KOCAELİ MİLLİ KURULUŞLAR BİRLİĞİNİN DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI
KOCAELİ MİLLİ KURULUŞLAR BİRLİĞİNİN DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ İLE İLGİLİ BASIN AÇIKLAMASI
Kocaeli Milli Kuruluşlar Birliği;
“Yeni Anayasa çalışmalarında ilk üç maddenin sorgulanmasına ve ilan edilen sözde demokratikleşme paketi ile açılım süreci ve İmralı müzakerelerine” karşıdır.
Küresel güçlerin ve bölücü terör örgütünün baskısıyla “özel okullarda Türkçe dışındaki farklı dil ve lehçelerde eğitim ve öğretime izin verilmesi, okullardan Andımızın kaldırılması, alfabemizde bulunmayan “q, x, w” harflerinin kullanılmasına müsaade edilmesi, yerleşim birimleri ve coğrafi bölge isimlerinin değiştirilmesinin önünün açılması, ana dilde savunmanın yasalaştırılması, resmi tabelalardan T.C. ibaresinin silinmesi, yabancılara mütekabiliyet esası gözetilmeden toprak satılması, küresel güçlerin yerli sermayedeki payının artırılması, Azınlık Vakıfları’nın genişletilmesi, cemaat olmayan yerlerde Kilise ve Havra açılması ve PKK ile müzakere TSK ile mücadele edilmesinden” sıkıntı duymaktadır.
Başta ABD olmak üzere emperyalist güçlerin baskısı ile tavizkar bir dış politika izlenmesi, Irak ve Suriye’de milli politikalardan uzaklaşılması, hudutlarımızın kevgire dönmesi, topraklarımızda NATO füze erken uyarı sistemi ile Patriot Füzeleri kurulması, Papaz Okulu açma- Ayasofya’yı Kilise yapma- Patrikhaneyi Ekümenik kılma vb. tarihi Bizans emellerinin canlandırılması ve AB uyum yasaları ile Türkiye’nin Batı Dünyası’nın pazarı ve jandarması olmaya mahkum edilmesinden; rahatsızdır.
Teröristlerin Habur’da kırmızı halıyla karşılanması, Diyarbakır Mitingi taşkınlıklarına göz yumulması, Karayılan’ın Kandil’den T.C. Devleti’ne meydan okumasına boyun eğilmesi, PKK’nın sözde şehitlikler açmasının görmezden gelinmesi, KCK’nın öz savunma gücü kurmasına ses çıkartılmamasından; endişe etmektedir. Anayasadan Türk Milleti’nin çıkartılması, milli devlet ve üniter yapının bozulması, başkanlık modeli ile eyalet sistemine geçilmesi ve Türk Milleti’nin “Anadolu’daki 1000 yıllık egemenliği ile Türkiye üzerindeki hükümranlık haklarının” sonlandırılmak istenmesinden; endişelenmektedir.
Açılım ile ülkenin nereye sürüklendiğini, sözde barış karşılığı terör örgütü ve küresel güçlere hangi tavizler verildiğini ve Oslo görüşmelerinde neye imza atıldığını bilmediğinden; huzursuzdur.
BDP’nin “iki dilli-bayraklı-milletli yaşam, demokratik özerklik, bölge meclisi, öz savunma gücü, genel af vb.” bölücü taleplerinden ve PKK’nın kanlı eylemleri ve tehditlerinden; bunalmıştır.
Analar ağlamasın, demokrasi, insan hakları, barış ve özgürlük gibi kulağa hoş gelen ve kimsenin itiraz edemeyeceği söylemler altında, Terörist Başı ile yapılan görüşmelerden; sıkılmıştır.
Osmanlı Devleti’nin parçalanma sürecinden beri hiçbir dönemde insanlar “kimlikler ön plana çıkartılarak” bu kadar rahatsız edilmemiş, etnik ve mezhepsel ayrılıklar bu denli kaşınmamıştır.
Bir etnik grubun meseleleri sürekli gündeme getirilir ve yapılan taşkınlıklara göz yumulursa; bundan ülkenin diğer insanları rahatsız olur ve savunma refleksi içine girer.
PKK’nın eylemleri, BDP’nin söylemleri, Apo’nun tehditleri, Barzani’nin açıklamaları ve basında her gün yer alan açılım tartışmaları; halkın gerilim ve öfkesini yükseltmiş, küçük bir kıvılcımın büyük patlamalara neden olabileceği toplumsal bir hassasiyet doğurmuş ve ülkeyi uçurumun kenarına getirmiştir.
Önlem alınmazsa Türkiye - ALLAH korusun - önce Arap Ülkeleri gibi iç harbe, sonra Yugoslavya gibi parçalanmaya doğru gidebilir.
Zaten bir ülke çift dilli- bayraklı ve milletli hale gelirse, sonu bölünmedir.
Elbette zenginlik olarak görülmesi gereken farklılıklarımız vardır ve herkes ana dilini özgürce konuşmalı, inancını- kültürünü doya-doya yaşamalı ve kimliği ile gurur duymalıdır.
Anayasa’dan insan haklarına aykırı hususlar çıkartılmalı ve bireysel hak ve özgürlükler genişletilmelidir.
Ancak devletin görevi ayırmak değil, tüm insanları “milli bir kimlik altında ve dil, din, kültür, tarih, ülkü birliği gibi ortak paydalar etrafında” bütünleştirmektir.
Devletimizin kurucusu Atatürk bu yüzden “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir. Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trakyalı, hep bir soyun evlatları ve aynı cevherin damarlarıdır.” diyerek, hiç kimsenin ayrısı- gayrısı olmadığını açıkça belirtmiştir.
Sonuç itibariyle; T.C. Devleti’nin kırmızı çizgileri ile Müslüman- Türk Milleti’nin egemenlik hakları korunmalı, Türkiye “PKK ile Batılılara taviz verilerek” Osmanlı’nın son döneminde yaşanan felakete sürüklenmemeli, SEVR’e geçit verilerek bağımsızlığımızın teminatı olan LOZAN delinmemeli ve bir an önce etnik ve mezhepsel tartışmalar sonlandırılıp birlik ve bütünlük sağlanarak; Türkiye normalleştirilmelidir. 26 Ekim 2013
Aygutşat SELÇUK, KMKB Dönem Başkanı
KMKB Dönem Başkanı ve İzmit Türk Ocağı Başkanı Aygutşat SELÇUK
Türkiye Kamu Sen Kocaeli Şube Başkanı Veysel ULUMAN,
Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı Av. Ruhittin SÖNMEZ,
Ülkücü İşçiler Kocaeli Şube Başkanı Yaşar YILDIRIM,
Kocaeli Ülkü Ocağı Başkan V. Tuğrul GÖK,
Kocaeli Alperen Ocağı Başkanı Eren ELMALI,
TÜRKAV Başkanı Reşat ÖKTEM,
Türk Eğitim Sen Başkanı Süleyman PEKİN,
Türk Emekli Sen Kocaeli Şube Başkanı Alemdar Alp TİMİNCİOĞLU,
Türk Tarım Orman Sen Kocaeli Şube Başkanı Feridun AZTEKİN,
Türk Büro Sen Kocaeli Şube Başkanı Rıfat OYPAN,
Selçuklu Düşünce Gurubu Başkanı Feyzullah DİVLİ,
Toplumcu Milliyetçi Oluşum Derneği Başkanı Mustafa ATALAY,
Avrasya Eğitimciler Fedarayonu Kocaeli Şube Başkanı Recep SARISAKAL,
Hoca Ahmet Yesevi Eğitim Kültür Derneği Başkan v. Mete DENİZ
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.