Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

10Ağu/140

KARANLIK GECELERİN ŞAFAĞI SÖKMEK ÜZEREDİR – Yrd. Doç. Dr. Sakin ÖNER

ekmelettin ihsanoğlu prof drKARANLIK GECELERİN ŞAFAĞI SÖKMEK ÜZEREDİR – Yrd. Doç. Dr. Sakin ÖNER

Yüce Türk milletinin Değerli Evlatları!

Bilinen kısmıyla 5 bin yılı aşkın tarihimiz içinde Türk milleti, ideallerini engin ufku ve şaşmaz öngörüsüyle, hep bulunduğu noktadan daha ilerilere taşımıştır. Tarihinde Göktürklerden sonra devletinin adını Türkiye Cumhuriyeti olarak koyan şuurlu Türk milliyetçisi büyük Atatürk'ün kurduğu 91. yılını idrak eden devletimiz ilk 80 yılında da medeniyet yolunda hep ileriye gitmiştir.

Fakat son 10 yılda bütün kurumları ve felsefesiyle Cumhuriyet öncesine özlem duyan ve robot kafalı, standart düşünceli ve biat kültürlü bir nesil yetiştirmeyi 4+4+4 projesiyle hayata geçirmeye çalışan bir yönetimle karşı karşıyayız. Devletin bütün erklerini elinde toplamaya çalışan, kendisine karşı olan bütün kişi, kurum ve kuruluşları ya biat ettirmeyi, ya da yok etmeyi kafasına koymuş bu yönetim, kontrolden çıkmış bir buldozer hızıyla Cumhuriyet'in kazanımlarına saldırıyor.

Tarihimizdeki istibdat dönemlerini aratan bir baskı, dehşet ve zulüm dönemi geçiriyoruz. Özgürlüklerimizin çoğunu özgürce kullanamıyoruz. Hayatın her alanına müdahale ediliyor. Ülke bir korku imparatorluğu haline geldi. Kimse kimseye güvenmiyor. Aynı kurumun çalışanları birbirini nasıl etkisiz hale getireceklerinin hesabı içine sokuldu. Millet; etnisite, din, mezhep, parti, cemaat, ideoloji, felsefe boyutlarında bölünerek birbirine düşman ediliyor. Bir karabasan ülkemizin üzerine abanmış kalkmıyor. Milletin çoğu fakru zaruret ve eğitimsizlikten çaresiz kıpırdıyamaz durumda, "kontrolsüz güç" ne derse onu yapıyor. Milletin çoğunluğu birey olmanın gereğini, üretme ve başarma heyecanını, umut ve ideallerini kaybetmiş durumda...

Ey Geleceğin Aydınlık Türkiyesinin Yurttaşları!

Unutmayınız ki, bugün içinde bulunduğunuz ortam, 19 Mayıs 1919 öncesindeki Mustafa Kemal ve arkadaşlarının karşı karşıya bulunduğu ortamdan daha kötü değildir. Onlar, vatanlarının önemli bir bölümü işgal altında olan, orduları dağıtılmış, Padişahı işgalcilerin elinde tutsak, bütün ümidini kaybetmiş bir milletin önüne düştüler ve Allah'ın yardımıyla büyük mucizeyi gerçekleştirerek, bir enkazdan Genç Türkiye Cumhuriyeti'nin insanlık ufkuna bir güneş gibi doğmasını sağladılar. İnanız ki, kurtuluş bir adım ilerinizdedir. Siz yeter ki ümidinizi, inancınızı ve heyecanınızı kaybetmeyin.

Tevfik Fikret bir şiirinde diyor ki; "Zulmün topu var, güllesi var, kâl'ası(kalesi) varsa/ Hakkında bükülmez kolu, dönmez yüzü vardır". Üstad Mehmet Âkif ise "Allah'a dayanın, sa'ye sarılın(çok çalışın) ve hikmete râm olun" diyor. Çünkü şu anda yapılacak olan Allah'ın ipine sarılmak ve başarmak için çalışmaktır. O zaman göreceksiniz ki, karanlık gecelerin nurlu şafağı en kısa zamanda (belki yarın, belki yarından da yakın) doğacaktır. Bu tarih, 10 Ağustos 2014 olabilir.

Henüz vakit var. Siz yeter ki, önce kendiniz görevinizi yerine getirin, sonra apartmanınızdaki, çevrenizdeki, köyünüzdeki, kentinizdeki herkesi arayıp, onların zulme, bölücülüğe ve diktatörlüğe değil, Cumhuriyete, parlamenter sisteme, çağdaş hayata, huzura ve kardeşliğe (yani Prof. Dr. Ekmeleddin İHSANOĞLU'na) oy vermeye ikna edelim.

Yolumuz açık ve aydınlık olsun.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.