Ahsen Okyar Söylenmek yerine söylemek lazım…

22Nis/130

Büyülü sözcük! – Metin EROĞLU

Metin EROLOGLU3Büyülü sözcük! - Metin EROĞLU / Demokrat Kocaeli Gazetesi

ÇOK çirkindi tarzı.

Ne haddiydi, ne de hakkı.

Yaşanan süreçle ilgili kentimiz insanlarını dinlemekle görevlendirilen Yücel Sayman'ın olayı eleştirip, protesto edenleri çocuk gibi azarlaması...

Düpedüz tahrik etmesi...

Akil insan işi olamaz.

Akıl yoksunu demek daha doğru.

Yanlışlıkla girmiştir aralarına!

Eğer, canı yandığından yaşanan sürece tepki gösterenler veya protesto hakkını kullananlar, akıllı insan kimliğiyle toplumun önüne çıkarılanlar tarafından azarlanıp, aşağılanacaksa...

Bu iş yeniden düşünülmeli.

Ya da bu türler ayıklanmalı.

Bu kentin insanları içinden akil insanlarla buluşmak isteyenler, zaten gelen talimat gereği tek tek seçilerek alındı o salondan içeri.

Polisin halini düşünsenize...

Uğruna seve seve canını feda edeceği, rengini Türk, Kürt, Laz, Çerkez ayırt etmeksizin şehit olan herkesin kanından alan bayrağı bile almadı salona.

Tahrik oluşmasın diye.

Sürecin sağlığı için.

Salona girmeyi başaran ve koynuna gizleyerek içeri soktuğu Türk bayrağını çıkaran kadının protestosu Yücel Sayman'ı çıldırtmış olmalı.

Sabrı taşmazdı yoksa.

Neyi sindiremediyse içine...

Gerçekten çok çirkindi, "Kocaeli bu süreci kabul etmiyor, teslim olduk, zafer kazandınız" sözleriyle salondaki insanları azarlar gibi kinayeli tavrı.

Öyle hazırlayacakmış raporu.

Akil insan komisyonu oluşturuyorsanız, çok daha sağlıklı ruh hali olanlar tercih edilmeli, daha tarafsız, daha sabırlı, daha akıllı, daha anlayışlı insanlar seçilmeliydi bana göre.

Bakan Nihat Ergün tepkili.

Hatta biraz da öfkeli.

Milletvekili Fikri Işık da, olayı protesto edenlere, heyeti dükkanına kabul etmeyen esnafa, tavır koyan kent vatandaşına serzenişte bulunmuş kendince.

Tepki koymak haktır elbette.

O salonda siyasi tahrikçileri saymazsak eğer, acılarının ve duygularının esiri olduğu için tepki gösterenleri azarlayana, aşağılayana, tavır koyana ses bile çıkarmadılar oysa.

Keşke onu da yapabilselerdi.

Aslında bunlar işin detayı.

Önemli olan sürecin adı.

"Barış", büyülü sözcük.

Dünyanın en azılı canisine de sorsanız, kan davalılarıyla da konuşsanız, Filistin'in Hamas örgütünde veya İsrail'in Mossad ajanları arasında da anket yapsanız...

Hiçbirinde sonuç değişmez.

Büyülü sözcük zirve yapar.

Türkiye'de yapılan anketlerde destek rakamlarına bakarsanız siz de göreceksiniz ki, bu terör belasının barış yöntemiyle çözülmesini istiyor herkes.

Hem de yüzde 89.6 oranı.

Yani halk desteği tamam.

Sorun ne öyleyse?

Akıllı insan diye toplumun karşısına çıkarılanların "Kocaeli barış istemiyor" mantığıyla rapor tuttuğuna göre...

Çözümde sıkıntı olmalı.

Hem de oldukça fazla.

Sorun; yıllarca can alan eli kanlı terör örgütüne verilen tavizler, elebaşlarına kazandırılan itibar, militanlarına serbestlik, yıllarca mağdur edilen Kürt kimliğine eşitlik adı altında yapılan ayrıcalık...

Sorun; devletin silahlı teröristlere boyun eğmesi, yok edilen milli değerler, şehitlere ihanet duygusu, terörle mücadele eden komutanların terör örgütü üyesi diye suçlanması, Türk kimliğinin yok sayılması, TC'nin kaldırılması, Türk bayrağının tartışılmaya başlanması...

İyi anlamalıyız bu algıyı.

Teröristle pazarlık yapılması, terör örgütünün liderinin seçtiği insanların akil insan diye karşısına getirilmesi, "van minute" diye dünyaya meydan okumakla böbürlenenlerin bir avuç terör örgütü üyesi karşısında boyun eğmesi...

Budur işte protesto edilen.

"Barış" sorun olmaz yoksa.

Amerika bile savaşın önüne adını koydu, Irak'ta katlettiği insan sayısı henüz tespit bile edilemedi daha.

Arap baharı da öyle.

Yoksa 3-5 teröristin lafı mı olur!

Hele de önünde "Barış" sözü varsa!

Büyüsü bile yeter.

Bu yazıyı beğendiniz mi?

RSS Kaynağımıza abone olun!

Yorumlar (0) Geri izlemeler (0)

Yorum yapılmadı.


Leave a comment

Geri izleme yok.