Çevremizde oynanan oyunlar – Doğan AYDIN
Çevremizde oynanan oyunlar - Doğan AYDIN
Medeni batı dediğimiz, başta Amerika, Avrupa ve hamisi oldukları İsrail’in, Osmanlı’yı yıktıktan sonra kurdukları devletçikler nedense bir türlü huzura eremediler.
Kuruldukları günden beri medeni batının iktidara getirdiği askerler tarafından yönetilen bu ülkeler, ya içlerinde birbirleri ile savaştılar ya da komşuları ile…
Bu savaşta bazen batının geliştirdiği silahların deneme üssü oldular, ya da bizatihi silah tüccarlarının ağına düştüler. Milyarlarca dolar silahlara yatırılırken karşılığında ülkelerinin öz kaynaklarıyla medeni batının refahına refah kattılar.
Halkının ekserisinin ehlisünnet olduğunu bildiğimiz bu ülkelerin, dini sebeplerle de yıpratılmış olmalarının, katledilmelerinin, sürülmelerinin mümkün olacağını unutmamak gerekir.
Hemen yanı başımızda bulunan bu insanlarla en az beş yüz yıl beraber yaşadığımızı düşündüğümüzde, onların başlarına gelen felaketlerden bize ne? demek lüksüne sahip olmadığımız ortaya çıkacaktır. Şimdiki zamanda birer devlet olanlar, ecdadımız zamanında ancak birer valilik sıfatı ile yönetilmekteydi. Bağdat Valiliği, Şam Valiliği, Mısır Valiliği ancak İstanbul’a bağlı olduğu dönemlerde huzurluydular. Allah'ın izniyle onların huzuru yine bu milletin azim ve kararlılığı ile mümkün olacaktır.
Önemli olan oynanan bu oyunları milletçe önceden görebilmek ve ülkemize sıçratmadan gerekli tedbirleri almaktır. Bir ve beraberliğimizi bozmamak, düşman için en önemli silahımız olacaktır.
Bize yutturulan ucuz kahramanlık hikâyelerine kanmadan, çalışmak, üretmek ve teknoloji geliştirmek mecburiyetindeyiz. Buna mukabil, lüksten, israftan, tembellikten kaçınmalıyız.
Hep Çanakkale’de bir destan yazdığımız anlatılırda, İstanbul önlerine düşman gemilerinin nasıl geldikleri ve İstanbul’u nasıl işgal ettikleri ve niçin geri gittikleri hiç anlatılmaz.
Sizlerle acıklı bir olayı paylaşayım; Fransız Ordusu Başkomutanı General Franşe Depere, Fatih’i taklit ederek beyaz bir atın üstünde İstiklal Caddesi'nden Fransız sefaretine inerken, yolun kenarına birikmiş, yurttaş vatandaş bildiğimiz Yahudi, Ermeni ve Rum alkışlayıcılarının arasından geçerken, atının önüne serilen ay yıldızlı sancağı ezme zevkine ermiştir. Sanki komutan değil de, kurtarıcı havası ile haçı hilale galip getirmenin edası ile yürüyüşünü bu millet unutmamalıdır. Belki bu general ceddim Kanuni Sultan Süleyman’ın esir olan kralları Fransuanın kurtulması için Alman imparatorunu tehdit ettiğini unutmuş olabilir. Ama bizler ne dün başımıza geçirilen çuvalları ne de batırılan gemilerimizi unutmamalıyız.
Zafer, ancak inananlarındır.
Ya inananlardan olacağız, ya da helak olacağız.
19 Ağustos 2013 tarihli yazısı Kocaeli Bizim Yaka
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.