
ZİYA GÖKALP’İN “FİRAVUN SANDALYESİ BENZETMESİ” – Ruhittin SÖNMEZ
ZİYA GÖKALP’İN “FİRAVUN SANDALYESİ BENZETMESİ” - Ruhittin SÖNMEZ
Bu benzetmeyi Taha Akyol’un yazısında okudum. Ziya Gökalp’in yakın arkadaşı Ahmet Ağaoğlu 1939’da yaptığı konuşmasında şöyle diyor: Ziya Gökalp “kendisine defaatle teklif olunan Bakanlık sandalyesini aşağı görerek reddeylemiştir. Zaten Bakanlık sandalyesini ‘FİRAVUN SANDALYESİ’ diye adlandıran odur...” (İş Mecmuası, 1939, sayı 19, sf. 160)
Ziya Gökalp, bu ifadeyi dönemin “bakanlık makamı” için kullanmıştı. Ama özünde kastettiği şey
“iktidarın / makamın insanı dönüştürme gücü” idi.
Bugün bu anlamı genişleterek, “Firavun sandalyesi”ni yalnızca bakanlık değil; gücü denetlenmeyen,
hukukun üstüne çıkan, hesap sorulamayan her türlü otoritenin oturduğu koltuk olarak yorumlayabiliriz. Mevkiyi işgal eden kifayetsiz muhterislerin koltuktan aldığı güçten zehirlenmesi, kibir, eleştiriden rahatsızlık, “devlet benim” duygusu gibi olumsuzluklara dikkat çektiğini söyleyebiliriz.
Çünkü tarih boyunca, gücün sınırları kalktığında insanın zaafları da içindeki kötülükler de ortaya çıkar.
Bu durumdan ilgili tüm ekosistem etkilenir. Bu otorite devlet başkanı ise tüm ülke, Trump gibi bir devlet
başkanı ise tüm dünya etkilenir.
Öncelikle iktidarların tepesinde başlayan denetimsiz güç yoğunlaşması aşağıya doğru bir zincirleme etki yaratır. Bu durum siyasi, ticari veya idari alandaki tüm iktidarlar için geçerlidir.
Denetim mekanizmaları zayıfladığında yalnızca üst kademedeki karar süreçleri değil, bürokrasinin tüm
basamakları etkilenir.
Gücünü hesap sorulamayan otoriteden alan alt kademe yetkilileri de hesap vermekten
bağımsızlaşır. Bu kademeler için kurallar yerine kişisel sadakat öne çıkar; zamanla “kural dışı olanın
normalleştiği” bir düzen oluşur.
Yetkisini sınırlandırılmamış biçimde kullanan her makam, etrafında küçük iktidar adacıkları üretir. Bu
küçük iktidar adacıklarında oturanlara Ziya Gökalp muhtemelen “KÜÇÜK FİRAVUNLAR” derdi.
Bu küçük firavunlar, çoğu zaman mevzuata değil, bağlı oldukları merkezin iradesine göre hareket eder.
Her küçük firavun kendi etki alanı içinde denetimsiz gücünü, ne pahasına olursa olsun, devam ettirmek
kaygısına düşer. 4Y (yolsuzluk, yoksulluk, yasaklar ve yalanlar) yaygınlaşır.
Kısacası, denetimsiz güç yalnızca merkezde değil, çevrede de yozlaşmayı büyütür.