Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım… Şikayet edeceğine sen de alternatifini oluştur.

2Kas/130

VATANA İHANET NEDİR? – METEHAN ŞENOL

VATANA İHANET NEDİR? - METEHAN ŞENOL / Email : yilmaz199@mynet.com

Bir ülkede küçük insanların gölgeleri büyüyorsa, o ülkede güneş batıyor demektir. ABD’nin bölgemiz ile ilgili planları, Büyük Ortadoğu Projesinin gerçek yüzünü okuyabilenler için açıkça belli. Adamlar bunu saklama zahmetine bile girmiyorlar. Türk basınında ve yabancı basında defalarca, Türkiye’nin Güneydoğu Bölgesinin bizden koparıldığını gösteren haritalar yayınlandı. Üstelik bu haritaların fotoğrafları Amerikalı Kurmay Subayların Pentagondaki odalarının duvarlarında, NATO toplantılarında masaların üzerinde iken yayınlandı.

Bildiğiniz gibi bu günkü Milli Sınırlarımızı belirleyen Lozan Antlaşmasını, Parlamentosundan geçirmeyip, tanımayan tek ülke AMERİKA’dır.

ABD Devletinin esas ve çok uzun yıllara dayanan emelinin ilk adımı,

Türkiye-Suriye-İran-Irak’tan koparılacak topraklarla, ikinci İsrail olacak

“Büyük Kürdistan” Devletini kurmaktır. ABD derin devletini yöneten Evangelistler ve İsrail, “Vaat edilmiş topraklar” olarak kabul ettikleri, bizim Dicle-Fırat Havzamızı da içine alan toprakları hep ilgi alanlarında tutmuşlardır. ABD bu yüzden Kuzey Irak’ta en büyük bombardıman uçaklarının rahatlıkla inebileceği, dünyanın dördüncü büyük havaalanını inşa ediyor.

ABD, Kuzey Irak’taki Bölgesel Kürt Yönetimini bu yüzden şartsız desteklemekte, Suriye’ye saldırı planlarını bu yüzden hayata geçirmeye çalışmakta, İran’a da ambargoyu bu sebepten devam ettirmektedir.

TÜRKİYE yöneticileri neden ABD politikaları ile tamamen örtüşen aşağıdaki işleri yapıyor;

Yöneticiler; ABD’nin Irak’ı işgaline ve milyona yakın Müslüman’ın öldürülmesine, on binlerce kadının tecavüze uğramasına, çoluk çocuk dört milyon Irak’lının vatanlarını terk etmelerine niçin susarak ve hiç karşı çıkmayarak ABD politikasını destekliyor.

“Ortak Bakanlar Kurulu Toplantısı” yapmayı kararlaştırdığı Suriye ve Başkan Esad ile niçin savaş edecek hale gelindi.

Yöneticilerimiz;İran’ın nükleer teknoloji kullanması için destek veren iki hükümetten biri idi. Ne oldu da, bu kararından hemen vazgeçip, İran’ın nükleer saldırısına karşı İsrail’i koruyacak “Füze Kalkanı” projesinin Türkiye’ye kurulmasına izin verip, Türkiye’yi hedef haline getirdi.

Yöneticiler ile Öcalan, nasıl oluyor da bir masanın etrafında günlerce, aylarca, yıllarca oturup “yol haritası” hazırlayabiliyorlar. Bu ikisinin hangi müşterekleri var ki, beraber olabiliyorlar.

Kürtçü-Bölücü Örgütün (Öcalan+PKK+BDP+DTK+KCK) hedefi, Cumhuriyeti yıkmak, Güneydoğu’da önce “Özerklik” sonra “Bağımsızlık” ilan edip, ileride kurulacak “Büyük Kürdistan Devletine” katılmaktır.

Bunu şimdilik açıkça dillendirmiyorlar ama, PKK’nın tüm yayınlarında bu düşünceler açıkça ifade edilmektedir.

Yöneticilerimiz, Bölücü-Kürtçü örgütün politikalarını destekleyen işleri neden yapıyor.

Yöneticiler; Eline silah alıp bu ülkenin güvenlik güçlerini, çocukları, kadınları öldüren bu terör örgütü ile, silah bıraktırmadan niçin görüşüyor.

Terör örgütünün yuvası Kuzey Irak’ta. Yöneticiler, niçin Kuzey Irak yönetimiyle karşılıklı oturup sazlı-sözlü eğlence düzenliyor da, Barzani’ye “Bu teröristler senin evinden çıkıp benim insanlarımı öldürüyorlar. Ya bunlara sahip ol ya da evini kafana geçiririm” deyip gereğini yapamıyor.

ABD izin vermiyor olabilir mi?

Yöneticiler, PKK Terör örgütünün koruyucusu Barzani’ye başta ucuz elektrik olmak üzere niçin ticari kolaylıklar sağlıyor.Kuzey Irak’taki sigara tesisleri her ay milyonlarca sigarayı Türkiye’ye sokup, Barzani’ye milyonlarca dolar kazandırıyor. Bütün bunlar bilindiği halde, Barzani’nin değişik isimlerle Mersin Serbest Bölgede iş yapan şirketlerinin kaçakçılık yapması niçin engellenmiyor. Amerika koruması buralara kadar uzanıyor mu?

Bu yazdıklarım her türlü politik düşüncelerden arınmış Türkiye gerçekleridir. İnkar eden var mı?

“Demokrasi benim için araçtır, istediğim yere kadar giderim, sonra inerim” , “Davam için papaz elbisesi bile giyerim” diyen bir anlayışı demokrasinin neresine yerleştireceğiz.

Ömürlerini terörle mücadeleye adamış bu kahramanlar zindanlarda çürürken, bölücülerin temsilcileri Yüksek rakımlı tepeye konuk edilmediler mi?

Terör örgütüne karşı “İstihbarat” görevini yapan gencecik askerler, terör örgütünün elemanı olan itirafçılar tarafından suçlanıp hapse atılmadı mı? Bu TSK’nın istihbaratını çökertmedi mi. Arap ülkeleri ile vizeler kaldırılıp, teröristlerin büyük şehirlere dağılması sağlanmadı mı? Bu hareket Polisin “Kişiye dayalı istihbarat” çalışmalarını çökertmedi mi?

Askeri kışlasına, Polisi karakoluna kapatıp güvenlik güçleri yalnızca birliklerini korur hale getirilmedi mi? Böylelikle meydan terör örgütüne bırakılmadı mı?

Bugün Güneydoğu’da yol kontrolleri PKK’nın elinde değil mi?

Kaçırılan Türk Askerleri aylardır kurtarıldı mı? Hamas militanları için özel uçak gönderilmedi mi?

Şimdi sizlerden ricam, bu yazıyı baştan bir kez daha okuyup şu soruya cevap vermenizdir.

Vatana ihanet nedir, hangi şartlarda gerçekleşir ve ABD, YÖNETİCİLERİMİZİ neresinden yakalamıştır ki tüm bu işleri yaptırabilmektedir? Vatana ihanetin tarifini yapabilin TÜRK gençleri, PKK telin mitingine katılan vatansever TÜRK insanları. Sizler nasıl anlıyorsunuz vatana ihaneti aziz TÜRK Milliyetçileri.

Gönlünü yıkayıp arıtmamışsan, ha bire abdest alıp durmaktan fayda bekleme.

İnsanın kararlı olanından kork.

http://bolge.com.tr/KoseYazilari/YaziDetay.aspx?YaziID=922

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.