
hayret.. TDK Sözlüğü
hayret
isim Arapça §ayret
1. isim Beklenmedik, garip bir şeyin sebep olduğu şaşkınlık, şaşırma
"Konducu kadınların hayret içinde bakıştıklarını görüp zamanı unuttu." - L. Tekin
2. ünlem Şaşılan bir şey karşısında söylenen söz
"Hayret! Bu tür yakıştırmalardan tüylerimin diken diken olduğunu sanırdım." - A. Ağaoğlu
dost.. TDK Sözlüğü
dost
isim Farsça d°st
1. isim Sevilen, güvenilen, yakın arkadaş, gönüldaş, iyi anlaşılan kimse, düşman karşıtı
"Ben giderim adım kalır / Dostlar beni hatırlasın" - Âşık Veysel
2. Erkek veya kadının evlilik dışı ilişki kurduğu kimse, zamazingo
"Bir dostu vardı, belalı, çapkın bir delikanlı." - H. R. Gürpınar
3. Sahibine sevgi gösteren hayvan
"Köpek insan dostudur."
4. Bir şeye aşırı ilgi duyan, koruyan kimse
"Kitap dostu."
5. sıfat İyi geçinen, aralarında iyi ilişki bulunan
"Yüzleri tatlı, dilleri tatlı, dost insanlardı bunlar." - T. Buğra
şeker.. TDK Sözlüğü
şeker
isim Farsça şeker
1. isim Şeker kamışı, şeker pancarı, patates, havuç, mısır, buğday vb. bitkilerin sap ve köklerinin öz suyundan veya nişastasından çıkarılan, birleşiminde karbon, oksijen ve hidrojen bulunan, beyaz, suda eriyen, mayalanabilen ve çoğu tatlı olan maddelerin genel adı
2. Bu madde katılarak yapılmış lokum, akide, çikolata vb. tatlı yiyeceklerin genel adı
"Kolonya dökmekten, şeker tutmaktan, iyi gözükeceğim diye ağız etmekten yoruldu." - L. Tekin
3. tıp (***) Şeker hastalığı
"Yirmi gün evvel ameliyat edildiği hâlde biraz şekeri görüldüğü için henüz taburcu edilememişti." - H. Taner
4. sıfat Sevimli, cana yakın ve güzel
"Hele bak, ne şeker şey!"
sağlık… TDK Sözlüğü
sağlık -ğı
isim
1. isim Bireyin fiziksel, sosyal ve ruhsal yönden tam bir iyilik durumunda olması, vücut esenliği, esenlik, sıhhat, afiyet
"Ayrıca bu dönemde seyircinin haklarını ve sağlığını korumak amacıyla bir de tiyatro yönetmeliği hazırlanmıştır." - M. And
2. Sağ, canlı, diri olma durumu
"Hatta kilise yetkilileri onun sağlığından endişeye düştüler." - İ. O. Anar
hukuk.. TDK Sözlüğü
hukuk
isim (huku:ku) Arapça §u®°®
1. isim Toplumu düzenleyen ve devletin yaptırım gücünü belirleyen yasaların bütünü, tüze
"Hukuk daima âdetlerin peşinden gider, önüne geçmez." - P. Safa
2. Bu yasaları konu alan bilim
”Kaldı ki böyle bir hareket, milletlerarası hukuka taban tabana zıttı." - Y. K. Karaosmanoğlu
3. Yasaların ceza ile ilgili olmayıp alacak verecek vb. davaları ilgilendiren bölümü
"Hukuk davası. Hukuk mahkemesi."
4. Haklar
"Hukukumdan vazgeçmem."
5. Ahbaplık, dostluk
"Hukukumuz doktor hasta ilişkisinden daha önemlisi kişiseldir, eski dostuz." - A. Boysan
sahip.. TDK Sözlük
sahip -bi
isim (sa:hip) Arapça ¹¥§ib
1. isim Herhangi bir şey üstünde mülkiyeti olan, onu yasaya uygun bir biçimde dilediği gibi kullanabilen kimse, iye, malik
2. Herhangi bir niteliği olan kimse, ehil
"Bilgi sahibi. Zevk sahibi."
3. Bir iş yapmış, üstlenmiş veya bir eser ortaya koymuş kimse
4. Koruyan, arka çıkan, gözeten kimse
mükemmel.. TDK Sözlüğü
mükemmel
sıfat Arapça mukemmel
1. sıfat Kusursuz
"Sesinizin tonalitesi mükemmel." - N. Hikmet
2. Tam, tamamlanmış
3. Eksiksiz
4. Olgunlaşmış
5. Çok güzel, harikulade, şahane
6. zarf Eksiksiz, kusursuz, tam, yetkin, şahane bir biçimde
"O, köylülerin ağzından girip burnundan çıkmayı mükemmel becerir." - S. Ertem
birlik… TDK Sözlüğü
birlik -ği
isim
1. isim Tek, bir olma durumu, vahdaniyet
"Tanrı'nın birliğine inanır."
2. Bir arada olma durumu, vahdet
"Türk milletinin birliği."
3. Bağlılık, benzerlik, bağlantı, vahdet
"Dil birliği. Ülkü birliği."
4. Belli bir topluluğun yararlarını korumak için kurulmuş dernek
"Mühendisler birliği. Öğretmenler birliği."
5. sıfat Bir taneden oluşmuş, bir tane alabilen
"Birlik cezve."
6. askerlik Bölük, tabur, alay vb. bir bütün sayılan topluluk
"Birliğine dönerken karısını kendi anasının babasının yanına bıraktı." - N. Cumalı
7. edebiyat Konunun bir ana düşünce çevresinde toplanması
8. felsefe Bölünmezliği içeren yalın bütün
9. müzik En büyük değerdeki nota, dört dörtlük
KÇG AŞISI GELDİ HANIIIIM! – Süleyman PEKİN
KÇG AŞISI GELDİ HANIIIIM! – Süleyman PEKİN
BÇG Aşısı eskidi netekim. Malûmunuz Batı Çalışma Grubu’nun veremle - meremle direkt bir illiyeti yok ama kendi halkına ‘hasta’ muamelesi yapmada ötürü dolaylı bir bağ var.
28 Şubat’ın Çevik Bir öncülüğündeki kurmay fırtınasına, TİSK-TOBB-TESK-DİSK-TÜRKİŞ’ten oluşan “5’li Çete”ye, LPG yüklü ‘Amiral Gemisi’ medyaya ve işadamından öğretmenine, subayından gazetecisine değin başörtülü-sakallı-namazlı toplumun her kesimine karşı yürütülen “Cadı Avı”na karşı dimdik duran 2 kişiden biri rahmetli (Tacedddin Dergâhı’nda), biri sağ (Meclis’te Başkan Vekili).
O zaman zulüm görenler şimdi bihakkın zulmetmedeler. Sürekli İsrail zulmüne maruz kalan Filistinlilerin feleğin çarkı dönünce başa geldiğini ve tersinden Yahudilere zulme başladıklarını düşünün; işte AKP İktidarı.
Şimdinin BÇG’si ise Kozmik Çalışma Grubu yani KÇG; sendika ve STK mensuplarından esnaflara kadar herkesi AK olanlar ve “Diğerleri” aralığında fişleme mesaisinde. Herhalde MGK toplantılarında sık sık değişen “Kırmızı Kitap” yine değişmiş ve artık mevcut İktidarperestler haricindekiler külliyen ‘Sakıncalı’ hale gelmiş.
Bir İl Millî Eğitim Müdürü’nün dediği gibi “İstihbaratçılar sizin için iyi şeyler demiyi”; sanki 28 Şubat sürecinde “İyi uşaklar” mı deniyidi?
Kocabayramlar da toplantı.. Özgür Kocaeli Gazetesi 9 Eylül 2014 Pazartesi
9 Eylül 2014 Pazartesi / Özgür Kocaeli Gazetesi
Maltız’da demlenen çay..
3 Eylül 2014 Çarşamba / Akşam ezanına yakın arandık. Ersin ağabeylere gittiğimizde çayın bir tenekenin üzerinde demlendiğini görünce fotoğrafını çektim. Tavsiye ederim yangın tehlikesi olan yerlerde rahatça yakılabilecek ve çay kaynatmanın en kolay yolu..
Av. Abdurrahman Kaymak’a, “medya’da KOCAELİ KANDIRALILAR DERNEĞİ –7” kitabı
25 Ağustos 2014 Pazartesi / Av. Abdurrahman Kaymak genç Avukat kardeşimiz..
Şaban Polat’tan Cağ Kebabı
24 Ağustos 2014 Pazar / Polat İnşaatın sahibi Şaban Polat dostlarını Şile Yolu üzerindeki Alemdağ’daki Şantiyesinde ağırladı. Özel hazırlanan Erzurum İspir yöresinin Cağ Kebabından da ikram etti.
ELEŞTİRİSEL ve YARATICI DÜŞÜNCEYİ ÖĞRENMEK – Yrd. Doç. Dr. İsmail ERTON
ELEŞTİRİSEL ve YARATICI DÜŞÜNCEYİ ÖĞRENMEK - Yrd. Doç. Dr. İsmail ERTON Atılım Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi
Sayıları neredeyse 200‟e yaklaşan devlet ve vakıf üniversitelerinde yüzbinlerce öğrenci eğitim-öğretim faaliyetlerini sürdürüyor. Her yıl onbinler mezun olup sistemin çarklarını döndürebilmek ve üretim sürecine katkıda bulunabilmek için bir işe giriyor, çalışıyor, üretiyor, kazanıyor. Ancak, halen gençlerimiz düşünmeyi bilmiyor.
Aslında burada suçlu aramamak gerek, çünkü gençlerimiz ezberci ve ağır eğitim sisteminde bu beceriyi özümseyerek, hayatlarının ve yaradılış gailelerinin bir parçası olarak benimseyip yetişmediler.
Sadece sınavlarından ve ödevlerinden yüksek notlar almak öğretmenler ve ebeveynler için iyi bir eğitimin ve kazanımın müjdecisi olmaya yetti. Alınan takdir ve teşekkür belgeleri her zaman her şeyin dört dörtlük olduğunu ve işlerin yolunda gittiğini belgeliyordu.
Öğretmenler her derste öğrencilere çeşitli sorular sorarlar. Her sınıfta da birkaç lokomotif vardır. Çalışkan, azimli, derslerde not alan ve hep önlerde oturan. Her sorulana parmak kaldırır ve söz isterler. Dersler bu çalışkan öğrencilerle gayet de güzel işlenir. Sorulan soruya verilen tam bir cevap konunun anlaşıldığını müjdelese de bir şeyler eksiktir hep.
Diğerleri neden suskun kaldı? Neden tüm sınıf tartışmaya katılmadı? Hep aynı öğrenci mi cevap verecek sorularıma? Aslında birçok eğitmeni içten içe kemiren bu soruların cevapları çok kolay. Hep düşündüğümüz ancak cevabını bulamadığımız bulmacanın o meşhur parçası, yani „eleştirisel ve yaratıcı düşünme tekniklerini‟ bilememek ve düşünmeyi zahmetli bir „iş‟ olarak algılamak. Bunun doğal sonucu olarak da susmayı ve üretmemeyi tercih etmek.
HÜKÜMLERİMİZDE TOPLUMSAL ALGININ YERİ – Av. Mustafa ÖZKURT
HÜKÜMLERİMİZDE TOPLUMSAL ALGININ YERİ - Av. Mustafa ÖZKURT
Beş duyu organımız tarafından duyumsanarak elde edilen ham bilgilerin beynimiz tarafından işlenerek seçilip ve düzenlenmesi sonucu yorumlanıp bizce anlamlı, tanımlanabilir bir hale getirilmesi işlemine algı denir.
Buna göre yorumlayabildiğimiz her şey algımızı oluşturur. Duyumlarımız yorumlanamamışsa algımızı oluşturmaz. Diğer bir ifade ile algıladığımız bir şey hakkında biz bir hüküm verememişsek, onu algılamamışız demektir. Mesela; duyduğumuz seslerin bizce bir anlamı varsa onun hakkında bir hüküm verebiliriz. Duyduğumuz bir sese, bu bir şarkıdır veya şu müzik aletinin sesidir, diyerek onun hakkında hüküm veririz. Hüküm veremediğimiz sesler hakkında ise genel anlamda gürültü, uğultu gibi sözcüklerle ona “anlam yükleyemediğimizi” ifade etmek isteriz. Bu nedenle bunları tanımlamamız da mümkün değildir. Bir şeyi algılamamız onun hakkında bir hüküm verebilmemize bağlıdır.
Duyum, dışımızdaki dünyadan (fizik dünya) elde edilen algılamanın ilk şartı olup, duyumlar yaratılış gereği insanların ortak paydasıdır. Her insan bir şey hakkında aynı şeyi duyar. Bunda objektiflik vardır. Ancak algılar ise kişiden, kişiye ve toplumdan topluma farklılıklar gösterdiğinden sübjektiftirler.
Duyumlar ortak, algılar farklı olabildiği için, algı düzeyimiz, o şey hakkındaki davranışlarımızın da farklı olmasına sebep olur ki bunun en önemli sonucu toplumsal yaşamdaki tutum ve davranışlarımızı etkiler, kişilik dediğiz faktörü ortaya çıkarır.
Yunus Özen’e, “Av. Zeki Hacıibrahimoğlu’nun Kocaeli Aydınlar Ocağı İnternet Sitesinde Yayınlanan Yazıları” kitabı
Yunus Özen’e “Av. Zeki Hacıibrahimoğlu’nun Kocaeli Aydınlar Ocağı İnternet Sitesinde Yayınlanan Yazıları” kitabı takdim edildi.
Çınarlı Baç Camii 30.teravih..
26 Temmuz 2014 / Cuma Çınarlı Baç Camiinde bu Ramazan ayının son teravihini(30.teravih) eda etme imkanı bulduk. Rabbim kabul etsin. Yeni Ramazan’a ve Ramazan Bayramlarına eriştirsin.