deprem hakkında görüşerek terapiden beklediğimiz yararı sağlıyorlar” demişti.

16Oca/240

NAZIM HİKMET ŞİİRİ OKUYAN BAŞBUĞ TÜRKEŞ’TEN DAHA MI MİLLİYETÇİSİNİZ? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sNAZIM HİKMET ŞİİRİ OKUYAN BAŞBUĞ TÜRKEŞ’TEN DAHA MI MİLLİYETÇİSİNİZ? - Ruhittin SÖNMEZ

Gençlik dönemimde, Nazım Hikmet Ran sağ (milliyetçi- muhafazakâr) kesimin içinde “vatan haini” olarak değerlendirilen biriydi.

Fakat yıllar sonra, Azerbaycan’da irtibatta olduğumuz ve Türk milliyetçisi olduğundan kuşku duymadığım dostlarımızın müthiş Nazım Hikmet hayranı olduğunu gördüm.

Azerbaycan’da şiir sanatı bizden çok daha iyi bilinir, yaşanır ve hemen herkesin ezberinde onlarca şiir vardır. Hatta sadece Azerbaycanlı sanatçıları değil, Türkiye’de yetişen divan ve halk edebiyatının şair ve yazarlarını da bizden çok daha iyi tanırlar.

Ama Azerbaycanlı dostlarımın Nazım’a olan hayranlıkları sadece şiir sanatına ve sanatçının yazdığı şiirlerine değildi. Onlar, Sovyetler Birliği’nin Türk Milliyetçilerine karşı en ağır zulümleri yaptığı bir dönemde, Nazım’ın kendisini hep TÜRK olarak tanıtmasını çok taktir ediyorlardı.

9Oca/240

ORTA ÇAĞ AVRUPASI GİBİ – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ORTA ÇAĞ AVRUPASI GİBİ – Ruhittin SÖNMEZ
Tarihi olayları o dönemin şartları içinde yorumlamak gerekir. Ancak “tarih tekerrür ediyorsa” o dönemlerde yaşanan bazı olayların sebep ve sonuçlarından ders çıkarmak mümkün olmalıdır.
Çünkü insanoğlunun zekâsı, davranışları öyle düşündüğümüz gibi çok da değişmemiştir.
Daron Acemoğlu ve Simon Johnson’un yazdığı “İktidar ve Teknoloji” kitabında ortaçağ
Avrupa’sındaki teknolojik gelişmelerin ve verimliliği artıran uygulamaların toplumun
genelinde bir refah artışına yol açmadığı anlatılıyor.
Günümüzdeki teknolojik gelişmelerle kıyaslanması mümkün olmasa da mesela su ve yel
değirmenlerinin devreye girmesiyle işçi başına verimlilik elle çalışan değirmenlerin 20 katına
kadar çıktı.
1000-1300 yılları arasında tarım teknolojilerinde yaşanan diğer gelişmelerle birlikte özellikle
İngiltere’de tekstil sektörü gelişti. Bu sektör ileride yaşanacak sanayi devriminde kilit rol
oynadı.
Fakat verimlilikteki bu artış, işçilerin maaşları ve yaşam şartlarını iyileştirmediği gibi
çoğunluğun yoksulluğunu daha da arttırdı.
Çünkü çiftçiler daha fazla çalışmalarına rağmen, dolaylı ve dolaysız vergilerle mahsulün çok
büyük bir kısmını efendilerine vermek zorunda idi. Çok çalışan ve yeterli beslenemeyen
köylülerin ortalama yaşama süresi 25 yıla kadar düşmüştü.
Çünkü Ortaçağ Avrupa’sında bir işgücü piyasası yoktu. Değirmenler arasında bir rekabette söz konusu değildi. Çalışan köylülerin lordlara ve din adamlarına karşı itiraz etmeleri mümkün değildi.
Baskı ve zorla çalıştırılıyorlardı.
1300’lerin ilk yarısında yoksulluk, beslenmeme ve temizlik sorunları yüzünden salgın hastalıklar patlak verdi. Mesela İngiltere’de ortaya çıkan kara veba sonrası İngiliz nüfusun üçte biri ile yarısı kadar bir kısmı öldü.
“Peki, değirmenlerin, nalların, dokuma tezgahlarının, el arabalarının ve maden işletmeciliğindeki ilerlemenin getirdiği ekstra üretim nereye gitti?”
Bir kısmı şehirlerde artan nüfusu beslemek için kullanıldı. Ama üretim fazlasının çoğu büyüyen dini hiyerarşik yapıya gidiyordu. Onlar da katedraller, manastırlar, kiliseler inşa ettiriyordu.
Tahminlere göre 1300’lere gelindiğinde başrahipler, piskoposlar ve diğer yüksek ruhban
sınıfı, tüm tarım arazilerinin üçte birini elinde tutuyordu.
Sevgili okuyucularım bu tarihlerin Osmanlı Devleti’nin kuruluş yılları olduğunu düşünmenizi
istiyorum.

6Oca/240

PROF. DR YAVUZ KAYA SORUYOR

PROF. DR YAVUZ KAYA SORUYOR
   (Aslında hepimiz soruyoruz)

  " Bir kez daha düşünün!

Bu ülkede;
-Neden ağır bir ekonomik yıkım yaratıldı?
-Neden varlıklarımız satıldı?
-Neden altın rezervimize kadar ihtiyat akçemiz harcandı?
-Neden inanılmaz bir dış borç yaratıldı?
-Neden Londra mahkemeleri yetkili kılındı?
-Neden maliyetinin çok üzerinde alt yapı çalışmaları yapıldı, 30 yıllık garantiler verildi, hem de enflasyona indeksli kur ile?
-Neden Atatürk ismi silinmeye çalışılıyor?
-Neden T.C. tabelaları kaldırıldı?
-Neden sınır güvenliği yok ve vasıfsız milyonlarca sığınmacı ülkeye dolduruldu?
-Neden bir demografik bozulma yaratıldı?!
-Neden yetişmiş insan gücümüz yurt dışına sevk ediliyor ve çekiliyor?
-Neden stratejik devlet kurumları yok edildi?
-Neden, 15 Temmuz 2016 darbe girişimi önlendiği halde rejim değişikliği yapılıp tek adam rejimine geçildi?

5Oca/240

ADALET CAN ÇEKİŞİYOR – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

ADALET CAN ÇEKİŞİYOR - Ruhittin SÖNMEZ

Hatay Milletvekili Can Atalay’ın başvurusu ile Anayasa Mahkemesi (AYM) 2. defa hak ihlali kararı verdi. Yine 2. defa bu ihlali kaldırması için kararın gönderildiği görevli İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi topu Yargıtay 3. Ceza Dairesine attı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi yine “ihlal kararının hukuki bir değeri ile geçerliliği yoktur. Bu nedenle bu karar yok hükmündedir, ihlal kararına uymayacağız” anlamına gelen yeni bir karar verdi.

Artık tuzun koktuğu bir aşamaya gelindiği görülüyor. “Tüm anayasal hakları ve anayasal düzeni yerle bir eden” bir karardır bu.

AYM ile Yargıtay arasında bir astlık üstlük ilişkisi yoktur. Her biri kendi görev alanına giren alanlarda karar verir. AYM bir temyiz mahkemesi gibi inceleme yapmaz ve Yargıtay kararını iptal edemez.

Ancak İnsan Hakları ihlallerinde bireysel başvuru hakkı kapsamında yapılan başvurularda AYM tek yetkilidir. Verdiği karar herkesi bu arada diğer yargı organlarını da bağlar.

AYM kararları da tartışılabilir, hatalı veya yanlış bulunabilir ancak tanımıyorum veya uygulamıyorum denilemez.

Tıpkı Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) seçimlere dair kararları gibi, AYM’nin kararları da yanlış dahi olsa uygulanmak zorundadır.

Mesela YSK’nın “Arkasında sandık kurulu mührü bulunmayan birleşik oy pusulaları geçerli değildir” yasa kuralına rağmen, mühürsüz oyları geçerli sayan hukuksuz kararı uygulandı.

Yine 2019 İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Seçiminin yenilenmesi kararı asla hukuki değildi, tamamen siyasi bir karardı. YSK’nın bu kararı Türkiye Cumhuriyeti hukuk tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Fakat bu YSK kararı da uygulanmıştır.

1Oca/240

İKİ KİŞİ… – Kandıralı FETHİ

fethi duru

İKİ KİŞİ... – Kandıralı FETHİ

BİZDEN.....

Gecenin mateminde yazmış olabilirim..?!!

Vakit geç misali..

Duygu Mert

#ACAR -GÖZÜNÜ BUDAKDAN sakınmayan YAZAR...

SAVAŞ AY misali..

Ne gördüm/ne tanıdım...

DELİKANLI.. ağzına geleni

harbi-harbi

dobra-dobra yazan...

Hani derler ya..

-ADAMSIN

ve de

Yiğit Özcan

her yerde var. .

Orda burda,

Giresun da- Erzurum'da, futbol da, .

KAN arayan, hastalığa UMAR arayan, canlı yayınlarda..

BANDIRMA'dan takip ediyorum, sizleri...

Var olun..

HARBİ olun...

İFTİHAR ederiz...

11Ara/230

KANDIRA’nın KURTULUŞU… / Kandıralı FETHİ

406789835_3511697052477373_1728864739082782350_n

KANDIRA'nın KURTULUŞU... / Kandıralı FETHİ

23 NİSAN’dan, BİR GÜN #evvel kutlanır dı...

KANDIRA'nın KURTULUŞU...

Biz, böyle bildik hep böyle idi...

Nedense..??!? neden..!!???

Tarih değişmiş...

Gün evvelinden gelirdi.

İzmit'den -AdaBaza'ın dan

#ÇETE'ler....

Hizmeti BÜYÜKTÜR

Numan GÜNEŞ BLD. BŞK

zamanı.. Misafir edilir di.

28Kas/230

DÖRT ERKEK… / Kandıralı FETHİ

402058084_3498232207157191_6812913986404339957_n

DÖRT ERKEK... / Kandıralı FETHİ

Veeee #DÖRDÜNÜN de Üst den bir DÜĞMESİ #İLİKLİ ÇEKETLER...

İlginç.

Zamanın BAŞBAKANI, TUZLA’da suikast sonucu öldürülen (Nihart ERİM.) #ERİM apartımanı altında,

HASAN AGA’nın dükkanının önünde BÜSKÜVÜT tezgahı olurdu, BALABAN markalı, vede GAYMAKLI birbirine yapışık... 5 guruşa,10 guruşa...

EVCİLİK oynardı GIZLAR... FERIDE Kazım Ulutaş annenin merdivenlerinde..

Melek Evin /BİRCAN/CANAN/MİNE ÖĞREN.

BİZ, #KOVBOYCULUK Faruk Duru, ŞİNAŞİ, ŞADAN… APAÇİLERİ kovalardık..

#İŞTE bu fotoğrafın çekildiği alan GOCAAAA oyun sahamızda....

16Eki/230

#DEĞİŞİK #GARUŞUK – Kandıralı FETHİ

fethi duru#DEĞİŞİK #GARUŞUK - Kandıralı FETHİ

#DEĞİŞİK #GARUŞUK ordann / burdan bii yazı olsun..

VEP OFSET #MECMUA lar (mecmua ne..??? Nerden bilecek YENİ NESİL)

#SES ve #HAYAT Dergileri

Ayhan IŞIK dan tutunda Filiz AKIN a

YEŞİLÇAM’a star çıkaran, MAGAZİN BASINI.. ARTİZZZ ajansları....

Güzellik yarışmaları

Hürriyet, Milliyet, Son havadis, Akşam, Tercüman Gazeteleri

Hafta SONU, pazar EK leri...

Gazteci #FAHRETTİN abimiz.. Hani şu Minübüscü #ÖZKAN abimizin, ABİSİ.. EN SON BELEDİYE altı...

SAM AMCA nın resminin olduğu, Hani şu, YARIM METRELİK fötr şapkalı, TENEKE KUTU lardaki Pis kokulu #SÜT #TOZLARI..

11Eyl/230

SİZ… LANGIR sokağı bilirmisiniz….? – Kandıralı FETHİ

Exif_JPEG_420

SİZ... LANGIR sokağı bilirmisiniz....? - Kandıralı FETHİ

İşte oradan başlayalım

Gezdim. TOZDUM..GANDIRA'da.

Başöğretmen yardımcısı

ALİ SAĞLAM ı çakarmısınız?

KIZI

Rahmetli CANAN'ı

Oğlu ATACAN 'ı

Exif_JPEG_420

27Ağu/230

Bilecek yeni nesil #SOMYA..!!’yı…?? – Kandıralı FETHİ

370579365_3442167972763615_7420799048410145309_n

Bilecek yeni nesil #SOMYA..!!’yı...?? - Kandıralı FETHİ

Bilecek yeni nesil...
#SOMYA..!!’yı...??
Gündüzleri ,
GESMEGERİK / DÜMDÜZ örtüler..
Misafirlerimize odamızın enn BAŞ KÖŞESİ.
Geceleri en rahat yatak..
Uzun çelik şeritli - YAYLI somya..
Çocukluğumuz vardı...
Hayat gizlenirdi #altında..
Neler vardı neler..
Üzerinde, DERS yaptığımız...
#Babamın #ASKER'lik #TAAATAA BAVULU..
Çamaşır sepetimiz girerdi..
SOMYA'nın altına.
Bii sürü takıl-tukul...
TOMMİSK / TEKSAS / ZAGOR / TEX
saklanırdı..
Neler sığardı neler…

7Ağu/230

BİZİM ZAMANIMIZ.. – Kandıralı FETHİ

363396762_3429393377374408_6845709818396600029_n

BİZİM ZAMANIMIZ.. -  Kandıralı FETHİ

GARUŞUK-GURUŞUK biiii yazı...

Bizim zamanımızda kibritler vardı ve ocaklar ve sobalar bu kibritle tutuşturulurdu..

Vasati kaç ÇÖP’dür..???

TEKEL kibritleri 60 misali...

sahiii, var mı..??

satılıyor mu.. şimdilerde..,,???

Neee Alaka Allah, -allah

İşte, ordan girerek.. Mesela...

4Oca/231

UYGUR TÜRKLERİ VE TARİHTEN DERS ALMAK – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrak

UYGUR TÜRKLERİ VE TARİHTEN DERS ALMAK - Seyfettin KARAMIZRAK

Endülüs İslam devleti yıkılırken,Müslümanlara şartlar koştular. Hiç bir Müslümanın evinin kapısı kilitli olmayacaktı. İspanyol askerleri istediği gibi, istediği zaman Müslümanların evine girip çıkabilecekti. Müslümanların Namus ve haysiyeti ayaklar altına alınmıştı. Herkes dinini değiştirecek, Müslüman kimse kalmayacaktı. Sonunda öyle de oldu.

Şehrin Sultanı Ebu Abdullah,“Hristiyanlara teslim oldukları takdirde kimseye hiçbir şey olmayacak” yalanına kanarak, şehri elleriyle teslim etti. Giderken gözlerinden yaş döküyordu. Yanı başındaki annesi; “Ağla oğlum ağla... Erkekler gibi savaşmadın, kadınlar gibi ağla.” Demişti.

3Oca/230

GAZIN DEĞERİ TRİLYON DOLAR MI? – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sGAZIN DEĞERİ TRİLYON DOLAR MI? - Ruhittin SÖNMEZ

Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan Karadeniz’de bulunan toplam doğalgaz rezervinin 710 milyon metreküpe ulaştığını ve bunun değerinin 1 trilyon dolar olduğunu söyledi.

Bu bilginin “yanlış” olduğunu söyleyenler hemen yaylım ateşine tutuldular. “Siz ülkenizi sevmiyorsunuz” suçlamasına maruz kaldılar.

Oysa böyle teknik olayların yararı veya zararı rakamsal olarak hesaplanabilir. Bu rakamlar da tartışılmaz bir gerçeği ortaya koyar.

Ortada açık bir hesap hatası var. Öncelikle rezervin tamamının kullanılması imkânsız. Uluslararası yayınlarda bu alandan 100 Milyar metreküp gaz çıkarılacağı yazılmakta imiş. Bunun değeri Botaş’ın konutlara satış fiyatıyla hesaplanırsa 22 Milyar dolar ediyor.

Ama rezervin hepsi çıkarılabilse bile 710 Milyon metreküp gazın piyasa değeri 150 Milyar dolar mertebesinde.

Cumhurbaşkanına böyle hatalı bir hesap verildiyse ve Cumhurbaşkanı aldatıldıysa O’na bu bilgiyi verenlerin niyeti veya kalitesi sorgulanmalı.

Yok olmaz ya, teorik olarak, ikinci ihtimal Cumhurbaşkanının kendisine verilen bilgiyi bilerek abartmış ve gazın değerini “1 trilyon dolar”olarak kamuoyuna duyurmuş olmasıdır.

Bulunduğu söylenen gaz rezervinin tamamı kullanılabilse, Türkiye’nin 10-12 yıllık ihtiyacını karşılar. Halen yılda 13-15 milyar dolarlık doğalgaz alıyoruz.

Netice 150 Milyar dolar da az bir para değil. 1 Trilyon dolar diye manşetlerden duyurulmasına gerek yoktu.