Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

2Ara/130

Harun gibi gel, Karun olup git – Hüseyin Yıldız

20130531025230huseyinyHarun gibi gel, Karun olup git - Hüseyin Yıldız
 www.bizimyaka.com 02 Aralık 2013 tarihli yazısı

Güçlüyken; dik durmak, haksızlığa karşı dilsiz şeytan olmamak kolaydır. Zor
olanı; zayıfken, acizken, karşındaki güçlüyken dik durup haksızlığı haykırmaktır.
Bu tavrı muktedirken göstermek her kişinin işi, mazlumken göstermekse er kişinin
işidir. Hayatın her alanında özelliklede siyaset gibi gücün olduğu yerlerde örneklerine
sık sık rastlıyoruz. Bir bakıyorsunuz daha düne kadar siyasi iktidara demediğini
bırakmayıp en keskin muhalefeti yapanlar bir anda iktidar safına geçip dedikleri her
şeyi unutarak dün yerden yere vurduklarıyla yola devam edebiliyorlar. Misal olarak
fikirlerine ve duruşuna çok değer verdiğim Has Parti genel başkanı Numan
Kurtulmuş örneğinde olduğu gibi.
 
Kendisi ve partisi kanımca ülkede zaman içinde iktidara alternatif olabilecek bir
durumdayken partisini kapatarak, kendisiyle yola çıkanları da bırakarak iktidara ilhak
oldu. İktidara istinaden söyledikleri meşhur sloganları "Harun gibi gelip Karun
gibi gitmeyeceğiz" hala kulaklarda ve siyaseti yakın takip edenler arasında alay
konusu olmaya devam ediyor. Bazı gazete ve gazetecilerde var ki onların
tavırlarından, söylemlerinden bahsetmek bile gereksiz. Öyle vıcık vıcık öyle yapış
yapışlarki...

Son günlerde malum cemaat ile eski yol arkadaşı iktidar arasında soğuk rüzgârlar
hatta fırtınalar esiyor. Bir zamanlar aynı yoldan geçip, aynı sudan içip, aynı dağın
yeli olanlar artık yol ayrımına gelmiş bulunuyor. Düne kadar bavulcunun açtığı
bavullardan çıkanlarla ülkede ezberleri bozanlar şimdilerde bavuldan bizle ilgili ne
çıkacak diye bekler oldular. Bavulla teslim ettiği belgeler neticesinde Ergenekon,
Balyoz, Sarıkız davalarında yön belirleyici olan Taraf gazetesi bu günde iktidarı
sıkıntıya sokacağını düşündüğü belgeleri yayınlamaya başladı ve devamı
olduğunu da iddia ediyor. Tabi dün bu belgeleri nerden buldun demeyenler bu
gün bu belgeyi nasıl ele geçirmişler, suç işleniyor falan demekteler.
 
2004 MGK'sına ait olduğu iddia edilen belgede Gülen cemaatini bitirme yönündeki
tavsiye kararlarının altında başbakanın ve bakanların imzası olduğu belirtiliyor.
Hükümet belge sahte, imza falan atılmadı diyemiyor. Bu kararlar hiçbir zaman
uygulanmadı demekle yetiniyor. Buradan bu kararların alındığını ve imzalandığını
anlıyoruz, uygulanmamıştır o ayrı. Bu karardan çok da farklı olmayan 28 Şubat
kararlarına imza attığı gerekçesiyle rahmetli Erbakan Hocayı en ağır şekilde eleştirip,
dik durmamakla suçlayanlar öyle görünüyor ki eleştirdikleriyle sınanıyorlar. Koalisyon
hükümetinde pamuk ipliğiyle iktidara tutunan Erbakan Hocamı güçlüydü, yoksa
meclisin üçte ikisine sahip olanlar mı? Ki Erbakan hocanın o kararları imzalamadığı
da ortaya çıktı.
 
Birde o MGK'da sayın başbakanın orgeneral Eruygur'a sert çıkarak, hatta "kes u...."
diyerek haddini bildirdiği iddiası efsane gibi dolaşıyor ortalıkta. Bu bir iddia ama
imzalar gerçek. O zaman bende sormadan edemiyorum hem had bildirip hem de
uygulamayacağın kararların altına imza atmak nasıl oluyor?

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.