Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

18Kas/140

40. ŞURA VE FAZLALIKLARI ATARAK ANLATMAK – Av. Ruhittin SÖNMEZ

ruhittin sönmez av40. ŞURA VE FAZLALIKLARI ATARAK ANLATMAK - Av. Ruhittin SÖNMEZ

Antik Roma döneminin ünlü hatibi, devlet adamı, bilgin ve yazarı Cicero, bilindiği gibi kekeme iken ağzına çakıl taşı koyup, denize karşı yüksek sesle konuşarak kekemeliği yenmiş ve dünyanın en ünlü hatiplerinden biri olmayı başarmış bir adam.

Hatip olarak çeşitli yerleşim yerlerinde konuşan Cicero’ya “üstat halkımıza 15 dakika konuşur musunuz?” denerek bir ilçeden davet gelmiş. Ünlü hatip, “15 dakikalık bir konuşma yapacaksam üzerinde en az üç gün çalıştıktan sonra teklifinizi kabul edebilirim. Ancak 3 saat konuşma yapmam istenirse hemen konuşmaya başlayabilirim” cevabını vermiş.

Gerçekten hem kısa konuşmak ve hem de kısa yazmak çok zordur.

Kapsamlı bir araştırma veya düşünme üzerinden elde ettiğimiz bilgi ve sonuçlar bizim için çok kıymetlidir. Bunlardan bir kısmından vazgeçmek, verdiğimiz emeğe ihanet gibi gelir. Kıyamayız bu emeğin boşa gidiyor olmasına.

Cemil Meriç bu hususta müthiş sanat değeri olan eserler yapan bir klasik Fransız mobilyacı ustasını anlatır. Bu usta bir etajer yapmak için bir orman dolusu ağaç üzerinde çalışıp, fazla ve yetersiz bulduklarını atar, en mükemmelin dışındakileri hurdaya çıkarırmış.

Bir de bazılarının en büyük heykeltıraşlardan Michelangelo’ya, bazılarının da Rodin’e izafe ettikleri bir sözü hatırlatalım.

Heykeltıraşa “Bu muhteşem heykelleri nasıl yapıyorsun?” diye soruyorlar. Verdiği cevap şu: “Ben bir şey yapmıyorum. Heykeller taşın içinde var. Ben sadece fazlalıkları atıyorum.”

TV’lerde izlediğimiz tartışmalarda aynı isimlerin her konuda allamelikleri ve uzun konuşmalarında ortaya koydukları “zihinsel geviş getirmeleri” gördükçe, yukarıda bahsettiğim veciz sözleri hatırlamadan edemiyorum.

*****

AYDINLAR OCAKLARI 40. ŞURASI ADANA’DA YAPILDI

Bugün Aydınlar Ocaklarının 40. Şurası’nda dinlediklerim, gördüklerim ve sohbetlerimden edindiğim bilgi ve izlenimlerimi özlü bir şekilde yazmak istiyordum.

Ama Kocaeli Aydınlar Ocağı’ndan 20 kişilik arkadaş grubumuzla katıldığımız Şura’da yazacak ve aktarılacak o kadar çok bilgi ve hatıra birikti ki, bunları çok özetleyerek anlatmak, üç günlük Adana seyahati birikiminin çoğunu atmak demek olacak. Bu hem verdiğimiz emeğe ve hem de daha çok bilgiyi paylaşmak istediğim sizlere de haksızlık gibi geliyor bana.

Daha önce de yazdım. Aydınlar Ocağı adı altında Türkiye çapında faaliyet gösteren Ocaklarımız senede iki defa bir Ocak ev sahipliğinde toplanıyor. Üç günlük bu programlarda, gerçekten konularına vakıf bilim, siyaset, kültür ve devlet adamları ülkemizin ve Türk-İslam dünyasının içinde bulunduğu şartları “Türk Milliyetçiliği” açısından değerlendiriyor.

Hem bir arada olmanın hazzını yaşamaya ve hem de ortak dertleri, çözüm yolları aramak için ürettikleri fikirlerini paylaşmaya çalışıyor.

Bu sene kırkıncısı Adana’da gerçekleşen ve Ocaklardan 200 kişinin iştirak ettiği Şura çok faydalı ve başarılı oldu.

Suriye Türkmenlerinin lideri, Kırım ve Irak Türklerinin temsilcileri, Azerbaycan ve Kosova Aydınlar Ocakları Başkan ve yöneticileri de dâhil olmak üzere kıymetli katılımcılar o kadar çok önemli konuları aktardılar ki her birinden birer cümle ile bahsetmeye bile yerimiz müsait değil.

Halka açık yapılan panelde konuşan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü’nün belagati, dinamizmi ve açık sözlülüğüne; MHP Milletvekili Özcan Yeniçeri’nin heyecanlı üslubuyla, bilim adamlığını sentezleyen konuşmasına; genel olarak “Tezkereler” ve TBMM’den son geçen tezkere hakkında bilgi veren ve Irak’tan gelen peşmergelerin Suriye’ye Ayn el Arap’a gönderilmesinin son tezkereye göre hukuksuz olduğunu açıklayan Doç. Dr. Şeref İba’nın anlattıklarından bahsetmemeye de içim elvermiyor.

Bunların dışında yirmiden fazla seçkin aydının dile getirdiği konuları, birlikte seyahat ettiğimiz ekibimiz içinde olduğu için, başka bir yerden öğrenmemizin mümkün olmadığı hatıralar ve yorumlarından faydalandığımız Marmara İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zeki Arslantürk’ten öğrendiklerimizi paylaşamadığım için üzgünüm. Edindiğimiz bilgilerin izini zaten haftalık yazılarımızda bulacaksınız.

Bu sebeple bütün anlatılanların bir özeti olarak Şura Sonuç Bildirisi’nden bazı başlıkları sizlerle paylaşmak istiyorum.

*****

AYDINLAR OCAKLARI 40. ŞURA SONUÇ BİLDİRİSİ’NDEN…

ÖÇ ALMA MÜCADELESİ: Türk milletinin birlik ve beraberliğini bozup ayrıştırmaya çalışanların, vatanımızın bütünlüğünü parçalamaya kalkanların ve tarihimizin akışını geriye döndürmeye çabalayanların yapmak istedikleri, Atatürk’ten, Cumhuriyet’ten ve millî devletten rövanş almaktır.

AÇILIM VE ÇÖZÜM SÜRECİ:“Barış ve Kardeşlik Projesi” olarak takdim edilen, fakat aslında ülkemiz için bir yıkım projesi olan “Açılım ve Çözüm Süreci”nden derhal vazgeçilmelidir. Bu süreç, bizi hızla Sevr şartlarının kabul ettirilip Türkiye Cumhuriyeti’nin tasfiye edileceği bir yola sürüklemektedir.

ANADİLDE EĞİTİM: Özerklik, ayrı bayrak, ayrı güvenlik gücü isteyen ve sivil itaatsizlik adı altında devlete baş kaldıran bölücü terör çeteleri ile siyasi ve sivil uzantılarının, “Anadilde eğitim” ve “Kürtçenin ikinci resmi dil olarak kabulü” dayatmaları, bağımsızlık ve egemenlik haklarımıza yapılan bir saldırıdır. Bu sebeple Anayasanın değiştirilemez maddeleri arasındaki “Türk Milletinin resmi dili Türkçedir” maddesi, tartışmaya açılmamalı, egemenlik haklarımız gereği Türkçe yer adlarının değiştirilmesine izin verilmemelidir.

Türk milletine ait olan egemenlik hakkı, kimse ile paylaşılamaz.

IRAK VE SURİYE TÜRKLERİ: Irak ve Suriye Türklerinin haklarına sahip çıkılmalı ve sorunlarının çözümüne yardımcı olunmalıdır. Irak’ın yapısına uygun olarak Türk özerk bölgesi tesis edilmeli ve peşmerge gibi Türklere de savunma gücü kurma hakkı tanınmalıdır. Irak Türkleri için Ovaköy’de sınır kapısı açılarak bir çadırkent kurulmalıdır. Son olaylar dolayısıyla Türkiye’ye sığınan 1.7 milyon Suriyeliye, Türkiye’nin demografik ve ekonomik yapısını bozacak şekilde, çalışma izni verilerek ve vatandaş yapılarak kalıcı unsurlar haline getirilmemeli, şartlar normale döndüğünde ülkelerine geri gönderilmelidirler.

KKTC: Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, siyasi ve kültürel bir varlık olarak korunmalı, egemenlik haklarına saygı gösterilmeli, Türkiye’nin anlaşmalardan doğan haklarından vazgeçilmemelidir. KKTC üzerindeki politik ve ekonomik yalnızlaştırmanın kaldırılması için gerekli girişimlerde bulunulmalıdır.

Diğer başlıklar olan Anayasa Değişikliği, Ziya Gökalp Müzesi, Dış Politika ve Türk Dünyası, Karabağ ve Ermeni Sorunu, Doğu Karadeniz’de Kirli Oyunlar, Hukuk Devleti, Ekonomik Durum, Eğitimde Kadrolaşma ve Kıyım, İş Cinayetleri, Sağlık ve İlaç Sanayii, Sosyal Problemler, Çevre Katliamları hakkında özetlenen Aydınlar Ocaklarının görüşlerini de ihtiva eden “Şura Sonuç Bildirisini” basınımızla paylaşacağız. İnternet Sitelerimizde de yayımlayacağız.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.