Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

31Tem/130

BİR DOĞUM TARİHİNİ KESİNLEŞTİRME YÖNTEMİ – Mustafa Yıldız

m yıldızBİR DOĞUM TARİHİNİ KESİNLEŞTİRME YÖNTEMİ - Mustafa Yıldız

Çocuk daha okula gitmeden okumayı sökmeye başladı. Kese kâğıtlarındaki gazete başlıklarını, arabaların plakalarını su gibi okuyordu. Okula başlayacaktı, ama nüfus kâğıdı yoktu. Babası muhtardan bir yazı alıp çarşamba günü Kandıra’ya gidecek, nüfus cüzdanını çıkartacaktı.

Çocuk doğum tarihinin nüfus cüzdanına doğru yazılmasını istiyordu. Bir merakla annesini yakaladı.
-Ana sana bir şey sormak istiyorum.
-Sor çocuğum.
-Ana ben ne zaman doğdum?
-Bilmem ki oğlum!
-Hangi ayda, hangi mevsimde doğmuşum ana?
-Bilmem ki oğlum?

-Ana, benim doğduğum zaman gerçekleşen bir olay da mı aklına gelmiyor? Gök gürler, seller akar, yıldırım düşer, sarı inek doğurur ne bileyim kandil olur, mevlit okunur… böyle bir şey de mi olmadı?

Kadın elindeki örgü işini bıraktı, yakın gözlüklerinin üzerinden çok uzaklara baktı.
-Çendikler’in Mustafa’nın anasını sakladıkları günün akşamı doğdun, dedi.
Çocuk, Yeni Mezarlık’a koştu. Aradığı mezar taşını buldu.

Kocası Mustafa ile yıllar sonra aynı kaderi paylaştığı, kadının da kocası gibi trafik kazasında vefat ettiği acıklı bir şiirle belirtilen mezar taşının başında, doğum tarihini netleştirdiği için küçük kalbinin derinliklerinden gelen minnet duygusuyla üç kulhuvallah bir elham okudu.

Talihsiz kadının ölüm tarihini bir daha okudu, onu hiç unutmadı.
27.08.1966

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.