BİR KAHRAMANLA TANIŞTIM – Halil ALTIPARMAK
BİR KAHRAMANLA TANIŞTIM - Halil ALTIPARMAK
Uzun bir zamandan beri tanışmak istediğim bir kişi ile 21 Temmuz 2014 (Kıbrıs çıkarmasının 40. Yıl dönümü) günü ÇAPA Hastanesi’nde tanıştım ve kafamdaki düşündüğümden daha fazlasını buldum.
Kim bu kişi?
Hani şu Ergenekon Terör Örgütü soytarılığı icat edilmişti ya!
Hani şu Türk Silahlı Kuvvetlerini çökertme projesinin dış güşler ve onların yerli -her türlü- işbirlikçileri ile uygulanması başlangıcı var ya!
Hani şu Büyük Ortadoğu Projesi ile bölgeyi dönüştürmek için ülkede tutulan taşeronlar oluşturulmuştu ya!
Bu ihanet projelerinin uygulanmaya başladığında ilk adı geçenlerin başında olan kişi.
Bugün gelinen noktada, tüm bölgenin kan gölü oluşunun ve bizim de dünya, bölge İslam Âlemi liderlikleri oyunundan bugünkü duruma düşüşümüzün nedeni, çok kısa olarak yukarıda özetlediğim, Türkiye’de 7-8 seneden beri yaşananlardır.
Atilla ATEŞ Paşanın Hatay’da Suriye’ye terörist başını yeter artık, derhal göndereceksin deyip, Suriye’nin de korkusundan hemen, beslediği terörist başını ülkesinden kovduğu ve dünyada hiç bir ülkenin bu caniyi kabul etmeye cesaret edemediği günlerden bugünlere gelişimizin en büyük nedeni, ERGENEKON, BALYOZ vesaire davaları ve bu davaların resmi, gayri resmi savcılarıdır.
Bu davalar bahane edilerek Türk Silahlı Kuvvetleri’nin çökertilmesi gerçekleştirilmiş, dolayısıyla, bölgemizde bekçisiz köyde değneksiz gezilmeye başlanmıştır.
Türk Silahlı Kuvvetlerinin bu duruma düşürülmesi, Büyük Ortadoğu Projesi’nin rahatça uygulanması için olağanüstü uygun bir ortam sağlamıştır.
Siz, bölgemizde yaşadıklarımızın Türk Silahlı Kuvvetleri’nin eski gücünde olduğu dönemlerde yaşanacığını mı zannediyorsunuz?
İşte, neden ve sonuçlarını çok özetle anlattığım bu davaların başlangıcı olan günlerde adı çok sık duyulan o kişi; Muzaffer TEKİN!
Emekli Yüzbaşı Muzaffer TEKİN!
‘Tutukluluğum süresince rahatsızlığımın ön plana çıkmasını istemedim, ama gelinen nokta benim kontrolüm dışında gelişmiştir. Içinde bulunduğum durumun bir af konusu yapılmasını kesinlikle istemiyorum’ diyebilecek cesarete ve mertliğe sahip bir isim Muzaffer TEKİN.
Adana Muharip Gaziler Derneği Başkanı Emekli Binbaşı dostum (kendi de kabul ederse) Tamer UMAN aracılığıyla, bu mert insanı, Muzaffer TEKİN komutanı, yatmakta olduğu İstanbul ÇAPA Hastanesi’nde ziyaret ettim.
Kısa süreli olmak zorunda olan ziyaretimde, komutanla adeta yüz-yüz elli yıllık memleket ve Millet meselelerini konuştuk.
Komutanın, 7 yıl süren duruşma tiyatrolarında hiç eğilmediğini, bükülmediğini yazdığı mektuplardan çok iyi biliyordum zaten.
Ayrıca, ziyaretimde, sohbetimizin konusu gelince, başucunda bulunan kitap ve defterler arasından birini aldı ve bir duruşmada, Mustafa Kemal ATATÜRK’ün Peygamberimiz hakkında mahkemeye söylediklerini okudu ki, herkese ders niteliğinde idi.
Şimdi, bir başka kahramanlık özelliğinden bahsedelim;
Kıbtıs’ta Zafer Tepe diye bir yer vardır. Bu tepe, adını 20 Temmuz 1974 tarihinde yapılan Kıbrıs çıkartmasında Teğmen Muzaffer TEKİN’in yaptığı kahramanlıklar nedeniyle, bu teğmenden almıştır.
Teğmen Muzaffer TEKİN, altın madalyalı Kıbrıs Gazisidir.
Bir önemli konuyu daha açıklamadan geçemeyeceğim.
Yukarıda adı geçen davalar nedeni ile içeri girip çıkan herkesin mücadelesine saygı duyarım elbette. Bu kişiler arasında basından takip ettiğim kadarıyla kahramanlık sıfatına layık kişiler olduğunu, bu kişiler arasında da hep dik duranların olduğunu biliyorum. Yeri ve günü geldiğinde bu kişilerden de bahsettik, bahsederiz. Ancak, girip çıkanlardan bazılarının çıktıktan sonraki suskunluğunu, bazılarının son zamanlarda hedeflerinin tek taraflı olmasını anlamakta zorlanıyorum.
Muzaffer TEKİN komutan ile yaptığım sohbette, olayları doğru değerlendirişini, sağlıklı düşünce ürünü olan ülke gerçeklerini doğru yere koyuşunu, meselenin tek hedef gösterme değil asıl yetkililerin sorumlu olması gerektiğini söylemesi de, ayrıca takdire değer bir durum oluşturdu bende.
Bir konuya daha değinelim;
Bir insanın içerisinde kahramanlık duygusu olabilir ve sırası geldiğinde bunu gösterebilir. Kahramanlığa şahsî bakarsak böyle söylenebilir. Ama, evli bir kişinin kahramanlığını sürdürebilmesi için, mutlaka ev halkının da, özellikle eşinin de bu kahramanlığı içinde hissetmesi gerektir. Muzaffer TEKİN komutanın böyle bir eşi olduğunu ve kendisini desteklediğini kısa da olsa görme imkânım oldu ve hatta en yakınlarının da kendisini nasıl desteklediklerini yakından gördüm. Helâl olsun onlara!
Sonradan düşündüm; dedim ki, elbette Muzaffer TEKİN’ler olacak, elbette kahramanlar olacak!
Yüce Türk Milleti, asırlardan beri Cihan Hakimiyeti Mefkuresini (ülküsünü) yetiştirdiği kahramanlar sayesinde uygulamadı mı?
Asırlardan beri içeriden ve dışarıdan bütün saldırılara rağmen, bugün, dünyanın en geniş topraklarına ve dünyanın ana dil olarak konuşulan ilk beş dilinden birine sahip bir MİLLET olabilmenin kahramanlar yetiştirmekten başka bir yolu var mı?
Yeter ki, Millet, kahramanlarına sahip çıksın, kahramanlarını unutmasın. Tıpkı ZAFER TEPE gibi.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.