Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

12Haz/130

Gezi Parkı – Prof. Dr. Recai Çoşkun

SAM_7354Peşin söyleyelim. Buradaki yorumlarım "hükümetin acziyetinden" faydalanarak milletin arasında sızmış illegal gruplarla ilgili değildir. Hükümet onlarla baş edemiyorsa vay bizim halimize. Yorumlarım şehrine ve ülkesine sahip çıkmak için kanuni haklarını kullanan vicdanlı insanlarla ilgilidir.

Gezi Parkı olayları süresince yurtdışındaydım. Olaylara ilişkin yorumları yeni okudum. AKP'li dostlarımın yorumundan bir kere daha Türkiye'de sağ-İslamcı kesimde büyük bir vicdan ve ahlak sorunu olduğunu gördüm. Üzüldüm.

Taksimde halkın arasına sızıp sağa sola saldıranları "vatanhaini" ilan ederken PKK teröristlerini muhatap alan hükümete tek kelime etmediler.

Taksimde yüzlerce Türk bayrağı arasına sızmış paçavralara tepki gösterirken Nevruz’da Dıyarbakır’da sallandırılan binlerce paçavrayı görmezden geldiler.

Kırılan vitrin ve yakılan araçlara üzülürken durup dururken gözlerine bibergazı sıkılıp kör olanlardan, acımasızca dayak yiyenlerden, sakat bırakılanlardan söz etmediler.

Başbakan'ın "spekülatörler, bankalar bu işin içinde" demesine karşın AKP zamanında en karlı sektörün bankacılık olduğu, kamu bankalarının satıldığı konusu kimsenin aklına gelmiyor bile.

Erdoğan "2 milyon ağaç diktik" derken ağaçla odun arasındaki farkı kimse anlamıyor. Her ağacın bir hafızası, bir hatırası, binlerce hikayesi vardır. O yüzden o ağaçlar bir tarihtir. Tıpki İstanbul'un değişik yerlerine serpilmiş çınarlar gibi... İki katlı bir "tarihi konağın" yerine yüz katlı bir "plaza" dikseniz "iyi bir iş" yapmış olmazsınız. Anlatabildim mi?

Erdoğan "benim polisim-Türk polisi" kavramını sadece İstanbul’dakiler için kullanıyor. Güneydoğu’da o polislerin katilleriyle iktidar elele vermiş yürüyor. Helal olsun!

AKP'li dostların "devrimcilere öfkesi var imiş" Niçin? Başbakanın fermanını dinlemiyorlar diye. Peki o "devrimciler" arasında en şedidleri olan Stalinistler bugün PKK'nın başında. Onlarla görüşen AKP hükümeti değil mi? Dahası, "Akıl adamlar" diye ortalığa sürülenlerin arasında ateisti, komünisti bilmem nesi yok mu? Onlara niçin ses edilmez?

Bir de Erdoğan kendisini karşılayanlara soruyor: "Taksimdekiler halk da sizler halk değil misiniz?" Ufak bir fark var ama. Taksime gerçekten şehrine sahip çıkmak için gidenler biber gazi yemeyi, coplanmayı, tutuklanmayı, sorgulanmayı göze alarak gidiyorlar. Onlar oraya devletin, kamunun imkanlarıyla değil, kendi vicdanlarıyla gidiyorlar. Aralarına sızmış sopalı sivil polislerden yedikleri dayak ta cabası. Belediye otobüsleri, bindirme kıtalar değil onları götüren. Arkalarında devletin imkanları da yok. Vicdan işi bu...

O vicdan artık iktidar imkanlarına sülük gibi yapışmış, ülkeyi bir yolsuzluklar cennetine çevirmiş "İslamcı" kardeşlerimize çok uzak bir kavram. Sadece kendilerine yapılanlara ses çıkaran bir anlayış vicdandan söz edilemez. Vicdanın olmadığı yerde "İslam" olmaz. Olur da bu en fazla Emevi İslamı olur...

Bir not daha. İktidarın hiç bir imkanından faydalanmadan AKP'yi destekleyenlere hiç sözüm yok. Kişisel tercihlere ahlaklı olduğu müddetçe sadece saygı duyarım.

Allah vicdan kararmasından bizleri korusun.

Başörtüsünü de sömüre sömüre bitiremedin be ülkem! Hala yemeye devam…

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.