Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

ahsen okyar
26Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Özgür Kocaeli Gazetesi, 26 Ekim 2005 Çarşamba

2005.10.26b

26Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Bizim Kocaeli Gazetesi, 26 Ekim 2005 Çarşamba

2005.10.26a

25Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kocaeli Gazeteleri, 25 Ekim 2005 Salı

2005.10.25d

25Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kocaeli Gazeteleri, 25 Ekim 2005 Salı

2005.10.25a

25Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kocaeli Barış Gazetesi, 25 Ekim 2005 Salı

2005.10.25b

24Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Barış Gazetesi, 24 Ekim 2005 Pazartesi

2005.10.24b

24Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kandıra Kaymakamlığı, 24 Ekim 2005 Pazartesi

2005.10.24a

23Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kocaeli Gazeteleri, 23 Ekim 2005 Pazar

2005.10.23b

22Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Bizim Kocaeli Gazetesi, 22 Ekim 2005 Cumartesi

2005.10.22e

22Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, 22 Ekim 2005 Cumartesi

2005.10.22b

22Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kocaeli Gazetesi, 22 Ekim 2005 Cumartesi

2005.10.22a1

21Eki/25Kapalı

BAŞ AĞRISI VE BAŞ BELASI – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin s

BAŞ AĞRISI VE BAŞ BELASI - Ruhittin SÖNMEZ

Yedi yaşındaki torunum Asil, grip sebebiyle evde istirahat etmekte iken, babasına “başım belada”
diyor. “Neden?” sorusuna ise “çünkü başım ağrıyor” diye cevap veriyor. Bu yaştaki bir çocuğun
“başım belada” gibi soyut bir kavramın anlamını bilememesi ve başın ağrıması gibi somut
algıladığı bir durumla özdeşleştirmesi normal bir şey.
Evimizde espri konusu olan bu kavram kargaşasının, toplumumuzun çok önemli bir kesiminde de
yaşandığını düşününce keyfim kaçtı. Çünkü toplumun önemli bir kesimi, ülkenin gerçekten “baş
ağrısı mı çektiğini” yoksa “başının belada mı olduğunu” ayırt edemiyor. Hatta bir kısmı bu belirtilerin farkında bile değil.
PISA testleri de bunu doğruluyor. Sadece öğrenciler değil, yetişkinler de kavramsal okuryazarlık sorunu yaşıyor. Bir kısım eğitimli insanlarımızın da dahil olduğu çok geniş bir kesim soyut kavramları, mecazları, ironileri anlayamıyor, yani soyut düşünmekte başarısız. “Sakla samanı gelir zamanı” atasözündeki derin mesaj bile, samanla işi olmayanlara ulaşamıyor.
Soyut düşünme yeteneğinin gelişmemesi, sosyal medyada trol üretimi haber ve yorumlar, iktidarın
güçlü propaganda mekanizmasının beslediği bilgi kirliliğiyle de bağlantılı.
Bu insanların ekonomiden, adalete, milli eğitimden demografinin değişmesine, terörsüz Türkiye ile
ABD/İsrail projelerinin bağlantısına kadar konularda sebepleri, birbirleriyle bağlantılarını ve muhtemel sonuçlarını yorumlaması ve akıl yürütmesi yetersiz kalabiliyor.
Bugün Türkiye’nin başını ağrıtan meseleleri ve başımızın belada olduğunu gösteren iç ve dış gelişmeleri kavrayabilenlerin oranı bu sebeplerle düşük olsa gerek.
Önce şunu belirtelim: BAŞ AĞRISI ile kastettiğim kronik ama yönetilebilir iç sorunlar, BAŞ BELASI
tanımlamasıyla kastettiğim ise krize ve hatta beka sorununa dönüşebilecek iç ve dış tehditlerdir.
Basit ilaç ve istirahat gibi yöntemlerle tedavi edilemeyen baş ağrılarının bazen hastanın hayatını
sonlandırabilecek kök sebeplerin belirtisi olabildiği, zamanında tedavinin ihmal edilmesi halinde
sonuçlarının çok kötü olabileceğini de unutmamak gerekir.
Şimdi ülkemiz ve milletimiz için bu iki tür sonuca yol açan sosyal ve siyasi gelişmelerden bazılarına
bakalım. Her birinin hangi şiddette baş ağrısına veya ne büyüklükte belaya sebep olabileceğini
düşünelim. Bu yorumları “formüle etme, yorumlama ve akıl yürütme” yetenekleri OECD ortalamasının altında kalmayan siz değerli okurlarımla yapalım istiyorum.

21Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kocaeli Gazetesi, 21 Ekim 2005 Cuma

2005.10.21d

21Eki/25Kapalı

Kocaeli Gazetesi, 16 Ekim 2025 Perşembe

2025.10.16b

21Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kocaeli Gazeteleri, 21 Ekim 2005 Cuma

2005.10.21a

20Eki/25Kapalı

Kocaeli Bizim Yaka Kocaeli, 16 Ekim 2025 Perşembe

2025.10.16a

20Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Bizim Kocaeli Gazetesi, 20 Ekim 2005 Perşembe

2005.10.20a

19Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Kocaeli Gazeteleri, 19 Ekim 2005 Çarşamba

2005.10.19b

19Eki/25Kapalı

Nostalji; 20 sene önce BUGÜN: Barış Kocaeli Gazetesi, 19 Ekim 2005 Çarşamba

2005.10.19a

18Eki/25Kapalı

Helaller ve Haramlar (2) – Fahri SAĞLIK

fahri sağlık

Helaller ve Haramlar (2) - Fahri SAĞLIK

İslam’da bir diğer haram/yasak hırsızlık ve rüşvettir. Bunların haramlığı, Kur’an ve sünnetle sabittir. Nitekim Kur’an’da, hırsızlık hakkında şöyle buyrulur: “Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret olması hali müstesna, mallarınızı, bâtıl (haksız ve haram yollar) ile aranızda (alıp vererek) yemeyin. Ve birbirinizi öldürmeyin. Şüphesiz Allah, sizi esirgeyecektir.” (Nisa 4/29) Rüşvet hakkında ise, Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: “Allah’ın lâneti, rüşvet verenin ve rüşvet alanın üzerinedir.” (İbn Mâce, Ahkâm, 2)