Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

ahsen okyar
6Ara/220

YAPILMASI GEREKENLER BELLİDE… – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sYAPILMASI GEREKENLER BELLİDE… - Ruhittin SÖNMEZ

Cumhuriyet Halk Partisinin “İkinci Yüzyıla Çağrı” başlıklı toplantısına çok önemli uzmanlar katıldılar, değerli fikirlerini paylaştılar.

Programda konuşan CHP’nin ekonomi kurmayları Faik Öztrak, Selin Sayek Böke’nin ve yeni ekonomi danışmanı Daron Acemoğlu’nun konuşmalarını dinledim.

Faik Öztrak “Fert başına gelirimizi 20 bin doların üstüne çıkarma” vaadini gerçekleştirecek unsurları şu başlıklarla açıkladı:

“Demokrasisi, kurumları ve kuralları güçlü bir TürkiyeÜreterek zenginleşen rekabetçi bir Türkiye… Zenginliği adil paylaşan bir Türkiye… Temiz ve yeşil bir Türkiye…”

“Neden kurumları ve kuralları güçlü Türkiye? Güçlü bir demokrasi, kurum ve kurallar; toplumda can ve mal güvenliğini, istikrar ve huzuru sağlar. Yatırımı, istihdamı, aşı, işi artırır. Zenginliğin önünü açar.”

Bu açıklamayı ve Öztrak’ın “BİZE KRAL DEĞİL, KURAL GEREK” sözünü çok beğendim.

4Ara/220

Yeminle… – Kandıralı FETHİ

316956156_3248745538772527_2838512030933360724_n

 Kandıralı FETHİ 
Yeminle..
Tanımam - etmem...
Açmam, genelde telefonumda kayıtlı olmayan çağrıları...
Açtım bu sefer...
-Ben HALİL İBRAHİM ÖZCAN dedi...
Kibar- nazik bir ses...
ALTINORDU maçı bitmiş, yazlığa gelmişim.
-Abimmm, abartısız ABİMMM diyerek..
-seni çok merak EDİYORUM..!
Konum attım, ekibi ile geldi..
BASIN TABELALI - SİYAH MİNÜBÜS...
BANDIRMASPOR maçını TRT AVAZ’da naklen veren KAMEREMAN kardeşim, hemşehrim imiş...
ÇUKURBALÇI köyü çıkışlı, KEFKEN doğumlu diyelim...
#BİZ #KANDIRAYIZ grubumuzun, hasta takipçisi imiş... 
Benim, bu guruba, 5 yıl evvel yazdığım, Koçların evinin önünden başlayıp, HAMAMDA biten, karlı – kışlı GARAGEMİLİ #Yazımı bile anlattı..
Şaştım....
Ahsen Okyar’dan, İsmail Hakkı Buruş’a , muhabbet ettik...
2Ara/220

DEVLETİN ONURU – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sDEVLETİN ONURU - Ruhittin SÖNMEZ

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu daha önce “15 Temmuz Darbesinin finansörü” olduğunu ilan ettiği BAE (Birleşik Arap Emirlikleri)’ne gitti. Soylu’nun BAE başkenti Abu Dabi’de, Başbakan Yardımcısı ve İçişleri Bakanı Saif bin Zayed Al Nahyan ile verdiği resmi gördüğümde bir Türk olarak kendimi aşağılanmış gibi hissettim.

Ömer Seyfettin’in “Pembe İncili Kaftan” isimli hikayesindeki elçi Muhsin Çelebi aklıma geldi. Önce canı ve bütün malı pahasına devletin onurunu koruyan yiğit Muhsin Çelebi’nin tavrını düşündüm.

Arkasından“Darbeci, katil” dedikleri kişinin gözüne bir sevgi pıtırcığı gibi gülümseyerek bakan İçişleri Bakanımızı düşündüm.

Gözlerimden o masalsı kaftanın incileri gibi gözyaşları aktı.

Nasıl akmasın ki…

Bu büyük devletin, büyük Türk Milletinin temsilcilerine bakan Arap Şeyhin adeta “bir avuç dolarla bakın sizi nasıl ayağımıza getirttik” diyen alaycı bakışlarından incinmemek mümkün mü?

Soylu’nun ziyaretinin amacı sadece “bir avuç dolar” mı yoksa BAE’de kontrol altında tutulan Sedat Peker’le alakası var mı? Onu da sonra öğreneceğiz.

29Kas/220

MİLLET’İN “M” HARFİNİ ÇALANA CEZA VAR, YERİNE “Z”HARFİ KOYANA YOK – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sMİLLET'İN “M” HARFİNİ ÇALANA CEZA VAR, YERİNE “Z”HARFİ KOYANA YOK - Ruhittin SÖNMEZ

Bursa'da ilginç bir olay meydana geldi. Millet Bahçesi’nin giriş kapısının tabelasındaki ‘Bursa Millet Bahçesi’ yazısının ‘M’ harfi çalındı.

“M” harfini yerinde göremeyen belediye ekipleri, durumu polise bildirdi. Polis daha önce sabıkası da olan şüpheliyi yakaladı.

Sanık mahkemede “M” harfini çalıp 52 TL'ye sattığını itiraf etti. “Diğer harfleri almadım. M harfinin bedelini ödeyerek tahliyemi istiyorum" dedi. Herbir harfin devlete maliyetinin 470 TL olduğu tespit edildi.

Mahkeme hâkimi, “gece işlenen nitelikli hırsızlık suçundan” dolayı sanığa 6 yıllık hapis cezası verdi. Ancak kovuşturma aşamasında etkin pişmanlıktan yararlanıp, çalınan harflerin masrafını karşılaması nedeniyle cezasını 3 yıla düşürdü.

28Kas/220

NAZİF abiyi bilirmisiniz..? – Kandıralı FETHİ

 fethi duru

NAZİF abiyi bilirmisiniz..? – Kandıralı FETHİ

(Eyvaaaa beyaaa, Belliki uzun olacak YAZIM)

Lüks sinema salonlarında kaldı, patlamış mısırlar..

CORN FLAKES’mi diyorlar şimdiler de onlara.....,

Oysa bizim zamanımızda, KIŞ GECELERİNİN en güzel eğlenceliği idiler..

MISIR ve KESTANE…

Tel eleklerde, sobadan alınan ateşler, LİMON ve KÜL ile parlatılan MANGAL’da patlatılan mısırlar..

Ben, Patlamayıp dibinde kalanlarını severdim mısırın...

Kıtır kıtır, "KEÇİ"derlerdi onlara..

Çarşı caminin önüne, GAMYON dolusu mandalin - YAFA portakal gelirdi..

Üç kilo - beş kilo..

ZEMBİLLERE doldurulur du..

#FİLEmi.... sosyede işi...!!!

Hakime hanımda, savcı beyin hanımında vardı..

POŞETmi..???

Daha anasından doğmamış, babası bile belli değildi..

25Kas/220

KORKUYORUM – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sKORKUYORUM – Ruhittin SÖNMEZ

Aşağıda verdiğim iki şiirden ilki Azerbaycan’ın (1862- 1911 arasında yaşayan) ünlü şairi Ali Ekber Sabir’e ait. Şiir Azerbaycan Türkçesinden Türkiye Türkçesine kısmen uyarlanmış.

Şair önce tek başına dağlara çıktığında, çöllere düştüğünde gördüğü ve çoğu insan için korkunç olay ve varlıklardan bile korkmadığını, korkusuz olduğunu anlatıyor. Fakat şiirin son bölümünü okuyunca yangından, volkandan, hortlaktan, cinden, ummandan, tufandan, aslandan, kaplandan korkmayan Sabir’i korkutan bir şey olduğunu öğreniyoruz:

Hiçbir şeyden korkmayan Şair Sabir nerede “Müslüman” diye bilinen bir yobaz, softa ve molla görse korktuğunu anlatıyor. O’na göre, bütün korkunç olaylardan ve varlıklardan daha da korkutucu olan Yobaz, Molla ve Softaların riyakârkandan fikirleridir.

Aslında Sabir sadece “Allah ile aldatanların”düşünce ve eylemlerinden korkuyor.

18Kas/220

İSLAM’A KARŞI İSLAM – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sİSLAM’A KARŞI İSLAM - Ruhittin SÖNMEZ

İlahiyatçı ve Hukukçu dostum Tevfik Karabulut’un çok değerli araştırma kitabında yazdığı gibi “İslam’a Karşı İslam” stratejisi ta Hz. Peygamber döneminde başlamış bir projedir.

Medine Yahudi toplumundan olup Müslüman görünerek yaşayan münafıklar, Müslümanlar arasında fitne çıkarmak maksadıyla bir mescit(cami) inşa ederler. Maksatları camiye gidiyor görüntüsüyle şüphe çekmeden bir araya gelerek görüşmeler yapmak, kararlar almak ve Müslümanlar arasında fitne çıkarmaktır.

Hatta Hz. Peygamber’e haber göndererek “yağmurlu ve soğuk günlerde hasta ve özürlü Müslümanların rahatça ibadet edebilmesi için bir mescit yaptırdıklarını” söylediler. Hz. Peygamber’den “Mescitte namaz kıldırmak suretiyle hizmete açmasını” talep ettiler.

Fakat bu arada Tevbe Suresinin 107-110. Ayetleri indi ve Peygamber uyarıldı.

17Kas/220

EĞİTİM ÖĞRETİMİN SORUNLARI – Seyfettin KARAMIZRAK

seyfettin-karamzrakEĞİTİM ÖĞRETİMİN SORUNLARI - Seyfettin KARAMIZRAK

Ülkemizdeki Eğitim öğretim, yıllardır bir türlü istenen seviyeye gelemedi. Bunun elbette birçok sebebi var. Fakat eğitim, öyle önemli ve vazgeçilmez bir olgudur ki, mazeret kabul etmez. Eğitim, çağdaş ve bilimsel gerçekler ışığında, toplumu geleceğe sağlıklı ve güvenli bir biçimde taşımak zorundadır. Bu gerçek asla göz ardı edilmemelidir.

Bütün bunlara rağmen, Milli Eğitim Bakanlığı son zamanlarda isabetli ve güzel projelere imza atmaktadır:

Bunlardan birisi, “mesleki eğitim”dir. Meslek okulları bu yıl tam doluluk seviyesine ulaştığı gibi, en başarılı öğrencilerin tercih yaptığı okullar arasında yer almıştır. Bu okullar, esnafın, sanayicinin, dolayısıyla fabrikaların taleplerine kısa zamanda cevap verebilecektir.

16Kas/220

ENFLASYON KADER DEĞİL BİR TERCİH – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sENFLASYON KADER DEĞİL BİR TERCİH - Ruhittin SÖNMEZ

Durmuş Yılmaz Merkez Bankasının en başarılı geçmiş dönem başkanlarından. Halen İyi Parti’nin ekonomi kurmaylarından biridir. 31 Ağustos’ta Ankara’da yapılan İYİ Parti çalıştayı öncesi, 20 dakika kadar Durmuş Yılmaz ile sohbet etmiştim.

Bugün o sohbetten hafızamda kalanları canlandıran bir makale okudum. Bilkent Ünivesitesi'nden Prof. Dr. Refet Gürkaynak, Burçin Kısacıkoğlu, SangSeok Lee ile Yale Üniversitesi'nden Prof. Alp Şimşek’in ortaklaşa yazdığı makalenin başlığı Türkiye'nin enflasyon tercihleri.” Durmuş Yılmaz’ın bir sohbet ortamında anlattıklarının açıklamasını bu bilimsel makalede buldum.

*

12Kas/220

Dijital mecralarda din istismarı – Fahri SAĞLIK

fahri sağlıkDijital mecralarda din istismarı - Fahri SAĞLIK / Emekli Müftü

Bugün içinde yaşadığımız dünya, tarihte eşi benzeri görülmemiş iletişim imkânlarıyla donandı. Dört bir yanımız görünmez kablolarla dolu. İyilik gibi kötülük de ışık hızıyla dolaşma imkânı kazandı. Artık, medya dediğimizde aklımıza sadece gazete, radyo veya televizyon gelmiyor. Herkes kendi kamerasını, mikrofonunu ve klavyesini yanında gezdiriyor.

İnternet dünyasını yok saymak mümkün mü? Hepimiz bu dünyanın bir ferdiyiz. Doğal olarak bu atmosfer, kendine mahsus kültürünü de beraberinde getirdi. Sanal kimlikler, filtreler, yalan-dolan ve istismarlar...   Sosyal medyanın bu kadar etkin kullanıldığı, insanların bu kadar yoğun zaman geçirdiği bir mecranın istismarcılar tarafından boş bırakılması elbette mümkün değildir. Nitekim bu uçsuz bucaksız, sisli iletişim ortamında din (İslam )’da istismar edilerek huzur kaynağı olma özelliğinden çıkarılarak kafa karışıklıklarına kaynaklık eden bir olgu konumuna sokuldu.

11Kas/220

İzmit’e böyle bir mekân lazım – Ruhittin SÖNMEZ

314720276_10161195379429523_6458198174903664808_n

İzmit’e böyle bir mekân lazım - Ruhittin SÖNMEZ

İstanbul’da Bağlarbaşı’ndaydık. Bir iki saat kadar vakit geçirmemiz gerekiyordu. Bağlarbaşı Kültür Merkezi karşımızdaydı fakat Merkez o saatte faal değildi.

Kültür Merkezi’ne daha önce bir defa gitmiştim. Ancak bu merkezin hemen yanında tarihi bir gar binası içinde faaliyet gösteren “Nevmekan” diye bir işletme olduğunu fark etmemiştim.

“Madem ki zamanımız var buraya bir bakalım” dedik. İyi ki girmişiz. Gerçekten hem estetik hem kullanışlı ve hem de huzur dolu bu mekânda geçirdiğimiz 1,5 saatten sonra çok mutlu olduk.

Tarihi mekânı bu hale getiren, projede emeği geçen herkese şükran duyduk. Sadece “işletmenin adı daha Türkçe olsaydı”demekten başka eksik bulamadık.

Ve “İzmit’e de böyle bir mekân lazım” dedik.

11Kas/220

Dilovası’nın Doğuşu ve Sanayiciler Vakfı – İsmail KAHRAMAN

ismail kahraman

Dilovası’nın Doğuşu ve Sanayiciler Vakfı - İsmail KAHRAMAN Belgeselci - Gazeteci

Vefa İstanbul’da bozası ile ünlü bir semtin adı değil,

Vefa bizi biz yapan değer insan olmanın onuru ve şerefidir,

Vefa unutmamak ve hatırlamaktır Ahde vefa insan olmanın ön şartıdır,

İzmit’te çok güzel anlamlı ve önemli bir vefa toplantısına davet edildim.

Kocaeli Fatih’i Akçakoca Gazi’nin adı ile vefa insanı ve gönül dostu arkadaşlarımız tarafından kurulan Üyesi olmaktan onur duyduğum Kocaeli Akça Koca Platformu çok güzel faaliyetler yapıyor.

Dilovası’nın canlı şahidi değerli arkadaşım vakıf İnsanı Eczacı Selçuk Arslan için platform tarafından düzenlenen vefa toplantısına davetli olarak katılıp, Selçuk Bey ve vefa üzerine bir konuşma yaptım.

Selçuk Arslan hayatı ile ilgili Kocaeli Akça Koca Platformu tarafından düzenlenen Eczacı Selçuk Arslan vefa toplantısı Ankara zeybek oyunu ekibinin gösterisi ile başladı.

Vefa toplantısında bizde bir konuşma yaparak Selçuk Aslan İle 40 yıl öne Dilovası’nda nasıl tanıştığımızı anlattım.

Kendisini Kocaeli Aydınlar Ocağı’nın kurulduğu 40 yıl önceden tanıdığım kültür insanı vefalı dost Ahsen Oktar beyin takdimi ile gerçekleşen vefa toplantısı çok güzel ve duygulu geçti.

Selçuk bey davetlilerle yakından ilgilenip Geçmiş anıları konuştu vefa toplantısı İle ilgili geniş ve ayrıntılı bir makale yazmak istiyorum keşke tüm kurum ve kuruluşlarımız Akça Koca Platformu gibi vefa toplantıları düzenleseler.

Vefa toplantısında Akça Koca Platformu Başkanı değerli arkadaşım Hasan Uzunhasanoğlu’nun konuşması ile  Selçuk Arslan’ı tanıtan sinevizyon gösterisi  www.gebzegazetesi.com da canlı yayınlayarak vefa borcumu ödemeye çalıştım.  Gebze gazetesi ve www.devrialem.tv olarak vefa toplantısından yaptığım canlı yayın linklerini sizlerle paylaşıyorum.

https://fb.watch/gjZY8DkShY/

https://fb.watch/gj_6cw_eFN/

https://fb.watch/gj_9Lgj6cI/

https://fb.watch/gj_fkmc6zx/

9Kas/220

Duygu MERT

9391-a71a7dca6067749274912d3ce4153b38_thumbDuygu Mert

Hayatınızda hiç KORO deneyiminiz oldu mu bilmiyorum?

Benim oldu. Hayatımda tek kez koro deneyimim oldu ve ben hayatımda tek kez 'bayıldım'.

Bayıldım'ı gerçek anlamıyla kullanıyorum bu arada...

Hayal meyal hatırlıyorum...

Hızırreis İlkokulu'nda müsamereler zamanıydı.. Nurdan Tütüncü Ekin benim canım öğretmenim koro kurarak bize o yaşta bunu deneyimletmişti. Fotoğraf albümlerinde sarı sarı fırfırlı eteklerimizle hala arada bir kendimize bakar nostalji bile yaparız arkadaşlarımızla whtsp grubundan...

Ancak pek çok görevin üstümde olmasından kaynaklıydı sanırım bir de koroda tekmili sıra halinde ayakta dakikalarca çalışma üstüne binince bayıldım sanıyorum başka bir şey hatırlamıyorum konuyla ilgili

Diyeceğim o ki hiçbir şey dışarıdan göründüğü gibi kolay değil bu hayatta.. GERÇEKTEN GÖNÜL VERMEDİĞİNİZ SÜRECE yapılacak iş değil KORİST olmak ben söyliyeyim size

Size dışarıdan görsellikleri son derece HOŞ, kıyafetleri ile hepsi bir içim su kadınların ve yakışıklı görünen grand tuvalet beylerin yansıması böyle.. Ama dışı sizi içi beni yakar dostlar!

Geçen akşamki müthiş deneyimle farkettim meseleyi.. KORO üyesi olmak, önce ciddi bir müzik sevgisi, takım ruhu olmayı sevme meselesi içeriyor... Disipline olabilmeyi başarabilmek de önemli..

Sunumda Ebru Turhan Çetiner kürsüde saatlerce ayakta... Koroda hemen her yaş ortalamasından kadınlar ve erkekler saatlerce sırada ayakta. Normal şartlarda bir adım ileri geri yapma şansları bile yok!

Başlı başına bu fiziksel mecburiyet dahi ortaya konan emeğin göstergesi... Sadece bunu yapmayı becerebilmek dahi muhteşemlikken... Oturduğumuz yerde gözümüze ulaşan hoşluk kadar aynı disiplinde hep birlikte söyledikleri şarkıları da kulaklarımıza 'hoş seda'ya dönüşüyor.

GECENİN GERÇEK YILDIZLARI:

Aynur Başyiğit, Meral Başyiğit, Arif Akifoğlu, Dilek Baskın, Dilek Dinçol, Esma Bektaş, Sedat Bektaş, Esen Avunduk,

Hakan Avunduk, Hacire Güneşlik, Hakan Ersoy, Hale Meral Kır,

İsmail Genç, Nilgün Özyuva, Nevzat Çevik, Nurten Çakmak, Reşat Keçeci, Rıdvan Şahin, Suat Bıçakçı, Sunay Er, Süheda Çetiner, Sedef Özçelikel, Tuğba Çaprak, Seçil Erdoğan, Ali Kocatürk, Ayşegül Gürkan, Ülkü Başdaş, Arzu Dal Bozdoğan,

Ali Diş, Binnaz Sarper, Serpil Bülbül , Serap Çelik

ERMAN GÜRSES PROVALARDA KANUNİ

TENAY TOLGA TOSUN DA TAMBURİ

AYNUR BAŞYİĞİT HEM KORİST HEM DE PROVALARDA BENDİR ÇALIYOR

DİLEK DİNÇOL ECZACI KORİST koronun çalışmalarını yaptığı yer onun sorumluluğunda (Neşe-i Sağlık Korosu çalışmalarını Eczacılar Odası Binası'nın salonunda gerçekleştiriyor) Kentli olarak Eczacılar Odası'na da bir teşekkür borcumuz...

Neşe-i Sağlık Korosu'na sevgilerimi zaten sunuyorum da, üstüne saygılarımı da iliştiriyorum fiyonklu bir kurdele ile... Emeklerinize sağlık

#NeşeiSağlıkKorosu #4Kasım2022 #konser

Fotoğraf: Seyfettin Üçkaleler

Kategori: Makale Yorum yok
8Kas/220

Hatırlayan da Güzeldir – Ecz. Erdal GÜZEL

PHOTO-2022-09-24-10-05-04_1_thumb

Hatırlayan da Güzeldir – Ecz. Erdal GÜZEL

Toplumda, barışın ve huzurun sağlanabilmesi, insanlar arasındaki sevgi, saygı, hoşgörü, vefa, paylaşma, dayanışma gibi değerlerin yaşanması ve sahiplenilmesiyle mümkündür.

Kültür kodlarımız vasıtasıyla günümüze kadar gelen bu değerler sayesinde toplumsal dinamizmi sağlayıp yarınlarımıza umutla bakabiliriz.

İdeal toplum yapılanmasında bu değerlerin topyekûn hayata geçirilmesi arzu edilen bir yaklaşımdır. Bu değerler silsilesi içerisinde çok önemli bir konumu olan vefa duygusu, en fazla dile getirilen ama en fazla ihmal edilen bir değer olarak göze batmaktadır.

İçinde bulunduğu topluma katma değer katan, hayırlı işler peşinde koşan, hayatın çeşitli alanlarında insanlara dokunan, yaşam biçimiyle örnek olan, elinden ve dilinden emin olunan, özetle ait olduğu vatanına,  milletine olan sorumluluk duygusuyla ömrünü geçiren güzel şahsiyetlerin yaşarken marifet -  iltifat ilişkileri içinde hatırlanması ve takdir edilmesi, ne yazık ki bizim toplumumuzda ihmal edilen bir konudur.

Genelde bu vefa duygusunun insanların vefatlarından sonra hatırlanması alışkanlık haline getirilmiş bir uygulamadır. Oysa önemli olan bu insanların yaşarken hatırlanması ve hak ettikleri takdiri görmeleridir.

6Kas/220

Prof. Dr. Harun Demirkaya hocamın paylaşımı

indir

Prof. Dr. Harun Demirkaya hocamın paylaşımı

Değerli dostlar,

Covid 19 süreci ile ilgili yaptığımız araştırmamız sonuçlandı. Anketlere yanıt veren dostlara teşekkür ediyoruz. Söz verdiğimiz üzere çalışmamızın sonuçlarını paylaşmak istiyorum.

Çalışmamıza toplam 243 kişi katılmıştır. Katılımcıların 6’sı kriterleri sağlayamadığı için elenmiş ve sonuçta tüm analizler 237 katılımcıdan elde edilmiş verilerle gerçekleştirilmiştir.

Katılımcıların 102 si COVID-19 geçirmiş, 135’i de geçirmemiştir. Ayrıca katılımcıların 101’i kadın, 136’sı da erkektir. Katılımcıların yaş ortalaması 40,17 olarak tespit edilmiştir.

Elde ettiğimiz verilerle iki çalışma gerçekleştirdik. Bu çalışmalardan ilkinde COVID-19 ile işten ayrılma arasında olası bir bağıntıyı, ikincisinde ise COVID-19’un çalışanların ruhsal sağlıkları üzerindeki etkiyi araştırdık.

İlk çalışma Frontiers in Psychology dergisinde, ikincisi ise Nature tarafından çıkartılmakta olan Scientific Reports dergisinde yayınlanmıştır. Her ikisi de SSCI Q1 düzeyinde çok prestijli dergilerdir. Özellikle Scientific Reports dergisi etki bakımından tüm disiplinler dikkate alındığında dünyada 26. sıradadır.

Ayrıca araştırma kapsamında yaptığımız taahhütün gereğini 24 Mayıs 2022 tarihinde yerine getirdik ve Darüşşafaka’ya katılımcı başına 5,00 TL değil, 10,00 TL (toplam 2.370,00 TL) bağışta bulunduk.

Her iki bilimsel makalenin özet sonuçlarını aşağıda paylaşıyorum:

5Kas/220

TARİKAT ve CEMAATLER – Prof. Dr. Enis ÖKSÜZ

130828853_2003719039770722_3602007130691438928_n_e578bcbed616da6fb01dTARİKAT VE CEMAATLER - Prof. Dr. Enis ÖKSÜZ Ulaştırma Eski Bakanı
Herkes kafasına şunu iyice soksun! İstedikleri kadar şeyh, iste-dikleri kadar, gavs, istedikleri kadar kutup olsunlar. İstedikleri kadar takla atıp, istedikleri kadar allayıp pullasınlar. İstedikleri kadar uçup, istedikleri kadar Allah Dostu (!) palavralarıyla milleti kandırsınlar, İçinde Türk olmayan, Türkün ruhu olmayan, herşey bu millet için, bu coğrafya için, bu devlet için bir Beka meselesidir.

Bunu kafamıza küçük harflerle değil, büyük ve kalın harflerle muhakkak kazımak zorundayız. Kazımadığımız müddetçe Fetö ve türevleri ne ilk ne de son olarak bu milleti can evinden vurmaya devam edeceklerdir. Bataklık varsa sinek, sinek varsa sıtma muhakkak vardır.

Bu batağın çaresi, temiz suyun gürül gürül çağlayacağı Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletidir.

İlim için lazım olan aklın, din için de lazım olduğuna inanandanım.

Çünkü akla değer vermeyen ümmetlerin sonu cennet değil cehennemdir. Esarettir, uşaklıktır, rezilliktir, pisliktir. Bunu görmek için ille alim olmaya gerek yok. Ağzına kadar hacı, hoca, seyyit, gavs, kutup, şeyh, şıh dolu islam dünyasına bakmak yeter de artar bile.

4Kas/220

TOGG İLE GURUR DUYMAK İÇİN – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sTOGG İLE GURUR DUYMAK İÇİN - Ruhittin SÖNMEZ
“TOGG’un yaşaması ve dünya çapında bir marka olabilmesi için şunlar lazım” dediğinizde birileri tarafından hemen “hain” veya “ülkesinin başarılarından gurur duyamayan gafillerden” olmakla
suçlanabilirsiniz. Yani bu konuda yazmak riskli.

Ama mademki bu tercih yapıldı, “bu alanda ülkemizin başarılı olmasına nasıl katkı sağlayabiliriz?” diye düşünmek ve yazmak lazım.

TOGG henüz seri üretime başlamadı. Açılış töreninde gösterilen araçlar seri üretim bandından çıkmadı.

Ama eksiklikler giderilecek ve muhtemelen ilk modeli Mart 2023’te satışa sunulacak.

Bu tarihe kadar toplam yatırımın 1,8 Milyar Euro olacağı, 15 yıl içinde yatırım tutarının 3,5 Milyar Euro’ya çıkacağı söyleniyor. Bu bizim için ciddi bir para.

Türkiye’deki milyonlarca tarım üreticisine sağlanan desteklerin tamamının 29 Milyar TL (yaklaşık 1,5 Milyar Euro) olduğunu düşünürseniz gerçekten önemli bir meblağ.

Böyle bir yatırım başarılı olursa yani kâr eden, katma değer üreten, ülkenin yeni teknolojilere geçişine katkı sağlayacak bir fabrika olursa müthiş olur.

Diğer yandan, Kur Korumalı Mevduata ödenen örtülü faiz 8 Milyar Euro civarında. Böyle bakarsanız TOGG yatırımı için harcanan para çok değil.

Alman markası Volkswagen’in elektrikli araç üretimi ve otonom sürüş teknolojilerine 2024 sonuna kadar ayırdığı kaynak 73 milyar Euro imiş. Diğer ünlü markaların bu alana yapacağı
yatırımların boyutu da dudak uçuklatır.

Bu açıdan bakarsanız bu yatırım için ayırabildiğimiz kaynak çok kısıtlı. Rakiplerimizin kaynakları bizimle kıyas kabul etmeyecek kadar büyük.

3Kas/220

Erzurum Seninle Gurur Duyuyor! – İdris TÜRKTEN

Erzurum Seninle Gurur Duyuyor! – İdris TÜRKTEN

Kutsal bildiğimiz kavramlar bir bir asaletini ve haysiyetini kaybediyor. Kaybolan irfanımızın yerine siyaset ve din bezirgânları, insanlığın yüzyıllardır oluşturduğu irfan meşalelerini birer birer söndürüp yerine hırsızlığı, ahlâksızlığı ve şiddeti pazarlıyor.

Ve ne yazık ki bu bezirgânların sattıklarının alıcısı toplum içinde gittikçe artıyor. Düşünmüyor yığın, ah bir düşünüp idrak edebilse…

Bezirgânlar pazarı boş,

Pazarladıkları sahtelik ellerinde kalacak.

Kimisi siyasetçinin peşinde, kimi şeyhinin,

Onlar ne söylerse şuursuzca onu şakıyorlar.

Çözüm süreci esnasında Diyarbakır meydanında gördük:

Kanun kaçağı Şivan Perver öldürülen bir PKK’lı için yakılan ağıtı anırıyordu: “megri, megri…”

Herkesin elinde birer mendil salya-sümük terörist için yakılan ağıta ağlıyor.

Şartlanmışlardı bir kere şuur kaybolmuş, düşünce melekeleri iflas etmişti!

Kaderin cilvesine bakın ki, o gün terörist ağıtına salya-sümük ağlayan insanlar, bugün siyasi karşıtlarını PKK yandaşı olmakla suçluyorlar.

1Kas/220

TOGG – Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sTOGG - Ruhittin SÖNMEZ

Türkiye’nin yerli ve milli otomobili olma iddiası ile projelendirilen TOGG seri üretime başlıyor. Hayırlı olsun.

Ege Cansen “Bu yatırımın gayri iktisadi olduğunu” söylüyor. “Bu otomobil, markası dışında, yerli ve milli olmayacaktır. Üstelik külfeti, nimetini aşacaktır. Bu külfet hayat pahalılığı olarak halkın sırtına binecektir” diyor.

Ege Cansen iyi bir iktisatçıdır ve üst düzey yönetici olarak uzun yıllar süren sanayi tecrübesiyle de gerçek bir uzmandır.

“Yaklaşık dört yıl önce Başkan Erdoğan “yerli ve milli” otomobil üretme kararı almıştı. Ben de bunu “akla ziyan bir proje” diye nitelendirmiştim. Çünkü gümrük birliği içinde kalındıkça, bu yatırımın öngörülebilir hiçbir vadede kâra geçmesi mümkün değildir. Bugün de aynı kanıdayım” diyor.

****

31Eki/220

Değerlerin Aşınması (Gönülde İzi Kalanlar) – Turan CAN

Turan-Can-045

Değerlerin Aşınması (Gönülde İzi Kalanlar) - Turan CAN

Değerlerin değersizleştiği bir zaman diliminde yaşıyor insan.  Paranın pul her şeyin yol olduğu bir dünya. Gel de bu dünya da yaşa.

Marifet iltifata tabiidir demiş atalarımız. Güzel demişler.

Meşhur sözdür; değer veriyorsanız, değer görmelisiniz, aksi ahmaklıktır, saflıktır…

Kişiye ya da kişilere kıymet verirsiniz, özen gösterirsiniz, itinalı davranırsınız, hatta başınıza tâç yaparsınız, ama yaranamazsınız!

Var mıdır, böyleleri?… Var tabii ki. Hem de ziyadesiyle. Ancak iyiler de var… Gönlü güzeller de var… Yüreği ganiler de var… Biz de onları takip ediyoruz… onlardan da ayrılamayız… bu minvalde meseleyi biraz açalım…