Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

22Tem/150

Takkeci İbrahim Cavuş Camiiin de..

4 Temmuz 2015 Cumartesi / Uygur Haber ve Araştırma Merkezi Genel Yayın Yönetmeni Hamit Göktürk ağabeyin misafiri olduğumuz iftar sonrası akşam namazlarımızı Takkaci İbrahim Cavuş Camiinde eda etme imkanı bulduk.

      Uluslararası İşbirliği Platformu Türki Cumhuriyetler Temsilcisi Malik Kerimov, Akça Koca Kültür Platformu Başkanı Hasan Uzunhasanoğlu, Mehmet Akif Ersoy Fikir ve Sanat Vakfı Başkanı Gazeteci Yazar Mehmet Cemal Çiftçigüzeli, Ahsen Okyar, Ahıskalılar Vakfı Başkanı Mehmet Oğuz

Takkeci İbrahim Ağa Camii

Takkeci İbrahim Çavuş Camii, Arakiyeci (Keçeden takke yapan kişi) İbrahim Ağa Cami olarak da bilinir. Maltepe Mahallesi'nde, eski Edirne yolu üzerindedir.

İbrahim Çavuş tarafından 1591-92 yıllarında yaptırılmıştır. Caminin yanında mektep ve sebil de bulunmaktadır. Cami, Halveti tekkesi olarak kullanılmıştır. Cami iki kez esaslı onarım görmüştür. Bunlardan ilki 1830 yılında, ikincisi ise 1985'te Vakıflar İdaresi tarafından yapılmıştır.

Topkapı'nın ilk yerleşim alanında yer olan ancak yeni yolların açılmasıyla yerleşim alanlarından uzaklaşan Takkeci İbrahim Ağa Camii'nin rostorasyonu 2008 yılında tamamlanmıştır.

Kubbe yerine kurşun kaplı çatıyla örtülmüş olan cami tek ve güdük bir minareye sahiptir. Kendisine küçümen bir külliye hüviyetide kazandıran mescit, mektep ve sebil ile birlikte toplam üç esastan oluşmaktadır.

Sebilin üstü açık olup kuyu, su haznesi ve mektep ile birlikte avlunun kıble tarafında yer almaktadır. Ayrıca avluda kıbleye zıt istikamette bulunan ve Derviş Paşa tarafından inşa ettirilen Miladî 1819 tarihli bir çukur çeşme daha vardır. Bir dönem cami vakfiyesine icabeten Halvetî tekkesi olarak da kullanıldığı söyleniyor camiinin. Caminin cümle kapısında emek verilmiş bir sanat göze çarpıyor. Osmanlıca yazılmış üç satırlık kitabesi dikkat çekici. Kündekâri tekniğiyle ahşaptan yapılan cümle kapısı da ilk halini muhafaza ediyormuş gibi görünüyor. Kapının sağında ve solunda, üstte ve altta ikişer tane olmak üzere toplam sekiz penceresi olan caminin alttaki pencerelerinin arasında iki tane süslü mihrap nişi bulunuyor. Şık duruşlu çinileri de göz alıyor caminin. Pencerelerin kemer üstlerine kadar bütün cami duvarlarını bezemiş olan bu çiniler caminin görsel çeşnisini hoş ve olmazsa olmaz bir ayrıntı olarak tamamlıyor. On altıncı yüzyıla ait orijinal İznik yapımı olduğu söylenen bu çinilerin yanı sıra pencere aralarında vazo ve çiçek buketleri ile süslenmiş panolar ve kemer köşelikleri de mevcut.

Avluda yer alan başka bir yapıysa, bahsini edip geçtiğimiz sebildir. Köşede kalan ve her iki sokağa karşı ikişer pencereli olan bu sebil, taş başlıklıdır. Mezarların tarafına giden geçitte ve diğer kenarda olmak üzere ikişer penceresi vardır. Eski Edirne yoluna bakan yüzünde, su haznesine bağlı olduğu görünen çeşmenin üzerindeki üç beyitlik mermer Türkçe kitabede İbrahim Ağa’nın ismi ve 986 / 1578 tarihi yazılıdır. Ayrıca sebilin arkasında, yüksek bir sanduka olduğu gözüküyor. Bu sandukanın Takkeci İbrahim Ağa’ya ait olduğu söylenmektedir. Türkçe ve Arapça kitabelerde hayratın sahibi olan kişinin Hicrî 1004 / Miladî 1595-96 senesinde vefat ettiği yazılmıştır. Bahsini ettiğimiz gibi küçük ve örfi taşıyla dikkat çeken, kitabesinde Hicrî 995 / Miladî 1587 senesinde vefat ettiği yazan sandukaysa İbrahim Ağa’nın oğlu Halil’indir.

Vaktiyle Topkapı’daki ilk yerleşim yerinin ortasında imiş bu eser. Fakat yeni yolların açılmasıyla yerleşim alanlarından epeyce uzağa düşünce, ıssızda ve sahipsiz bir camii olarak cemaatini bekler hale gelmiş. Aradan epey bir müddet geçtikten sonra 2008 yılında son bir restorasyon daha görerek günümüze ulaşmayı başarmış.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.