AYDINLAR OCAĞI DERNEKLERİ 40. ŞÛRASI SONUÇ BİLDİRİSİ
Aydınlar Ocakları 40. Şûrası 14-16 Kasım 2014 tarihleri arasında Adana’da Adana Aydınlar Ocağı’nın ev sahipliğinde 28 Ocağımızın katılımı ile gerçekleştirilmiştir.
Şûramızı Kosova Türk Aydınlar Ocağı, Azerbaycan Türk Aydınlar Ocağı yöneticileri ile Suriye ve Kırım Türkleri temsilcileri onurlandırmışlardır.
40.Şûramız, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kuruluş felsefesinin, üniter ve millî yapısının yıkılmak; aziz vatanımızın bir parçasının toprak bütünlüğümüzden koparılmak ve milletimizin birlik ve beraberliğinin bozulmak istendiği bir dönemde gerçekleştirilmiştir. Bu dönemde, bölücü terör örgütü ve sivil uzantıları, devlete karşı kanlı ayaklanma eylemlerinde çok sayıda asker, polis, korucu ve sivil vatandaşımızı acımasızca şehit etmişlerdir. Vatandaşların işyerlerini ve bankaları tahrip etmişler, okulları, toplu taşıma araçlarını ve özel otoları yakmışlar, Atatürk heykel ve büstlerine saldırmışlardır. Güneydoğu’da çözülme sürecinde devletin güvenlik güçlerinin kışlalarına ve karakollara çekilmesi sonucu oluşan boşlukta, etnik bölücü terör örgütleri, bir taraftan halkı korkutup sindirerek göçe zorlarlarken, diğer taraftan da kurdukları sözde asayiş güçleri ile yolları kesip, kimlik ve araç kontrolleri yapmakta, ırkçı bölücü terör örgütüne haraç toplamakta, kurdukları sözde mahkemelerde yargılamalar yaparak özerk yönetim oluşturma niyetlerini açıkça ortaya koymaktadırlar.
Ülkemizin içinde bulunduğu bu kaos ve kriz ortamında, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nı buruk kutladık. 10 Kasım’da, Türk milleti ile birlikte yürüttüğü Milli Mücadele’yi zafere ulaştıran ve onu Cumhuriyet ile taçlandıran, teslimiyetçi ve mandacı görüşleri yırtıp atarak milletimizi millî egemenliğe, özgürlüğe ve bağımsızlığa kavuşturan büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, Milli Mücadele’nin şehit ve gazilerini saygı, rahmet ve şükranla andık.
Türk vatanının bölünmezliğini ve Türk milletinin birliğini korumak için Güneydoğu’da görev yaparken bölücü terörün kanlı saldırıları sonucu şehit düşen asker, polis, korucu ve sivil vatandaşlarımıza da Allahtan rahmet ve ailelerine başsağlığı diliyoruz.
40. Şuramız, Türkiye’nin karşı karşıya bulunduğu iç ve dış meseleler üzerinde yapılan değerlendirmeler sonucunda aşağıda belirtilen görüşmelerin kamuoyu ile paylaşılmasına karar vermiştir:
1.ÖÇ ALMA MÜCADELESİ: Türk milletinin birlik ve beraberliğini bozup ayrıştırmaya çalışanların, vatanımızın bütünlüğünü parçalamaya kalkanların ve tarihimizin akışını geriye döndürmeye çabalayanların yapmak istedikleri, Atatürk’ten, Cumhuriyet’ten ve millî devletten rövanş almaktır. Bunun için, aziz vatanımıza, Türkiye Cumhuriyeti’ne ve Atatürk’ün manevi hatırasına her türlü imkan ve vasıta ile sahip çıkmak zorundayız.
2.AÇILIM VE ÇÖZÜM SÜRECİ: “Barış ve Kardeşlik Projesi” olarak takdim edilen, fakat aslında ülkemiz için bir yıkım projesi olan “Açılım ve Çözüm Süreci”nden derhal vazgeçilmelidir. Bu süreç, bizi hızla Sevr şartlarının kabul ettirilip Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiye edileceği bir yola sürüklemektedir. Dıştan kumandalı bölücü ve ırkçı terör sınırlarımızı tartışırken, bölünmeye karşı olan vatandaşlarımız göçe zorlanırken, egemenliğe ortak arayarak, “ileri demokrasi”den söz ederek, bölücü ve ırkçı terör örgütü ile müzakereler yaparak, çözüm gerçekleştirilemez. “Peşmerge” adı verilen yabancı silahlı güçlerin yasalarımız çiğnenerek ve gövde gösterisi yaptırılarak Güney sınırlarımızdan geçirilip uluslararası hukuk çiğnenerek egemen Suriye sınırından içeri sokulmaları, ikinci bir Habur rezaletidir ve kabul edilemez.
ü Çözüm, millî kimliği etnik gruplardan biri gibi görmekten, Anadolu’da yapay milletler arayışından uzaklaşmadadır. Etnik taassup ve ileri demokrasi çözümün anahtarı değil, birlik ve bütünlüğün dinamitidir. Çözüm, Milli Mücadele’yi yapan ve onu Cumhuriyet ile taçlandıran Milli iradeye saygıdan geçer.
ü Çözüm, sorunların demokrasi içinde çözülmesinde ve hukuk devletinin işletilmesindedir. Çözüm, bölücü terör örgütünün yandaşı olan siyasi partiye, demokratik ülkelerde yapılan işlemin yerine getirilmesindedir.
ü Çözüm, güvenlik güçlerini pasifleştirerek kamu düzenini bozarak ve devlet otoritesini zayıflatarak sağlanamaz. Bunun için, yasal mevzuatımıza göre TSK dâhil, devlet güvenlik güçlerinin ve kuruluşlarının etkinlikleri arttırılmalı, istihbarat zaafı giderilmeli, Güneydoğu’da kamu düzeni kurulmalıdır. Bazı belediyeler terör üssü olmaktan çıkartılmalıdır. Kalekolların yapımı hızlandırılmalı, operasyon yapma yetkisi valilerden alınmalı ve alan hâkimiyeti sağlanmalıdır.
ü Çözüm, pozitif ayrımcılık yapılmayarak demokratik hakların herkes için genişletilmesinde, silah bırakmamış terör örgütünün istekleri doğrultusunda heyetler oluşturulmamasındadır. “Akiller heyeti” rezaletine derhal son verilmelidir.
3. ANADİLDE EĞİTİM: Özerklik, ayrı bayrak, ayrı güvenlik gücü isteyen ve sivil itaatsizlik adı altında devlete baş kaldıran bölücü terör çeteleri ile siyasi ve sivil uzantılarının, “Anadilde eğitim” ve “Kürtçenin ikinci resmi dil olarak kabulü” dayatmaları, bağımsızlık ve egemenlik haklarımıza yapılan bir saldırıdır. Bu sebeple Anayasanın değiştirilemez maddeleri arasındaki “Türk Milletinin resmi dili Türkçedir” maddesi, tartışmaya açılmamalı, egemenlik haklarımız gereği Türkçe yer adlarının değiştirilmesine izin verilmemelidir. Türk milletine ait olan egemenlik hakkı, kimse ile paylaşılamaz.
4. ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ: Anayasa’da değişiklik, terör örgütlerinin isteklerine göre değil, ancak millî menfaatlere göre yapılabilir. Etnik ırkçılığı ve bölücülüğü tahrik edecek “Yeni Anayasa” hayalleri terk edilmelidir.
5. ZİYA GÖKALP MÜZESİ: Devlet otoritesinin zaafa uğratıldığı, ırkçı bölücülüğün adeta teşvik edildiği bir ortamda, Diyarbakır’da yakılan ve tahrip edilen Ziya Gökalp Müzesi’ne devletçe sahip çıkılmalı, müze bu değerli sosyolog ve fikir adamının ismine yakışır şekilde yeniden düzenlenmelidir.
6. IRAK VE SURİYE TÜRKLERİ: Irak ve Suriye Türklerinin haklarına sahip çıkılmalı ve sorunlarının çözümüne yardımcı olunmalıdır. Irak’ın yapısına uygun olarak Türk özerk bölgesi tesis edilmeli ve peşmerge gibi Türklere de savunma gücü kurma hakkı tanınmalıdır. Irak Türkleri için Ova Köyde sınır kapısı açılarak bir çadırkent kurulmalıdır. Son olaylar dolayısıyla Türkiye’ye sığınan 1.7 milyon Suriyeliye, Türkiye’nin demografik ve ekonomik yapısını bozacak şekilde, çalışma izni verilerek ve vatandaş yapılarak kalıcı unsurlar haline getirilmemeli, şartlar normale döndüğünde ülkelerine geri gönderilmelidirler.
7. KKTC: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, siyasi ve kültürel bir varlık olarak korunmalı, egemenlik haklarına saygı gösterilmeli, Türkiye’nin anlaşmalardan doğan haklarından vazgeçilmemelidir. KKTC üzerindeki politik ve ekonomik yalnızlaştırmanın kaldırılması için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.
8. DIŞ POLİTİKA VE TÜRK DÜNYASI: “Sıfır sorun” söylemi ile başlatılan dış politikamız, iflas etmiş, “sıfır dost” sonucuna ulaşılmıştır. Türkiye, düne kadar en yakın dost olduğu Müslüman Irak, Iran, Suriye ve Mısır ile bile karşı karşıya gelmiş ve uluslararası alanda yalnızlığa itilmiştir. Şu anda Irak ve Suriye sınırlarımızda radikal dinci ve bölücü terör örgütlerinin egemenlik savaşları devam etmekte olup, Türkiye her an savaşa girme tehlikesiyle karşı karşıya bulunmaktadır. Son zamanlarda ihmal edilen Türk Dünyası ve kardeş Türk Cumhuriyetleri ile olan ilişkiler, çok yönlü olarak arttırılmalı, Türk dış politikasının yönü, maceralar ve belirsizliklerle dolu Ortadoğu yerine, Türk Dünyası odaklı olmalıdır. Çin zulmü altında ezilen ve asimilasyona tabi tutulan Doğu Türkistan Türklerine mutlaka sahip çıkılmalıdır. Kırım ve Kosova Türklerinin de dertlerine sahip çıkılmalı ve çareler aranmalıdır. Yunanlıların, Ege’de kontrollerindeki adalarda yaptıkları ülkemizi tehdit eden tasarrufları yetmezmiş gibi şimdi de, bazı Türk adalarına yönelik işgalci girişimleri mutlaka önlenmelidir. Ayrıca Türk Dünyasında ortak bir Türkçenin ve alfabenin kullanılması ve iktisadi işbirliği çalışmaları yapılmalıdır. İç ve dış devlet politikamızda, mezhepler üstü özelliğimiz, korunmalıdır.
9. KARABAĞ VE ERMENİ SORUNU: 2015 yılında hız kazanacak haksız ve sözde Ermeni Soykırımı iddiaları hakkında önce vatandaşlarımız ve aydınlarımız bilgilendirilmeli, yurt dışında gerçekleri yansıtıcı etkinliklere hız verilmelidir. Karabağ’daki Ermeni işgali sona ermeden, Azerbaycan toprakları üzerindeki işgal kalkmadan, Ermenistan Anayasası’nda da yer alan sözde soykırım dâhil, hayali iddialardan vazgeçilmeden, bu ülke ile ilişkiler geliştirilmemelidir. Ayrıca Ermenistan’ın işgali altındaki Kelbecer bölgesindeki anne ve babalarının mezarlarını ziyaret ederken Ermenilerce tutuklanan Dilgem AHMETOV ve Şahbaz KULİYEV’in serbest bırakılmaları için gerekli girişimler yapılmalıdır. Tarih boyu Türk’e yapılan soykırımlar, belgelerle kitaplaştırılmalı ve bu kitaplar yabancı dillerde de yayımlanmalıdır.
10. DOĞU KARADENİZ’DEKİ KİRLİ OYUNLAR: Yabancılara toprak ve banka gibi değerlerimizin satışında mütekabiliyet şartı kaldırılmış ve milletlerarası seviyede kabul gören oranlar aşılmıştır. Bölücü terör örgütünün Arapları kullanarak Doğu Karadeniz’de ve diğer bazı bölgelerde emlak alımları yaparak ileride yeni kurtarılmış bölgeler oluşturma çabaları önlenmelidir. Yeni çıkarılmış olan Vakıflar, Petrol ve Yerel Yönetimler yasalarının doğurduğu ve doğuracağı sorunlar göz önüne alınarak, bu yasalarda yeni düzenlemeler yapılmalıdır.
11. HUKUK DEVLETİ: Kuvvetler ayrılığı prensibi ve hukukun üstünlüğü ilkesi ile yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı mutlaka korunmalıdır. Hukuk devleti, paralel devleti veya parti devleti haline dönüştürülmemelidir. Yolsuzluklardan, yargıya müdahale ederek, hakim ve savcı değiştirerek, dosyaları hasır altı yaparak, komisyonu çalıştırmayarak değil, ancak, bağımsız yargı sürecinde beraatla temize çıkmak mümkündür.
12.EKONOMİK DURUM: Ekonomimiz, halkın yoksullaşması, gelir ve servet dağılımındaki uçurumun daha da artması ve kamu vicdanını kanatan büyük boyutlardaki yolsuzluklarla iyice bozulmuştur. Ekonomide çözüm, yabanlaştırılmaya dönük özelleştirmelerde, ithalatı teşvik eden kur politikasında, istihdam yaratmayan hizmet yatırımlarında değildir. Gelir ve servet dağılımı daha da bozulan, işsizliğin fiilen %16’lara tırmandığı ülkemizde, nereden geldiği belirsiz sıcak para girişleri ile üretimi ve ihracatı arttırmak, dış ticaret açığını ve cari açığı kapatmak mümkün değildir. Bunun yerine üretim ve ihracat desteklenmelidir. Ekonomimize büyük zararlar veren Gümrük Birliği anlaşması ve hayali AB üyeliği yeniden gözden geçirilmelidir. Orta tabakayı güçlendiren iktisadi politikalara ağırlık verilmeli, bu kapsamda asgari ücret arttırılmalı, devletin sosyal fonksiyonları eğitim, sağlık ve ulaştırma alanlarına yöneltilmelidir. Kamuda sarı sendikacılıktan kurtulmak gerekir.
13. EĞİTİMDE KADROLAŞMA VE KIYIM: Son üç yılda(2011-2014) Milli Eğitim Bakanlığı’nda ve Yüksek Öğretimde Cumhuriyet tarihinin en büyük kadrolaşma ve kıyım harekatı yapılmıştır. Bakanlık merkez ve taşra teşkilatının tecrübeli üst düzey yöneticileri görevden alınmış, 7 bin okul müdürü subjektif ve taraflı değerlendirmelerle öğretmen yapılmıştır. Bakanlık, 2015 yılı başında da okullarında 8 yılı dolduran öğretmenlere zorunlu rotasyon uygulamaya hazırlanmaktadır. Bu kadrolaşma süreci derhal durdurularak, eğitime daha fazla zarar verilmemelidir. Bütün liseler sözde Anadolu Lisesine dönüştürülerek eğitim kaliteleri sıfırlanmıştır. Ayrıca 4+4+4 Eğitim Sistemi, bazı okul türleri araç yapılarak, paralel eğitim uygulamaları ile bir yandaş nesil yetiştirme projesine dönüşmüştür.Yüksek Öğretimde kadro sıkıntısı yaratılarak kadrolaşma yapılmamalı, kalite sayıya feda edilmemelidir. İstikrarsız eğitim politikaları terkedilerek, toplumun milli mutabakatı ile bir millî eğitim politikası oluşturulmalıdır.
14. İŞ CİNAYETLERİ: Soma’da 301, Ermenek’te 18, Bartın’da 2 maden işçisinin maden ocaklarında, İstanbul’da 10 işçinin inşaat asansöründe iş cinayetlerine kurban gitmeleri, ülkemizin iş sağlığı ve güvenliği açısından ne kadar geri olduğunu ortaya koymuştur. Bu cinayetlerin sorumluları, sadece üretimi ve kârı düşünerek gerekli tedbirleri almayan ve işçiye köle muamelesi yapan bazı işverenlerle, onları koruyan bürokratlar ve siyasilerdir. Taşeronluk sistemi yeniden düzenlenmelidir.
15. SAĞLIK VE İLAÇ SANAYİİ: Kamu sağlığını tehlikeye düşüren genetiği değiştirilmiş ürünlerin ithali, üretimi ve satışı engellenmeli; Üreticilerin doğal tohum kullanmaları teşvik edilmeli ve desteklenmelidir. İlaç sanayinde yerli üretim teşvik edilmeli, kanser ilaçları başta olmak üzere vatandaşın ve kamunun istismarı engellenmelidir.
16. SOSYAL PROBLEMLER: Türk toplumu, her gün kadına şiddet ve kadın cinayetleri, çocuk tacizleri ile uyuşturucu kurbanları gibi sosyal problemlerin haberleri ile sarsılmaktadır. Bunda, maddi değerlerin manevi değerlerin önüne geçmesinin oluşturduğu boşluğun, yazılı ve görsel basında ahlaksızlığa ve şiddete teşvik eden haberlerin, TV dizilerinin ve programlarının yer almasının büyük payı vardır. Bunun için mutlaka bu tarz haberlerin, dizilerin ve programların yayınına izin verilmemelidir. Öğrencilerin her türlü istismardan korunması için, tamamının devlet yurtlarında barınması sağlanmalıdır. Alınacak psikolojik, pedagojik ve polisiye tedbirlerle, gençliğin uyuşturucu ile zehirlenmesi mutlaka önlenmelidir.
17. ÇEVRE KATLİAMLARI: HES (hidro elektrik santrali), termik elektrik santrali, fabrika ve gökdelenler yapmak için ormanlar ve zeytin ağaçları kesilerek çevrenin katledilmesi, akarsuların halkın elinden alınması, ekolojik dengenin bozulmasına, su kaynaklarının tükenmesine ve yöre halkının mağduriyetine yol açmaktadır. Bunun için bu uygulamalardan derhal vazgeçilmelidir. Aydınlar Ocakları olarak; bütün olumsuzluklara, milletimize ve devletimize karşı kurulan haince tuzaklara, milli varlığımıza ve bütünlüğümüze yönelik saldırılara rağmen, devletin kuruluş felsefesi ve ilkeleriyle vatan bütünlüğümüzün, millî birlik ve beraberliğimizin korunduğu, milli ve manevi değerlerimizin geliştirildiği, insan hak ve özgürlükleri ile ahlaki değerlerin ön plana çıkarıldığı, hukukun üstünlüğü ilkesinin geçerli olduğu, ekonomik, kültürel ve siyasi yönden güçlü bir Türkiye özlemiyle mücadelemizi sonuna kadar sürdürme azim ve kararında olduğumuzu asil Türk milletine bir defa daha saygılarımızla arz ederiz.
AYDINLAR OCAĞI DERNEKLERİ;
Aydınlar Ocağı Genel Merkezi, Adana Aydınlar Ocağı, Adıyaman Mimar Sinan A. O., Afyon Aydınlar Ocağı, Amasya Aydınlar Ocağı, Anadolu Aydınlar Ocağı, Avrupa Aydınlar Ocağı, Balıkesir Aydınlar Ocağı, Bursa Aydınlar Ocağı, Çanakkale Aydınlar Ocağı, Çorum Aydınlar Ocağı, Harput Aydınlar Ocağı,Iğdır Aydınlar Ocağı, Isparta Aydınlar Ocağı, İnegöl Aydınlar Ocağı, Kartal-Maltepe Aydınlar Ocağı, Kocaeli Aydınlar Ocağı, Kütahya Aydınlar Ocağı, Malatya Aydınlar Ocağı, Manisa Aydınlar Ocağı, Ondokuz Eylül Aydınlar Ocağı, Ordu Aydınlar Ocağı, Sakarya Aydınlar Ocağı, Sinop Aydınlar Ocağı, Sivas Aydınlar Ocağı, Trabzon Aydınlar Ocağı, Kosova Türk Aydınlar Ocağı, Azerbaycan Türk Aydınlar Ocağı
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.