YALAN HABER ve PROPOGANDA… / Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU
YALAN HABER ve PROPOGANDA… / Av. Zeki HACIİBRAHİMOĞLU
Ben medyada ki yazılı ve görsel haberlere inanmam. İnsan masal dinlerken, tiyatro veya televizyon seyrederken işittiği veya gördüğü şeylerin doğruluğuna inanabilir mi? Haberlerin bunlardan ne farkı var? Şimdi yalan haber yayınlamak bir sanat, bir uzmanlık mahiyetini almış. Bunun birçok memurları, uzmanları, kuvvetli teşkilatları vardır. Hatta bazı memleketlerde bunun için bir bakanlık bile kurmuşlar.
Yalan haber yayınlamanın kibarca ismi propagandadır. İnsanın yediği yağın halis yağ olduğundan emin olması gibi gazete ve ajans haberlerinin yahut adi sokak laflarının doğruluğundan da emin olmalıdır. Bugün bütün insanlar bu propaganda denilen ağın içindedir. Bir taraftan ilim, insanlara hakikati öğretmeye çalışırken, diğer taraftan da propaganda insanları yalanlara inanmaya zorlarlar.
Medeniyet ikiyüzlü huysuz, suratsız, ihtiyar bir kadın gibidir. Doğruyu da söyler yalanı da icat eder. Yalan söylemek ticaret adına yapılırsa adı reklamdır. Siyaset için yapılırsa adı propagandadır. Din adına yapılırsa adı misyonerliktir. Ahlak adına yapılırsa nezakettir. Bizce en iyisi ahlak adına yapılanıdır. Çünkü en az zararı ve en çok faydası olanı budur. Haberleri masal dinler gibi dinlemeli, en akla sığmaz masallarda bile bir hakikat payı olduğu gibi en yalan haberlerde bile bir hakikat belirtisi vardır. Mesela birisinin aleyhine bulunmakta ısrar ediliyor. Bu yalnız ona çok değer verildiğini gösterir. Ajanslar gazeteler bir haberde çok mübalağa gösterdiler mi mutlaka onun aslı doğrudur. Çünkü fiilin tesirini azaltmak için sözün kuvvetine müracaat ediliyor. İnsanların yüzleri sinemada ki çehrelerden farksız olduğu gibi sözleri de romanlarda ki sözlerden daha çok doğru değildir.
Rahat yaşamak isteyen ne yüzlere aldanır nede sözlere inanır. İnsan öyle bir kumaştır ki tersi yüzüne uymaz Sözlerinin arkasında işleri görebilmek haberlerden ziyade vakalara dikkat etmek hünerdir. Büyük düşünür Türk milliyetçisi Ziya Gökalp İngilizler tarafından sürgün edildiği Malta adasında 14 Ekim 1920’de kızı Seniha hanıma yazdığı mektuptan alınan yukarıdaki sözler bu gün tazeliğini hala korumuyor mu?
Araştırmacı yazarlar karıştırmacı yazarlar gizli belgeleri ele geçiren bitirim gazeteciler meşhur aktrisleri plajlarda bikini ile resimlemeye çalışan becerikli uyanık gazeteciler televizyoncular sizlere sesleniyorum.
Büyük Türk düşünürü Ziya Gökalp’ in kızına yazdığı mektubu bir daha dikkatle okuyun ve düşünün. Büyük Atatürk ün gençliğe hitabesinde gençlere çizdiği tablo bu gün daha ağır şartlarda devam etmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet devam etmesi için şahsı menfaatlerimizi ülke menfaatlerimizin üzerinde görmeyelim. Gaflet dalalet ve hatta hıyanet içinde olmayalım. Şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle birleştirmeye çalışanlar Türk milletinin çelik iradesine çarparak parçalanacaklardır. Tarih bunun örnekleriyle doludur.
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.