TAHSİL SEVİYESİ YÜKSELDİKÇE SÜRECE DESTEK DÜŞÜYOR – Av. Ruhittin Sönmez
TAHSİL SEVİYESİ YÜKSELDİKÇE SÜRECE DESTEK DÜŞÜYOR - Ruhittin Sönmez
Habertürk TV’de yedi bölgede görevli âkil heyetlerinin temsilcileri çalışmalarını anlatırken üç hususu ifade ettiler:
1- Heyetlere, gittikleri her şehirde hakaretler ve hatta küfürlerle karışık tepkiler gösterildi. Âkiller tepkileri gösterenlerin o şehri temsil etmediklerine inanıyordu.
2- Âkil heyetleri bu temaslardan çok şey öğrenmekteydi. Hem bölgeyi ve hem halkı yakından tanımaya başlamışlardı. Bütün bölgelerde “PKK’ya ne verildi?” sorusu sorulmaktaydı, fakat âkillerin bu konuda halktan fazla bir bilgisi yoktu. Hiçbir şey anlatamasalar da halkın fikrinin alınması bile çok önemli bir kazançtı. Bu temaslardan sonra sürece destek artmaktaydı.
3- Âkillerin tespitine göre, halk içinde tahsil seviyesi yüksek olanlarda sürece tepki çok daha yüksek iken, tahsil seviyesi düştükçe “barış sürecine” destek oranı yükseliyordu.
*****
Âkil heyetleri gittikleri her şehirde yüz kişiyi geçmeyen insanla temas edebiliyorlar. Gördükleri tepkiler sebebiyle halka hiçbir şey anlatamazken, TV’lerde onbinlere görüşlerini aktarmaktalar. TV açık oturumları Onlar için çok daha rahat ortamlar.
Açık oturumları yönetenlerin veya röportaj yapan sunucuların çanak soru dediğimiz soruları ve çok takdirkâr bakışları, şehirlerde karşılaştıkları halk ve onları temsil eden STK yöneticilerine benzemiyor.
İçlerinden bazıları (Fuat Keyman gibi) kendisine verilen görevi ne kadar başarıyla yaptıklarını anlatmak için, “başlangıçta bölgemizde destek yüzde 55 iken şimdi 65 leri geçti” tarzı rakamlar veriyor. Böylece görevi veren Başbakan’ın gözüne girdiğini düşünüyor olmalılar.
Marmara Bölgesinde görevli âkil heyetinin Kocaeli programını yakından takip ettim. Kocaeli’de gösterilen tepkileri medyadan izledim. STK’larla yapılan toplantıya bizzat katıldım. Kocaeli’de âkil heyeti halka direkt olarak hiçbir mesaj vermedi, veremedi. Sadece dinledi ve tepkileri gözlemledi. Habertürk TV’deki programda diğer bölgelerden gelen âkiller her yerde aynı durumun olduğunu ifade ettiler.
Demek ki âkil heyetlerinin halkın görüşünü değiştirdiği ve PKK ile müzakere sürecine verilen desteğin arttığı iddiası tamamen palavradır. Hiçbir şey anlatmadan, halkla direkt temas edemeden nasıl kanaat değiştirtmişler anlamak mümkün değil.
Ayrıca bu iddia ile bize söyledikleri “biz bir şey anlatmak, sizlerin kanaatinizi değiştirmek için gelmedik, böyle bir görevimiz de yok” sözleri çelişmektedir. Ya görevlendirme tanımını kabul etmeyen âkiller doğru söylemiyor veya halkın kanaatini sürece destek yönünde değiştirdiğini söyleyen âkiller yalan söylüyor.
*****
“PKK’ya ne verildi de silahlı unsurlarını yurtdışına çekiyor?” sorusunun cevabını kimse veremiyor. AKP yöneticilerinden bazılarının “hiçbir taviz verilmedi” ifadesi Türk milletinin zekâsıyla alay etmektir.
PKK ile müzakereyi destekleyen yazarların bir kısmı mesela Taha Akyol bile “çekilme aşamasının kolay olacağını, asıl siyasi zorlukların ondan sonra ortaya çıkacağını” yazıyor.
Zaten PKK’nın sınır dışına çekilmesinden sonraki ikinci safha taleplerini Murat Karayılan açıkladı:
a- ‘Koruculuk, özel tim, vb. tüm özel savaş yapılarının devre dışı edilmesi gereklidir’. (Fakat devlet bunu yaparken PKK silahlı olarak Kuzey Irak’ta bekleyecek!)
b- ‘Kürt varlığını tanıyıp kabul edecek bir anayasa yapılmalıdır’.
c- ‘Önder Apo dâhil herkesin özgürleşeceği bu sürecin pratikleşmesi paralelinde silahın tümden devre dışı kılınması ve gerillanın silahsızlanması gündeme girecektir’.
Taha Akyol’a göre, “Karayılan’ı tatmin edecek böyle bir anayasa metnini hiçbir demokratik parlamento kabul etmez.”
“Karayılan, bütün siyasi isteklerini aldıktan ve bunlar anayasa ve kanunlarla teminata bağlandıktan sonra, en son safhada silah bırakmayı düşünüyor.”
“Kandil’in gözünde ‘süreç’ böyle! PKK ‘silah bırakma’yı taahhüt etmemiş, aksine anayasa gibi bazı şartlara bağlayarak belirsiz bir geleceğe havale etmiştir.”
Netice olarak Taha Akyol “bu konuda devletin başvuracağı siyasi yollar vardır, Barzani ve ABD önemli bir faktördür” diyerek ümidini Barzani ve ABD’ye bağlamış durumda.
*****
Halkın çoğunun sürece destek verdiği tezinin dayanağı Genar Araştırma Şirketinin yaptığı bir anket. Bu ankette “Terörün bitirilmesi ve barış sağlanması için halihazırda yapılan çalışmaları destekliyor musunuz?" sorusuna Kürtler 91.7, Türkler de yüzde 63.2 oranında destek vermiş.”
İnsanlar “hâlihazırda yapılan çalışmalar” sözünden çok farklı anlamlar çıkarmış olabilir. Eğer bu soru “terörün bitirilmesi için PKK ve teröristbaşı Öcalan ile pazarlık edilmesini, devletin yapısının ve anayasanın belirlenmesinde PKK’nın görüşlerinin de dikkate alınmasını destekliyor musunuz?” veya “Apo serbest bırakılsın mı?”, “PKK militanları güneydoğu illerinde polis ve jandarma olsun mu?” diye sorulsa cevaplar herhalde çok farklı olurdu.
*****
Tahsil seviyesi düşük olan kitleler kararlarını duygu ve sezgileriyle verirler. Tahsil seviyesi yükseldikçe duygu ve sezgilerin yanında bilgi ve akıl yürütme gibi ilave özellikler devreye girer.
Mevcut gelişmeleri değerlendirerek fotoğrafın bütününü görebilme oranı yüksek tahsil seviyesinde olanlarda elbette daha yüksek olacaktır.
Nedir bu gelişmeler? Öcalan’ın, Karayılan’ın, BDP’lilerin konuşmaları, bu kanadın talebiyle kurulan âkil heyetleri, Meclis’te “hakikatleri araştırma komisyonu” kurulması;
Başbakan’ın valilerin seçimle gelebilir, eyalet sistemi olabilir mesajları; Anadilde eğitim hakkı ve kamu hizmetlerine anadilde erişim hakkı gibi düzenlemeler… TC ve Türk kavramlarını kaldırma çabaları…
Bunlar ne sözler verildiğinin habercileridir.
Özetle, turpun büyüğü heybede…
Yani “yaşadıklarımız ne ki, esas felaket daha gelmedi.”
Leave a comment
Yorum yapabilmek için giriş yapmalısınız.