GERÇEK GÜNDEMİ ÇARPITMAK, DİKKATLERDEN KAÇIRMAK İÇİN İCRAYA SOKULAN DEZANFARMASYONLAR Hk’da…! / Hasan YILMAN
GERÇEK GÜNDEMİ ÇARPITMAK, DİKKATLERDEN KAÇIRMAK İÇİN İCRAYA SOKULAN DEZANFARMASYONLAR Hk'da...! / Hasan YILMAN
İçinde bulunduğumuz şu yaşam sürecimizde; başta Sayın R.T. Erdoğan olmak üzere yakın çevresi, AKP' nin bazı üst düzey yöneticileri, hükümetin bazı ilgili zevatı ile besleme ve havuz medyasında büyük bir telaşın mevcudiyeti her kesimin ve her kesin ilgisini / dikkatini çektiği ve anılan kimselerin büyük bir suçluluk pisikolojisi sarmalını bertaraf etmek, gözlerden kaçırmak için Dersim olayları, Amerikanın keşfi, Küba' da Cami, Çözüm süreci vb. gündem değiştirmeye, kamuoyunu meşgul etmeye yönelik dezanfarmasyon içerikli söz ve söylemlerini üzüntüyle izlemekteyiz.
Aslında ülkemizdeki gerçek gündem olarak.....Cumhurbaşkanlığı envanterinde mevcutları varken, bunlarla yetinilmeyerek; Ankaradaki (1000 odalı AK-SARAY), İstanbuldaki VAHDETTİN KÖŞKÜ) her iki köşk ile dünyanın en lüks makam uçağı, yine maliyeti çok yüksek en son model MERCEDES makam araçları ile ilave diğer lojistik en lüks JEEP' lerinin acilen tedariki, halkımıza maliyetinin yaklaşık 2(iki) milyar doları aştığı ve de gelecek zaman sürecinde bahse konu yerler ile ilave araç tahsislerinin ise henüz kaça mal olabileceğinin belirlenemediği ve çok daha yüksek maliyetlere sebebiyet vereceği yazılı, görsel ve de sosyal medyada rakamlarla, görsellerle günlerce yayınlandığını, izlemiyormuyuz...? Okumuyormuyuz...?
Sayın R.T.Erdoğan görevi devraldığının hemen ertesi günlerde Cumhurbaşkanlığı bütçesinin %' de yüz oranında artırılma çabaları da unutulmamalı)
Yukarıda bahse konu israf ve aşırı lüks harcamalar kapsamında halkımızın büyük bir infiali karşısında; anılan kimselerin yine gerçek gündemimizi işgal eden işsizlik, fakir-fukaralık, maden kazaları, aşırı taşeronlaşma, SGK, işsizlik fonu, TOKİ gelirleri vb. kuruluşların gelirlerinin amacı dışında kullanıldığı, başta doğu ve güney doğu bölgelerimizdeki devlet hakimiyetinin kaybolması sonucu vatanımızın bir çok coğrafyasında bölücü, yıkıcı terör örgütünün alan hakimiyetini ele geçirmesi gerçeği açıkça gündüz bile yol kestiği, kimlik kontrolü yaptığı, her tarafı yakıp yıktığı, onlara karşı çıkan her kim varsa infaz yapabilme kabiliyetine eriştiği, bölge insanını açıkça tehdit ettiği, zorla para topladığı, yine o bölgelerimizi de içine alacak şekilde kürdistan adlı bir devlet söz ve söylemlerinin icraya sokulduğunu hayretle, ibretle ve de nefretle izlemiyormuyuz....?
İç sorunların sadece bir kaç tanesini ele alarak ülkemizin karşılaştığı fiili durumu gözler önüne sermeye çalıştık. Ya dıştaki olaylara baktığımızda ise; mevcut iktidarın dünyadaki olmuş veya olabilirliği hayli yüksek olay ile gelişmelere karşı eksik bir bakış açısını kullanarak, anılan sorunlara karşı çözüm reçetelerinde yeterlilik gösteremediğini üzülerek belirtmek isterim. Bakınız İslam coğrafyası bu gün bir taraftan Arap halklarına musallat olmuş MONARŞİ saltanat sistemlerinin ceremesini çekerken, öte yandan bazı İslam beldelerinde Oligarşilerin soysuzlaştırma politikalarının faturasını çok ağır bedellerle ödediklerini üzüntüyle gözlemlemiyormuyuz....?
Daha önce defalarca yazdım, anlattım Suriyedeki iç kargaşaya, savaşa çok detaylı analizler yaparak, ön görülerimi içeren açıklamalarda bulundum. Tekrarının anlamı yok ama şurası bir gerçek ki ; bu bahse konu iç savaş ile Iraktaki olayların akış biçimi , pkk bölücü terörü kesinlikle İsrail' e yandaş, paydaş, kardeş bir kürt devletini oluşturarak Orta doğuda stratejik öneme sahip barajlara, su yollarına elektrik santralleri ile petrol yataklarına küresel sermaye ve küresel gücün tam kontrolünün sağlanmasıdır. Bu gibi iç çatışmalardan en çok nemalanan İsrail olduğunu asla unutmamalıyız.
(Orta Doğudaki Arap dünyasını da içerisine alan bu gibi iç çatışmaların sonucu İsrail koltuğuna oturmuş keyif kahvesi içmektedir)
Medeni dünya insanlık aleminin de kabul ettiği gibi; yasalar ne kadar mükemmel olursa olsun, yönetim, liyakat sahibi olmayan kişilerin elinde olursa; söz konusu yasaların zulüm aracına dönüşmesinin kaçınılmaz olduğu gerçeğini kabullenmeliyiz.
Gerçek müslüman insanlar arasında adaletle hükmetmeli. Çıkarılan her kanun genel ahlakı, genel sağlığı ve genel savunmayı zorluyorsa onun aleyhine çalışıyorsa yanlışlığını defalarca yazdık, anlattık. Dindar olmak elbetteki müslümanlığın gereğidir. Ancak dinci olmak bayağılık, kalitesizlik, değersizlik, hazımsızlıktır. Nefis açlığı , ruh doymazlığı , bir lokma bir hırka diyerek gelip; zengin olmak için her türlü zorbalığı halkımıza reva görmek kesinlikle gerçek bir müslüman kimsenin icrası olmamalı.
SEMERCİ YAYINLARI tarafından yayınladığımız ve Temmuz 2014 tarihinde halkımıza, okuyucu kitlemize ulaştırdığımız STRATEJİK ANALİZ (Yüce Türk Milletine Şikayetim Var) adlı kitabımızda çok daha detaylı olarak anlattığımız gibi 28 Şubat O despotik, karanlık dönemde idare tarzı hiç kimseye zararı olmayan inançlı insanlarla, radikal islamcı olduğu idda edilen kişileri aynı potaya atıp sindirme - pasifize etme çalışmalarını icraya sokma çabalarını hissettiğimizde, gördüğümüzde hep uyarıcı olduk, gidilen yolun yanlış olduğunu defalarca anlatmaya çalıştık.
İşte o zaman dilimi ve sonrası aynı uygulama sarmalında hapsolan güç odakları çatık kaşlarla baktıkları sivil asker kişileri yok etmeyi vazife bilen militanlar Türkçülük- Müslümanlık çatışmasını yeniden başlattıklarının ülkeye ne çok zararlar verdiklerini ön göremez, hissedemezken Yüce ve Asil Türk Milletinin bünyesine uygun olmayan reçete ilaçlarının zorla halka yutturulması sonucu vb. uygulamalar da dahil olmak üzere AKP' nin adeta Ney çalarak, tokmağı davula şiddetli vurarak iktidara geliyorum dediğini anlamak istemeyen kafa yapılarına sahip kişiliklerin mevcudiyetinin anılan bu gibi olumsuzlukları yaşamamızda günahlarının çok fazla olduğunu anılan kitabımda çok kapsamlı olarak anlatmıştım.
Sayın R.T.Erdoğan , AKP yönetimleri, Hükümet ilgilileri, Havuz medyası birlikteliğinde gündem değiştirmeye yönelik manipilasyonları yürürlüğe sokmak için bir çok gerçek dışı dezanfarmasyon içerikli söz, söylem ve yayınlarını ibretle izlerken; Ülkede asıl sorunun öncelikle Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli, Sayın Kamalak ve de hiç bir tabana hitabı mümkün olmayacak bir çok partinin mevcudiyeti ile yeni bir çok parti kurulmalarının neticesinde tüm bu kesimlerin bilerek veya bilmeyerek R.T.Erdoğan' a dolayısı ile AKP' ye hizmet ettiklerinin hala farkında olmamaları en üzüntü verici gerçek olarak karşımızda durmakta.
2015 Seçimleri geliyor MHP' de Sayın Bahçeli, CHP' de Sayın Kılıçdaroğlu, SP' de Sayın Kamalak birinci adam oldukları sürece yeniden bir 5(beş) yıl daha AKP iktidarına katlanmak zorunda kalacağımızı ifade etmek isterim.
Şu koltuklar ne kadar kıymetli imiş; hani nerede ülke sevgisi, hani nerede dürüstlük, erdemlik, onurlu ve omurgalı davranışlar...? bakınız demokratik sistem içerisinde yönetilen ülkelerde en fazla iki seçimde iktidarı kaybeden Parti başkanları hemen çekilme dürstlüğünü göstererek istifa müessesesini çalıştırıyorlar ve ülkelerinin önünü açıyorlar. Ya bizimkiler ne alemde....? genellikle tabutluk olurlarsa ancak partilerinin başından gidebilme cesaretini gösterebiliyorlar, o da belki de utançları galip gelerek onları zorluyor.
Ülkemizde içte ve dışta bu kadar olumsuzluk yaşanırken; neden hala AKP birinci parti...? bunun cevabını gerçek anlamda araştıran vatanını, milletini, devletini, mukaddesatını seven babayiğitler arıyorum nerede acaba...? Onların nerelerde olduğunu bizler çok iyi biliyoruz da..... Ya Sizler...?
Zalimlerin Çarkı, Cahillerin Çalışmayan Kafaları ile Döner Mişşşşşşşşşş. Bilmem Anlatabildim Mi....?
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.