Ramazan Ayında Şirketlerce Verilen İftar Yemeklerinin Vergisel Boyutu
Koray ATEŞ
Serbest Muhasebeci Mali Müşavir
E. Öğretim Görevlisi
korayates@muhasebetr.com
Tarih: 11.08.2011
Ramazan ayında şirketlerin çalışanlarına yapmış oldukları erzak yardımlarının vergisel ve muhasebe uygulamasına sıkça değinilmesine rağmen şirketlerce verilen iftar yemeklerinin vergisel durumu pek irdelenmemektedir. Bu çalışmamızda, şirketleri Ramazan ayında ilgilendiren bir diğer konu olan iftar yemeklerinin vergisel boyutunu açıklayacağız.
Bilindiği üzere Gelir Vergisi Kanununun 40. Maddesinde ticari kazancın tespitinde indirilecek giderlerin neler olduğundan bahsedilmiş ve anılan maddenin 1. bendinde ise “ Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler”in ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılabileceği açıklanmıştır.
Yine adı geçen kanunun Ücret’i düzenleyen 61. Maddesine göre Ücret “işverene tabi belirli bir işyerine bağlı olarak çalışanlara hizmet karşılığı verilen para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir”. Denilmek suretiyle ayni yardımların da ücret gibi değerlendirileceğinden bahsedilmiştir.
Yukarıda yaptığımız açıklamalar çerçevesinde;
a) İftar yemeği şirketin çalışanlarına veriliyorsa bu takdirde ayni ücret gibi değerlendirilecek olup fatura tutarı brütleştirilip bordroya dahil edildikten sonra kayıtlara gider olarak alınabilir.
b) İftar yemeği şirketin ticari ilişkide bulunduğu şirketlere veriliyorsa faturanın hem KDV’si indirim konusu yapılabilir hem de söz konusu fatura kayıtlara gider olarak alınabilir.
c) Yukarıdakilerin haricinde iftar yemeği ne şirket çalışanlarına nede ticari ilişkide bulunulan şirketlere veriliyorsa bu takdirde fatura tutarı KDV dahil olarak 131 Ortaklardan Alacaklar hesabına alınmak suretiyle kayıtlara intikal ettirilir.
Yukarıdaki c maddesinde dikkat edilirse harcamanın 131 Ortaklardan Alacaklar hesabına alınması gerektiğinden bahsettik. Oysa, konu ile ilgili birçok yazıda Kanunen Kabul Edilmeyen Gider hesabına alınması gerektiğinden bahsetmektedir. Oysa, şunu önemle belirtmek isterim ki bir harcamanın KKEG olması için onun öncelikle bir gider olması lazım. Bir başka deyişle gider tanımının içinde yer almayan bir harcamayı biz Kanunen Kabul Edilmeyen Giderlere alamayız. Yani harcama kalemi önce gider olacak ancak vergi kanunlarında söz konusu harcama bizzat belirtilerek (Binek araçlara ait MTV’nin açıkça belirtildiği gibi) söz konusu harcamanın gider niteliği kabul edilmeyecektir. İşte bu noktada hangi tür harcamaların gider yani ticari kazancın tespitinde indirim konusu yapılacağı ve hangilerinin Kanunen Kabul Edilmeyen Gider oldukları vergi kanunlarında etraflıca ve şüpheye yer veremeyecek şekilde belirtilmiştir.
Nasıl ki şirket hesabından alınan ve şirkette kullanılmayacak olan bir çamaşır makinesini biz KKEG değilde 131 Ortaklardan Alacaklar Hesabına alıyorsak, şirket tarafından eşe dosta verilen yemek harcamalarını da KKEG değil 131 Ortaklardan Alacaklar hesabına almalıyız.
Kaynak: www.MuhasebeTR.com
(Bu makale yazılı veya elektronik ortamda kaynak göstermeden yayınlanamaz. Kaynak göstermeden yayınlayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.)
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.