Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

16May/140

Soma…SoRRRma… / Ahmet Yavuz

SSS(5)  Soma…SoRRRma… / Ahmet Yavuz

Türkiye en acı günlerinden birini yaşıyor.
Tarihe tanıklık edip  17 Ağustos 1999 depreminde ne canların gittiğini,

Yetkililerin günlerce vefat edenlerin sayısını gizlemek adına neler yaptıklarını hatırlayanlardan biriyim.
Hatta doğru bilgi verdi diye görevden azledilenlerin olduğuna da bizzat şahitlik edenlerdenim.

Bugün nefesimizi tuttuk Soma’da yaşanan büyük trajedinin bilançosunu izliyoruz.
Ekmek parası kazanmak uğruna kelleri koltukta yerin yüzlerce metre altında gözünü kırpmadan giden insanlarımızın ölümle yaşam arasındaki ip ince çizgide hayatta kalmaları,
Onlardan gelecek  umut ışığının yanması için ellerimizi açıp dua ediyoruz.
Kömür karasına bulanmış yüzlerini ya Ramazan sofralarımızda
Ya Reklam malzemesi yapıldığında,
Veya bir siyasetçinin şovlarında tanık olduğumuz o kapkara gözlerin aydınlığa çıkmaları için dua ediyoruz.

Sadece rolümüzü oynuyoruz.
Bizim görevimiz ağlamak ve ağıt yakmak,
Siyasilerin görevi bahane uydurmak.
Kandırmayalım kendimizi.
Örtmeyelim gerçeklerin üstünü.
Kara elmas denilen,
Uğruna yüzlerce can feda edilen kömür,
Bizim yıllardır en acı gerçeğimiz.
Şöyle bir hafızamızı yoklayalım
Birkaç yıl önce Karadon Maden Ocağı'nda meydana gelen grizu faciası sonrası 30 madencimiz hayatını kaybetmişti.

İşte tamda o gün başbakan Erdoğan ‘Bu mesleğin kaderinde var\' demiş,
Ardından da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer ‘İlk 19-20 cesedimizde bahsettiğiniz türden herhangi bir şey yoktu. Güzel öldüler. O konuda ben acı çekmediklerini ve fizik olarak da güzel öldüklerini buradan rahatlıkla söyleyebilirim. İlk çıkardığımız 20 kişinin kimlik tespitinde sorun çıkmadı. Diğerleriyle ilgili DNA testine başvurmak zorunda kaldık. Bütün işçilerimizi ailelerine teslim ettik. Hepsi defnedildi, hepsi huzur içindeler.’  dediklerinde  sonu belli bir filmi ellerimizde  mendil hüngür hüngür ağlayarak izlememiş miydik.
Yıllar geçti,
Acılar yüreklere gömüldü…

Ta ki Soma daha doğrusu SOrMA ‘ya kadar.
Bu kadar ağır bir vahameti kimse beklemiyordu.
Öyle ya bu mesleğin fıtratında ölüm vardı varmasına da,
Bu kadar vahimi pek de şahit olunan değildi aslında…
Sıkıştığında tarihe sarılanlar Bin dokuz yüz bilmem kaça atıf yapıp,
Takdir-i İlahi diyerek işin içinden sıyrılmanın derdine çoktan düştüler.

SOrMA…sakın SOrMA’ki bu devran böyle sürüp gitsin…

Ölen ha bir madenci ha bin madenci,

Nasıl olsa Fıtratında ölüm var değil mi?

http://www.kocaeligazete.com/images/yazar/9SnadJ-g.jpg

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.