
Biraz da gülelim:
Biraz da gülelim:
İngilizcenizi ne kadar geliştirirseniz geliştirin, 30 years ı içinizden otuz years diye okumaya mahkumsunuz..
Kavgaların en çok 'ne bakıyon len' diye çıktığı bir ülkede, otobüslere karşılıklı koltuk yapmak çok mantıklı gerçekten..
Dişini fırçalayan erkeği bulmuş da, macunu ortadan sıkmayanını istiyor. Bak bak lükse bak..
Arabada kemer takmak zorunluyken otobüslerde milletin ayakta gidebilmesini bana bir anlatın..
Misafirin çocuğu abi bilgisayar çalışıyor mu diye sordu. Yok ev hanımı dedim. Hala yüzüme bakıyor..
Türklere özgü ikna şekli, ölümü gör..
Bazen başımı alıp gidesim geliyor ama Müge Anlı dan korkuyorum beni de bulur diye..
Asansör çağırma tuşuna defalarca basarak daha hızlı geleceğini zanneden tek milletiz..
Annem beni ders çalışırken gördü, gözleri yaşardı, bıraktım ders falan çalışmıyorum. Ondan değerli mi, kıyamam ben ona..
2nin üç, 3ün iki harfli olması çok canımı sıkıyor..
Elini öptürmek istemeyip te elini iyice aşağı indirip beni yerlerde süründüren orta yaşlı akraba seni pıçaklarım..
Puding yapmak için tıp okuyan tek mal Dr. Oetker..
Kandıra karpuzu artık tescillendi
Kandıra karpuzu artık tescillendi
Kandıra’nın iri, son derece lezzetli olan karpuzu artık tescillendi ve coğrafi işaretli ürün haline geldi.
GİYOTİN…
GİYOTİN...
200 yıl önce Fransa'da üç kişi giyotinle idama mahkûm olur.
Bunlardan biri papaz, biri hâkim, biri de fizikçi...
*İdam sehpasına ilk önce papaz çıkarılır. Başını giyotinin altına yerleştirir ve sorarlar: "Son sözün nedir?" O da der ki: "Ben Allah’a inanıyorum, O beni kurtaracaktır. Allah... Allah... Allah..."
Giyotini indirdiklerinde boynuna birkaç santim kala giyotin durur. Halk şaşırır ve hep bir ağızdan bağırır: "Onu serbest bırakın; Allah sözünü söylemiş ve onu korumuştur."
Böylece papaz idam edilmekten kurtulur.